29 Mart 2022 Salı

Yaşam Döngüsü - 22

Hücresel Dalgalar

Bedenimizin kendi içinde büyüme algoritması vardır. 

Bu algoritma canlılığın temelinden gelmektedir. 

Bu algoritma kaynaktan, merkezden çevreye doğru ilerleme şeklindedir. 

Tohum ve yumurta da çok ince çok sayıda hücreler tarafından oluşturulan dizilimler oluşmakta ve bu dizilimler büyüyerek açılmakta ve tohumun bitki, yumurtanın hareketli canlı olmasına doğru ilerlemektedir.

Bedenimiz doğumdan itibaren organların gelişimi için hücrelerin bir dalga gibi bedende merkezden çevreye olmak üzere hareketleri ile organların gelişimine etki etmektedir. 

Hücrelerin bir dalga gibi bedende ilerlemesi hareketine " Hücresel dalgalar " ismini verebiliriz. 

Hücresel dalgalar bedene yayılması için bedenin hareketinden yararlanmaktadır. Bedenimiz ürettiği enerjinin bir kısmını bu hücresel dalgalara ayırmakta, kalp atışlarımız da bu hücresel dalgaya destek olmaktadır. 

Hücresel dalgaların yönü kalp bölgesi merkez olmak üzere bedenimizin bu bölgesinden kollara ve ayaklara ilerlemektedir. Başımızın ise gövdeye bağlı mı yoksa kendi çevresinde mi oluştuğunu tahmin etmek zor olmakla birlikte gövdemizden başlayan hücresel dalga başımızda nasıl hareket ettiğini bulmak da ayrı bir araştırma konusudur. 

Hücresel dalgalar; su dalgaları, volkanın işleyişi, havanın atmosferdeki hareketleri, depremlerin hareket tarzlarına benzer şekilde hareket etmektedir. 

Hücresel dalgaların bilimsel araştırmalar ile çözülmesi sağlık alanında büyük atılımları beraberinde getirecek ve bir çok sağlık sorunun çözümünün de bulunması olanaklı hale gelecektir. 

Başta kanser, migren, kronik rahatsızlıklar gibi bir çok sağlık sorununa çözüm olanağı olabilecektir. 

Sağlık bilimlerinde açıklanamayan bir çok bedensel olayın nedenleri de ortaya çıkabilecektir.  

.........

26 Mart 2022 Cumartesi

Birey ve Toplum Hakkında Düşünceler - 2

Toplum kavramını tümüyle çözmüş ve çözümlemiş değiliz. 

Bu kavram gizlerini ve sırlarını içinde saklamaktadır. 

Farklı zaman ve mekanda bu kavramı düşündüğümüzde sürekli yeni fikir ve olgular zihnimizde oluşmaktadır. 

Toplum hakkındaki önceki tüm fikir ve düşüncelerimiz küçülmekte yeni edindiğimiz bilgiler karşısında. 

Toplum kavramının içeriğini bütünsel olarak zihnimizde oluşturamıyoruz. Onu bütünsel olarak düşünme zorluğu karşısında ancak parçalarından, bölümlerinden ve temsillerinden düşünmeye çalışıyoruz. 

Dünya haritasındaki ülke sınırlarından toplumları ayırıyoruz. 

Yaşadığımız evde, sokakta, mahallede, semte, ilçede, kentte ve bölgeden küresel ülkeler haritasına doğru ilerliyoruz. 

Aydan dünyaya baktığımızda yerküredeki kara parçalarında yaşayan toplumları (toplum) görmesek de hayalimizde sisli, bulanık, net görülemez, tanımlanamaz, parçasız, bir algı olarak canlandırmaya çalışıyoruz. 

Ama bu hayal etme yetimiz toplumu bir bütün olarak görmeyi başaramıyor. Neden.

Çünkü bir zihnin kapasitesi toplumu bir arada görme olanağına ulaşamamaktadır.

Bu durum her kavram ve olgu için geçerlidir. Tüm ağaçlar, bitkiler, bakteriler gibi. 

Toplumu bir arada görme olanağı zihnimizce olamayacağı için temsillerden düşünerek onu algılıyoruz. 

Haritalardan, yaşadığımız çevreden, küresel sanal ağlardan izlediklerimizden. 

Zihnimizce tümünü hayal edemediğimiz bir bütün toplum kavramı ve olgusunu birey olarak hangi bölümlerinden, parçalarından, kısımlarından, görünümlerinden zihnimizce bir tanıma oturtmaya, tanımlamaya çalışıyoruz. 

Bireyler toplum kavramı ve olgusunu kendi yaşam tecrübeleriyle ilgili, eğitim ve çalışmalarının ilgilendirdiği kadar ilgili olarak ele alma çabasına girerler. 

Bir eğitimci toplumun eğitilebilir kısmını algılamaya çalışır. 

Bir sağlıkçı toplumun hastalıkla ilgisi üzerine yoğunlaşır. 

Şirketler ve ülkesel yönetimler tüm toplum gelişimini yönlendirmeye çalışmaktadır. 

Onlar bile toplum kavramının bir bölümüne odaklanabiliyorlar. 

Bireysel zihnimiz toplum kavram ve olgusunu tümden algılayamasa bile bölüm, parça, kısım, kesit, unsurlarını biliyor ama bir bütünleştirme becerisine doğru ilerlemiyor. Neden.

Çünkü zihnin sınırlarını bize gösteriyor bu durum. 

Ne bir felsefeci, düşünür ne de bir bilim insanı zihniyle bunu başaramaz. 

Bireyin zihinsel yapısı buna uygun da değil bunu hedef olarak da belirleyemez. 

Zihnimiz toplum kavramı ve olgusunu sisli, puslu, sınırları görülmeyen, kısımları, bölümleri, unsurları, parçaları görülebilen böylelikle bütünü hayal edilmeye çalışılsa bile resmin netleşmediği ve öyle kabul edilmesi de zorunluluğu karşısında bir algı, düşünce bir  his olarak kabul eder.

Varlığını tümüyle tanımlayamaz, hayalinde eksik temsilleriyle vardır. 

Her zihin toplum kavram ve olgusuna kendi olanakları ile bir ucundan veya uçlarından bilgisini taşır. 

Toplum kavram ve olgusu kabul edilen ama tek tanımı ve temsili ortaya konamayan bir çok kavram ve olgu gibidir.

Ve bu kavram ve olgular enerji hafızasına (Bilgisayar teknolojileri) da sığmaz. 

Yapay zeka ile kavram ve olgular bütünüyle tanımlanabilir ve açıklanabilir mi ?

Bir yapay zekanın toplum kavram ve olgusunu açıklama süresi ne kadar yıl sürer ve bütünüyle açıkladığına dair izlenim oluşabilir mi ?



10 Mart 2022 Perşembe

Yaşam Döngüsü - 21

 



Göbek Bağı Tedavileri

Anne karnında oluşan ve gelişen embriyo hava, sıvı ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını göbek bağı ile almakta ve aynı şekilde atımlarını da aynı yolla yapmaktadır. 

Bu aşamada embriyo doğumundan sonra üç çeşit temel ihtiyaçlarının farklı organlar tarafından karşılayacağı hale kadar bir organla karşılayıp bedenine dağıtmaktadır. 

Üç çeşit dıştan alınacak ihtiyacın (hava,su ve gıda) ve atımların bir organca karşılanması ve beden ile ihtiyaç kaynağı arasında tek bağlantı organı olması nedeniyle göbek bağının insan bedeni için çok ilginç ve önemli olduğu görülmektedir.  

Sağlık bilimleri göbek bağının önemini kök hücre ile belirlemiş ve o konuda çalışmalarını ilerletmekte olduğu görülmektedir. 

Göbek bağımız doğum sırasında düğümlenerek kapatılmaktadır. Ömür boyu bu bağımızı taşımaktayız. 

Yazıma yaptığım giriş gereği konuyu göbek bağını sağlık alanında kullanmaya devam edebilir miyiz ? gibi çok önemli ve hayal gücümüzü genişleten bir soruyla sürdürmek istiyorum. 

Bir çok hastalığın tedavisinde göbek bağını kullanabilir miyiz ?

Bitkisel yaşama zorunluluğunda olan, kronik hasta olup sürekli tedavi görme ihtiyacı içinde olan hastalar ve bir çok tedaviyi bekleyen ama bir türlü iyileşmeye ulaşamayan hastalar için göbek bağını kullanabilir miyiz ?

İnsan ömrünün yaşlı kategorisine ulaşmış kişilerinde, yürümekte, görmekte, duymakta, beslenmekte, içmekte, nefes almakta, atımda ve hareketinde zorlanan, hafızasını yitirmiş, yaşamdan kopmaya doğru ilerleyen yaşlarda göbek bağlarını kullanarak önce embriyo sonra çocukluk, ikinci gençlik ve yetişkinlik sağlayabilir miyiz ? 

Bir embriyonun üç temel farklı ihtiyacını dışarıdan bir kanalla karşılanıp tüm bedene dağıtan bir organ sağlıklı işlemeye devam ederse ve o organa gerekli ihtiyaçlar verilirse neler olur ?

Araştırmak, denemek ve çalışmak gerekmektedir. Belki de bu konu üzerinde sağlık alanında gizli ve açık çalışmalar bulunmaktadır. 

Belki de önümüzde yeni bir çağ başlatacak, yeni bir dönemi işaret eden çağın buluşu durmaktadır. 

Göbek bağın mucizesi

Bu olguya ikinci yaşam diyebiliriz. Yeniden doğumda denilebilir.

Bu konu sağlık alanları ve bilimlerinin konusudur. Sağlık bilimi bu konu üzerinde çalışmalı ve araştırmalıdır. 

Şu ana kadar yazdığım teoriler yanlış olabilir. Bu yazı bölümümde yazdıklarımdan emin değilim ama ön sezilerim böyle olabileceğini söylüyor. 

İkinci yaşam olanağında etik olacak konular.

Sorular ve cevaplar

Soru : İkinci yaşam doğal mıdır ? Doğaya aykırı mıdır ?

Cevap : İkinci yaşam ölüp dirilmek değildir. Yaşarken bedenin yenilenmesidir. Bir çok hastalığın iyileştirilmesi ve yaşlılığın giderilmesidir. Bu nedenle doğaldır. 

Doğaya aykırı değildir. Çünkü doğa canlılığın sürekliliğini ve devamını ister. Eğer bir insan olarak bunu başaramıyorsak bu sorun doğanın değil bizimdir. Hatta doğa canlılığın kesik ve devir halinden uzun ve birleşik halinde geçişin de denemesinin yolunu açmış olabilir. 

Soru : Her insan göbek bağı ile ikinci yaşama geçebilecek midir ?

Cevap : İnsanlık ve toplum için, doğa ve canlılık için iyi işler yapmış ve yaşamasının devamı istenen insanlar öncelikli olmak üzere tüm insanlar ikinci yaşama geçebilir öngörüsünde bulunabiliriz. 

Soru : İkinci yaşamın oluşması halinde nüfus planlaması nasıl yapılabilir ?

Cevap : Uzaya açılmamız zorunlu hale gelecek ve haliyle doğa için insanın canlılığı uzaya taşıma görevi de yerine getirilmiş olacak.  


..................





8 Mart 2022 Salı

Balkan Krizi - 2

 Balkan krizi ile Ukrayna ve Rusya hakkında bir çok bilgi ediniyoruz. Bu krizin neden çıktığı ve nasıl devam edeceğine ait bir çok bilgi ve varsayım bulunmaktadır. 

Afganistan, Suriye, Irak, Libya gibi ülkelerde çıkan krizlerden farklı bir kriz midir balkan krizi yoksa bu ülkelerdeki oluşan krizlerin bir başka türlü yansıması mıdır ? 

Ben bu yazımda balkan krizi hakkında felsefik fikirlerimi ortaya koymak istiyorum. Balkan krizinin diğer ülke krizlerinden bir farkı küresel olarak görülmesi ve takip edilmesidir. Birinci ve ikinci dünya savaşının neden ve sonuçlarıyla bağlantılı olduğu izlenimini vermektedir. 

Balkan krizinin ortaya çıkmasının öncesine gidelim. Soğuk savaş  ve onun sona ermesi aşamalarına.

Soğuk savaş sonrası Batı ile Doğu küreselleşme yönünden nasıl ilerlemiş ve gelişmiştir.

Batı (AB, ABD) demokrasiyi ve özgürlüğü savunurken, Doğu (Rusya) güvenliği, kontrolü ve otoriteyi savunmuştu.

Batı akılcı olmayı, doğu ise duyguların hakimiyetini savundu.

Batı kentleşme ve kültürünü geliştirirken, doğu dağınık ve geniş yerleşmeyi haliyle kasabalılıkta kaldı.

Batı aklın gereği zekice, planlı, programlı ve sistematik yönden hızı ve işbölümünü gelişimine almıştır. Serbest piyasanın ve teknolojinin işbirliği ile bireylerin mutluluğunu arttırmasına çalışılmış. Serbest rekabetin hızlı ilerlemesi ve etkileri mutsuz ve hasta modern insan kimliğini gölgede bırakmış idealarına doğru ilerlemek adına her türlü yolu denemeye yönelmiştir. 

Doğu yavaş ve sessiz küresel arenada görünmeyen, Batıyı izleyen ve gününü kurtarma telaşında ağır ve kapalı hali ile geri kalmaya başlamıştır. 

Batı ile doğu arasındaki ülkeler batı fikrine ve yaşantısına doğru ilerlemeye başlamış  AB ve Nato'ya üye olmaya başlamışlardır. 

Günümüzde olan Doğu batının bu hızla gelişi karşısında kendisini kapana kısılmış ve varlığına bir tehdit olarak görmüştür. 

Vekalet savaşlarını görmezden gelerek günlük yaşantı da idik. Şimdi görülmek istenmeyenler gözümüzün önüne kondu. Gerçekle yüzleştik. Artık asıl sorun savaşın uzaması halinde günlük yaşamımızın sıradan bir parçası haline gelmesi ile barışa çağrı yerine taraf tutma tehlikelisidir

Batı rüzgarlarının tüm doğuyu kapsamasını bir fırsat değil bir karabasan olarak algılamıştır. AB nin sınırları olduğu görülmüştür. 

Balkan krizi gizli ve uzun süre planlarıyla devam eden vekalet savaşların en sonunda tarafların kırmızı çizgilerine ilerleyen ve bel altı vurma aşamalarına ulaşarak küresel görünür olarak su üzerine çıkmasıdır.

AB hem mekansal hem de nüfus olarak kendisinden büyük ülkeleri kendine üye yapma konusunda çekimser davranmaktadır. Bu tavrı kuruluş ve gelişmesi açısından tutarlı ve mantıklıdır. AB dışında ülkeler AB ye üye olmadan onun sistemin kendi ülkelerinde uygulayabilme olanakları bulunmaktadır. Bu konuda AB diğer ülkelere yardım etmeye hazırdır. Tabi ki her öğrenci öğretmenine saygıda ve onu desteklemek adına her türlü isteklerini de kabule ve alış verişe de onun avantajını kabul etmesi gerekmektedir öğrenim usulü gereğince. 

İşte Türkiye  AB karşısında bu durumdadır. AB nin Türkiye'nin üyelik isteğini almış ve işbirliğini kabul etmiş olarak devam eden ilişkinin temelinde Türkiye'nin nüfusu ve mekansal genişliği ile bulunduğu yer bulunmaktadır. 

AB'nin Rusya'ya bakışı da böyledir. Geniş coğrafya ve nüfus çokluğu  AB'nin varlığını korumak adına kontrol dışına çıkama riskini taşımaktadır. Ancak küresel bir birlik oluşma durumunda AB ve sistemi bir çok ülke tarafından uygulanır ve kabul edilebilir olanağına ulaşacağı görülmektedir. 

 Rusya batının gelişini kabul etmesi gerekmektedir. Yeni dünyanın ve küreselleşmenin önünde Don Kişot gibi durmaktadır. Şu an Rusya Ukrayna'da Don Kişot durumundadır. Rusya batının doğuya doğru zihin ve sistem olarak ilerlemesi ve modern dünyanın uluslar arası görüşmeleri ve stratejik hareketlerine karşı kendi küresel taktik, plan ve projeleri yetersiz kalmış ve ısrarcı yapısı ile kendisini köşeye sıkışmış hissetmiştir. 

Şehirli batı ile kasabalı doğu tartışması sürmüş ve kasabalı kabadayı kaba gücüne davranmak zorunda kalmıştır. Rusya kasabalı kabadayı ve Don Kişot kılığında Ukrayna'ya girmiştir. " Durun, üzerime gelmeyin yoksa rehineyi vururum " dercesine rehinine sıkı sıkıya sarılmış, geçen yüzyılda eline geçen yeni sistem fırsatını değerlendirememiş olmanın ve kalan zamanını da yeni bir sistem oluşturamamış olmanın stresi ile arkeik yönetim sistemine (feodal) dönüş yapma eğilimine girmiştir. Günümüz sistemlerine göre eski ve ilkel bu tarzı şiddetli olarak reddedilmiş ve kabul edilemez bulunmuştur. Geçmiş ve terkedilmiş yönetim sistemlerini (oligarklar) oluşturma gayretleri modern ve çağdaş yönetimlere bir çok sorunlar yaratmıştır. Batıda kilit noktaları ele geçiren bu geçmiş sistemin örnekleri göze batmış ve planları tahmin edilmiş sistemlere zarar verecekleri öngörülmüştür. Batının kapitalizm sistemine giriş yapan oligarkların sistem içinde uyuyan hücre algısı oluşmuş ve tedirginlik yaratmıştır. Çünkü Rusya'nın vekalet savaşlarının mali kaynakları da batıdan (oligarklar ve her türlü ürün satışı) geldiği fark edilmişti. Batı içindeki kabadayıyı fark etti. Bu kabadayının sistemin içinde patlayacak olan gittikçe büyüyen bir bomba olduğunu gördü. Vekalet savaşlarının yönü belli olmuştu. Kabadayıyı hata yapmaya itmekti. Ve o an geldi kabadayı Ukrayna'ya girmesi zorunlu hale sokuldu. Ve kan döküldü. Kabadayı tahrik edilerek kavgaya girdi. Sıra artık onu geri adım attırmaya, atmaz ise işlediği suçu ile yargılamaya gelmekteydi. Her iki durumda da kurtuluşu yoktu. Gerileme zorunda kalacak kapitalizm içindeki gizli planlı girişimleri iptal olacaktı. Bunun ilk adımını oligarkların mal varlığına el koymakla yaptılar. Kabadayı da bu tehdidi daha önce görmüş ve onun üzerine güçlenmek amacı ile Ukrayna'yı almayı planlamış olabilir. (Bu yaptığım değerlendirmeler bugünden geçmişe yansımaların tahminine dayanmaktadır. Haberleri dinleyen her düşünen zihinlerin tahmin edebileceği yorumlardır.) 

Kasparov ile bilgisayar (yapay zeka, dark blue) satranç maçını  hatırlayarak, şu an Rusya batının bilgisayar yapay zekası ile maç yapmakta olduğunu söyleyebiliriz. Rusya teknoloji ile maç yapmaktadır. Son Samuray gibi bütün varını yoğunu ortaya koyma girişiminde bulunmuştur. Modern Don Kişot baz istasyonların saldırmakta, iletişim ağlarına savaş açmaktadır. Teknolojiyi benimsemiş küresel izleyiciler Don Kişot'u hayretler ve endişe içinde izlemektedir. Batı sistemini yeni ülke insanlarına sunarken Rusya azınlık planlarını gizli yürütmeyi seçti. Bu durumda açık ve genişleyen teknoloji bireysel özgürlük sistemi, gizli planlarla gelişen merkezi sistem karşısında öne geçti. Yönetimde vaatler ile yapılanların farklılıkları doğu ve batı arasındaki farkı açtı. Bir çok yönetim sistem farkı açıldı. Rusya'yı geçen yüzyıl başından günümüze değerlendirmek gerekmektedir. Napolyon saldırılarından ders alan geçen yüzyıl Rusya'sı Hitler'in hatasından avantaj elde etme gibi bir tecrübeyi yaşadı fakat bu tecrübeyi sisteminin gelişimi için kullanmadı. Sadece üretim ve savunma sanayi de ilerlemesi ona yeterli olamayacaktı. Eski yönetim sistemi ile yeni dünya küreselleşmesine entegre olamaması onun en önemli sorununa işaret etmekte idi. Geçen yüzyıldaki iki liderin insanlık adına yaptıkları büyük hataları tamir etmek yeni yöneticilerin sırtında bulunan en büyük yük durumundadır. Gorbaçov bu ağır yükü Rusya'nın sırtından indirmeyi planlamış ve hareket etmiştir. Fakat yaşanmış büyük travma hala bastırılmış olarak kalmıştır. Onu tedavi edici plan ve projeler üretilememiş olması sorunların dünya gündemine taşınmasını zorunlu hale getirme yönüne ilerlemektedir ve günümüzdeki dış açılımların tümü bu toplumsal travmaların örtülmesi ve ortaya çıkmasının geciktirilmesine yönelik çaresiz gayretlerini içermektedir. Açılımların küresel etik ve mantığa uymaması ise yönetimlerce bu ağır yüke çözümsüz kalması ile bilinç altındaki "Alın bu sorunu küresel olarak çözün." dercesine gündeme taşımışlardır. Küresel karşı tavır almaları onların bu ağır yükle devam edemeyeceğini ve rest çekmekle " Sizler hala görmezden gelirseniz sorunumuzla yolumuza devam ederiz, ya da küresel olarak masaya bırakır ve küresel bir çözüm bulunmasını zorunlu hale getiririz. " mesajları vermektedirler. ABD bu tercihten birincisini tercih ederek soğuk savaşın ikinci perdesini planlıyor olabilir fakat ikinci soğuk savaş günümüzde başarılı olamaz. İkinci seçeneği dikkate almak daha mantıklı durmaktadır. Rusya'nın geçen yüzyıldaki travamasının çözümüne küresel olarak yardım etmek en doğru yol olacaktır. Öncelikle günümüz yönetimlerin geçen yüzyıl Rusya'sının yaptıklarından sorumlu tutulmamasından başlanabilir. Çarlık Rusya'sına dönme planların yapılmaya çalışılması geçen yüzyılla hesaplaşmanın yapılmaması, yapılamaması nedeniyle ondan önceki daha sorunsuz zamana dönme isteği kolaylığına gidildiğini göstermektedir. Fakat bu yol küreselleşmeye uygun ve uyumlu olamayacak, günümüz mantık ve ilke, kurallarına uymayacaktır. Bu hal ise küresele karşı yalnızlık ve dışlanmaya, kapanmaya yol açacaktır. Bu tercihi toplumların onaylaması olanaklı değildir. Batı'nın Rusya'ya yaklaşımı geçen yüzyıl tavrı ile olmaktadır. Hala o halin zıt tavrını sürdürmekte ısrar etmektedirler. Bu tavırda çözüm arayışı ve yardım etme var mı henüz bilemiyoruz. Onların çözümsel tavrı varda bunu Rusya yönetimi mi reddediyor bilinmez. Yoksa iki taraf anlaşmaya çalışırken birileri bunu bozmaya mı çalıştı o olasılık da bulunmakta. ABD, AB ile Rusya arasında yardımlaşma ve işbirliği yapmasına ve geçen yüzyılın yaralarını sarmasına izin vermek istemediği görülmektedir. Rusya'nın geçen yılki soğuk savaş, iki blok rolünü yapmasına zorluyor da olabilir. Bu istek de geçmişin tekrarı olması yönünden olanaklı değildir. Bireysel yaşantılarda tekrarlar mümkün olurken ülkelerin davranışlarında tekrarların olması çok zordur. Hali ile Rusya geçen yüzyıldaki rolünü almak yerine çarlık zamanını tercih etmesi yeni sistem oluşturamamasının yanında ABD baskısının etkisi olabilir. İngiltere'nin AB den ayrılma nedeninin ABD'nin bugünkü planlarıyla ilgili olabileceği izlenimini uyandırmaktadır. ABD nin de geçen yüzyıldaki savaş sonlarındaki edindiği avantajlarını kullanıp bitirdiğini ve yeni fırsatlar yaratmak adına tekrar aynı koşulların sağlanmasına çalıştığı tahmin edilebilir.

Modern Rusya ve çevresi Japonya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere küresel bir çok ülkenin yeni dünya sistemi için sağladıkları değişim ve dönüşümün yeteneğine sahip olmasına rağmen bunu planlama ve düzenleme konusunda çekimser kalmıştır. 

Kabadayı kimliği zekice ve akıllıca sistemiyle gelen batıya karşı ortaya çıkmıştır.

Don kişot kimliği ise yeni çağda, akıl ve bilgi çağında gelişen sistem ve zihin yapılarına karşı geçen yüzyılın hatta daha önceki tarihi zamanların usulü ile ümitsiz bir itiraz içindedir. 

 Bir filin züccaciye dükkanı dalması. Bir ayının kasabaya girmesi. Kaba bir adamın kibar bir bayla konuşurken dövüşmek için kollarını sıvaması ve kavga başlatması, ilk yumruğu vurması. Entellektüel bir tartışma sırasında salona giren üzülmüş ve içmiş bir aşık ve sarhoşun " Dağılın lan " deyip ilk bulduğu kişiye saldırması gibi örnekler balkan krizini tarihe not olarak düşürecektir.

Balkan krizi yeni bir döneme girildiğini göstermektedir. Bunlar.

* Post-truth, post-modernizm gibi geçen yüzyıldan bu yüzyılı ayıran kavram ve olguların bitişi.

* Vekalet savaşların bitişi.

* Küreselleşmenin ilerleme yönü, hızla yönetim ve yaşayış şekilleri ile  teknoloji ve ekonominin tüm ülkeler üzerinde bir denge kurma üzerine olduğu ve ülkeler arasındaki her konudaki olanakların bir ülkede birikmesi döneminin bitmesi sürecine girildiği, teknoloji ve ekonominin bir hava akımı gibi küresel dolaştığı ve bunun devam edeceği dönemi göstermektedir. Artık süper güç ve aç, fakir ülke tanımların biteceği dönemlerin geleceği öngörülebilir. 

* Siber savaşların belirginleşmesi.

Tüm temennimiz barışın sağlanması ve oluşan yaraların hızla iyileştirilmeye çalışılmasıdır.

Batı sanatla, bilimle, teknoloji ve sistemle doğuya doğru ilerlemektedir. Onun bu ilerleyişini akılın ilerleyişi olarak kabul edip kendi kadim kültürümüz (sav) ile yeni akılın kültürünün (karşı-sav) karşılaştırıp küreselleşmenin yeni bireşimine ilerlemek gerekmektedir.

Akıla karşı bedenle değil akılla ilişki kurulmalıdır.                                                                                                                                                                                                                                                         Akıl ile beden birbiri ile savaşmamalıdır.


6 Mart 2022 Pazar

Birey ve Toplum Hakkında Düşünceler

 Toplumun bireyden istekleri

* Bireyin türün temsil olgusu toplumu tanıması ve kabul etmesi. Bireyin topluma karşı görevi olan iş bölümüne katılması.

* Bireyin toplumların insanlık tarihi boyunca taşıdıkları tecrübeleri ve biriktirdiği her türlü kültürün önemli olduğu bilgisine az veya çok ulaşması, önemsemesi ve asla yalnız olamayacağı gerçeğini, varlığının ondan ve onunla oluştuğu türe ait birlikteliğin bir kaderi olduğunun kabulü.

* Bireyin kendi varlığını koruması, sürdürmesi ve geliştirmesi (özgürce düşünmesi ve davranması).


Bireyin toplumdan istekleri

* Kendisinin toplum tarafından kabul edilmesi ve toplumsal, türsel iş bölümüne katılabilmesi.

* Kendisinin özlük ve temel haklarının korunması.

 * Fiziksel ve düşünsel özgürlüklerine olanak tanınması. 


Yukarıda saptadığımız toplum ve bireyin birbirinden istekleri temel niteliği taşımaktadır ve ortaktır.

Toplum ve birey olarak birbirine karşı isteklerindeki ortaya çıkacak sorunların çözümünü yukarıdaki temel isteklerin ışığında saptayabilir ve sorunlara yeni çözümler üretebilir miyiz ?

Birey ve toplum karşılaştırmalarında ulaşılacak yeni önermeler

* Birey sonlu ve ölümlüdür. Toplumun (türün) sonunu ve ölümünü bilememekteyiz fakat sürekli olduğunu bilmekteyiz.

* Birey oluşma sürecinde kendisini ailede (grup) görür, oluşma süreci tamamlandığında toplumda (tür) görür. Önce grupsal sonra toplumsal (tür tümeli) algı içine girer. 


...............

 

2 Mart 2022 Çarşamba

Ezoterik Bilimsel Bilgi Hakkında Düşünceler

 Ezoterik bilgiler birey ve kurumlarca gizli bilgilerdir. 

Bu bilgilerin genele yayılması istenmez bilinenlerce.

Bunun nedenleri 

* Bu bilgiler çok değerli, önemli ve keşfedilmesi, bilinmesi çok zor bilgilerdir. 

* Bu bilgiler öğrenen için yaşamını ve hayata bakışını ömrünce değiştirme etkisi yaratır.

* Bu bilgiler kadim olup günümüzdeki tüm bilgilerin kaynağını açıklamakta olduğu için arke, akeik bilgilerdir.

* Bu bilgilere ulaşan zihin günümüzde her konu ve alanda yeni keşifler yapma ve yeni fikir, icatlarda bulunabilir.

* Bu bilgileri alan zihinler eğer ona gerekli önemi vermez ve ilgisiz olur ise işine yaramaz. O zihinlere faydası olmaz ve bu bilgi diğer bilgilerden farklı görünmez. Fakat bu zihinler yaşamları sırasında sarsıcı, çok önemli, şok verici olaylar, düşünceler ve duygular içine girdiğinde o bilgiye dönüş yaparlar. Çünkü gerçek, o zihne o bilgiyi hatırlatır, yöneltir ve bağlar.

* Bu bilgiler onu anlamayan ve ömrünce anlamayacak olan zihinlerce çok tehlikeli bulunur ve düşmanca tavır içinde olurlar. Bu bilgiler muhaliflerince ne yok edilebilir ne de yanlışlanabilir. Ancak o bilgiye sahip kişilere zarar verebilirler. O nedenle bilgiye sahip zihinler bu bilginin kendisine zarar getirmesini engelleme adına o bilgiyi sadece şartlara bağlı olarak hazır ve arayan zihinlere sunarlar.

* Bu bilgilerden ilham ile edinilen yan bilgiler ile sanat, edebiyat, bilim, eğitim ve yönetim gibi bir çok alanda başarılı olunabilir. Bu bilgiye sahip zihin onu kendisine saklama eğilimine girer başka zihinlere o bilginin ilhamlarını, yeni keşiflerini ve yan ürünlerini sunmak isterler. Kaynağı kendinde tutmak isterler.  

  Bilimde ezoterik bilgi bulunabilir mi ? 

Tabi ki bulunabilir. Bir bilim insanın bir ezoterik bilgi keşfettiğini düşünelim. Önce bu bilginin genele yayılmasının faydası olamayacağını görecektir. Sonra bu bilginin kendisinden başka birinde olup olmadığını merak edecektir. iki bilim insanın aynı ezoterik bilgiyi bildiğini ama birbirinin bildiğinden emin olmadığını farz edelim. Şimdi biri diğerinin aynı bilgiyi bildiğini nasıl anlayacaktır. Bu durum kolay değildir.

İki bilim insanı konuşmaktadırlar bilimsel bilgi hakkında ve konuştukları konu hakkında ikisinde de ezoterik bilgisi vardır. Bu ezoterik bilgiye araştırmaları ve çalışmaları sırasında bulmuşlardır. Bu bilgilerini akademik olarak yayınlansalar bu konu büyük tartışmalara neden olacak ve büyük miktarda kendilerine doğru diyen ve yanlış diyen iki kalabalık taraf olacaktır. Bu bilgiye sahip bilim insanı bu durumu istememektedir. Bilgi kendisinde olduğu için bilginin yönetimi de kendisindedir.

İki bilim insanı ulaştıkları aynı ezoterik bilginin yansımalarını yani ana konudan değil etkilerinden konuşacaklardır öncelikle. Eğer konuştukları konular ana konuya doğru ilerliyorsa ikisi de karşıdakinin ana konuyu bildiğini tahmin etmeye başlayacaktır. Araştırma ve çalışmalarından bahsedecekler ama sonuç ve ana konuya değinmeyeceklerdir. Bu iki bilim insanı uzun süredir birbirlerini tanıyor, biliyor ve güveniyorlar ise ezoterik bilgiyi vermekte sakınca görmezler. Bu bilgiyi sunan taraf tez ortaya atmış ve çalışmalarını ortaya sunmuştur. Diğer taraf ise bunların doğru olması ve kesinlik kazanması için yeni bilgilere ihtiyaç olacağı tezinde olabilir. Bir ezoterik bilimsel bilgi iki kişi tarafında biliniyorsa yeni oluşacak bilgileri mevcut ezoterik bilimsel bilginin doğrular veya yanlışlar olarak farkındalıklarını canlı tutacaklardır.

Ezoterik bilimsel bilgi bulunmaktadır. Buna sahip olan bilim insanı artık bilime ve evrene farklı bakmaktadır. 

Ezoterik felsefe bilgisi de bulunmaktadır. O bilgiye felsefecinin veya düşünürün yazılarını birer yap-boz gibi incelenirse ve analiz edilirse anlaşılabilir. Çünkü felsefecinin veya düşünürün ortaya koyduğu her yeni bilginin kaynağı o ezoterik bilgiden geliyor olabilir.

Ezoterik bilgi sanatta ve edebiyatta da bulunabilir. Sanatçı ve edebiyatçı tüm ilham kaynağını o bilgiden alıp yeni eserler üretiyor olabilir. 

Ezoterik bilgi her kültürel alanın ustalarında bulunabilir. O kişileri ömür boyu besleyen kaynak, bilmekte ve önemsemekte oldukları o ezoterik bilgi veya bilgiler olabilir. 

Bir bilgiden binlerce hatta sayısız bilgiler çıkabilir. Yeni bilgi üretme özelliği olan bilgileri özel kılmak için onlara bir isim vermeliyiz. Onlara "Kadim Bilgi" (kaynağa ait bilgi, arke bilgi), "Güneş Bilgi" (Güneş ve gezegenler ilişkilerini andıran güneş ana bilgi gezegenler yan bilgiler gibi), "Ana Bilgi" (Ana gibi doğurganlığı ile yeni bilgiler oluşturması), " Merkezi Bilgi" (Etraftaki bilgilerin beslendiği ve bağımlı olduğu bilgi ), "Odak Bilgi" , "Kök Bilgi" gibi bir çok isim verilebilir. 

Ezoterik bilgiye sahip kişiler bu bilgilerini genelin bilgi edinme hakkına ait görmezler haklı olarak. 

Çünkü bu bilgiler kolay ulaşılacak bilgiler değildir. 

Dijital ansiklopedi google'ın bile bilemeyeceği  bilgilerdir bu bilgiler.

Yapay zeka ezoterik bilgiye ulaşabilir mi ? Onu ortaya çıkaran grubun, ekibin ezoterik bilgiye sahip olmadığını farz edelim. Yapay zeka bu bilgilere ulaşabilir mi ? Onu oluşturanların ezoterik bilginin bir parçasını biliyor farz edelim. Yapaya zeka başka ezoterik bilgileri tahmin edebilir mi ? 

Bütün ezoterik bilgiler birbirine bağlı mıdır ? 

Hangi ezoterik bilgi hangi diğer ezoterik bilginin kapsamındadır, devamıdır veya ondan ayrıdır ?

Bu soruların cevaplarını hazır almamız çok zor olmakla birlikte günümüzdeki şekillenen, ortaya çıkan bilgilerden ve etkilerinden alabiliriz. Bunun içinde büyük bir çaba ve çalışma gereklidir. Bu anlamı felsefe yolu ile araştırmak ve analiz etmek en uygunudur belki de. 

Ezoterik bilgi için " Gerçek bilgi ve olaylar, bir zihni sadece özgürleştirmez aynı zamanda o zihni sorumlu kılar " diyebiliriz.