Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan yeni ve modern bir ülke inşasında, yenilenmesinde sanat ve kültür kaderi gereği sonradan gelmiştir. Değişmekte ve gelişmekte olan AB ve ABD yaşantılarına uyum için çok yol kat etmek gerekiyordu.
Ülkemizde temel değişim planları içinde kültür ve sanat yavaş ve az olarak bulunması o yıllar için kabul edilebilirdi.
Sonraki yıllarda ülkemiz sanat ve kültürü belli başlı özel ve resmi kurumlar tarafından halka sunulur olmaya başladı.
TRT televizyonu bu konuda merkez konumda idi. Tek kanal olarak bir çok sanat ve kültür olayını kitlelere sunmaya çalışıyordu.
Sonraki küreselleşme yıllarında köyden kente göç olgusu kendi sanat ve kültürünü de belirlemişti. Arabesk kültürü kırsaldan gelen vatandaşlarımızın sığındığı ve kabul ettiği bir sanat şekli olmuştu.
Kırsaldan gelen kişiler sanki kendi ülkesinde dolaşmıyor yabancı ülkeler gitmiş ve oranın adet, geleneğine uyum sağlayamıyor gibiydiler. Dolayısı ile Almanya'ya giden yurttaşımız ile kırsaldan kente göçmüş vatandaşımız aynı duygu ve yaşantıların aynı sanat tarzı yani arabesk kültürünü benimsiyordu.
(Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, insan ve özelliği aynıdır. Sadece gittiğiniz yerin adap, usul ve geleneğini öğrenin bu size yeter, böylelikle her yer size tanıdık ve kendi mekanınınız hissini verecektir. Eğer böyle hissetmiyorsanız eksiklik sizdedir, onu tamamlayınız.)
Unkapanı plak firmaları yetenek avını başlatmışlar ve bir çok denemelerden sonra halkın gönlünde zirveye çıkmış sanatçılarla uzun yıllar çalışmışlardır.
Yetenek avcıları tüm yurtta dolaşıyor ve ya Unkapanı ya da TRT için yetenek arıyorlardı. Böyle olması gerekli idi.
Çünkü modern sanatlar ile Anadolu kültürü arasında büyük bir fark bulunmakta idi ve bu ara hızla kapatılamazdı. En hızlı yöntem tekel merkezler tarafında yetenekler bulunmalı ve halkın destekleyecekleri sanat ve kültür alanında geliştirilmeli idi.
Unkapanı ile TRT yarışır oldular. TRT arabeske yer vermemeye özen gösterip Türk halk, sanat ve pop müziğe öncelik vermeye özen gösterdi. TRT cumhuriyet kurucular planında iken Unkapanı halkın isteklerini ön planda tutmakta idi.
Yeşilçam hem TRT'den hem de Unkapanı'nda rol çalıyordu o yıllarda. Ve en gözde sanat kültür merkezi haline gelmişti. Hem halkın isteklerini hem de cumhuriyet alt yapısının inşasına çalışıyordu. Görsel sanatları, müziği de kapsaması bakımından en öne çıktı. Artık halkımız gözlerini ve kulağını uzun yıllar ondan ayıramayacaktı. Tercihi yoktu. Önüne sunulanı alıyordu. Ve kültür sanata olan tüm ihtiyacını tek yerden almaya başlamıştı. Yeşilçam Türk sinemasından. Yeşilçam yetenek avcıları ve onların bulduklarıyla doldu taştı. Bu da gerekliydi. Televizyonda bir çok kanalların çıkmasıyla bu süreç gerilemeye başladı ve bitti. Yeşilçam, TRT ve Unkapanı tekel olmaktan çıkmış ve misyonlarını başarı ile tamamlamışlardı. Cumhuriyet yıllarının sanat ve kültür alanındaki tarih sayfasındaki yerlerini almışlardı. TRT ise renk değiştirerek, dönüşerek ve gelişerek çağa ayak uydurmasına devam etmektedir tekel vasfını yitirmiş olarak.
Göç olgusu müziği arabesk rüzgarına, kent yerleşimine ayak uydurmuş ve kendi geleneğini oluşturmuş olan kesimin beğendiği ve destek verdiği taverna rüzgarı hızla girdi. Orta gelir kente uyum sağlamış yerleşik kesimin müziği olarak ön plana doğru ilerledi.
İlerleyen yıllarda televizyon kanalların artması sanat ve kültürde çok sesli olmayı hızlandıramadı. Fakat yetenek avcıları artmış her alanda sanat önderlerini destekler ve halka sevdirmeye başlamışlardı.
Cumhuriyet yıllarından bu günümüze kültür sanat gelişimi halkın tercih hakkı olmadan kendisine sunulan kültür sanatın tekel olduğun anlamadan alternatifini bilmediğinden kabul etmesiyle sürmüştür.
Günümüze kadar olan kültür ve sanat faaliyetlerin çoğunluğu alanında ilkleri oluşturması bir çok seçimleri arasında tercih edilememesini içinde barındırmaktadır.
Günümüzde artık yetenek avcıları olsa da sesleri eskisi gibi çıkmamaktadır. Çünkü kültür ve sanat tekelleri bitmiş ve sosyal medya merkezleri çok sayıda kültür sanat içeri sunmaktadır.
Günümüzde sanat ve kültür ile ilgilenen kişiler, alanında en iyileri olduklarını göstermek veya halkın kendilerine değer vermesini, desteklemesini sağlamak için çok çalışmaları gerekmektedir.
Artık halkımız her ünlü olmak isteyene, sanat ve kültür sunan herkese temkinli yaklaşmaktadır. Çünkü bunu hakkedene ve sürdürecek olana vermek istemektedirler.
Artık tepeden inme ve sunulma yolu halk için uygun değildir. Cumhuriyet yıllarında tercihi olmayan halkımız kendisine verilen kültür sanat temsilcilerini kabul etmek zorunda kalmış olmasına rağmen günümüzde tüm halkın beğenisi değil sosyal medya ile belli halk kesimine kültür ve sanat sunulur haline gelmiştir. Bu sunumlardan ülkesel olarak öne çıkanlar olabilecektir. Fakat bu süreç bir sanat ve kültürle uğraşan kişilerin bir ömür adaması şeklinde olmaktadır.
Bir sanatçı için bu değer mi ? Evet değer, çünkü sanatçı bu haline zorla gelmez, severek ve gelişen yeteneği ile gelir ve devam eder. Sanatçı önce sanat için yapar sonra halk için yapar sanatını genellikle.
Kültür uzmanları da bu alanla uğraşmaktan bıkmazlar, yaşam biçimi olarak benimserler.
Sonuç olarak cumhuriyet yıllarından başlayan sanat kültür tekeli yıkılmış ve halkın özgürce sanat ve kültür alanında seçimi ve ilgisi değişmeye başlamıştır.
Yazılarımı takip eden siz sanat ve felsefe dostlarına geçmiş anılarınızı sanat ve kültür üzerinden hatırlamayı bırakmanızı öneriyorum. Yeni çağdaş ve modern sanat ve kültür bakışınızı oluşturmanız, geçmişte bizlere sunulan kültür sanatı da hoş ve gerekli gibi görmek fakat bizdeki eğer yarattı ise olumsuz duygulardan arınmanızı tavsiye ediyorum.
Eskiden olduğu gibi hala ülkemizde gençlerinin yakın çevrelerinde bulamadıkları rol modelleri kültür ve sanatta aralamaları ve benimsemeye çalışmaları devam etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder