16 Ocak 2021 Cumartesi

Eytişimsel Düşünme'de Mantık'a Bakış

Mantığın tanımını ; İnsan zihninde düşünce biçimini oluşturan, şekillendiren, geliştiren ve sürdüren toplum olma ve birlikte yaşamayı olanaklı kılacak ortak kabul edilen, edilebilecek düşünme, konuşma ve yazma temellerinden tümel iletişim, bağlantı, düzen ve ilişkilerin belli kural, gelenek, ritüel ve yasalarının oluşması, uygulanması ve sürdürülmesini sağlayan tüm işleyiş temel ilkeleridir, şeklinde yapabiliriz. 

Mantık; İnsan aklının ve düşüncesi işleyişinin temel ilkeleridir.

Mantık, düşünceyi şekillendiren, geliştiren ve sürdürülmesini sağlayan, insan ortak yaşamını olanaklı kılan ve ortak olarak kabul edilmiş tüm ilkeler ve kurallar bütünüdür.

Mantık, bilginin düşüncede işlenmesinin aracı, insan yaşam düzeninin ve düzeyinin işleyiş yöntemidir.

Mantık, aklın ve düşüncenin kendi ve evren arasında kurduğu düzenli, sabit ve değişmez (belirli ve belirgin bir süre için) bağların temel biçimidir.               

Bireyin toplum içinde yaşayışında düşünmesini yönlendiren mantık şekilleri doğal olarak düz, sınırlı ve görünen düzeydedir. Gündelik yaşam mantığında duyulan ve algılanan olanaklı olan en basit ve kolay düşünme aracı olarak mantık ilkeleri kullanılmaktadır. Bu da gereklidir toplum yaşantısında. Gündelik mantık zekanın hizmetinde yer alır. İlişkilerin, kararların hızla alınması ve uygulanması gereken günlük yaşamda zihin sürekli hızlı ve doğru kararlar verme üzerine kendisini meşgul eder. 

Günlük yaşamda düşünmeyi biçimlendiren mantık şekli ilişkilerin sorunsuz devamı, karar vermelerin, almaların en kolay doğru ve iyi şekilde yapılması üzerine şekillenmektedir. Kültürden gelen alışkanlıklar, ritüeller ve yasalar günlük yaşayış düşünceyi biçimlendiren mantığın ortaya çıkışını ve sürdürülmesini sağlar.  

Günlük yaşamdaki düşünmeyi biçimlendiren mantık şekli sürekli ihtiyaçlar, olanaklar, ilişkiler ve amaçlar üzerinden sonuçlara doğru ilerler. Eytişimsel düşünmede ise tam tersidir. Olay, olgu ve kavramların kaynaklarına doğru ilerlemesine çalışılır. " Alem gider mersin'e biz gideriz tersine " deyimi tam bu tarzı açıklar. Günlük yaşam ileriye doğru akarken düşünceyi biçimlendiren mantık şekli de aynı şekilde çalışır. Eyleme, ilişkilere, kararlara, seçimlere ve sonuçlara odaklanır. Mekan, zaman, kişiler, olaylar ve ilişkiler ile istek, amaç ve kararlar yönlendirir ve sınırlar bu düşünceyi ve mantığını (düşünme işleyişi). 

Eytişimsel düşünme ve yaşama da ise bu günlük yaşamın aralıklarından fırsat bulundukça her bilginin kaynağına, derinine ve temellerine doğru düşünme çalışması yapılır. Günlük yaşamın ileriye akan bir nehir gibi olan rutininden nehrin kaynağına doğru ilerleme, derinlerine dalma ve gökyüzüne doğru yükselme düşünce çabalarına girişilir bilgiler ve kavramlar ile. Yapılan bu tüm düşünme çabalarının sigortası ve pusulası mantıktır. Ulaşılan, ortaya çıkarılan ve anlama gelen tüm bilgiler, mantık süzgecinden geçirilir. Düşünmenin doğru ilerlemesi ve metafizik bilgilerin ayıklanması mantık ile karşılaştırılması ile olanaklı olarak devam edebilir. Deliliğin ve dahiliğin düşünmede birlikte ilerlediği bu anlarda uçuşan bilgileri mantık yerçekimi ile sabitlenir, belirginleşir, tasniflenir, sınıflanır, kategori, küme, istatistik, özet, benzetme, kıyaslama, karşılaştırma, eşleme, eşleştirme, bağlantılama, ayırma, zıtlık, tersyüz etme gibi her yöntem uygulanır. Mantık, zihni derin düşünme halinden, günlük yaşamın normal akış haline dönüşünü sağlar. Günlük yaşayış zaman, mekan ve düşünce işleyişine geri dönülür mantık sayesinde. Derin düşünme sürecinde olan zihin o kadar hızlı ve karmaşık çalışır ki beden sabitlenir adeta heykel gibi donakalır. Düşünen kişi akışta iken dışarıdan bir müdahale edilerek günlük yaşama döner genellikle. Zihindeki işleyiş yavaş ve nesnel ile tümleşik olarak devam etmeye yönelir. " Daldın yine, nerelere gittin" deyimlerini söylenirken uyandırılmaya çalışılan zihinler " Ha, ne oldu " gibi bir şaşkınlık anı yaşarlar bu geçiş anlarında. Bu derin düşünmenin temelleri yazının olmadığı sözünde kısıtlı olduğu kadim zamanlarda büyüklerin öğretilerini hatırlamaya çalışan atalarımızdan kaldığını tahmin etmek zor değildir. Bunu başaranlar kabile büyücüsü, kahini ve ruhsal lider oluyorlardı. Hatırlamaya çalışıp da başaramayanlar ve bunda da ısrar edenler delirme aşamasına geçmekteydiler. Burada olan öğrenilmiş bilgilerin tekrar gözden geçirilme aşaması veya hatırlanmaya çalışılması dikkate değerdir. Katılımsal gelen bilgilerin düşüncede oluşması değil. Bu olabilecekse bile bugün zordur. Gelecekte, bilimin gelişmesi ile dna'daki bilgilerin bizlere, oluşması ve yaşanmışlığın birebir bilgilerini verebilme olasılığını da sunabilir.  

.........