29 Haziran 2024 Cumartesi

Dürtüler hücrelerde, Güdüler dokularda kayıtlı iken Duyguların organlara kayıt edilmesi tezi.

 Çocukluktan başlayan yaşam tecrübelerimiz birikmeye ve yaşımızın ilerlemesi ile birlikte artmaya başlıyor. Yaşayarak edindiğimiz yaşantılar kalıcı ve beden ile beyin hafızamızda belirgin olarak kalmaktadırlar. Özellikle duygularımızı üst üste saklıyoruz. Dürtü ve güdülerimiz hücrelerimizden başlayan ve tüm bedenimize kadar ilerleyen bir aşamada iken duygularımız beyin, kalp ve diğer organlarımızda saklanıyorlar. Dürtü ve güdülerimiz hücresel bazda iken duygularımız ise organ bazında saklanıp etki-tepki sürecine hazır oluyorlar. 

Bireyin bedeni ve zihni iki önemli uyaranla karşılaşmaktadır. 

1.Doğa ilkelerinin canlıda görülen temel ilkelerinin etkileri.

2.İnsan türü olarak yaşadığımız toplum, ülke, yöre, mekan, mahalle, işyeri gibi birey olarak bulunduğumuz ve önceden kural ve ilkeleri birikmiş, uygulanan ve sürmekte olan bir insanlık hallerinin, gelenek, görenek, ahlak ve yasalarının birey üzerindeki tüm etkileri.

Bu iki olgu, kavram ve bilgi ile birlikte şu tarihi sözü etmek bize nasip oluyor. 

" Doğanın hakkını doğaya, insanın hakkını insana verelim. " Özkan Salman.

Çocuklukta yaramazlık yapınca anne-baba çocukla anlaşma düzleminden kısa olsa da çıkar. Çocuğun yaramazlığına tepki olarak  kaşlar çatılır, yüz asılır ve yaptığının yanlışlığı bedensel dil ile iletilir. Çocuk şaşırır. Bana gülen ve sevgi ile bakan bedenler şu an bana karşı düşman ve saldırma pozisyonuna girmektedirler diye algılar. Etki tepki oluşmuştur. Çocuk dürtü ve güdülerin etkisi ile plansız ve düşünmeden bedeninin enerjisini atmak için bir çok karışık harekete girer bu düzensiz hareketler anne ve baba için yaramazlık algısını ortaya çıkarır. Çocuk bu yaptığı hareketlerinin ölçüsünü, sınırını, dengesini hesaplayamaz ona doğa vermemiştir. Doğa ona kazandığı enerjisini her şartta kullanmasına yöneltir. Çocukta bu etki ile davranır. Anne ve baba ise çocuğun enerjisini böyle düzensiz ve karmaşık halde ortaya sunmasına karşı tavır alırlar. Çocuğun eşyalara olan gücünü test etmesinin sahip olunan ve kullanılan eşyaların yerinde kalma ilkesini çocuğa öğretmek gerekmektedir. Önce beden dili öne çıkar çocuğun eşyalara olan plansız ve önemsiz hareketlerine tepki verilir. Bardağın kırılması, suyun dökülmesi, masanın üstüne çıkılması, koltuklarda koşulması çocuğun eşya ilişkilerinin düzenlenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu ilişki çocuğa verilecektir. Çocuk ilk engellemeler ile karşılaşacaktır. Her yerde her istenilen şekilde fiziksel hareket edemeyeceğini öğrenecektir. Bu öğrenme organlar üzerine kayda girer. Dürtü ve güdülerin her şekilde ve her yerde hareket uyarısı durdurulmuş ve onların üzerine yeni kurallar dizgesi eklenme süreci başlamıştır. 

Doğanın bilgileri hücre bazında, insanlık kültürünün bilgileri ise organ bazında hafızaya eklenir.

Eğitimde iki arkadaş çok yakındırlar. Birbirlerini sevmekte ve takip etmektedirler. Yardımlaşmakta ve birlikte yaşam tecrübelerini paylaşmaktadırlar. Süreç içinde iki kişiden bir birden ayrılır. Başka bir kişiye yönelir, başka bir mekana gider, küser, bir kaza veya ölüm olur gibi bir çok etken bu iki arkadaşı ayırır. Bu ayrılığı iki kişi de farklı da olsa hafızasında kalır. Hangi hafızada kalır organ hafızasında kalır. 

Evli bir çift mutlu ve memnun yaşarken belli bir yıl sonra sorunlar olur ve ayrılık gerçekleşir. Veya evli iken evlilik ilke ve şartlarına uyulamayan bir çok yaşantılar olur. Sineye çekilir, affedilir, evli kalınmaya çalışılır, sineye çekilenler, affedilenler unutulur mu ? Hayır. İşte bu sineye çekileneler, affedilenler üst üstte duygu tortusu oluştururlar organlar üzerinde. 

Bir bireyin kendisini çok şansız hissetmesine neden olabilecek bir çok şey yaşar. Bu yaşadıkları tüm tecrübeler ondan birikir nerede birikir organ hafızasında birikir. 

Çok şanslı olduğunu düşünen bireylerde de bu birikim organlarında birikir. 

Bir çok birey hayatı, yaşamı ve insanlığı anladığını düşündüğü bir kaç ilke geliştirir ve tüm ömrünü o belirlediği ilke ve kurallar ile yaşamak ister. Fakat hayat ve yaşam o bireyin küçük ve sınırlı ilke ve kuralların devasa üstündedir. Bireyin kural ve ilkeleri birer fidan hayatın ve yaşamın bilgileri ise bir rüzgar, fırtına gibidir. Varlık estikçe birey bir fidan olarak o büyük esintiye karşı direnmeye ve var olmaya çalışır. İlke ve kurallarını koruyan ve geliştirenler doğru ve gerçek tespit saptama yaptılar ise fidan iken birden dev bir çınara dönüşürler ve o fırtına ve rüzgarlar o ağaca ancak serinlik ve ferahlık vermeye başlar ve ondan faydalanmaya başlarlar, tohumlama ve tohumlarını uzaklara atmanın yolu olarak kullanırlar. 

İyi ve sağlıklı yaşamın yolu hücre hafızasında bulunan dürtü ve güdüsel bilgiler ve yaşantılarımız ile organlarımızdaki kayıtlı duygusal yaşantılarımızı anlamak ve ayırmaktır. Sezgisel yaşantılarımızda bu ikisinin farkında olmaktır. Bunu bilinçle nasıl yapacağız. Duygu tortularımızla nasıl dengeli ve mutlu yaşayabileceğiz. 

İşte biz düşünürler, psikolog, psikiyatr, sosyolog, kişisel gelişimci, meditasyon ve enerji uzmanları bunu anlamanın ve çözüm üretmenin peşindeyiz. 

Evli bir insan eşi aldatmaktadır, aldatmıştır, aldatma şüphesi vardır. Bu durumda aldatılan kişinin yaşantısı nasıl olacaktır. Bunun bir çok tepki davranışı ile karşılaşmaktayız. 

* Eşinin aldattığını bilen kişi kabul etmekte ve ses çıkarmamaktadır, olmamış gibi evlilik yaşantısına devam etmektedir. Bundaki amacı bu aldatma bitecek ve evliliğimiz sürekli olacaktır, inancı ve beklentisidir.  

* Eşinin aldattığını bilen kişi de gizli olarak onu aldatmaya başlar, kısasa kısas şeklinde, aile devam etmektedir fakat kişiler birbirinden habersiz birbirini aldatmaya devam etmektedirler. Aldattıklarını bilmektedirler fakat takip etmemektedirler. Aldatana karşı aldatan bu davranışı evliliğin bitmemesini istemekte fakat karşı tarafı da bu yolla cezalandırmaktadır. Bu süreçte ilk aldatan bırakırsa o da bırakacaktır. ve böylece evlilik aldatmalar bitince de devam edecektir planı ve isteği vardır. 

* Eşinin aldattığını bilen kişi, bu aldatma olayını bitirmek için planlar yapar, kendi de düşünür, planlar ve uygular, dışardan başka kişilerden sır tutabilecek kesimlerden de yardım ister. Aldatma olayı biter veya bitmez. 

* Eşinin aldattığını öğrenen ve emin olan birey hemen ayrılır. Aile dağılır fakat çocuklar ve ekonomik değerlerin ortaklığı sürecektir. Karmaşık bir sürece girilir. Bağlantı sürdüğü sürecek taraflar mutsuzlukları artacaktır. Yaşamalarındaki olumsuzluklar organ hafızaya kaydedilmiş ve önlerindeki her yaşantıda bu organların hafızası etkilenecek ve üzerindeki bilgiler değiştirilecektir. Bu da onu taşıyan kişilere mutsuzluk ve keder olarak yansıyacaktır. Bu olumsuzluk ise bedenin hızla yaşlanmasına, hastalanmasına ve yıpranmasına yol açacaktır. 

Evliliği bitirmiş bağlantıyı koparmış olanlar ise yeni yaşamları ile organlarındaki bilgilerin üstüne yeni bilgileri olumlu yaşantıları eklemelidirler. Yeni, yine yeniden şeklinde yaşamaya çalışmalıdırlar. Geçmişteki olumsuz anılara takılanlar ve onları organ hafızasında tutan bireyler hep mutsuzluk ve keder içinde olup kendilerine acı çektireceklerdir. Yenilenen organlar bireyin ısrarı ile eski bilgileri tekrar üretmektedirler ve yaşatmaktadırlar. 

Bireylerin eski yaşantılarını unutmak istememelerini önemli bir nedeni yaşama ve hayata tanışmış olduğu insanlar sınırı ile bakmalarıdır. Onlar için tanıdık ve bildik insanlar hayatı oluşturmaktadır. Bilmedikleri ve tanımadıkları insanlara yönelmekte sorun yaşarlar. Kaderlerini tanıdık ve bildik insan grupları ile şekillendiğine oluştuğuna inanmaları onların yaşama, hayata karşı duruşlarını kısıtlar ve sınırlar. Doğrusu ise önlerinde yeni ve bir çok tanıyabileceği ve bilebileceği çok insan, birey bulunmaktadır. Eski yaşantılarıyla o kadar iç içe olmuşlardır ki hayata gelme ve yaşamda var olma hallerini sadece o yaşantılarla olduğun kararına varmışlardır. Bu durum ağaç ve bitki tarzı bir yaşam şeklinin bu bireylerde hakim olduğunu göstermektedir. Muhafazakar yapıdaki bireyler daha çok bu tarzda yaşarlar. Mikrobiyolojik canlı tarzı olan hareketli ve her ortam ve bireyler ile ilişkilerini geliştirenler de modern ve çağdaş, küresel bir tarz belirlemeye çalışırlar.

Organ hafızasındaki bilgileri nasıl geliştirebilir ve yönetebiliriz bu önümüzdeki süreçte araştıracağımız konulardan biri olacaktır. 


13 Haziran 2024 Perşembe

İkinci Kitabımın sunuma hazırlama süreci geldi.

 Birinci kitabım felsefeye giriş niteliğinde idi. Artık biriken bilgilerimizle ikinci kitabımızı yazma dönemim geldi. Bilgiler birikti ve düzenli, anlaşılır, şematik ve planlı olarak yazacağım ikinci kitabım hem konuları geniş içerikli hem de bir lise, üniversite öğrencisinin rahatça anlayacağı bir sunum ve anlatımlı olacak. 

Olay ve olgulara bir çok örnek verecek ve felsefemin tümden anlaşılması ve unutulmaması için özel çaba harcayacağım. Kendi içinde belirgin, tutarlı, mantıklı, anlaşılır ve sistemli olarak felsefemin tümünü kapsayıcı bir kitap olacak.  Acele etmeyerek yavaş fakat özenle düzenlenmiş olarak hazırlayacağım kitabımın çıkışı en az altı ay ya da bir yıl süreceğini tahmin ediyorum. Youtube kanalımdan da bu sürece ait notlarıma değinecek beni youtube de takip edenler kitabımı da okumuş gibi olacaklar. Burada blog sayfamda da bu süreci sunacağım. Böylelikle ikinci kitabımı nasıl hazırladığım ve tamamladığımı da beni takip eden felsefe severler tarafından sıkılmadan (umarım) görülecektir. 

ikinci kitabımın adını henüz belirlemedim. Adını hazırlama ve tamamlama aşamalarında koyacağım.

Kitabımın konuları belli durumdadır. 

Öncelikle " Bilinç " İnsan bilincini kendi bilincimden çalışmalarımla, tecrübelerim ve deneyimlerimle geniş olarak açıklamaya çalışacağım. Bir düşünür olarak felsefemin oluşmasında bilincin etkilerine, onu nasıl kullandığım ve geliştirdiğim üzerine keşfettiğim bilgileri sunacağım. 

Diğer önemli  konular " Doğa ", " Canlılık ", "  Kozmoloji ", " Bilgi ", " Toplum " " Birey " " İlişkiler" Zaman ve mekan, yaşam, kent yaşamı, ideolojiler gibi bir çok önemli bilgileri belli bir düzende ve sırada sunmaya çalışacağım. 

İşimiz çok, acelemiz yok. 

İkinci kitabımı keyifli bir ritimde hazırlayacak ve yazacağım. Felsefe çalışmalarımı gözden geçirir gibi ve yeni fikir, bilgi keşfetme olanağını da oluşturur gibi çalışacağım.  

11 Haziran 2024 Salı

Beslenme Kaynağını Kaybetmiş Canlı Dostlarımız " Kediler ve Köpekler "

       Sevimli dostlarımız kediler ve köpekler gerçek beslenme kaynağını kaybetmiş canlılardır. Onlar tümden insana bağımlı hale gelmişlerdir.

       Kediler kırlarda, ormanda ve bir çok yerde kuşlarla başlayan sonra kemirgen ve böceklerle devam eden beslenme alışkanlıklarından insanın ona hazır olarak verdiği besinler nedeniyle beslenme alışkanlığını tümden insandan sağlama alışkanlığına dönüştürmüştür.

       Köpekler de otçullardan beslenme temel alışkanlığını insanın verdiği besinlere dönüştürmüş ve öyle devam etmektedir. 

       Aslında insan nesli tükenme riski bulunan bu iki türü yanına almış ve onları dostu olarak koruma altına almıştır. Çünkü kedi için hem kuş avlamak hem de diğer canlılardan beslenme olasılığı azalmış ve zorlaşmıştır. Köpek için de serbest dolaşan otçulların sayısı azalmıştır.

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...