27 Kasım 2021 Cumartesi

Bir İdea, ideal olarak Teknoloji -2

Bilimler ilk bakışlarını doğa ve evrene çevirmiş, onları bilmek amaçları olmuştu. Çalışmalarının ilerlemesi ile bir çok bilgi edindiler. Bu süreç hala devam etmektedir. Bilimlerin içinden bir çok dal ise öğrenilmiş bu bilgilerini insanlığın daha iyi yaşamasına katkı üzerine  odaklanmaya başladı. 

İnsan yaşamına faydalı bilimsel bilgilerin hayata geçirilmesini kapitalizm aracılık etmiştir. 

Bilimin bu çalışmaları hızlı bir rekabet içine girdi. Tüm bu çalışmalar başarılı da oldu.

Günümüzdeki insan yaşamının daha iyi ve kolay olmasından bunu anlıyoruz.

Bilimlerin ilerleme anayolu  olan doğa ve evren bilgisini araştırma çalışmaları hala yavaş ilerler iken insan yaşamına faydalı bilimlerin hızı kapitalizm motorunun sayesinde en üst seviyeye ulaşmıştır.

Bilim iki yöne ayrılmıştır. 

*Doğa ve evreni inceleyen.

* İnsan yaşamına hizmet eden.

İkinci bölümü teknoloji olarak ele alıyoruz. 

Teknoloji temel bilimi kendine hizmete zorlamaktadır. 

Teknoloji, bilginin insan yaşamında madde ve enerji olarak görünür ve kullanılır olmasıdır. 

Bilgi nedir ?

Bilgi, insan zihnindeki doğa ve evren temsilinin, gerçek doğa ve evren ile uyumluluğu, örtüşmesi, aynılığı olanaklarına akıl, mantık ve sağduyu olarak karar verilmesidir.

Bilim, doğa ve evren işleyiş bilgisini arttırmak üzerine çalışırken, teknoloji ise doğa ve evren işleyişine bilimin sahip olduğu bilgi ile insan (canlı) yaşamı için etki etme amacında ve işleyişindedir. 

Sermaye önce ülke yönetimlerinde birikirken, sonra kapitalizm yolu ile girişimcilere yayılmış, girişimciler ise yönlerini belirlemek için bilimi desteklenmesiyle devam eden süreç teknolojiye evrilmiştir. 

Günümüzde teknolojiyi kullanmayan girişicimlerin büyüme ve çoğalma olanağı zordur. 

Teknoloji, girişimci çabasıyla bilimin yeni yönü olarak rotasında ilerlemektedir. 

Bilgi, yönünü teknoloji şeklinde sürdürmektedir. 

Bilim, insan için ana konu iken teknoloji ise bilimin içinden çıkan bir çok bilginin yol değiştirmesidir. 

Bilim, felsefeden ayrılmış olup teknolojide bilimden ayrılmıştır. 

Felsefe, bilimi ortaya çıkarmış, bilimde teknolojiyi ortaya çıkarmıştır. 

Ülke yönetimindeki sermaye, girişimcilere yayılmış ve girişimciler ticari kurumları ortaya çıkarmıştır. 

Sermaye ve bilgi tekel olmaktan çıkmıştır tarih sürecinde. 

Teknolojinin yeni hedefi ve yönü sermaye ve bilgiyi küresel olarak herkese dağıtmaktır. 

Süreç, sermaye ve bilginin insan yaşamı için en yaygın hale dönüşümü üzerine doğru olarak ilerlemektedir. 

Bu ilerleyen sürece ne ülke yönetimleri, ne inançlar ne de statik kurumlar engel olamamaktadır. 

Teknoloji fırtınası, küresel bulutları yeryüzünde hızla ve yoğun olarak engellenemez bir biçimde hareket ettirmektedir.

 

22 Kasım 2021 Pazartesi

Felsefik Serbest Düşünce Esinti ve Çağrışımları -12

Geleceğe ait bir  paradoks

Bir gün sonra çekilecek olan büyük ikramiyeli bir sayısal loto çekilişinde çıkacak numaraları bir gün önceden doğru olarak öngördüğümüzü varsayalım. Fakat sayısal loto çekilişini yapan ekibin de kendine göre bir kuralı olduğu ve belli bir ikramiye ödülü miktarına (yüksek rakamlı ödül) kadar oynanmış numaraları çekmeme planları olduğunu kabul edelim. Bizim tahmin ettiğimiz günün de çekiliş ekibinin oynanmış numaraları çekmeyeceği günlerden olsun. 

Şimdi bizim çekilecek olan numaraları doğru olarak tahmin ettiğimizi ve oynadığımızı düşünelim. Kuponların oynanış saatinin bitiminde çekiliş ekibi çıkmayan numaraya odaklanıyor. Ve bizim gelecekteki çıkacağını gördüğümüz numara yine gelir mi ?

Bu paradoks da çekiliş ekibinin planında başarılı olması sonucunda bir gün önceki doğru tahmin ettiğimiz numaralar değişecek, ekibin başarısız olması durumunda bizim tahmin ettiğimiz numaralar seçilecek ve doğru tahminimiz kanıtlanacak. 

Bu paradoks geleceğe doğru iki giden doğrunun veya etkinin birbiri ile çarpışıp birbirlerini değiştirebileceği üzerinedir.

Yıldızların geçmişini görmekteyiz ve onlara şu an için bir etki edemiyoruz. Fakat kuantum parçacık deneylerinde etki etmemizin nedeni geleceğe bakıyor olmamızdır. Her alet, cihaz ve hareketimiz geleceğe etkiler bırakmaktadır. 

Bu fikirlerden geçmişin ve şimdiki anın, yavaş, geniş ve uzun, geleceğin ise hızlı, dar ve kısa olduğu tezine ulaşmaktayız.

Kuantum parçacıklarının hareket tarzlarına ilişkin:

Parçacık sıçraması hakkında iki teori;

* Parçacıklar, karanlık madde içindeki yoğunluğa göre dağılıp tekrar birleşiyorlar. Yani ilerleyen kuantum enerji parçaları karanlık maddenin yoğunluğu olduğu bölgelerde dağılıp onu aştıktan sonra tekrar bileşiyorlar. Parçacıklar belli aralıklarla karanlık maddeye çarptıklarında karanlık enerjiye dönüşüp görünmez oluyorlar ve karanlık maddenin yoğunluğu azalan yerlerde tekrar karanlık enerjiden parçacık enerjisine dönüşüyorlar.

* Parçacıklar, karanlık maddenin altından ve üstünden hareket tarzına göre bize görünür olup gözden kaybolmaktadırlar. Yani karanlık madde kuantuma göre daha parçalı ve yoğunluğu değişen durumda olup derinliği bulunmaktadır. Parçacıklar bu derinliğin belli aralarından geçerken bize görünüp görünmez oluyorlar.

.............

18 Kasım 2021 Perşembe

Felsefi Diyalog Teorisi -2

 İki veya daha fazla felsefeci veya düşünürün katılımıyla, oturum yönetici ve kayıt edici eşliğinde her türlü konularda felsefi diyalog kurulmasıdır. 

Bir konu iki veya daha fazla fikir sahibi kişinin karşılıklı konuşarak, fikir ve kavramların etkileşime geçtiği planlı diyalog. Katılımcılara bir de düşünce akışı ve yeni fikir takipçisi kişi de eklenebilir. 

Felsefi Diyaloga bir örnek ile konuyu açalım.

Bir konu : Doğa Nedir ?

Birinci düşünürün fikri ve söylemi : Doğa, içinde yaşadığımız canlı ve cansız tüm var olanlara verdiğimiz isim ve kavramdır. 

İkinci düşünürün fikri ve söylemi : Doğa, içinde yaşadığımız evrenin sadece canlı olarak niteleyebileceğimiz var olanlara verebileceğimiz bir isim ve kavramdır. 

Üçüncü düşünürün fikri ve söylemi : Doğa, içinde yaşadığımız evrende, canlı ve cansız varlıkların sadece  birbirine her türlü etkileşimde bulunan kesimleri için verebileceğimiz ve değerlendirebileceğimiz isim ve kavramdır.

 Oturum yönetici birinci bölümün (fikir, düşünce, teori ve tezlerin ortaya konması) tamamlandığını belirtir. 

Kayıtçı tarafından bilgiler görünür şekilde yazılır. 

Konu, düşünce ve fikir takipçisi de birinci bölümün tamamlandığını belirtir. 

Ana konu, üç ayrı fikir, üç düşünür tarafından ortaya konmuştur. 

İkinci bölümde oturum yöneticisi soruları hazırlar. Üç düşünüre sorular sorar. 

Cevaplar kayıt edilir, takipçi tarafından ortaya konulan cevapların mantığa uygunluğu incelenir. Gerekirse fikirler hakkında bilgi araştırması yapılır, sunulur. 

Üçüncü Bölüm

Oturum yönetici tarafından ikinci bölümünden kalan doğru ve yanlış cevaplar tasnif edilir. Son durum olarak ortaya konur. Düşünürlerin son değerlendirmelere ilişkin fikirleri sorulur. 

Düşünürlerin fikirleri alınır ve kayıt edilir. 

Takipçi tarafından konu sapmaları ve mantık hataları ortaya konur tekrar düşünürlere sunulur. 

Düşünürlerin konu ve ortaya çıkan sonuçlar üzerine yanlışlama, dikkat çekme, katkı ve itirazları dinlenir ve kayıt altına alınır. 

Dördüncü Bölüm

Düşünürler sonuçlar üzerinden yeni değerlendirmelerini ve yeni ulaştıkları fikirlerini sunarlar. 

Oturum yönetici, kayıt ve takipçi tarafından dikkate alınır.

Diyalogların sonuçlanması ile son ve yeni fikirler ortaya konur.

Diyaloğun sonuçlanamaması (Bilgi ve kanıt yetersizliği vb.) durumunda diyalog sonra devam etmek üzere dosya, arşiv halinde sabitlenir.

Diyalog da konuşma kuralları 

1. Konuşan kişilerin sözleri kesilmez ve engel olacak şekilde etki edilemez.

2. Konuşmacılar anlaşılır ve kısa cümle kurmaya çalışmalıdır.

3. Tüm katılımcılar nesnel (kişilik özelliğini ortaya koymadan) , objektif (duygusal olmayan, mantıksal), tarafsız (Temsil kimliğini kullanmamak), konuda kalma (konuyu saptırmamak) olarak diyaloğa katılmalıdır. 

Yapılan diyalog çalışmaları ile bir çok yeni kurallar oluşturulabilir.

...................


14 Kasım 2021 Pazar

Metaverse Hakkında Felsefik Yorumlar

Yazının videosu : https://www.youtube.com/watch?v=ZQt43aOW1uQ

Metaverse

* Teknoloji ve bilginin yeni yönü.

* Matematiğin gerçek evren ile yapacağı önemli bir testi.

* Küreselleşmenin hızlanması.

* Doğaya ve çevreye verilen zararlar listesini en aza indirme projelerinden önemli bir tanesi.

* İnsanlığın yaşama kültüründe yeni yöntem arayış denemesi.

* Uzaya açılma öncesi için hazırlık ve sonrası içinde zorunluluk olan büyük bir simülasyon.

* İnsan aklının ve hafızasının enerjiye taşınması.

* Aklın, bedeni yeni yaşam deneyimlerine davet etmesi.

* İnsan kültürünün bir merkezde toplanması büyük projesi.

..........

9 Kasım 2021 Salı

Yaşam Döngüsü - 19

 Bir soğuk algınlığı deneyimi

Sonbahar ılık günlerinden kalma bir günde, bir mekanda oturmuş bir şeyler içiyordum. Hava birden kapandı ve rüzgar esmeye başladı. Hava birden soğumuş ve rüzgar ise sert esmeye başlamıştı. Giyim olarak hazırlıksız yakalanmıştım. 

Soğuk ve sert esen rüzgarlar yaprakları havalandırıyor, çevredeki gevşek metalleri sallıyordu. Kuzeyden gelen soğuk ve sert bir hava akımı olduğunu, o gün orada tüm beden ısımın kaybolup bedenimin direncini kaybedeceğini bir gün sonra anlayacaktım. 

Bir gün sonra kendimde bir halsizlik ve üşüme hissetmeye başladım. Ateşim artmış, burun ve boğazımda kaşıntı başlamıştı. 

Soğuk algınlığı belirtileri kendisini göstermeye başlamıştı. Hafi baş ağrısı da eklenmeye başlamıştı. 

Bedenimin direnci düşmüş ve nefes yollarımdaki bakteriler aktif olmaya ve çoğalmaya başlamışlardı. Önce burnumda sürekli bir akıntı başladı. Bedenim salgı ile bu bakterileri bedenden atmaya çalışıyordu. Sonra boğazımdaki akıntılar da devreye girdi. Artık hem öksürüyor hem de burnumu çekiyordum. 

Rüzgar akımlarını (cereyan) evimde durdurdum. Giyimimi kışlık elbiselere yönelttim. Uyku sırasında örtünmemi de kışlık moda çevirdim. Artık bedenim kışa girmişti. 

Uyuma evresine geçerken ilginç bir saptamam oldu. Yastığa başımı koyar koymaz iki burun deliğimin kapalı olduğunu ve ağızımdan nefes aldığımı fark ettim. 

O an bakterilerle empatiye geçtim. " Ey bakteri ordusu ne yapmak istiyorsun, amacın nedir ? " diye içimden sordum. Hemen cevap geldi. " Ey insan, ölmek istemiyor yaşamak ve çoğalmak istiyorum, lütfen beni öldürme. "  Şok olmuştum.?! Bakteri bedenimde çoğalmaya başlamış ve bedenime savaş açmıştı.

Bu hareket tam isyan hareketi idi. Bedenin direnci yerinde iken sessiz bir şekilde varlığını devam ettirmiş, ne zaman ki beden direnci düştüğünde isyan bayrağını açmış ve hızla çoğalmaya başlamıştı. 

Artık bedenim ile bakteri ordusu arasında bir savaştaydım. Önceki yıllardan bedenimin tecrübesi olduğu için bakteri de kaybedeceğini biliyordu. O nedenle başarısız bir isyan hareketinin sonunda direnç gücü yerine gelmiş bir bedende eski ve sınırlı miktarını geri döneceğini biliyordu. 

Bedenimin daha önceki yıllardaki geçirmiş olduğu tecrübesine bu kez aklımda katılmıştı. Bakteri ile yapılan bu düşünsel iletişim şekli ile birlikte bakteri ordusunun ilk hedefinin ciğerler ve iç organlar bölgesine ulaşmak olduğu ortaya çıktı. 

Akıl devreye girerek bakteri ordusunun ciğerlere ulaşmaması gerektiğini ve bu nedenle ağızdan nefes almayı değil burundan nefes almaya devam edilmesini saptadım. Bakteri ordusu burun bölgesini tümden ele geçirmiş ve boğazda çoğalarak ciğerlere doğru ilerlemeyi amaçlıyordu. En azından nefesle ilgili yolu takip ediyordu. Bir aslanın ceylanı hızla öldürmek için boğazını ısırıp nefessiz bırakmaya çalışması gibi bakterilerde bu savaştan galip çıkmak için bedenimi nefessiz bırakmak istiyorlar idi. 

Bakteri ordusunun planı burun bölgemi kapatarak boğazdan nefes almamı ve boğazdan alımla birlikte orada çoğalarak ciğerlere doğru ilerlemekti. Ciğerlere ulaştıklarında ise kuşatılmışlık hisseden ciğerler bedeni ayakta tutmayacak ve sürekli bir yatış şekline sokacak ve bedenimin ısısını arttırmasına neden olacaktı. Bu ısı artışı tıpkı bal arı kovanına baskın yapan eşek arısı tehlikesine karşı bal arılarının toplu halde hareket ederek ısı üretmesine benzeyecekti. Bedenin bu ısı arttırması terlemeye ve bakteri ordusunu bu terleme ile bedenden atma veya artan sıcaklıkta bakteri miktarını azaltmaya yönelecekti.

Yastıktan başımı hafifçe kaldırdım ve burun deliğimin birinin açılmasını sağladım ve sürekli burnumdan nefes aldım. Bakteri ordusunun planını bozacak ve ciğerlere gitmelerini engelleyecektim.

Öyle de oldu. Önceki yıllardaki yüksek ateş ile yatma alışkanlığım bitmişti. Artık burun ve boğazdaki bakteri miktarının azalmasını beden direncimi artırarak sağlayacaktım. 

Bu davranışımın ardından benim için yeni ve büyük bir keşife ulaşacaktım. 

Burnumdan nefes almaya odaklanınca ve öylece uyumaya çalışırken, normal ve sağlıklı olduğum günlerdeki gibi rahat nefes alamadığımı hatta almadığımı fark ettim. Bunun nedeni üşüdüğümü hissetmem ve dışarıdan aldığım serin havanın bedenimin üşümesini arttıracağı korkusu idi. 

Örtümün altında nefes alıp verirken sıcak hava almaya vermeye çalışıyordum. Böyle yaparken nefes alımlarımdaki oksijen miktarının azaldığını karbondioksit miktarının arttığını düşündüm. Böyle durumda ne kadar derin nefes alsam da bedenimin ihtiyacı olan oksijen miktarını sağlayamadığımı fark ettim. Oksijen miktarını alamayan bedenimde organlarımın aktif ve sağlıklı çalışmadığını fark ettim. 

Burada fark ettiğim ilginç ve önemli konu bedenin üreterek sağlığını koruma amacında olarak ortaya çıkardığı ısıyı kan yolu ile tüm bedene yayıyor ve tüm bedenin ısı miktarının eşit olmasını sağlıyordu. 

Soğuk algınlığım nedeniyle burun, boğaz ve ciğerler etrafında birikmiş olan kan miktarı bedene yayılmıyor ve diğer organların aktif çalışmasını durgunlaştırmasına neden oluyordu. 

Tıpkı yemek yendiğinde mide etrafında biriken kan nedeniyle beynimize giden kan miktarının düşmesiyle birlikte uyku haline dönmemiz gibi. Bu halde iken beynimizdeki düşünce etkinliği azalır. Bedenin kan yolu ile mideye olan baskısı nedeniyle nefes alıp vermeler düzenli hale gelir ve uyku etkinliğine doğru ilerler bedensel halimiz.

Yatmakta iken bu düşünceler ışığında başımı örten örtümün az bir kısmından burnumu çıkararak derin nefes alıp vermelere başladım. Serin havayı çekerken sıcak bedenimde organlar elektrik gelmiş gibi birden çalışmaya başladılar. Midem ağır bir makinenin dişlisini hareketi gibi ses çıkararak durdurmuş olduğu çalışmasına başladı. Ciğerlerim açılıp kapanmaya kalbim de çalışmasını hızlandırmaya başladı. 

Kanın tüm bedene sıcak yayılışına tanık oldum. Ellerime, ayaklarıma, başıma ve her yerime. O an sağlıklı halimi hatırladım. Isının tüm bedenime eşit yayılmasının bir sağlık göstergesi olduğuna şahit olmuştum. 

Kanımız bedenimizin ihtiyacı olan oksijeni, gıdayı, onarımı, yenilenmeyi, atıkların toplanmasının yanında ısıyı da dağıtıyordu. 

Bu yaşadığım tecrübelerin ışığında felsefik olarak canlılığın birbirine temel bedensel ihtiyaçlar adı altında bir bağ olduğunu bir kez daha hatırladım. Toplum olmamızın temellerinde de bu bağ bulunuyordu. Temel ihtiyaçlarımızdan başlayan ve kültürel diğer tüm ihtiyaçlarımız için birbirimize zorunlu bağlar ile bağlıyız toplum olarak. 

Doğa, canlılık zincirini ve ilerlemesini bu bağ üzerinden kurmuştu. Nefesle başlayan bağımız, akıl ile bu bağı keşfetmeye kadar uzanıyordu. Canlının canlıya bağımlılığı bir tercih değil, zorunluluktur. Bu algıya ulaşan bir zihin kendi türünün her üyesinin gerekli olduğunu ve var olma hakkını taşıdığı sonucuna varır. 

Doğa ve canlılık adına ne görev yapacağının, nasıl bir iş bölümünde bulunacağının saptanmasına yardımcı olabilir veya değerlendirebiliriz. 

Artık kışa bedenim hazırlanmış ve soğuk günlere gelmeden bunun tatbikatını yapmıştım. Kış soğuğuna karşı bedenimin dirençli olmasını ve ısısını koruması, kaybolan ısıyı tekrar yerine üretme ve yayma hızı gibi alıştırmaları yapmıştım.

Artık bedenim kışa hazırdı.