26 Şubat 2023 Pazar

Küreselleşme Günlüğü - 6

KÜRESEL İKLİM KRİZİ VE ONUN İNSAN YAŞAMINA KÜRESEL OLUMSUZ ETKİLERİ

 Küresel İklim Krizleri olumsuz etkilerini doğal afetler ile durmaksızın ortaya çıkarmakta ve kültürel anlaşmazlıkları da körüklemeye hızla devam etmektedir. 

Geçen yüzyılın bilim ve teknoloji hızla ivme yaşandığı fakat enerjiye duyulan büyük ihtiyaçlar nedeniyle iki küresel savaşların yaşandığı ve ortaya çıkan trajedi ile alternatif enerji kaynaklarına geçiş yapıldığını biliyoruz. 

Trajedi sonrası küresel yönetim tarzlarının aralarındaki sıkı rekabeti egemen olmuştu. Temsilcileri ABD ile Rusya arasındaki rekabete bir çok ülke tarafını seçmiş ve zorla taraf seçme stresleri küresel olarak tüm ülkelerce yaşanmıştı. 

İki kutuplu dünya kültürel olarak farklılaşmıştı. Bu rekabet küresel olarak insanlığa neler kaybettirdi ve neler kazandırdı bu başlı başına bir araştırma konusu durumundadır. Ben bir ucundan giriş yapayım. 

Rekabetin görünen faydaları:

1. Bilim ve uzay teknolojileri rekabeti uzaya açılımı sağladı. Uzay yarışı başladı. Dünya ötesine uzanan bir rekabetin göstergesi idi, küresel yaşanan rekabet. 

2. İnternet, sanal ağların iletişim teknolojisinde gelişim sağladı. Rekabet gereği iletişimin gizliliği önemli olması, interneti sonrasında haberleşme hızının arttırılmasını ve kitlelerce yayılmasını getirdi. Kişisel bilgisayar ve telefonlara doğru gelişimini sağladı.

3. Dinlerin tarihsel toplumlar üzerindeki yönetimini, hakimiyetini sınırladı. Bilim, teknoloji, ekonomi ve yönetim sistem ve yöntemleri hakim olmaya başladı. Felsefe de bu arada nasibini aldı ve ara bilim dalına sıkıştırılarak mevcut iki kutuplu dünya görüşü dışında bir seçenek arayışı durdurulmuş oldu.  

Daha bir çok olumsuz ve olumlu etkileri olduğu ortadadır. Bunu araştırmak bilimsel bir araştırmayı gerekli kılar. Bir tez konusu da olabilir.

Geçen yüzyılda duvarların yıkılması serbest piyasa ekonomisinin yani batının kazandığının bir işaretidir. Devamında kazanan batı doğu ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini başlatmaya doğru ilerledi. Rusya yapısı gereği buna hazır değildi. Fakat Çin hazırdı ve kabul etti. Çin ülke yönetimi halkına yönetim sistemini biraz yeni şartlara göre değişimi başlatmasına rağmen batı ile ilişkilerini tam bir serbest piyasa modeline uygun devam etti. Çin halkı ise bu anlaşmadan kendine düşen payı hızla alamadı. Yine de sabırla ve azimle çalışmalarına devam ettiler. Çin yönetimi geçen yüzyılın sonlarına doğru batı ile yaptığı ekonomik anlaşmalar ve çalışmalar ile sermaye biriktirmeye ve ürünlerini küresel olarak satmaya başladı. Fakat Çin halkı ekonomiden çalıştığı hakkını almamış ve yönetiminin ekonomi yönetimini kabul etmişti. Ya da zorunlu idi. Yönetim şeklinin bir gereği olarak görmekte idi. Çin yönetimi ve çevresi küresel sermaye olarak söz sahibi oldular. Bir çok yatırımlarını küresel olarak başta ABD olmak üzere bir çok ülkeye yaymaya başladılar. 

Rusya ise Çin gibi uyum sağlayamadı. Çünkü Çin yönetimini dinleyen bir halkı vardı. Aynı milletten olması Çin yönetiminin tarihsel olgular ile birlik halinde yönetimini olanaklı kıldı ve hala öyle devam ediyor. Rusya ise aynı milletten değil bir çok devletin yönetim tarzını kabul ettirilmesinden oluştuğunu tahmin edebiliriz. İşte bu balkan krizi Rusya yönetimin son kozu olma özelliği taşımaktadır. Rusya Ukrayna'ya karşı gösterdiği saldırı bitmekte olan geçen yüzyıldaki zoraki güç birliğinin dağılma riskini barındırmaktadır. 1990 yılındaki duvar yıkılması birinci gerilemenin günümüzde ikinci gerilemesine karşı Ukrayna krizi ile cevap verilmiştir. Batının Rusya ile ekonomik işbirliğine ve sonrasında da yönetim şeklinin modernize edilmesi teklifine hayır cevabıdır Ukrayna krizi. Rusya yönetiminin hafızası hala geçen yüzyıl başlarındaki ele geçen  (belki ileri de ideal olabilecek ve öyle değerlendirilebilecek olan) ama başlangıç ve kurucuları tarafından bu fırsatın değerlendirilemeyen hatta kötü bir denemeler ile toplumların idare edildiğinde kalmıştır. Sorunları klasik tarihsel güç yöntemleri ile çözme zorunluluğuna alternatifi bulamama olarak yorumlayabiliriz. Klasik güç yöntemlerinde kalmak bir yönetimin yeni dünya yöntemlerine kapalı olması ve ideal yeni arayışlara da yönelmemesi veya yönelememesi şeklinde yorumlayabiliriz. 

ABD'nin enerji ihtiyaçlarını karşılama amacıyla yönelmesi Orta doğuda ilişki dengeleri değişmeye başladı. Fakat bu klasik tarz küresel boyutta olmayıp bölgesel boyuta taşındı, vekalet savaşları ile. Orta doğu operasyonların altında enerjiye ulaşma ve küresel olarak yönetimde olduğunun baskını hatırlatma vardı. 

Rusya'nın ise enerji arama sorunu yoktu. Kendi topraklarında olan doğal gaz ve bir çok kaynak ona yetiyordu. Vekalet savaşlarına katılması ise seyirci kalmaması açısından önem taşıyordu. ABD'nin orta doğuda ortaya çıkardığı karmaşa ve kaos çalışmalarına tepki olarak Rusya ve Çin seyirci kalmayıp her türlü basına yansımayan ancak sonuçlarıyla ortaya çıkan olayları ile görülebilen bir çok etkilerde bulundular. Rusya ve Çin yönetimleri için gizlilik önem taşımakta idi ve hala öyle görünmektedir. Tüm küresel olumlu ve olumsuz etkilerini gizlemektedirler. Rusya ve Çin'in yönetimlerinin devamlılığının en büyük kozunun gizlilik olduğunu ve geçen yüzyıldan bu zamana kadar bu ana olguya göre yönetimlerini devam ettirme başarısında olduklarını fakat günümüzde ise bu yönetim şekilleri için en zayıf halkasının gizlilik olma haline geldiği ve bu olduğu bilinmektedir.

İletişim teknolojileri artık küresel olarak hiç bir yönetimin geçen yüzyıldaki saklayabildikleri kötü sırlarını saklayamayacaklarını göstermektedir.

Vekalet savaşlarından sonra pandemi geldi bir doğal afet veya kimi iddialara göre biyolojik savaş olarak. Sonuçları bakımından pandemi ister doğal afet olsun isterse de biyolojik savaş olsun her ülkeyi ve tüm halkları etkiledi eşit olarak. Küresel olarak her ülke kendine göre bir pay aldı. O nedenle doğal bir afet olarak ele alabiliriz sonuç olarak. 

Pandemi sonrası ise küresel bir ekonomik krizi oluştu. Üretim ve tüketim dengeleri değişmeye başladı. Üretimdeki sorunlar ve tüketicinin pandemiden kalan tüketim alışkanlıkları bu süreci tetikledi. Tüketim zaten pandemide üretimden çoktu. Stoklar tükendi. Pandemi sonrasında ise tüketici pandemi öncesi alışkanlığına dönme rekleksi gösteremedi ve hala pandemi devam edecek veya tekrar olacak tutumunda kalmaya devam etti ve hala öyle devam etmektedir. Üretim ise stokları tükenince üretimi arttırmaya çalışırken devam eden tüketimi görünce fiyat arttırmaya başladı. Öyle ya tüketim artarsa fiyatlar artar. Serbest piyasanın ilkesinde var. Üretilen mala talep artarsa açık arttırmaya dönmeye başlar ürünler. Fazla veren alır yaklaşımı ile. Burada üreticilere, aracılara, kiralayanlar ve satanlar biraz vicdanlı olmaya davet ediyoruz. Piyasa kuralları klasik ve teorik anlamda yerinde dursalar da yaşamanın içinde gerçekle buluşunca insani değerler karşısında bir dengeye gelmek zorundadır. Her sisteme uyan kural yaşam tarafından kabul görmeyebilir ters teper. Yaşam tüm teoriden her zaman farklı ve geniştir. Varlığın bilgiden fazla olma kuralına uyalım ve toplumsal ilişkilerimizde ve alışverişlerimizde kılavuzumuzun vicdanımız olduğunu hatırlatalım. Varlık, yani yaşam her zaman bilgiden fazladır. Yaşamın teorisi olmaz sadece onun yani varlığın bilgisini alırız olabildiği kadar, alabildiğimiz kadar.

Küresel tüketime pandemide internet iletişimi yolu ile önceden mütevazi olan bir çok nüfus özellikle Çin, Hindistan, Rusya, Afrika ve Güney Amerika halkları modern yaşantının gereği olarak her türlü tüketim alışkanlıklarını arttırdılar. Küresel tüketim oranları pandemide arttı. Pandemi sonrası da devam etmektedir. Günümüzde küresel olarak tüm fertlerinin ve ailelerin modern yaşantıyı istediğini ve ona ulaşma çabası içinde olduğunu görebiliyoruz Facebook, İnstagram ve Youtube ile. 

Günümüz halkların küresel yaşamı modern kent ve toplum yaşantısıdır. Post-modern olgusu henüz küresel olarak sadece yönetim ve ekonomik kesiminin etkilerinde görülmektedir. Sanata ve edebiyata yansımış olsa da küresel olarak henüz tanışılmamıştır. 

Önümüzde gerçek, büyük ve önemli bir sorun durmaktadır. Artık onu görmezden gelemeyecek ve yok sayamayacak kadar günlük hayatımızın içine girmeye başlamıştır. Küresel iklim krizi. 

Pandemi, depremler, tusinamiler, büyük fırtınalar, seller, heyelanlar gibi doğal afetler hızlanarak artmaktadırlar. 

Sıradaki doğal felaketleri saymak hiç de distopik kehanetler olarak ele alınmayacaktır. 

Örneğin deniz suların yükselmesi felaketinin yaklaştığını söylemek hiç de kehanet okuyuculuğu sayılmamalıdır. Bilim insanlarında tespit edilmiş ve kamuouyuna sunulmuştur. Buzulların erimesi hızlanmaktadır. Ve bu sürecin sonu sahil kentleri ve yerleşim yerlerini belli oranda sular altında kalacağı tehlikesi önümüzde durmaktadır. Sahil kent yönetimlerinin deniz suyu yükselme riskini de hesaplamaları gerekmektedir. Önümüzdeki yaza olabilecek endişesini taşıyarak bu konuyu afete hazırlık planlarına almaları gerekmektedir. Bir çok deniz seviyesi altında kurulan ve denize yakın olan kentler aklımıza ve hayalimize gelmeyecek büyük felaketlere açık halde bulunuyor olabilirler. 

Volkanların aktif olmasına kötü olarak şahit olabilme olasılığı bulunmaktadır. 

Orman yangınlarındaki artış bazı planlar gereği yapıldığını düşündürse de bir çoğunun artarak plan dışında da afet olarak devam edeceğini tahmin edebiliriz. 

Gözlemlerim küresel orta kuşakta bulunan iklim şeklinin kuzeye doğru ilerlemesi üzerine olduğudur. Dünyanın eğiminde değişimler olduğuna işarettir bu durum. En son ulaştığım bir haber olan İngiltere'de yaz sıcaklığın bu zamana kadar olmayan en yüksek haline yani kırk dereceye çıkması buna örnek olabilir. Küresel iklim kuşağının değişmeye başladığının bir işareti olabilir bu haber, belki de olmaz fakat bilim insanlarınca araştırılmasına değer bir konudur. En son Güney Doğu Anadolu Depremi felaketinin altında yatan nedenler fayların durumu olsa bile etkinin kıtasal büyük hareketlere bağlanabileceği yanılma payımızın olması ile aklımıza gelmektedir. Ve bu kıtasal hareketlerin nerelerde olacağı da bilim insanlarınca araştırılmalıdır. Dünyanın kendi etrafındaki dönüşünde ve güneş etrafında dönüşünde fiziksel değişimler olabilir bu konuda bilim insanların açıklamalarını beklemekteyiz, şu ana kadar ben görmedim belki önümüzdeki zamanlarda varsa ulaşabiliriz bu bilgilere. Yeraltı sularını, gazlarını, kömür, petrol ve diğer tüm madenlerini çıkarmamızın etkilerini henüz açıklayan bir bilimsel çalışmalara rastlayamıyoruz. Bilim insanlarından bekleriz tabi ki araştırmalarını ve sonuçlarını. Küresel iklim kuşaklarının ve kıtalarının yer değiştirmesi veya hareket etmesi hiç de basite alınabilecek bir konu değildir. Dünyanın eğiminin değişmesi de küresel iklim ve kıtaların hareket krizini tetikleyebilir. Dünyanın eğiminin değişim olasılıkları ve etkileri bilim insanlarınca araştırılıp tahminlerin geleceğe yansımaları ile neler olabileceğine dair öngörüler oluşturulabilir ve çözümler araştırılabilir. Bir de dünya etrafında dönmekte olan yerküreden yollanan tüm uydu araç ve gereçlerin miktarı ve toplamı nedir. Biriken bu uydu araç ve gereçlerin miktarının dünyamızın hareketine olumsuz etki edip etmediğinin araştırmaları yapılmalıdır yetkililerce. Dünya çevresinin uzay çöplüğüne döndüğüne dair bilgiler paylaşılmaktadır doğruluğu bilinmeyen, bu konuda da doğru ve tehlikeli olup olmadığına dair bilgileri beklemekteyiz yetkililerden ve bilim insanlarından. Bu konuda bilgiyi hangi merkez verecek onu da belirlemeliyiz. Çünkü dünya çevresindekiler hakkında gerçek bilgiyi paylaşma konusunda kim yetkili kılınabilir onu belirlememiz gerekmektedir. Dünya çevresindeki cisim oranı ve miktarının dünya dönüşümüne olumsuz etkisini küresel olarak yaşamamız olasılığının olup olmadığının yanıtını bilmeliyiz. Tüm küresel yaşayanlar olarak bu bizim bilme hakkımızdır.

Tüm doğal afetlerin küresel yaşayış üzerinde olumsuz etkileri önce can ve mal sonra ise küresel kültürel olumsuz etkilere yol açacağını görmekteyiz. Her türlü oluşabilecek doğal afete karşı bilgi, önlem, tedbir alma görevi ilgili yönetim ve kurumlarca dikkate alınmalı ve halkı da bilgilendirmeli sonra da hazırlamak da gerekmektedir.

Distopya üzerine sanat ve edebiyat eserlerinin artışını iklimsel krizin insan yaşamı ve kültürüne olabilecek olumsuz etkilerinin olasılıkları olarak değerlendirmek gerekmektedir. 

Ütopya, olarak sanatçı ve edebiyatçılara Mars'ta yaşamın nasıl gelişeceğine ve büyüyeceğine dair hayallerimizi geliştirmemize yardımcı olmalarını ve bu konularda eserler vermelerini tavsiye ederiz. Yüzyılımızdaki küresel iklim krizlerinin yaratacağı distopya sanat ve edebi eserlerinin antitezi Mars'a ve Ay'a İnsanlığın nasıl doğayı, canlılığı ve yaşamı nasıl taşıdığı, sonrasında yaşamın Mars'ta ve Ay'da başlangıçta zorluklar, ilginç gelişen olasılıklar ile onların küçüldüğü ve çözülebilir sorunlara dönüştüğünü sonrasında nasıl büyük ve güzel gelişmeler olduğunun fantezi ve güzel hayallere dönüşebileceğinin öngörülerini kapsayan sanat ve edebi eserlerdir.

Düşünür olarak, önsezim, yaşamın Mars ve Ay'da başlangıcında aklımıza ve hayalimize gelmeyecek büyük canlılık ve doğa mucizelerine tanık  olacağına dairdir. Bu konuda giriş sayılabilecek bir ipucu aklıma önce robotların toprak altında bakteri, mantar ve bitkiler ile hazırlık yapması gerektiğini getirmektedir. Sonrası ise bir dünya ile Mars ve Ay'a altyapıyı taşıma ve oradan gerekli maddeleri getirme tarihi, aşamaları ve öyküleridir. Geçtiğimiz yüzyılda " Uzay Yolu" ve " Uzay 1999 " bu hayallerimizin öncüleri idi. Sonra " Star Wars " geldi hayallerimizi un ufak etti evrene hakim olma savaşlarını konu almaları ile durun biraz önce Mars ve Ay'a yerleşelim değil mi. Ne aceleniz var evreni keşfetmeye bu konu bu kadar basit değil. Önce güneş sistemimizde yayılalım ve var olalım, canlıyı ve doğayı oraya taşıyalım. İnsan yaşam taşıyıcıdır, aklıyla ve işbirliği ile.  

19 Şubat 2023 Pazar

Küreselleşme Günlüğü - 5

 6 Şubat 2023 Güney Doğu Anadolu Depremi

 6 şubat pazartesi sabahı saat 04:17 de başlayan ve belli aralıklar ile yüksek seviyede devam eden Güney Anadolu Depremleri bir çok insanın ölümüne, yaralanmasına ve kurtulanların ise kaybettiklerinin büyük acısı ile şok ve travma yaşamasına neden olmuştur. 

      Bu yaşanılan büyük felaketin oluşmasını ve devam etmesini teknoloji iletişim araçları sayesinde ve habercilerin çabaları ile tüm Türkiye ve dünya anında haberdar olmuş ve takibe başlamıştır. 

     Ülkemiz ve dünya büyük felakete karşı günlük yaşantısını durdurmuş ve tüm dikkatini bu olaya vermesi ile insanlığa ait özellik olan empati, türü, ülke vatandaşı ve canlı ile özdeşim kurma bilincini aktif hale getirmiştir. 

     Ülkesel ve küresel olarak ilk şoktan sonra harekete geçilmiş ve depremzedeleri kurtarmaya, yaraları iyileştirmeye, kurtulmuş ve şokta olan insanlara yardım etmeye başlamışlardır. Ve devam edecektir. 

     Yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa, tüm yöre halkına sabır ve metanet diliyoruz. 

Güney Doğu Anadolu Depremine ilişkin Felsefi Düşünceler

Bu felaket toplumsal bir olaydır. Toplumun belirgin oranına etki etmiştir. Bu felaketi toplumsal etki ettiğini söyleyebiliriz. Bölgede geniş bir yer ve nüfusu etkilemiştir. 

    Ülkemiz, cumhuriyet öncesi bir kaç yüzyıl öncesi başlayan küresel değişimin toplumsal büyük sancılarını sürekli çekmiş ve en son cumhuriyetle birlikte yapılanma ve gelişme zorluklarını yaşamıştır. Tarihin ve dünyanın merkezi Anadolu cumhuriyetler çağından bu yana kendi cumhuriyetini kurana kadar acılarından sabır ve metanet içinde yaşamıştır. Cumhuriyet ile birlikte bu sistemin yerleşmesi için yokluk ve zorluklar ile yaşam mücadelesini devam ettirmiştir.

     Yüzyılını doldurur iken küresel olumsuz etkilerden en az etkilenme çabasında olmuştur. İkinci dünya savaşında tarafsızlığını korumuş, sonrasında soğuk savaşta doğu ve batı dengelerini korumak adına çok çaba ve sabır göstermiştir. Soğuk savaş sonrası ise küreselleşme yönünden ilerleme yoluna girmiş, ülke içinde cumhuriyetin zorunlu devrettiği ekonomik ve kültürel fark ve dengesizliğin giderilmesi büyük stresini yaşamış ve hala yaşamaktadır. 

      Muhafazakarlık yanı ile geçen yüzyılların acılarını unutmamaya çalışmak ile modern yanı gelişen küreselleşme olgusunun önemli bir üyesi olma çabaları devam etmektedir. Muhafazakar ve modern yanı ile gelişen bir ülke durumundayız. İki olgu da bir gerçek ve bunu kabul etmeli, sorunlara yaklaşımımızda orta bir yol bulmalıyız.

     Muhafazakar geçmişimiz, modern yanımız ise küreselleşme yanımızdır. İki ayrı yönümüz ile dengeli gelişimimizi sürdürmeliyiz. Toplumların tek bir tutum ve ideal tarzda gelişmesi hele dünyanın merkezinde ve tarihin temsilinde olan ülkelerde zordur. 

     Bir çok medeniyetin buluştuğu ve merkezi konumundaki ülkemiz acılarından, felaketlerinden yüzyılların sabrı ve metaneti ile kurtulacaktır. 

    Geçmişin deneyimleriyle, küreselleşmenin gelişmesinde her kültürel ve ekonomik özelliği ile ilerlemesine devam etmektedir.      

     İnsanın iki sınavından ilki olan kozmolojinin sıcak, soğuk, deprem, sel, heyelan, çığ gibi bir çok etkilerinden olan depremlerin büyük oranlarında olması felaketi gerçekleşmiş ve bir çok can kaybına ve aile parçalanmasına neden olmuştur. Kozmolojik olaylar her zaman olacaktır. Evrenin işleyiş temellerinde bulunmaktadır. 

    Sıcaklık, soğukluk, çarpma, kopma, parçalanma, dağılma, birleşme, sıkışma, genişleme gibi bir çok eylem ve olgu kozmolojinin temellerinde bulunmaktadır. 

     Kozmolojinin bu olumsuz etkilerine karşı insan birlik ve dayanışması, yardımlaşması, teknik, teknolojiyi kullanması ile en aza indirmiştir tarihi boyunca. 

     Doğadaki kozmolojik etkilere karşı önce aile ve gruplar halinde birlikler oluşturarak ve ömür boyu birlikte yaşayarak kozmolojinin ve diğer canlıların ortaya çıkardığı tehlikelere karşı korunma yolları aramış ve bulmuşlardır. 

     İnsan önce birlik ve dayanışma içinde olup kozmolojik ve doğanın vahşi ilkelerine karşı korunma sağladıktan sonra diğer insan gruplarıyla kaynak ve yönetim için sürekli savaşmıştır. 

     İnsan grupları, kavimleri arasında sürekli kaynaklara daha fazla sahip olma ve diğerlerine hakimiyet kurma mücadelesi tarihte her zaman kozmolojik tüm olumsuz etkilerden daha fazla olmuştur. 

     Çünkü insanın ortaya çıkışında ve birlik olmasında artık doğadan gelecek tehlikeler sınırlı olmaya başlamıştır. İnsan diğer canlıların antitezi olma tehlikesini de atlatmış kendisinden beslenecek her hangi bir tür canlının oluşumuna izin de vermemiştir. Bu olguda ölen üyelerinin gömülmesinde büyük bir pay bulunmaktadır. Bu gün biliyoruz ki bir canlının antitezi o canlıların ölümlerinden sonra ve doğaya bıraktığı atıklarında ortaya çıkmaktadır. Doğa ilkelerde canlının canlıdan beslenme olgusunun temelinde çoğalan canlının ölümlerinin ve atıklarının artması ile ortaya çıkmakta olduğunu ve bu sürecin de çok uzun sürede oluştuğunu anlamış bulunuyoruz günümüzde. Bu durum ise doğa ilkelerinin acımasız ve canlılığın oluşumuna engel bir tarzda olmadığı gerçeğini, tür nüfus kontrolü ve doğaya, canlılığa zararının devam etmemesi üzerine geliştiğini göstermektedir. Bizler türümüzün yeryüzünde ve doğada türümüzün devamını ölümlerimizi ve her türlü doğaya bıraktığımız atıkların doğal bir geri dönüşünü doğal sürece olumsuz etki etmemesi sayesinde günümüze geldik ve bundan sonra da bu büyük olguya dikkat etmemiz gerektiği ortadadır.  

     Doğa da insan ölümlerini gömmekle ondan beslenecek canlıların küçük ve toprak altında yaşamasından daha fazla ileriye gitmemesini de sağlamış atıklarını da kendi ve çevresinden uzaklaştırmış ve günümüzde artık atıklarını daha uzağa götüremez olmuş, atıklarını artması ile küresel doğal yaşamın, iklimsel sürecin sorunlu olmasına neden olduğunu fark etmiş ve geri dönüşüm sürecini kendi çabası ile başlatmıştır.

     İnsanlık tarihi boyunca bir çok afet, büyük felaket olmuştur. Bu felaketler toplumsal olduklarında tarihi olarak önemli hale gelmektedirler. 

     Güney Doğu Anadolu Depremi de  toplumsal olması yönünden diğer toplumsal felaketler gibi tarihi bir felaket olmuştur.

     Bilim insanların araştırmaları depremler ve diğer felaketlerin oluşum ve gelişimlerine açıklık getirmektedirler.                                                          

    Küresel olarak bir çok coğrafyada büyük afetler olmuştur ve devam edecektir. Bu kozmolojik felaketlere karşı tedbir almak, teknolojiyi kullanmak ve felaket gerçekleşmelerinde hızla müdahale edebilme, can ve diğer kayıpları önlemek adına ve acil müdahale adına görevler ve yardımlar için belirlenmiş sistem ve yöntemler oluşturmak ve uygulamak gerekmektedir.

     Pandemi bir biyolojik afetti. Ardından gelen ekonomik kriz ona bağlı olarak oluşmuştu. Balkan savaşının altında ise pandeminin etkileri bulunmaktadır. 

    Balkan krizi ve pandemi ile küresel olarak tüketime katılan yeni nüfus ile ekonomik kriz oluştu. 

    Arap baharı ile başlayan ve hala çözülemeyen Suriye iç savaşının getirdiği göç krizine balkan savaşı ile oluşan yeni göç krizleri eklenmiştir. 

    Küresel olarak günümüzde görülen Balkan savaşı, vekalet savaşları, göç krizleri, tüketime katılan yeni nüfus eklenmesi, pandemi geçti gibi görünse de hala süren olumsuz etkileri ve toplumsal sorunlara yol açan büyük afetlerdir. 

   Olması gerekenler balkan savaşının bitirilmesi, göç krizlerinin çözülmesi, büyük felaketlere karşı önlem alınması, olması halinde ise hızla kurtarma, destek ve yaraların sarılmaya çalışılması, yeni tüketime katılan nüfuslar için ise üretimlerin sağlıklı ve kaliteli olarak arttırılmasıdır. 

    Küresel iklimi koruma çalışmaların devam etmesi, enerji üretme ve kullanma yolunun güneş, rüzgar, su gibi bir çok doğal kaynaklardan sağlanması ve buna göre kullanılacak araç ve gereçlerin üretilmesi gerekmektedir. Geri dönüşümün arttırılması, Teknolojinin iletişim ve enerji üretim ve kullanımı konusunda geliştirilmesi, uzay çalışmalarının hızlanması, Küresel ekonomik paylaşımın dengeli olmasına yönelik, görev paylaşımlarının, yönetim biçimlerinin, uluslararası ilişkilerin anlaşma ve işbirliği içinde ilerlemesini ümit etmekteyiz.                                                                                                                                                                      

14 Şubat 2023 Salı

İnsanlık Kültürü ve Doğa İlişkileri - 12

                                 İnsanın (tür) ortak bilinç geliştirme aşamaları 

Ülkemizin yaşadığı benzeri olmayan bu büyük doğa afeti ve felaketi karşısında birlik ve dayanışma içine girmesi ile cumhuriyetin ikinci yüzyılına " Büyük afete karşı 2. Kurtuluş savaşı niteliği sayılabilecek bir hal " ile girmektedir. Bu savaş ve bu mücadele, insanlık içindir.

Ülkemiz, küresel ve tarihsel bir örnek olabilecek birlik ve dayanışma içinde yaşar ve çabalar iken, tüm dünya ise olanları izlemekte ve takip etmektedir. Doğal afetin büyüklüğü küresel ikinci kültürel sıfırlama etkisi yaratabilecektir, pandemi sonrası olarak. 

Dünyanın en trajik, dramatik, distopya, gibi bir çok olgunun gerçek ve büyük bir filminin içindeyiz, ülke ve küresel olarak. Doğal büyük afet ve insan ikileminin tarihi mücadelesindeyiz. Ülkemizin çabası örnek bir küresel olguya doğru gelişmektedir.