28 Ekim 2022 Cuma

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 10

 Vicdan (Bireydeki toplum vefa duygusu) Üzerine 

Vicdan veya vefa canlılığın türe ait bir içgüdüsüdür ve insanda ortaya çıkmıştır

Bireyler doğdukları aileye ve sonra ailenin bağlandığı topluma karşı bir bağ ile bağlanırlar. 

Bu gizli bağ bir varlık olma bilincinin verdiği vefa duygusu ve tutumudur.

Bu duygu ülkemizde vicdan olarak anılmaktadır. 

Bireydeki var olma, varlık hali bağlı olduğu aile ve toplumdan kaynağını almaktadır. 

Bu güçlü duygu ve tutum doğan ve yetişen her bireyin bilinç altına yerleşir. 

Artık bireyin içinde oluşan bu içgüdü yani vefa veya vicdan temel varlık duygusu ve tutumu ile onun ömür boyu taşıyacağı canlılığın temellerinde olan ve her türlü ahlaki ve ahlaki olmayan düşüncelerine, sözlerine, yazılarına, eylemlerine, yargılarına, tutumlarına, etki ve tepkilerinde görülecektir. 

Vicdan veya toplumsal vefa duygusu sadece insanda ortaya çıkmakla birlikte her canlının genetik kodlarında bulunmaktadır. 

İnsan dışındaki canlılarda görülmemesi bu genetik kodun gelişme olanağı olmadığı, onların buna olanak bulamadığı içindir. 

İnsanlarla birlikte yaşayan canlılarda bu duyguyu öğrenmek ve hissetmek belli belirsiz olarak kendini göstermektedir. 

Vicdan toplumun vefa içgüdüsünden bireye geçmektedir. 

Toplumsal vefa içgüdüsü yardımlaşma, birleşme, dayanışma, birlik olma bilinci ve istenci, bir bütünün parçası olma, aidiyet duygusu, bağımlı ve bağlı olma, güvenme, güç alma, güvende hissetme, ihtiyaçlarının karşılanmasına dayanan bir minnet, ondan korkma, çekinme, ona saygı duyma, kendinden daha güçlü ve gücü hesaplanamayan, hayale gelmeyen, zihinle tam olarak kavranmayan büyük bir olgu olarak bilinçaltında duran gibi bir çok özellikleri içinde barındıran temel içgüdüdür toplumsal vefa içgüdüsü veya vicdan.

Bireyler katman değişimlerinde toplumun onay vermediği şekillerde yani ahlaki ve yasal olmayan hareket etmelerinde veya günlük yaşayışlarında toplumun onay vermediği şekilde yani ahlaki ve erdemli olmayan gizlice eylemde bulunduklarında vicdan veya toplum vefa duygusu aktif olur ve bireyi bedenen ve zihnen kuşatır. 

Böyle bir durumda olan birey artık kendi vicdanında mahkemeye çıkmıştır. 

Toplumun gizli bir etkisi onu kendi içinde yargılamaya başlamıştır. 

Sanık artık toplumun büyük gözünden ve kulağından korunmak zorundadır. 

Ceza olarak en büyük korkusu toplumdan dışlanmak ve sonucu iyi yaşama olanaklarından yoksunluktan başlayan ve en sona bağlanan ölüm korkusudur.

Bu bireyin çevre, beden ve zihin zamanı düzenli çalışmaz. 

Yaşadığı toplumla sadece kozmoloji zamanla paralel yaşamaktadır. 

Çevre zamanı, kendi beden zamanı ve zihin zamanı alt üst olur. 

Toplumların çevre zamanı birleşmiş, beden zamanları da bir olmaya giderken zihin zamanları daha yeni günümüzde birleşmeye doğru giderken beden zamanların ilerlemesini beklemektedir. 

Vicdan ve vefa duygusuna ters eylemlerde bulunan birey, içinde devam etmek olan mahkemeden beratı yaptığı topluma aykırı eylemlerin telafisini sağlamak üzerine olacaktır. Eğer bunu yapmaz ise ömür boyu zihin, beden ve çevre zamanı düzenli ve sağlıklı devam etmeyecektir. Birey kendini kandırma yoluna gitmeyi tercih edebilecektir. Hatasını telafi etmediği halde ettim diyerek kendi bedenini ve zihnini kandıramaya çalışabilir. Fakat bu birey kendini kandırdığını sansa bile çevre zamanı bedene ve zihne gönderdiği işaretler sonucunda beden ve zihni bu kandırmaya uzun süre seyirci kalamayacaktır. Beden ve zihin sorunlu çalışmaya başlayacak kişide sağlık dengesi bozulmaya devam edecektir. 

Vicdan veya toplum vefa duygu bozukluğun en temel tedavisi yapılan eylemleri telafi edici yeni eylemlerde bulunmak ve toplumun bu olayı bilmesi halinde "insanlık hali" şeklinde bir sonuç koyabilmesidir. 

Toplumun yargısında " İnsanlık dışı" " Vahşet, korkunç, böyle insan olamaz, insanlık dışı " gibi sonuçlar ait olduğu bireye artık sağlıklı bir yaşama olanağı dışına çıkarır. Çünkü vefa duygusu veya içgüdüsü bozulmuş, tamiri de çok zordur. 

Yalnız yaşamaya, topluma karışmamaya, topluma ait bir çok yüksek duygulardan mahrum kalmaya başlayacaktır. 

Halk dilinde bu dışlanmadır. Bireyin topluma yabancılaştırılmasıdır. 

Toplumun bireye karşı öfkesi ve onu içinden atma refleksidir. 

Linç eylemlerindeki amaç budur. Dışlanan bireyin etkisiz hale getirilmesi, atılması, o ortamda bulunmaması, düşünme, konuşma ve eylem gibi insani özelliklerin iptal edilmeye çalışılması. Çevre zamanın beden ve zihne etki etmesi, onu durdurması, çalışmasını önlemesi. Kozmoloji zamanın bu olanlar etkisinin bulunmaması. Açıklanamayan bir çok olaydan sonra zihinsel zamanların bu olanları kozmolojik zamanların iyi ve kötü etkisine yorumlaması. İyi de kötü de oradan geliyor yanılgıları.

İçinden atma ve dışlama eyleminin en kötü hali yaşamasına izin vermemek olacaktır. 

Dolayısı ile vicdan veya toplum vefa içgüdüsü hem zihin hem bedenin ortak zamanında bulunmaktadır. Bedenin zihne bağlandığı o yerde bu içgüdü insanın ömrü boyunca vardır ve aktiftir.

Canlılık evrimin amacı

İnsan, tek hücreli canlının yan yana dizilmesi modelini toplum olarak başarabilmiş ve zamana karşı mekan olarak hareketi bir kaderi olmasına rağmen kendini sabitlemeyi başarmış bir canlıdır.

Tek hücreli canlılardan birleşenler daha karmaşık canlıyı oluşturmuş olup oluşturamayanların ise hala örneklerini görmekteyiz. Canlılık tarihinin en önemli yapı taşları önümüzde durmaktadır. 

Doğada sürü haline gelmiş bir çok canlı yerlerini sabitleyerek varlıklarını koruyamamışlardır. Belli bir mekanda kalmakta ilerleyen sürü halindeki canlılar ise daha fazla yayılma yetisine geçememişlerdir. 

Yeryüzüne dağılmış canlılardan tamamlanmış beden olgusu içinde bitki ve insan ön plana çıkmaktadır. 

Bakteri türü canlılar temelde olmasına rağmen canlılığın bir aşamasını göstermektedir. 

Mantarlar ise bakteri üstü bir aşamaya evrilmiştir. 

En son bitki ve insan yeryüzünde canlı bedenin en son tamamlanma aşamalarını temsil etmektedirler. Tür olarak ve kozmolojiye karşı korunabilen olarak ön plandadırlar. 

Dolayısı ile evrimin amacı bu tespitimizle ortaya çıkmaktadır. 

Canlılık evrimi kozmolojinin olumsuz etkilerine karşı bağışıklığını geliştirmek ve güçlü konumunu arttırmak üzerine çalışmaktadır. 

Bu devasa büyük ve geniş kozmoloji (evren) karşısında canlılık varlığını ona karşı korumak, geliştirmek, büyümek ve yayılmak üzerine çalışmaktadır.   

27 Ekim 2022 Perşembe

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 9

İnsan ve teknolojinin doğaya ve evrime göre gelişimi konusunda bir felsefe tezi.

 " Teknoloji insan içindir." Önermesinde gizli bir önerme daha bulunmaktadır.

O da " Teknoloji canlılık içindir." Önermesidir.

Eğer ikinci önerme doğru ise teknoloji ile canlılık (doğa) arasında insanın varlığı ne durumdadır. 

Eğer insan bir canlılık özü ise teknoloji ise onun ilineğidir.

Eğer teknoloji bir öz olursa insan onun ilineği konuma gelir. 

İnsanı günümüzdeki doğadaki son dört özden biri olarak alırsak ve teknolojiyi onun ilineği olacağı için, o halde teknoloji canlılığında ilineğidir.

Sonuç: Teknoloji insanın ve canlılığın (doğanın) ilineğidir. 

Not:  ilinek

FELSEFE TERİMİ
ad
  1. 1.
    kendi başına, bağımsız bir varlığı bulunmayan, var olmak için başka bir töze, taşıyıcıya gereksinimi bulunan şey; örneğin sertlik, yumuşaklık, aklık birer ilinektir, var olmak için taşıyıcıya gereksinim duyarlar.

Teknoloji aklın ürünü ve bedenin uzantısıdır.
Teknoloji insan ve canlılığın varlığını korumasına, geliştirmesine, dönüştürmesine sürdürmesine ve yayılmasına yardım eden bir ilinektir.

Yukarıdaki tezden ortaya çıkan ilk fikirler:

1. Doğa evrimini hızlandırmak veya yeni bir ivme kazandırmak için dördüncü öz olarak insan ve teknolojiyi evrim basamağına öncüllemiş, belirlemiş, öne çıkarmıştır.

Biliyoruz ki günümüzde insan teknolojisi ile doğada (canlılık) bitki, mantar ve bakteri olarak diğer üç öz dışında tüm canlıların evrimini yavaşlatmış, evrimin uzun işleyen süreci baz alındığında durdurmuştur (da denilebilir). 

Türlerin azalmasına da yol açmıştır.

İnsanın varlığı süresince evrim onun kontrolünde devam edeceğini varsayabiliriz. 

O halde insan olarak teknoloji ile doğanın (canlılık) evrimine nasıl bir katkı yapacağımızı düşünmemiz ve bulmamız gerekmektedir. 

Bu varlık ve öz olarak birinci görevimizdir.

2. Doğa ilk üç özün varlığında dördüncü öz olarak teknolojiyi belirlemiş ve insanı teknolojinin ilineği olarak kendi varlığını koruma veya yok etme seçeneği sunmuştur.

Eğer teknoloji bir öz ise ve insan onun ilineği ise o halde bir ara formdur. Görevi teknolojiyi ortaya çıkarmaktır. 

Görevini tamamladıktan sonra varlığını koruma veya yok etme seçeneğini içinde taşımaktadır. 

Bu konuda serbest mi bırakılmış yoksa bir belirlenim olarak mı devam edecektir. Bu durum değerlendirilmelidir.

3. Doğa, dördüncü öz olarak insanı, teknolojisi ile birlikte dünya dışına çıkma ve evrende yayılma evrimi olarak mı öne çıkarmıştır. 

Bu şık doğru ise artık insan teknolojinin gelişimi ve dünya dışına çıkışı ana ve en önemli konusu olarak ele almalı, bu konuya odaklanmalı, kendi içindeki sorunları çözme çabasının gerekçesini ana konuya bağlamalıdır.

Bu tezimiz doğa (canlılık) ve evrim konuları açısından ele alınmış olup doğaüstü güç hakkında bir fikir taşımamaktadır.



18 Ekim 2022 Salı

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 8

Katmanlar (Hiyerarşi) arası ilişkiler

Katmanlar arası ilişkiler zayıftır. 

Katmanlarda yaşayanlar diğer katmanlardaki kişiler ile zorunlu olarak ilişkilere girmektedirler.

Katmanlar tarihi boyunca birbiri ilişkileri kesin çizgiler ile ayrılmış, birbirinden kopuk olarak ilerler iken günümüze kadar yönetim şekillerinin gelişmesi ile değişime uğramışlardır. 

Günümüzde katman sayısı çok sayıya ulaşmış olup birbiri ile ilişkilerin en çok olduğu dönemlere doğru ilerlemekteyiz. 

Ülkemizin kuruluş yıllarında zengin katmanı nüfusu az fakir katmanları nüfusları kalabalık olarak belirgin iken sonraki yıllarında orta direk katmanı ile bu ikili katman grubundan iş, meslek ve yeteneklerin artması ile bir çok katman sayısına ulaşılmıştır.

Tarih boyunca katman farklılıkları ülkeyi yöneten, savaşları yöneten ve dini yönetenler tarafından oluşturulmuş ve idare edilmiştir. 

Günümüzde cumhuriyet ve demokrasi, tarihteki yöneten, güvenlik ve din önderlerini geri plana almıştır.  

Tarihte en belirgin yönetimsel anlamda aileler yönetimde sürekli bulunarak yönetici aile şekli ve olgusu ile  katmanları düzenlemişlerdir.

Günümüze geldiğimizde aile yönetimi cumhuriyet ve demokrasi yönetim şekillerinde geri plana bırakılmış, halkın seçimleriyle ve yönergesiyle yönetime gelen liderler kamuoyunu dikkate alarak yönetimlerini sürdürmüşler ve böyle devam etmektedirler. 

Katmanlar, ekonomiden alına pay ve kültürden alınan pay olarak iki önemli unsurla oluşmaktadırlar. 

Ekonomiden fazla pay almış fakat kültürden yoksun kişiler katman değiştirmemekte ısrar etmektedirler. Bu kişiler bulunduğu katmanda kalırken büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Katman değiştirseler bile yeni katmana uyum zorluğu çekmektedirler. 

Kültürden fazla pay alan bireyler, edindikleri kültür özelliklerini kullandıkları oranda katman değiştirme olanağına sahip olurlar. 

Günümüzde kültür aracılığı ile katman değişimi olgusu önemli bir yer tutmaktadır. Eğitim, sanat, yetenek gibi alanlarda belli bir kültür birikimi ile topluma hizmetle katman değiştirebilmektedirler.

Aileden gelen katman özelliğinde aile yeni üyelerini bulunulan katmana kültürel olarak hazırlama olanağı bulunmaktadır. Fakat her neslin genetik ve karakteristik özelliği aynı katmanda kalmasını zorlaştırmaktadır. 

Gelişen ve değişen yaşam şekilleri katmanlar arası ilişkileri birbirine yakınlaştırma ve ilişkileri sıklaştırma zorunluluğuna doğru ilerlemektedir. 

Ahlak ve adalet kavramları katmanlar içi ve katmanlar arası ilişkilerinde belirginleşir ve önemli hale gelir. 

Felsefe tarihi boyunca ahlak ve adalet kavramlarına tekil katman üzerinden değinilmiş ve bu incelemeler de eksik kalmıştır. 

Ahlak ve adalet kavramlarını katmanların kendi içinde ve katmanlar arası açık ve gizli ilişki biçimlerinde tümüyle açıklayabiliriz. 

Günümüze değin katman oluşumları kontrol altında tutulmuş, ilişkileri katı kurallar ile düzenlenmiştir. 

Din olgusu katmanları düzenlemede en üst kurallarını ortaya koymuştur. 

Tarih boyunca yönetici aile geleneği ile din temsilcileri arasında her zaman katmanlar konusunda anlaşma sağlanmıştır.

Günümüzde ise serbest iş, meslek ve yeteneklerin belli kanuni esaslar ile özgürleşmesi sağlanmış, katmanlar ve katmanlar arası ilişkiler artmış, belirgin ve kesin ayrımları azalmıştır.    

16 Ekim 2022 Pazar

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 7

Evrensel Ahlak'a Doğru

İnsanlık kültüründe ahlak ve adalet kavramları  toplumun katmanları (hiyerarşi) ile ilgilidir. 

Bitkilerde mekan, insanlar da katman (hiyerarşi) benzerdir.

Evrensel ahlak ve adalet olanaklı mıdır.

Eğer olanaklı ise katman(hiyerarşi) kural, ilke, usul ve gerekliliklerin netleşmesi, bilinmesi ve uygulanması ile oluşacaktır.

İnsandaki ahlakın kökeni ve adil olma, adalet oluşturma bilgisi de katman bilincinin inşa edilmesi üzerine ilerleyeceğini göstermektedir.

Ahlakın gelişmesi katman bilincin inşası ise katman ilke, kural ve şartlarını toplumun geneline yansıyacak en adil ve kabul edilebilir olmasına göre oluşturabiliriz.

Katmanların oluşması tercihini tarihteki örneklerden değil çağımıza yakışır ve yeni, sürdürebilir bir tarzda oluşturmalıyız.

Toplumun her kesiminin kabul edebileceği ve uyacağı bir yaşam katmanları oluşturmak çağımızda olanaklı mıdır?

Bitkilerde ormanın en iyi güneş alan ve verimli toprağında gelmek şanstır. 

Fakat bazı bitkiler bu ortama uygun değildirler bu bitkiler daha az güneş ışığı ve kıraç, humus veya özellikli  toprağı tercih edebilir. 

O bitkinin tohumu ideal gibi görünen mekanda filizlenmesi onun şansızlığı haline gelir. 

Bu şansız bitkinin doğası gereği iki türlü eylemi olacaktır. 

Birincisi bulunduğu ortama uymaya çalışacak, ikincisi ise tohumlarını kendi şartlarına uygun ortama gönderene kadar varlığını sürdürmeye çalışmak olacaktır.

Çağdaş sistemimiz katmanlar arası geçişlere teşvik etmekte olup bazı ilke ve kuralları ahlaki ve etik olarak belirlemiştir. 

Aile, iş, meslek ve yeteneklerin toplum tarafından onaylamış ve kabul edilebilir olması temelinde olan bir ahlak ve etik belirlemiştir.

Ailenin kavramı da bu katmanlarda hazır olan bir durumdur. 

Katmanlardaki zorunlu ve zoraki değişimler ve belli katmanların çok istenmesi rekabete hali ile ahlak ve etiğe uyulmamasını getirmektedir. 

Katmanlardaki zorunlu ve zoraki değişimler aile, iş, meslek ve yeteneklerin zaman içerisinde de değişimini getirmekte ve toplum dinamiği oluşmaktadır. 

Katmanlardaki hızlı değişim toplum düzenin ve refahına zarar vermekte midir ?

Katmanlardaki değişim hızı türümüzün ahlak ve etik kavramlarını belirlemesine ve uyulmasına bağlı olarak düzenlenebilir mi?

İstikrarlı, sürdürebilir, çağdaş, modern, yeni bir katman bilinci amacında oluşturulacak ahlak ve etik ortaklığı ile hızlı katman değişimlerinin belli bir hızda, herkesçe kabul edilebilir halde  olanaklı kılabilir miyiz?

En önemlisi ise hızlı değişen fakat ilkeli, düzenli ve topluma gerekli, uygun, faydalı, sürdürebilir olabilecek katman düzenini oluşturmamız olanaklı mıdır? 

 " Herkes yerini bilecek !? " ( Bir replik)

Toplumda herkesin yerini bildiği ve beğendiği katmanlar oluşturulabilir mi ?

Her katmandaki yaşayanların yerini sevebileceği şekilde ve katman değiştirmek isteyenlerin de isteğini yerine getirebilecek bir yönetim sistemi inşa edilebilir mi ? 

Belki evet.

Bu konularda düşünmek ve fikir oluşturmak öncelikle felsefenin, sosyolojinin, psikolojinin sonra bu konuyla ilgilenen herkesin ve onların temsilleriyle yönetenlerin görevidir.

............

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 6

Doğa'da dört öz Teorisi (Bir felsefe tezi olarak)

Evrime yeni bir felsefe merceğinden bakmak

Tüm evrim ve onun unsurlarına neden, nasıl oldu ve nasıl devam edecek sorularına cevap bulabilme ve yaşamın anlamı, insanın bu büyük resimde nerede bulunduğunun tespiti için bir felsefe tezim bulunmakta.

İşte günümüz yeryüzündeki son büyük resim

1. Mikrobiyolojik canlılar

2. Mantarlar ve onun varyasyonları

3. Bitkiler

4. İnsan

Tüm evrim olgularına yukarıdaki dört ana tür yönünden bakmayı teklif ediyorum sizlere. 

Başta biyoloji ve evrim bilimlerine bu tümel konunun tikel unsurlarının keşfine çağırıyorum.

1. Mikrobiyolojik canlılar

Yeryüzünün her yerindeler. Karada, havada, ve suda. Sayıları ve çeşitleri en çok olan bir tür. Canlılığın ilk hücre halinden ikinci aşamasına geçiş anındalar ve canlılığın temelinde sayılabilirler. Sonra ki gelecek tüm türler bu temelden çıkacaktır. 

2. Mantarlar ve varyasyonları

Mikrobiyolojik canlıların birlik ve dayanışma içine girdiği bir aşama diyebiliriz. Canlılığın temelden sonra bir üst aşaması. Maya ile bir üst canlıyı dönüştüren, küf ile parçalayıp dağılmasını sağlayan önemli özellikleri bulunmaktadır. 

3. Bitkiler

Mantarlardan sonra ortaya çıkan bir tür, toprağa, suya ve güneşe bağlı bir yaşantısı bulunmakta. İklimlere etki yapan bir gücü bulunmakta. Böcekler başta olmak üzere ve diğer hareketli canlı kardeşlerini kendisine bağlı hale getirme başarısı bulunmakta. Bu etki alanı en son kardeşi insan da dahildir.

4.İnsan

Mantarların iki yaşam formuna ayrılması ve hareketli canlıların evrimsel gelişiminin ortaya çıkardığı son ve özgün bir tür. Kardeşleri bitkilere rağmen geç gelişmesi nedeniyle bitkiye bağımlılığını sürdürmektedir.


Bu tez doğru ise çıkabilecek (Ön inceleme olarak, kesinliği halinde yeni bir çağ açabilir) sonuçlar;

İnsan'dan önceki mantar ve bitkiden sonraki (mantarlardan sonra bitki ile birlikte başlamış da olabilir) hareketli tüm türler insan'ın alt ve ara kültürü olarak görmeliyiz.

Doğa (benim tanımıma göre canlılık ve etkileştiği madde ve enerji(bulunduğu  yer ve etkileşime girdiği kozmoloji( bize göre cansız tanımlanan her şey))) bir program ve plana göre hareket etmekte. Dolayısı ile yaşamın ve hayatın bir anlamı bulunmakta.

Doğanın temelinde bulunan bakterilerin yok olması doğanın da bitmesi anlamına gelmekte (ki bu bizim mantığımıza göre olanaksızdır, onları yok edemeyiz).

İnsan yok olursa alt temel üç grup yeni canlı türünü öne sürebilecektir (insanın yokluğu doğada ilerleyişe engel oluşturmaz.).

Bitkilerin yok olması şu an için insanı da yok edecektir. Fakat mantarlar yeni tür denemesi yapacaktır. 

Mantarların yok olması ise hem bitki hem de insanı yok edecektir.

Bu önermelerden alttan üstte, geçmişten günümüze değin birbirine bağlı katmanlı yaşam zinciri bulunmaktadır. 

Diğer üç alt temel türe göre insan düşünmesi ile hareketli canlıların üst temsili olmuştur. 



insana göre beş zaman bulunmaktadır.

1.Bilinçli düşüncenin kendini fark etmesi, bu duruma düşüncenin kendine katlanması diyoruz. Düşüncenin düşünmeyi düşünmesi. Bilincin kendini düşüncenin üstünde sabitlemesi, başka zihinlerin düşüncelerinde yansıma olarak (aynalar, kıyaslar, farklar) fark etmesi. 

2.Bilinçli Düşüncenin alt düşüncesini fark etmesi, düşünmesi ve zamanını oluşturması yani zihinsel zaman ( Dekart; Bireyin zihinsel algısı).

3. Düşüncenin bedenini fark etmesi ve onunla eş zamanlı hareket etmesi (Freud; Benlik bilinci ).  

4. Düşüncenin tüm çevre hareketlerini algılaması ve çevre zamanını fark etmesi (ilk filozoflar, türler ve özler, toplum ve doğa bilinci).

5. Düşüncenin, kozmolojik veya evren (güneş veya ay gibi) zamanı fark etmesi ve en uzun, sürekliliği olan ve tür bilincin inşasında ortak değer olarak o zamanı referans alması. İnsanlığın ortak saptamasıyla başlaması, bilimsel yöntemle ortak uygulanır olması kozmoloji veya evren algısı.  

Kozmoloji zaman dünya zamanı için ortak zamandır.

Çevre zamanı değişkendir. Beden zamanları da öyle. Zihin zamanları da öyle. 

İnsan çevre zamanlarını tür olarak tarihi boyunca ortak hale (Hegel; Ortak tin, ) getirmiştir. Günümüzde küreselleşme ile bunu yaşıyoruz. 

Çevre ortak iken beden de ortak hale gelmiş, birlikte var olma bilinci oluşmuştur (Kant; Evrensel ahlak istenci).

Zihin zamanı ise ortak olma yoluna gitmektedir. Bunu da internet, yapay zeka, metaverse gibi bir çok teknolojik ürünle yapmaya doğru ilerlemektedir. 

Farkına varılan bu tez bilgileri ile zihin zamanının ortak olma sürecine bilgisel(epistemoloji) ve varlıksal (ontoloji) bir ortaklık getirme olanağına katkı sunabilir.

Zihin birliğindeki bilgi ile gerçekteki varlık halinin birleşmesi. Bilgi ile varlığın birliği diyalektiği(Özkan Salman). Mağaradan çıkan ve gerçeği fark edip geri dönüp anlatmaya çalışan filozof (Platon; İdealar).

Türümüzün varlık ve bilgi temellerinde ortak hale gelme olanağı, insan yaşamına yön veren, çoğunluğun temsili olan veya desteklediği kesimlerin çabalarıyla evrensel ahlakı oluşturmak mümkün görünmektedir.

Bu tezimize göre teknoloji insanın hem kendi hem de doğa için kullanacağı bir gelişmedir. 

Teknoloji hangi yönde kullanmamız gerektiğine ait kesin bilgiler bu tezimizin (Eğer gerçek ve doğru ise) doğrulanması, değerlendirilmesi ile varılan sonuçlarıyla netleşecek ve ortaya çıkacaktır. 

Bu tezin ortaya çıkışı felsefe ile farkındalık yolu iledir. Benim olduğunu, bana ait olduğunu söyleyemem. Çünkü ben insan kültürünün (Bu tezle doğa üstü bir kimlik yüklenilemez) bir üyesiyim. Bütün bilgilerimi bu kültürden aldım ve farkındalık, bilinçli düşünce süreciyle felsefe yolu ortaya çıkardım.

Bu önemli tezler doğrulanabilir de yanlışlanabilir de. 

Bunu yaşayarak öğreneceğiz ve zaman bize gösterebilir.

     

..............



11 Ekim 2022 Salı

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 5

Toplumda Hiyerarşi Olgusu Üzerine

Tanım

Toplumu oluşturan birey, grup ve toplulukların, aile, iş, meslek ve özel yetenek gibi çalışmalarıyla ekonomiden alabildikleri payları ile ihtiyaçların karşılanması biçiminin değişimi ve yaşayış şekillerinin farklılaşması ile toplumda katman, bölüm, sınıf, aidiyet, özgü olma, çevre oluşturma gibi kendi içinde farklı, toplum içinde ortak özellikleriyle var olmalarıdır.

Hiyerarşi kavramına güncel olarak " Katman" " Toplum yaşama katmanları " " Özerk yaşam  katmanları " gibi yeni terimlerini de kullanabiliriz. 

Toplum yaşama katmanlar'ın oluşma nedenleri      

1. Toplumda alınan görev olarak  iş, meslek ve özel yetenekler ile bulunulan aile.

2. Yapılan görevlerle ekonomiden alınan pay oranları ve bu payların kullanım şekli.

Katmanlar'ın ortak özellikleri

1. Toplum düzeninin ve yaşayışının temel özelliklerini taşımaları. (insani ve canlı özelliklerinin birliği)

2. Ülkesel ve küresel bir birlik içinde olmaları. (Tür bilincinde olmaları)

Katmanlar'ın birbirinden ayrı özellikleri, farklılıkları

1. Temel ihtiyaçları karşılayış biçim farklılıkları

2. Kültürel yaşam farklılıkları.

Katmanlar

Katmanlar arası geçiş ve değişimler zor, uzun ve yavaştır.

Katmanlardaki bireylerin hedefleri kendi katmanında kalmak da olabilir, farklı bir katmana geçmek de olabilir. 

Katmanlar tarihi algılardaki olanakları ile değerlendirildiği için üst üste olarak kavramlaştırılsalar da gerçekte ve günümüzde katmanlar mekansal, bölgesel, sınırsaldırlar.

Toplum yataysal, mekansal, bölgesel ve sınırsal yaşam biçimlerinden oluşur. 

Katmanlar arası ilişkiler zayıftır, geçişlilik azdır. 

Katmanlar'da toplum genel yaşayış ahlaki tutumları benzer, ikili, grupsal ilişkileri farklılık gösterir.

Toplumda evrensel kabul edilebilir ve adil katmanlar oluşturulabilir mi?

Öncelik hareketli canlı tür temsilinde varlığını koruma, sürdürme, gelişme, değişken yayılma ve her olasılığa açık, özelliklerini içinde barındırılarak oluşturulma olanağı bulunursa olabilir.

En azından ideale yaklaşılmaya çalışılabilir.

9 Ekim 2022 Pazar

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 4







https://youtu.be/eRNOM6YB_YM



Canlılığın (doğa) İnşa Süreci

Doğa (canlılık) kendi içinde baskı, sıkıştırma yaparak, uygulayarak katmanlarını oluşturmaktadır.

Bu baskı ile katmanlar oluşmaktadır, tıpkı kozmolojinin kayalardaki ve topraktaki katmanları oluşturduğu gibi.

Dolayısı ile canlılık veya doğa kendini ana türler ve ara formlar şeklinde kozmolojiden aldığı katman oluşturma yöntemi kullanmaktadır.

Canlılığın ilk ve en geniş katmanını mikroskobik canlılar oluşturmaktadır. 

Bu katmanı canlılığın temeli ve ana katmanı olduğunu söyleyebiliriz. Diğer tüm katmanlar bu bölümünün üstüne çıkıp bu katmanın üstünde inşa edilmektedir. 

İkinci ara katman ise mantarlar gelmektedir. 

Mantarlar ise iki ayrı canlı türünün kaynağı durumundadır. 

Kendi gibi toprağa sabit ve toprakta hareketli olmak üzere.

Toprağa sabit canlılar (bitkiler) gelişimlerini hızla sürdürmüş ve yeryüzündeki yeterli gelişimlerini tamamlamışlardır. Atmosfere olan etkileri ile hareketli canlıların artmasına gelişmesine yardım ederken kendileriyle ilişkilendirmeyi de ihmal etmemişlerdir.

Sonraki dönemde bir çok ara formdan sonra yeni katman insandır. 

Bitki ile insan arasında böcekler ince bir çizgi gibi durmaktadır. 

Bu ince çizgi bitki ile insan arasındaki bağla ilgili olmayan tür ve cinslerin ayıklanması şeklinde süreç devam etmektedir.

Böcekler ile insan arasındaki tüm tür ve cinsler elenmek üzeredir. 

Bitki ile insan arasındaki böcek ara formunun sürecinin gelişimiyle ilgili iki seçenek oraya çıkmaktadır. 

Birincisi bitkiler böceklere verdikleri görevi sonlandırmaları, ikincisi ise insanın bu görevi devir alması olacaktır. 

Görünenin ise ikincisinin daha olası olduğudur. 

İnsan, bu görevi yapabileceğine dair, potansiyele erişmeye başladığının işaretlerini vermektedir. 

Canlılık, mikrobiyolojik canlılar temelinden başlayan ve insanla tamamlanan canlı yapısını, can yapısını, canlılık binasını, dünyadaki, yeryüzündeki canlılık inşasını oluşturmuş görünümündedir. 

Bu yapının tamamlanmasına doğru giden sürecini yaşıyoruz. 

Bu süreçte neler bizleri beklemekte. 

Bitkiler ile insan arasındaki bağ olan canlı türlerinin durumu gözden geçirilmekte ve test edilmektedir. 

Artık insan tüm hareketli türün temsilini üstlenmiş ve kendi katını oluşturmuş ve devam etmektedir tamamlanmasına.

Bitkiler ile insan arasındaki türlerin ne olacağına dair bir çok tahminler yürütebiliriz önümüzdeki süreçte. 

Bilim ise bir bilgi oluşturma yöntemi olarak önceki büyük imajını teknolojiye devretmeye hazırlanmaktadır. 

Uzmanlık olarak tanımlayabileceğimiz teknoloji, bilimsel yöntemi kullanarak ilerlemesini sürdürecektir.

Teknoloji (uzmanlık) artık lider konumdadır insanın sahip olduğu bilgi türleri arasında. 

Bu bilgisini bitki ile insan arasındaki türlerin yerine ikame edilebilirliğine doğru ilerlemektedir. 

Günümüzdeki yaşadığımız bir çok çevre sorunun altında bu olgu yatmaktadır. 

Bu olguya bir test de diyebiliriz. İnsan teknolojinin sınırlarında bunu başarabilecek midir. 

İnsanlık olarak, şu önemli soruyu cevaplamamız gerekmektedir. 

İnsan olarak, canlılığın büyüyen inşasında şu an ki son katı olarak canlılığın sağlam olarak oluşturduğu alt katlarının üstüne kurmaya çalıştığımız katımızın bu katlarla uyumu ve kalıcılığını sağlayabilecek miyiz.  

Bunu sağlayabilirsek artık kalıcı olacağımızı söyleyebiliriz. Çünkü bunu sağladıktan sonra dünyadaki canlılık büyüme, gelişme ve tamamlanma süreçleri belirgin hale gelecek ve teknoloji ile dünyamız ile diğer gezegenler arasında bağ kurmamız hızlanacaktır. 

Bu hız, canlılık inşasındaki yerimizin kalıcı ve gerekli olduğu tezinin kesinleşmesi ile oluşacaktır.

Dünyadaki canlılık sürecinin sağlam ve kalıcı bir döngü ile oluşturulması sonucunda, yeni amaç olarak aynı sistemin dünya dışında da uygulanabilirliğine doğru ilerleyeceğiz.

Bu aşamada artık canlılık kendi içindeki devinimin tamamlamış ve evrenin, kozmolojinin büyük okyanusunda ilerlemek üzere gemisini, sistemini, bütünlüğünü oluşturmuş ve ilerlemeye hazır durumda olacaktır.

Felsefemiz bu süreci takip edip, gelişmeleri değerlendirmek üzerine olacak, ilerleyecektir.

Ana konumuz bu olmakla birlikte, aradaki tüm boşlukları ve bilinmeyenleri araştırmak, insanlığın gelişmesine, kalıcılığına katkı sağlamaya çalışmak üzerine devam edecektir.  


...........

4 Ekim 2022 Salı

İnsanlık Kültürü ve doğa ilişkileri - 3

 Doğanın Canlı Genetiğine Negatif Kayıtları Tezi

    Rasyonalizmin doğuştan geldiğini, 

    Ampirizmin ise sonra edinildiği bilgi hakkında devrim yaratacak sentezimi bildiriyorum sizlere !

   Her canlının kendine ait olduğu yaşama yetisi bilgileri dna, genetiğinde negatif bilgi olarak gelmektedir.

   Her oluşan canlı bu kendisinde taşıdığı negatif bilgi ile yaşama başlamakta olup, doğduğu andan itibaren bu negatif bilgiler mekan, olay ve zamanda pozitifi ile karşılaşınca birden mucize gerçekleşmekte ve bu canlı kendi itki, dürtü, güdü, duyu, duygu (insanda gelişmiş), ve yetilerini gerçekleştirme, devam etme, geliştirme, dönüştürme gibi tüm gerçekleşmesi olasılıklara yöneltmektedir. 

   Canlı türlerin doğuştan getirdikleri negatif dna veya genetik şekli onun yeryüzündeki yaşamaya başladığı andan itibaren pozitifini arıyor ve bulunca yetilerinin sırası ile oluşmasına başlıyor. 

   Ne rasyonalizmin hazır bilgisi ne de ampirizmin sonradan bilgisi tek başına yeterli olmamaktadır. 

   Sentezlemem ile ikisinin de birlikte olabileceğini keşfetmiş bulunuyorum.

   Dolayısı ile her canlı doğuştan negatifi taşımakla rasyonalizme, pozitifinin olmaması hali ile yokmuş gibi gelmesi ile ampirizme uymaktadır. 

   Bu iki eski varsayım, eksik olmakla birlikte, onları yarım da olsa doğru sayabilmekteyiz.

   Fakat benim keşfettiğim doğru her ikisini de kapsamakta olup gerçeğin ta kendisi de olabilir. 

   Hali ile bu büyük keşfimle yarım bilgileri tamamlamış olmaktayım. 

   Şimdi bilim bunu kanıtlayabilecek midir. Kanıt ve söz bilimde. Ben de sentezlemenin rasyonel test, analiz ve değerlendirmelerine devam edecek ve bu tümel bilgiden bir çok tikel yansımalarını araştıracağım. 

   Doğru ve gerçek bilgi doğurgandır. Bilimin ortaya çıkışından, teknolojiyi de geliştirme sürecine uzanması gibi. 

   Eğer bu büyük tezim doğru ise genetikte olmak üzere tüm kültürümüz üzerine yeniden çalışma ve düşünmemiz gerecek, doğa, canlılık ve insana dair bilgilerimizi tekrar gözden geçirmemiz anlamına gelecektir. 

   Canlılığın ortaya çıkışı üzerine yeni tez ve teorilerin artacağı, evrim hakkında bir çok yeni bilgilere ulaşabilme için çalışmaların yapılacağını ve bir çok kültürel alanda yeniliklerin yapılacağını tahmin edebiliriz.