27 Temmuz 2022 Çarşamba

Bu Şehir Uyku Kokuyor

    Güzelyalı Kahve'ci Çay Bahçesi'nden eve dönüş yolunda ilhamla gelen şiir " Bu şehir uyku kokuyor "


Bu şehir uyku kokuyor, gecenin ikisinde,

Sahilden nemli ve serin esen yellerinde,

Bu şehir uyku kokuyor, gecenin içinde,

Ağır, yorgun, sokakların sessizliğinde.


Bu şehir uyku kokuyor, derin oh çekişlerde,

Sevişmelerden yorulmuş, terli nefeslerde,

Evinde yalnızlığı seçmiş, mutlu emeklilerde,

Günün yorgunluğu çökmüş, tüm bedenlerde.


Bu şehir uyku kokuyor, son içilen kadehlerde,

Sokağa taşmış, telefona patlayan öfkelerde,

Bu şehir uyku kokuyor, sessiz gezen kedilerde,

Parklarda oturmuş, sohbet eden sevgililerde.


Kahkaha seslerinde, karıştırılan çöplerinde

Terkedilmiş, boşaltılmış, loş  mekanlarında,

Rüyaya dalmışların, hülya ve hayallerinde,

Bu şehir uyku kokuyor, Güzelyalı'larında.


Özkan Salman (Güzelyalı Şairi)

19 Temmuz 2022 Salı

Güzelyalı Şairi ve kafe'leri (Şiir)

                                                             Gurabiyem Fırın-kafe
                                      Gurabiyem'de sabah vakti, börek ve çay bekleme anları


Böreğin iyisi, çayın her dem tazesi,

Gurabiyem'dedir, doğalı, lezzetlisi,

Refah, konfor, sakin, serinlik köşesi,

Cafe del Mattino' dur onun adresi.

            Cafe Del Mattino'da Arif Yılmaz bey(solumda) Niyazi Türker beyle (sağımda) kısa ama öz sohbet anları.


Merkezdedir yeri, dört yolun köşesi,

Uzun yıllar hizmet etme tecrübesi,

Kaçkar çerezi ile kaçkar pastanesi,

Bu semtlinin hep uğradığı mola yeri.

                                                          Kaçkar Pastanesinde çay keyfi


Eskilerden Dolunay, devretmiştir yerini,

Güzel mekanı ile kaliteli hizmetlerini,

Hale olarak bilinir, oraya uğramış birisi,

Tekrar görmek ister, modern tarzı, şekli.

                  Hale Pastanesi'nde Üstadım Veli Çarpıcı ile sanat ve felsefe sohbetleri anları


Esen rüzgar ve ağaçlar hatırlatır geçmişi,

Göze tanıdık gelir, Kahve'ci çay bahçesi,

Gençlerin, kalabalık sevenlerin uğrak yeri,

Sahil kafelerin ortasında, Köşşe Kafe'si.

                                              Kahveci'de Üstadım Veli Çarpıcı ile keyifli anlar


Göztepe köprüsü yanında uzanır Mercan Kafe'si,

Onu takip eder Artı biri, sonrasında La Siesta'sı,

Vision ile devam eder tamamlanır, adamın dibi,

Çanlı, Ottoman, Cafemania, Bi'mekan isimleri.

      La Siesta' da büyük Organizatör Arif Çelik(solda) ve Menecerim Recep Kale ( karşımda). Yanımda çelik gibi karşımda kale gibi sağlam değerli arkadaşlarla (çeyrek asırlık) sohbet anları. 
                                                                Sahil Kafe'leri


Çanlı, Chila, Egelim'de görürüz gece eğlenenleri,

Ottomanda sakinlik, atılır günün yükü, stresleri,

Cafemania ayrı bir hava, gizem taşır, geceleri,

Bi'mekan sessiz sakin, egzotik, mistik, keyifli.

                                                               Cafemania

   

                                                             Göz Göz Kafe-Döner
                                                 

Güzelyalı parkı kıyısında uzanır Göz Göz Kafe'si,

Mütevazi, basit andırır bir kır kahvesi, bahçesini,

Engelsizler parkında, Engelsiz Kafe'nin var denizi,

Dalgıçlar sakin, Acarlar hareketli, Küncü kalitesi.


                                                                  Engelsizler Kafe


Güzelyalı şairi Özkan Salman ilham için gezer kafe'leri,

Mekanı inceler, atmosferini, dikkate alır hizmetleri,

Aura'larını fark eder, derin düşüncelerle gelir fikirleri,

Mekanın ruhunu ne eşya verir, ne yeri, ne hizmetleri,

Oralara ruhunu veren, insanlardır, o tüm misafirleri.

Özkan Salman (Güzelyalı Şairi)

12 Temmuz 2022 Salı

Canlılık (şiir)


Bilemezdim kelebek iken çiçeğe hizmet ettiğimi,
Arı iken sessiz sedasız sevgiye aracılık ettiğimi,
Bilemezdim, kısa ömrümün baharlarda bittiğini,
Kuş iken nesilleri oradan oraya sevk ettiğimi.

Geniş ovalara yayılırdık, sevgi için yarışırdık,
Çoğaldık sürülerce, böyle sürecek sanırdık,
Yırtıcılar sardı çevremizi, öylece sınırlandık,
Bilemezdik, kıtlığa sebep cezalandırıldık.

Yırtıcıyım ben otçulu yakalar, parçalarım,
Bitkiler dostum, aralarında saklanırım,
Sevgi için ölümüne kadar savaşırım,
Bir canlı geldi ki neslim bitecek sanırım.

Ben insan; geldim, gördüm ve düşünüyorum,
Görmediklerimi, bilmediklerimi düşlüyorum,
Atam ile geçmişte olanları çözümlüyorum,
Şimdi kendimle barışıp, geleceğe dair,
Her şeyi merak edip, evreni gözlüyorum.

Özkan Salman

Değerli sanat ve felsefe sever dostlarım, bu şiirimde büyük canlılık hikayemizin bir kısmına değiniyorum. Hayat felsefemiz, canlılığı korumak ve sürdürmek üzerine olmalıdır. Yaşam, hayat, canlılık ve sürdürebilirlik tüm hedeflerimizin temel ilkelerinde bulunmalıdır.

Şiirlerimi ve felsefe fikirlerimi çok beğenip bana ait olduğuna inanamayan, sanat ve felsefe sever dostlarıma üzülmek ve gücenmektense bu tavırlarını birer iltifat olarak alıyorum. Çünkü ilhamın bende ortaya çıkışına değil, nereden geldiğine, kaynağına odaklanıyorlar. İlham kaynaklarım, tüm insanlık kültürü ve doğadır. Dolayısı ile hiçbir eserim İntihal, alıntı değildir.

9 Temmuz 2022 Cumartesi

Felsefe Yürüyüşleri - 4

 Bu haftaki felsefe yürüyüşünü cuma günü tek başıma gerçekleştirdim. Cumartesi günü bayramın birinci günü olması nedeniyle yürüyüşümü bir gün önceye aldım. 

Yürüyüş planımda yeğenim gibi sevdiğim bir Z kuşağı genci vardı. Fakat saatinde gelmemesi ve haberini geç almamla uyuya kaldığını öğrendiğimde hiç de şaşırmamıştım. Gençliğin durumu hakkında bir felsefe turu yapmayı ümit ediyordum. Başka bir yürüyüşe ertelemiş olduk. Nihilist ve bezgin gençlik günümüzün geçiş döneminden kendilerine demek ki bu şekilde paylarını almakta idiler. 

Havanın çok sıcak olması nedeniyle Güzelyalı Parkından  saat 17:00 civarında yürüyüşe başladım. Yürüyüş öncesi Göz Göz Cafe-Döner'de  oturup çay içtim. Yan masadaki emekliler fasıl gurubunun kısa konserini dinlemek keyifliydi. Emekli kadın-erkekli iki masayı birleştirmişler, usta bir darbukacı eşliğinde klasik olmuş sanat müziği şarkılarını söylüyorlardı. Park ve çevresinden konser sesi duyulmakta idi. Gelip geçenler kısa bir kulak kabartarak konseri destekleyen jestler yaparak eşlik ediyorlardı.



Bedenim yavaş ve rahat yürürken zihnim sürekli düşünceler ile meşgüldü. Bu günkü ana konum yine toplum ve birey üzerine yoğunlaşmak olacaktı. 

Tabi ki insan olmanın erdemleri üzerine düşünceler de ana konumun etrafında dolaşıyordu.

Yürüyüş tarzım hakkında düşünceler oluşuyordu. Yürümekteki temel amaç, bedenin sınırlarını keşfetmek ve onu zorlamak değildi. Asıl amaç formu korumak olmalıydı. Belli bir mesafeyi aynı sürelerde yürümek ve bunu takvime göre tekrarlamak en doğrusu olacaktı bana göre formu korumanın.

Aynı mesafeyi süre kısaltarak yürümek, takvim sıklığını arttırmak sınırları zorlamak anlamına gelmekte idi. Mesafeyi kademeli arttırmak gibi. 

Bir çok kişinin bu ikisine odaklandığını görmekte idim. Ya mesafeyi artırmakta idiler ya da mesafeyi yürümenin süresini kısaltmakta idiler. Bu iki davranış şekli de bedenimizin sınırlarını keşfetmek veya zorlamak anlamına gelmekte idi.



Bir düşünüre göre yürümek, kendisinin hem düşünmesini hem de konuşmasını engellemeyecek olan yürüyüş uygundur. Acelesi varmışçasına telaşlı yürümek, ritim tutturmaya çalışmak, çabalamak, bir an önce yürüyüşü bitirme amacıyla bunu bir görev gibi kanıksamak bir düşünüre göre değildir. 

Bir düşünür düşünerek keşfettiği, farkına vardığı ilkeleri tüm yaşamına paralel yürütmesi gerektiği varsayımından hareketle yürüyüşte de etkinliğine kendi tarzında devam etmeliydi.

Yolu ve çevresini dikkatle görmek, etrafına farkındalık ve bilinçli olarak göz gezdirmek, normal ve sıradan olamayan durumları birbirinden ayırmak, dünya görüşünün yürüyüş aşamasındaki edindiği izlenimleri ile kesiştiği noktaları yakalamaya çalışmak ve bununla ilgili zihninde uçuşan fikirleri elekten geçirmek ve içlerinden mantıklı olanları seçmek gibi çabaları bulunmaktadır düşünürün. Sanki kendisi duruyormuş da çevresi değişiyormuşçasına rahat bir ritimle ilerlemelidir. Yolda diğer yürüyenlerden farklı olduğu hemen göze çarpacaktır. Çünkü aynı eylemi farklı amaçlarla yapmaktadırlar. Düşünürün yürüyüş tarzını başka bir düşünür fark edecektir. 

Yürümekte iken bir zamanlar ünlü aktörlere veryansın ettim. Richard Gere, Alain Delon, Cüneyt Arkın, Marlon Brando, Antony Hopkins gibi bir çok aktörün güzel yürüyüş tarzı bulunmakta idi. Rol model olabilecek bu güzel yürüyüşlerin içini doldurmak bunu örnek alan kişiye kalıyordu. 

İdeal yürüyüş imajlarının dikkat edilmesi gereken yönü kısa ve kamera karşısında olması ve bir çok kişi tarafından izleniyor veya izleneceği ruhsal hali ile yapılmasıdır. Yürüyen aktörün yürürken belli bir dünya görüşü fikri gibi diğer düşünme hallerinin içeriğini gösterme olanağı bulunmamaktadır. Fakat Richard Gere bir bakıma bu konuda bir basamak çıkmış ve orda kalmıştır. O yürürken çevresinde rastladığı diğer insanlara onları ve içinde bulundukları fiziksel ve ruhsal durumlarını biliyormuşçasına gülümsediğini ve bazı mimikler ile onlara katıldığını, adeta empati içinde olduğunu belirten jestler yaptığını hatırlıyorum belli belirsiz. İşte o yürüyüş tarzı ise siyasetçilerin halk arasında dolaşmasından kapılmış bir tarz olduğu göze çarpmaktadır. Aktörlere sitemim bizlere imaj gösterip içerik vermemeleri idi. Şu an yürüyüşlerimde o içeriği kendim sağlar olmuş ve onların yürüyüş tarzının yarım kaldığını fark etmiştim. Dolayısı ile rol model aldığım aktör yürüyüşlerinin içi dolu bir yürüyüş imajının tekrar bende tedavüle girmesi güncellenmesi demek oluyordu. 

Benim yürüyüşümü fark edenlerin eski tabirle " Artist misiniz (aktör, aktrist) " yeni tarifle " Sanatçı mısınız " sorularına elbette hem sanatçıyım hem de düşünürüm cevabını verebilirdim. Çünkü hem ilham almak hem de yeni fikirler keşfetmek için yürüyordum. Artık artist giyim ve davranış tarzlarını sanatçı ve düşünürler teslim almışlardır tabi ki içlerini doldurarak.

Artık günümüzde artist yürüyüşü değil sanatçı yürüyüşü öne çıkmaktadır. Artist kendi ve imajı ile ünlü olan, sanatçı ise eserleri ile ünlü olan demektir. 

Artist ile sanatçı yan yana yürüdüklerinde ikisinde de aynı yürüyüş imajı bulunsa bile artist kendisini sanatçı ise eserlerini temsil etmektedirler.  Eğer artistin sanatçı yönü, sanatçının artist yönü var ise o halde ise birbirinden ayırt edilemez hale gelirler. Bir artist sanatçının imajını verirken, sanatçı artistin imajını da rol model alabilir. 

Günümüzün gençlerindeki en büyük zorluk kendilerine rol model olabilecek örnek kişilikleri seçmekte karar verememeleridir. Z kuşağının yaşadığı bir çok zorluklardan biri de bu olabilir. Küresel bir bakış açısında bir çok kişilik bulunmaktadır ve bunlardan hangilerini seçmesi gerekmektedir. 

İşte z kuşağı bu konuda kararsız, ilgisiz ve nihilist görünmektedir. Z kuşağı büyük bir değişimin ve küreselleşmenin tam ortasında bulunmaktadırlar. İmaj bolluğu, içeriklere ulaşma zorluğu, yaşamda hangisinin kendisine eşlik etmesinin doğru olacağı kararsızlığında, bunalmaktadırlar.

Engelsizler parkında mola verdikten sonra ikinci mola yerine yani Özdilek otelinin kafeteryasında geliş süremin iki saat olduğunu saptadım. 

Kent ormanında doğanın içinde iken incir altına girişte kent içine geçtiğimi sonradan huzurdan sıkıntıya geçiş tecrübesini yaşadığım şeklinde fark ettim. 

Sakinlikten, kalabalığa ve karmaşıklığa geçiş gibiydi.

İnsan olmanın erdemleri üzerine düşünüp yürürken zihnime takılanlar, karşılaşılan bireylerin ekonomik gelirlerin, kültürlerinin, dünya görüşlerinin farklılığı, mekanların kendine has özellikleri, geçmiş ile bugünün farklılıkları, yarına yansımaları gibi bir çok konular ile ilgili yeni fikirler oluştu.

Dönüş yürüyüşümde biraz yorgunluk hissedip engelsizler parkında yine mola verdim. 

Güzel yalıda Kahveci çay bahçesinde limonata içerek yürüyüşü tamamladım. (4 saatte 20.000 adım)

Kaderim olan hareket etme olgusundan hareketsizlik hakkımı veya ödülümü bir müddet dahi olsa almıştım. 

Ta ki kaderimin bir sonraki " Kalk ve hareket et " uyarısına kadar.




6 Temmuz 2022 Çarşamba

Gülmek Bulaşıcıdır (Şiir)

Gözlerinle gül, gülümse çevrene, 

Gülerek, göz gezdir etrafında,

İçindeki hayat ışığı yayılsın, 

Gözlerinden diğer gözlere.


Sana bakanların göreceksin,

Gülümsemeye başladıklarını, 

Hatırlayacaklar güzel anlarını,

Sen de alacaksın o an payını. 


Gözlerinle gülümse, dudakların kapalı,

Etrafına yayılsın sadece ışık ve parıltı,

Ne bir hareket, ne de bir gösteridir,

İçten göze, gözden gözedir bulaşıcı.


Kısa bir gülümseme, anı gelir

En gergin ortamı bile parçalayan,

Bir sevinç, mutluluk yayılır,

Bırak bilinmesin, hangi kaynaktan


Özkan Salman





 

4 Temmuz 2022 Pazartesi

Öldük Dirildik (Şiir)


Yüzlerce, binlerce yıl savaştık,
Milyonlarca öldürdük, öldük,
Zenginlik, hüküm için boğuştuk,
Düşmanlığı savaşarak ördük.

Bereketli topraklar, güzel kadınlar,
Yeni silahlar, liderlerde kötü hırslar,
Üstünlük rekabetine ait kışkırtmalar,
Yalanlı, dolanlı bin bir çeşit oyunlar.

Zenginlik azalıp, insanlar mı çoğalır,
Topraklar kuruyup, açlık mı artar,
Dostluklar azalır, düşmanlık mı azar,
Bir doğal süreç mi tüm yaşananlar.

Zalimlik, vahşet dolu tüm tarihimiz,
Kahramanlıklarla boyalı kalplerimiz,
Onur, şan, zafer kaplı zihinlerimiz,
Öldük, öldürdük, dirildikçe hepimiz.

Özkan Salman 

3. Dünya savaşına hayır !

Toplumların ve Bireylerin İyi Yaşamı ve Refahı Üzerine - 2

Küresel gelişmeler ışığında küresel yaşam ve standartları üzerine tüm ülke toplumları ve bireyleri için önce önemli bir tespit ile başlayalım yazımıza. Mevcut insanlık birikimi, teknolojisi, bilimi, sanatı, edebiyatı gibi bir çok alanlardaki üst kültür, bireyler ve toplumlardan ileri durumda bulunmaktadır. Toplumlar ve bireyler mevcut sistem ve kültüre ulaşmakta zorluk çekmektedir. Ona ulaşmak bir yana geride kalmakta ve yavaş olarak ona ulaşmaya çalışmaktadır. 

Neden ?

Bunun nedeni hakkında bir çok teori ve varsayımlar üretilebilmekle birlikte yazımızda ön tespitlerimizle cevap bulmaya çalışacağız. 

Tez ve teori konuları

* Mevcut kültür ve sistem onu oluşturan, yürütenlerce ve yönetenlerce toplumlara ve bireylere hızla ve yaygın şeklide sunulmuyor, sunulamıyor. Bundaki amaç mevcut sistem ve kültürün toplum ve bireylere yavaş yayılması ile değişim hızının yavaşlatılması, üretim, lojistik ve tüketim zincirinin, geçmişten gelen geleneksel yöntemlerin devamına yönelik ısrarcı tutumların korunması ve sürdürülme alışkanlığının bırakılamaması ve daha bir çok başka nedenler bulunmaktadır. 

* Bu durum kaçınılmaz, çünkü sistem ve kültür toplumu temsil eden kesimlerce önce denenenip test edildikten sonra toplumun geneline yani bireylere sunulmaktadır. Ve bu aşamalar tarihten gelen bir kaçınılmaz durum olarak ortadadır. 

* Bu durum kaçınılmaz, çünkü mevcut sistem ve kültürde tüm toplumlara ve bireylere yetecek kadar hizmet verilme ve sunulma olanağı nüfus fazlalığından dolayı olanaklı değildir.   

* Toplum ve bireyler geçmiş ile mevcut sistem ve kültür arasında " Arada kalma" sıkıntısını yaşamakta ve bu sorunu çözememektedirler. Dolayısı ile sorun sistem üretenler, yürütenler ve yönetenler açısından değil toplum ve bireylerin " Arada Kalma" sıkıntısı ve  kendilerinden kaynaklanmaktadır.

* Mevcut kültür ve sistemin ilerleme amacı zaten bu olguyu ortaya çıkarmaktadır. Yani bu sürecin doğasında bulunmaktadır. Toplum ve bireyler bu gerçeği fark edip ona göre tavır ve tutum almalıdırlar.

* Sistem ve kültür toplum ve bireylerin ulaşmak istediği fakat ulaşılmasının çok zor olduğu bir gelişmeye evrilmiştir. Sistem ve kültür " Enler " ( Her alanda en iyisi olma tutkusu ) sisteminin temsili haline gelmiş olup hızla yol almaya devam etmektedir. Bu hızdaki ve süreklilikte olan sistem ve kültür modern insanı yılmışlık, bezmişlik ve bulduğu ile yetinecek halde bırakmaktadır. Dolayısı ile sistem ve kültürü takip etmeyi ona yetişmeyi ona göre yaşamayı bırakmış, kendini " Saldım çayıra, mevlam kayıra " deyimi ile tanımlar olmuştur.

* Pandemi döneminden sonra tarihten gelen sistem, hizmet ve üretimlerin, araç gereç, eşya ve her türlü yaşamı kolaylaştıran ürünlerin ucuzlaması teorisi çökmüş, tüm sayılanların topluma ve bireylere sunulması hem pahalı hem de sayısı bakımında da geri kalınmıştır. Bu durumun devamının ısrarına mı yoksa çözümünü mi çalışılacağı henüz belli değildir. Bu belirsizlik ne kadar devam edecektir. Tarihten gelen üretim ve hizmet araç ve gereçlerin ilerleyen zaman içerisinde topluma ve bireylere yayılımı düzene girecek mi yoksa engellenecek mi ? Bu soru cevaplanmayı ve takibi gerekmektedir, başta felsefeciler, düşünürler olmak üzere bir çok uzmanlık alanı tarafından.

 


.................

3 Temmuz 2022 Pazar

Felsefe Yürüyüşleri - 2

 Felsefe yürüyüş etkinliğimizin 3. haftasında Sevda Arıkten hanımla birlikte gerçekleştirdik. Çok keyifli ve renkli bir yürüyüş yaptık. Söyleyişilerimiz gayet neşeli, espirili ve ilgi çekici bir biçimde gelişti.

Önce Güzelyalı Parkında buluştuk. Yavaş ve sakin yürüyüşümüze başladık. Göztepe köprümüzün onarımının bitip hizmete açıldığını fark edip köprü açılış yürüyüşümüzü yaptık. Sahilde esen rüzğarla ilerler ilen konularımıza giriş yaparak ısınma turlarına başladık. Rüzgarlı İskele'de kısa bir mola verdik.



Daha sonra engelsizler parkına kadar yürüyerek orada mola vererek siparişlerimizle birlikte sohbetimize aralıksız devam ettik.




Şehir ve insan temalı felsefe 3. etkinliğimiz fikirlerin gelişerek güncel hayatı sardığı ve örneklerin havada uçuştuğu ve kavramlara doğru ilerleyen diyalogların sonuçlara doğru ilerlediği uzun bir tura başladık.

Şehirli olmak üzerine bir çok fikirlerimizi paylaştık. Arada olmak kavramının kasaba ile şehir arasında gelgitlerin çok olduğu ülkemizde insanlarımızın hangi bölüme ait olduklarının seçimini yapamaması nedeniyle kendilerini çok üzdüklerini saptadık. Şehirde iken kasaba veya köyü özlemek, kasaba ve köyde iken şehire hasret kalmak ülkemiz insanının kendi içinde ve ilişkilerinde görünmeyen olumsuz değişken idi. Sevda hanımla bu konudaki hayat tecrübelerimizi ve çevremizdeki insanların yaşantılarından örnekler ile biraz da yararlı dedikodu tarzındaki çekiştirmelerimizle hoş ve keyifli bir söyleyişi devam ettirdik.



İnsan olmanın ve insanca yaşamın erdemleri üzerine konuştuk. Modern Türkiye'nin erkek ve kadın kimliklerinin yeni dünya ilerleme sürecindeki yerlerini araştırdık.



İşyerinde, ailede ve toplumda insan ilişkilerinin gelişme sürecine mercek tuttuk.





Modern yaşamdaki bireylerin ve ailelerin karşılaştıkları zorlukları ve kendilerinin bilmeden yarattıkları sorunları değerlendirdik.






Özdilek Oteli kafeteryasında dinlenme ve mola olarak sohbetimize içtiklerimizle devam ettik. 







Güzelyalı'ya dönüş yolunda da sohbetlerimize devam ettik. Kendimiz ve toplumla ilişkilerimizdeki bilinmedik olgulara dikkat çektik birbirimize ayna olduk.









 Güzelyalı'da bir çay bahçesinde etkinliğin kapanışında hala yeni fikir ve konularda söyleyişimize hızla devam ediyorduk. Bugünkü felsefe etkinliğimizin ana konusu felsefe terapi olgusu olabilir mi sorusu idi. Çünkü toplumla ilişkilerimizde kendimizin fark etmediğimiz davranış biçimlerinin karşımızın fark etmesi ve bize bildirmesi şeklindeki küçük ama geleceğe uzananınca büyüyecek sorunların şimdiden sorunlarını saptanmasına ve çözüm araştırılmasına yardım eden bir felsefe terapisi olabilirdi.






Sevda Arıkten hanımla iler ki zamanda yine yeni bir felsefe yürüyüş etkinliğine birlikte katılmaya karar verip  etkinliği bitirdik. Çok faydalı ve farklı tecrübeler yaşadığımız bir gün olmuştu.