Felsefe atölyeleri için örnek konu olarak çift sivrisinek gerçek öyküsünü ele alacağız ve bu öyküden yani yüzey ve görünen bilgiden derin felsefe düşünce sürecine doğru ilerleyeceğiz.
Şimdi anlatacağım öykü gerçektir ve kendimin şahit olduğu ve yaşadığı anlardan alınmıştır.
Giriş
Kendini feda eden erkek sivrisinekler
Erkek sivrisineklerin kan emmediklerini biliyoruz şu an ki bilgimiz ile. Erkek sivrisinek dişisi ve yavruları için kendi hayatını feda eder mi ? Ben üç defa bu olayı yaşadım ve bu tecrübeden emin oldum.
Evimde üç ayrı akşam erkek sivrisineğin beni oyalamasına bu arada ise dişi sivrisineğin bacağımdan kan alışına yakın ara şahit oldum. Uyumak üzereydim. Birden yüzümde gezinen sivrisineğin o rahatsız eden sesini duydum ve uykum kaçtı. Evim çevresinde sivrisinek az ve aralıklı bulunduğu için onlarla mücadele etme çabalarım olmamıştı. Fakat uykumu kaçırmış ve endişe yaratmıştı bende o an. O sesi duyduktan yaklaşık bir dakika içinde ayağımda bir acı hissettim. Erkek sivrisinek yüzümde dolaşırken beni oyalamış ve dişi sivrisineğin kan emmesi için zaman kazandırmıştı. Odamın kapısını kapattım ve ışığı açtım. Dikkatle etrafı gözlemliyordum. Ve erkek sivrisinek yine etrafımda dolaşmaya başladı ki onun erkek olduğunu onu yakaladığımda anlamıştım. Çünkü bir gram kan çıkmamıştı üzerinden. Ve dişi sivrisineği aradım, bulamadım. Sineklikten küçük bir delikten gittiğine karar verdim. Kapıyı açtım ve havanın cereyan yapmasını sağladım. Dişi sivrisinek amacına ulaşmış, ihtiyacı olan kanı benden almış ve süratle gitmişti. Erkek sivrisinek ise beni kendisini ortaya sürerek oyalamıştı. Bu birinci tecrübe oldu. Diğer bir gün akşam vakti salonumda aydınlıkta internet ile ilgilenirken masanın altında olan dişi sivrisinek bacağımdan kan aldığını geç anladım. Ve hemen dikkatimi ona vermeye çalıştım. O an masamın üzerine bir sivrisinek kondu ve sabit kaldı. " Tamam dedim. Kanı aldın şimdi kendin için tehlikeli bir yere benim gözüm önüne geldin, hem de ışığın yoğun olduğu ve benim rahat görebileceğim bir yere, şu an hiç şansın yok" dedim. Ve onun peçetede canlı resmini oluşturdum. Bir de ne göreyim bir gram kan yok. Şaşkınlıkla baktım. Bu yine bir erkek sivrisinekti. Kendini feda etmiş dişisinin hem kan almasına hem de kaçmasına yardım etmişti. " Olamaz böyle bir şey, inanılmaz " diye aklımdan geçirdim. Çok şaşırmıştım.. Üçüncü olayda da odamda duvarda yakalamıştım erkek sivrisineği ve dişisi kan almış ve gitmişti. Üç olayda da dişi sivrisinek veya sivrisinekler kan almış ve sağ salim yanımdan uzaklaşmışlardı. Üç erkek sivrisinek önce dişisi ile çiftleşmiş ve daha sonra dişisinin kan alması, kaçması ve yumurtalarını bırakabilmesi için kendisini feda etmişlerdi.
Gelişme
Bu gerçek öykülerden canlılık için üreme ve birlikteliğin gelecek nesiller amacı ile olduğu ortaya çıkmaktadır. Türün bir üyesi canlı türünün artması için kendisini feda edebilmektedir. Bir çok olayda cinsin dişisinin kendini feda ettiğini biliyoruz. Fakat bu örnekte eril cinslerinde bu önemli amaç için kendi yaşamını feda edebileceğini görüyoruz.
Türümüzün, geçmiştekilerin devamı gelecektekilerin öncesindeyiz. Yani bizler ara formuz. Zincirin bir halkasıyız. Geçmişten devir aldık, canlılığı geleceğe aktarıyoruz, aktaracağız. Canımız emanet türümüz için. Çocuk sahibi olanlar bu görevi yerine getirmiş demektirler. Fakat çocuklarının çocukluktan çıkışından sonra onları artık yetişkin olarak kabul etmeliler. Ömür boyu onlara çocuk davranışı sergilemek türümüze, doğamıza aykırıdır. Bu tavır maalesef tarihin tozlu ve kötü anılarından gelmekte bize. Kimsenin uzun yaşayamadığı ve her an tehlikeler ile karşılaştığı barışın olmadığı, sürekli savaşın, didişmenin ve kuralsızlığın hakim olduğu tarihlerden geliyor. Türün değerinin verilmediği, grup, aile ve kabilelerin önemsendiği devirlerden miras bizlere.
Çocukları olmayanların ise tüm çocuklar çocukları sayılır. Onlara yardım ve hizmet etmek, yani eğitim, destek gibi bir çok konuda yardımcı olmak da çocuk sahibi olma hissi verir.
Sonuç
Türümüz için ana görevimizi yerine getirdikten sonra yapacağımız ise sağlığımız, insanca iyi yaşam isteğimiz ve türümüzle (Canlar) ile (Diğer türler ile de yani tüm canlılar ile) olan ilişkilerin iyi olması temelinde yaşamaktır. Ve tüm hayal, istek ve arzularımızı bu temeller üstüne inşa ederek hayat sürmektir.
İnsanın mutluluğu böyle sağlayabilir tezine ulaştık.
Atölye konumuzun ilerleyişi hakkında
Önce bir konu ile giriş yaptık. Günlük hayatta, gündelik yaşamdaki bir örnekle başladık.
Sonra onun tikel halinden, yani bir olaydaki etkenlerin az olduğu bir örnekten, tür yani tümel haline ilerledik. Önce bir cins canlı davranışının özelliğini yaşamla tecrübe ettik. Ve bundan canlı bir tür için sonuç çıkardık. Bu çıkardığımız sonucun diğer türlere de uygulanabilir olduğuna ilerledik. Bir türden tüm canlı türlerine doğru ilerledik. Yumurtlayan ve doğuran canlıların yavruları için yaşamlarını feda etme fikri bizi canlılığın genel ilkelerine doğru taşıdı. Canlılığın temel ilkelerinden biri de canlının türün devamı amacında olduğu fikrine ulaştık.
Bu sonucu kendi türümüze uyarladık. Ve benzer olduğunun farkına vardık.
Sonuç bölümünde ise bizlerin bu olay ve gelişen düşünce şeklimizden hangi dersleri çıkarabileceğimize ve ilke olarak alabileceğimize ulaştık. Başlangıç olayı ortak gelişme bölümü ortak fakat sonuç ve ders çıkarmalar farklı olabilir bir çok kişi tarafından felsefe atölyesine katılmış kişi sayısına göre.
Günlük ve gündelik bir olaydan mantık ilerlemeleri ile yaşantımızı şekillendirecek yeni, doğa ve canlılık ile uyumlu, doğru ilkelerin oluşmasına doğru ilerleyebilme olanağımız bulunmaktadır.
Ve mutlu olmanın ilkeleri ile nasıl mutlu olunur sorusuna kendimizce tatmin edici (Belki şimdilik ve tam olmasa da) bir cevap bulduk.