8 Eylül 2011 Perşembe

Hayatımızdaki Geçişler



Sürekli bir hareket halindeyiz. Mekanlarda, zamanlarda. Günlük yaşantımızın aynıları var, farklıları var. Değişenleri var değişmeyenleri var. Dönüm noktaları var, doğum, okul mezuniyetleri, askerlik, evlilik, iş kurma veya işe başlama, ev değiştirme, aşkta, sevgilide, arkadaşlıklarda, dostluklarda ve iş ilgili bir çok şeydeki değişiklikler. Emeklilik, evlilik bitimleri hep bu gibi önemli anlarda hayata bakışlarımız sürekli değişime uğramakta. Bu dönüm noktaları, kırılma anları, değişim zamanları bizlerde hep gördüğümüz aynı mekan, insan ve olaylara farklı bakmamıza, farklı duygular hissetmemize neden olmaktadır.

Hayata, yaşama temel bakış açımız vardır. Tüm dönüm noktaları, değişim zamanları ve kırılma anlarında ruhsal yönümüzdeki temel bakış açımız bize rehber olur. Bu bakış açımız yoksa olayların, insanların gelişim ve değişimine kendimizi uyum ve takip sürecine bırakırız. Zamanın akışına bırakırız kendimizi böyle bir süreçte ise ne önümüzü görebilir ne de yaşadıklarımıza bir anlam ve sonuç çıkarabiliriz.

Bireysel olarak hayata, yaşama ve evrene bakış açımızı oluşturmamız gereklidir. Hangi yaşta olursak olalım.
Bakış açısı için sonuçlar ve kararlar önemli bir başlangıç aşamasıdır.
Bilgilerimizi, olayları, olguları, kavramları düzenlemek ise bizimle gelişecek ikinci aşamadır.
Tutum ve davranışlarımız ise bakış açımızın bize verdiği rotadır ve ömür boyu sürecektir.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Felsefik Serbest Düşünce Esinti ve Çağrışımları


İnsanlığın birlik ve beraberlik arayışı
Tarih boyunca insan toplulukları aileden başlayarak aileden ve aileden olmayandan mekansal birliktelikle devam ederek sonunda ülkesel birliğe vardı. İçeridekiler, dışarıdakiler ülke içi ülke dışı tutumları çok uzun süre insanlığı oyaladı. Sonunda din, inanç gücü sınırları aştı tüm dünyayı hatta evreni içine aldı. Sonra dünyaya ve yaşamaya ait bilgiler bilim adı altında geliştirildi. Sıcak ülkeler için yaşamak rahat ve kolaydı. Kışları soğuk ve çetin geçen ülkeler cennet hayali kuracak kadar rahat değildiler. Biliminin desteği ile yaşamak için araç, gereci, mutlu olmak için sanatı, düşmanlarına karşı savunmayı, hükmetmek içinde strateji ve planlarını geliştirdiler. Bu ülkeleri kışlar birleştiriyor, yazlar ise ayırıyordu. Yerlerindeki çetin geçen yaşam şartlarında kendi aralarında sıkı rekabete giriyorlardı. Hep diken üstündeydiler. Savaşlar, kargaşa ve düşmanlık hiç bitmiyordu. Dünyaya yayılmaya başladılar. Yeni kıta ve ülkeler keşfettiler. Oradaki insanların kendi durumlarında çok geride kaldığını görerek ulaştıkları gücü farkettiler.  Sıcak ülkeler yaz ve kış hep dağınık ve rahattılar.

Artık tüm dünya insanları bir birlik ve beraberlik arayışını internetle devam etmektedir. İnternet insanlığın ortak düşüncesi ortak zihnidir.

İnsanlığın bu birlik ve beraberlik arayışı dil, din ve ırk ayrılıkları yüzünden, birde rekabeti seven çevrelerin hırsı yüzünden daha süreceği görülüyorsa da bir gün bu hayalin gerçekleşeceği de bence bir gerçek olarak hep önümüzde duracaktır.