Türkiye Küreselleşirken

Türkiye Küreselleşirken
Ülkemizde, kitlelerin aynı sözlerin söyleyene göre farklılaşmasını görüyoruz.

23 Ekim 2025 Perşembe

ZİHİN ve BEDEN İLİŞKİLERİ - 3

 Bedenimiz sağlıklı olduğu sürece, zihnimiz her mekan, zaman ve olay hakkında sürekli çalışır. 

Keyifli ve iyi yaşantı anlarına odaklanmaya çalışır. Kötü ve sorunlu yaşantıları anar ve üzüntüyü çağırır. 

Zihin böylelikle duyguların değişimine ve harekete geçirmeye etkisi olur. Duygularda zihne geri bildirim yapar.

.....

20 Ekim 2025 Pazartesi

Zihin ve Beden İlişkileri - 2

 Gözler, göz kırpma refleksi ile nemlenmeli.

Cildimiz sıcak ve soğuk iklimlerde başta olmak üzere nem dengesini koruyabilmeli.

Yutkunma refleksi ile boğaz, ağız ve burun bezleri salgı üretmeli.

Ciğerlerimiz kapalı mekanlarda ve sorunlu dış mekanlarda oksijen eksikliğinden rahatsız olmamalı.

Yürümek isteyen ayaklar, hareket etmek isteyen eller ve kollar amaçlarına ulaşmalı.

Boşaltım ihtiyaçları ertelenmemeli ve çok geciktirilmemeli. 

Uyku uyuma ortalaması sağlık açısından bir ayar ve düzene girmeli.

Karın bölgesindeki organlar sıkılmaya ve ağırlığa maruz kalmamalı.

Kemikler bütünsel olarak birbiri ile bağlantılarını gerekli ölçüde sürdürebilmeliler.

Dişler, kulak ve burun düzenli olarak temizlenmeli. 

Bu liste uzar gider. 

Bedenimiz bütünsel olarak ve organsal olarak çalışma sistemlerini sürdürmek üzerine vardırlar. Eğer bu sistemde sorunlar olursa beyine sinyal yollarlar. Beyin bu sinyalleri alır, ağrı, sızı olarak yayınlar. 

Bizler bu uyarıları önemsemez ve ilgilenmez isek bu sinyaller devam eder fakat bütün bedenin işleyişini durdurma veya yavaşlatma riskine daha çok vardır. 

Günlük yaşantımızdaki eylem ve planlarımıza odaklanma bu sinyalleri duymamızı ve dikkate almamızı engellemese de önem vermememize veya ilgilenmeyi ertelememizde yol açabilir.

Bu sinyallerin iki özelliği vardır. 

Birincisi sorun geçicidir ve bilinmeyerek de olsa yapılan ilk eylemde sorun çözülür ve sinyaller durur. 

Örneğin kapalı bir mekanda ciğerlerin oksijensiz kalıp karbondioksit veya başka gazları solumaya başladığın ve devam ettiğini düşünelim. Beden zihnimize hava sorunu sinyalini gönderecektir. Beyin ise ciğerlerin bu sinyalini sorun olarak belirleyecek fakat birey bu sinyali hemen anlayamayacaktır. Kimyası değişmeye başlayan birey kısa aralıklarla öksürmeye başlayacak veya içinde bir sıkıntı olup onu neden olduğunu anlayamayacaktır. Öksürmeyi geçici bir durum olarak değerlendirecek umursamayabilecektir. İçinde bir sıkıntı şeklinde algıladığında hemen duygulara ve hafızayı yoklamaya başlayacaktır. Hafıza şimdiki ve geçmiş zamanı hatırlatacak, zaman ve mekan içindeki bireyin sorun olarak her zaman aklında olan konuları düşünmesine yol açacaktır. 

Bu duruma bireyin nefes alma sorunu ile hafızasındaki kişisel sorunu birleşerek bağlantılı hale gelecektir. Bu iki sorun aslında birbirinden farklıdır. Fakat birey ilk sorunu anlamadığı için kendisi için yaşantısındaki önemli saydığı soruna veya sorunlara odaklanacaktır. 

O anda beyin ve zihin bireye bedenin fiziksel bir sorunu olduğunu yansıtmasına rağmen birey kendi yaşantısında önemli olarak belirlediği sorunlara odaklanarak asıl odaktan kaçmış olmaktadır. Birey bu sorunlarını çözümü için odayı terk ettiğinde ilk sorun olan nefessiz kalma veya sağlıksız nefes alma sona erecektir. 

Ciğerler rahatlayacak, beyin sorun sinyal vermeyi durduracaktır. Odadan çıkan birey sorunlarını çözme adına ilerlerken bu rahatlamayı duyacak fakat odaklandığı konulara doğru ilerler iken geride bıraktığı sorunu fark edemeyecektir. Bu değerlendirmelerimle benzer olayları artık siz ve ben biliyoruz. 

Bireyin odadan çıkmasını sağlayan odaklandığı ve eyleme geçmek zorunda hissettiği sorunlar değil, ciğerlerden başlayan ve beyinde devam den ve zihinde rota değiştiren sağlıklı nefes alamama sorunuydu. 

Odadan ayrılan bireyi bedeni ve organı yöneterek, oradan çıkmasını sağlamışlar.  

Verdiğim bu örnek birinci geçici ve kısa sinyal örneğidir. 

İkinci sorun sinyalleri ise kronik hale gelenlerdir. Bedenimiz ve organlar belli aralıklar ile bize beyin ve zihinsel olarak sinyal yollarlar biz de bu sinyalleri alırız fakat önemsemeyiz. Günlük işleyişlerimizi aksatmayacağını düşünür, teşhis ve tedaviyi sonraya bırakırız. Belli bir zaman sonra artık bedenin genel işleyişine olumsuz etki ettiğinde veya ani bir eylem sonucunda belirgin olarak sorunla karşılaştığımızda biraz gecikmiş olarak sağlık birim ve kurumlarına başvurmaya karar veririz.

Beden genetik olarak aldığı sorunlar karşısında bir çok tedbirler almaya ve bireyi yönetmeye çalışır. Birey farkında olmadan kendisini bekleyen bu genetik tehlikelere karşı bir çok olasılıklı yollara girer iç güdüsel olarak. 

İşte bu olasılıklar birey ilişkilerinde sorunları ortaya çıkarmaktadır. 

İçgüdü ve dürtülerimiz genlerden gelmektedir. Huy ve karakterlerimiz aile, eğitim ve içinde bulunduğumuz toplum tarafından şekillenir

Fiziksel ve zihinsel olarak insan olgusu aile de başlayan ve toplum tarafında şekillenen bireylerle oluşmaktadır. Genetik bu konuda başlangıçtır.

Bir bireyin suça yatkınlığının bir çok nedeni bulunmaktadır. Genetik etki bunların başında gelmektedir. Aile ve toplum içindeki yaşantıları son belirleyici durumundadır. İlk olarak suç yatkınlığı genetikten gelmesine rağmen belirleyici değildir. Son durumu aile ve toplum içindeki yaşantıları belirleyecektir. Eğitimi, öğrenimi ve ilişki şekilleri, şartlar, sorunlar, olanaklar vb. 

Aile ve toplum tarafından en iyi şekilde yetişen ve oluşan bireylerin suç işlemesinin nedeni genetik yatkınlık bulunmaktadır.





19 Ekim 2025 Pazar

Zihin ve Beden İlişkileri - 1

 Canlı için öncelik bedenidir. 

Çünkü varlığın temeli ve dayanağı onadır. 

Zihin, en gelişmiş hali ile bir canlı olarak insanda bulunmaktadır. 

Zihnin temel işlevi bedeni korumak ve ona yardım etmektir. 

İkinci işlevi ise zaman ve mekan olarak olanlar, olmuşlar, olacaklar, olmakta olanlar hakkında bilgi toplayıp bedenin bu olgulara göre güvenliğini sağlama planları üzerine çalışmaktır. Önlem ve tedbirler almak, yaşama sırasında rekabet ve özgürlük olgularına göre bedeni en iyi seçim ve eylemler için yönlendirme üzerine çalışmaktadır.

Bu iki tezimize göre insanı zihni mi yönetmektedir yoksa bedeni mi yönetmektedir sorusu ortaya çıkmaktadır.

Felsefemizin bu soruya cevap olarak beden insani ve diğer canlıları yönetmektedir şeklindedir.

Çağımızda teknoloji, ekonomi ve yönetim ana unsurları dahil her bilgimiz bedenlerimizin yani varlıklarımızın güvenliği için ve devamı için oluşmuştur ve öyle devam edecektir. 

Bedenimizin bizleri yönettiğine göre bu yönetim nasıl olmaktadır.

Beden bazen bütünsel olarak bazen ise organsal olarak bizleri yönlendirmekte ve yönetmektedir. 

Geçen yüzyılda Freud'un bilinç, bilinçaltı, bilinç dışı ve bilinç üstü olguları keşfetmesi ile zihin beden ilişkilerinde ilerleme sağladık.

Bu yüzyılda ise sevgili okurlarım organların ve bütün beden olarak insanı yönetenin beden olduğu tezini atıyorum. 

Bu durumda işimizin  çok ve karmaşık halde olduğu aklımıza gelmektedir. 

Hangi organın bizleri nasıl ve neden yönettiği konularında tek tek keşfetmemiz gerekmektedir. 

Organlarımızın ve bedenimizin bizleri yönetirken hangi yöntemler uyguladıklarını, hangi duygu, eyleme ve zihinsel hale yönlendirdiklerini görünce hayretler içinde kalabiliriz. 

Şu an ki büyük tezimi saçma ve mantıksız bulabilirsiniz. 

Filozof olarak özellikle kendi zihin ve beden iletişimini araştırdım. Ve yaşama tecrübesinde kanıtlara ulaştım. 

Fakat beden ve organların bize etkileri ve yönlendirmeleri konusunda çok az ve kısıtlı bir aşamada bulunuyorum. Araştırmalarıma yeni başladığım söylenebilir. 

Burada bu bilgileri belirtmemin amacı yeni ve büyük bir olgunun keşfinin heyecanını okurlarımla ve takipçilerimle paylaşma isteğimi engelleyememektendir.

Bu tezi ve araştırmalarımı zihin ve beden ilişkileri yazı dizisinde sunmayı planlıyorum. 

Bu tez bize insan ve canlı yaşamanın bilinmeyen bir çok konusunda bilgi verebilecektir. 

İnsan ve canlı varlığının var olma sürecinde ve sürdürebilir olma yolunda önemli yeni bilgiler ışığında tıp, psikoloji, sosyoloji alanları başta olmak üzere diğer tüm alanlarda yeni bir bakış açısı ile gelişmeler sağlanabilecektir. 

Özellikle çağımızın ana unsurları olan bilim, teknoloji, ekonomi ve yönetim alanlarında çağ değişimi yaratabilecektir.

Yeni keşfimiz ve yazı dizisi hayırlı olsun diyorum. :)  


 

18 Ekim 2025 Cumartesi

İnsanlığın Doğada Belirmesi

 Doğanın içinde diğer canlılar ile birlikte idik. 

Onlarla iç içe, yan yana, üst üste, sarmaş dolaş yaşıyorduk. 

Aile olgusunun ortaya çıkışı ile çevremizi kontrol altına almaya başladık. Aileler birliği oluştuğunda ise artık bulunduğumuz mekanlarda ve zamanlarda doğa da diğer canlılardan farklılaşmaya başladık.

Bulunduğumuz mekan ve zamandan diğer canlıları kontrol etmeye, sınırlamaya ve yönetmeye başladık. 

Yaşadığımız alanları kendimiz için güvenli hale getirdik.

Çitler çektik, duvarlar ördük taşlardan.

Doğadaki diğer canlılara hakimiyetimiz çoğalan aileler birliğinin bu hakimiyeti yönetme konusunda anlaşmazlıklara doğru itti. Kimler yönetici olacak ve kimler temel aile birliğini temsil edecekti.

Doğadaki diğer canlılara olan hakimiyetimiz çoğalan insan topluluklarına karşı oto kontrollü bir hakimiyet ve yönetimi gerektirdi.

Ancak böylelikle sistemli ve güvenilir bir biçimde nüfus artışını sağlayabilir ve birlikte yaşamaya devam edebilirdik. 

Bu durumumuzun örneği doğada diğer canlılar arasında bulunmuyordu.

Türün belli kurallar ve ilkeler çerçevesinde hareketi idi bu büyük olgu. 

Karıncalar, arılar yani böcekler çoğalıyor birlikte yaşıyor fakat daha ileri gidemiyorlardı. Sadece varlıklarını koruma üzerine kalıyorlardı. 

İnsanlık ise hem kendisine hem de diğer canlılara hakimiyeti üzerine varlığını koruma ve geliştirme olanağını bulmuştu.

İnsanlık tarihi insanlığın doğada belirgin hale gelmesi ve gelişmesini anlatmaktadır. 

Bir türün diğer türler ve kozmolojik şartlar içinde nasıl artarak varlığını koruyabileceğine ve geliştirebileceğine tek ve gerçek örnek olarak karşımızda durmaktadır. 

Türümüzün uzun zamana  ve geniş mekana yayılan tarihsel yaşama düzeni ve şekli, bir türün çoğalırken ve büyürken bütünlüğünü nasıl koruyabileceğini ve sürdürebileceğinin denemelerini ve olasılıklarını göstermektedir.


6 Ekim 2025 Pazartesi

Scooter Kullanan Filozof, Filozof ve Scooter

 Filozof olarak son teknolojik gelişmeleri haberler gibi takip etmekteyim. Son bir kaç aydır, Scooter alanındaki tüm bilgileri araştırdım. Elektrikli Scooter modelleri ve özelliklerini inceledim. Scooter kullanan, test eden ve tanıtım yapan youtuberleri izledim. 

Scooter hakkında her konuyu araştırdım ve bundan keyif aldım. Çünkü kullanmayı ve onunla yolcuk etmeyi keyifli bulacağımı biliyordum. 

Alt sekment den bir tane satın aldım ve sahilde bisiklet yollarında kullanmaya başladım. 

Güzelyalı, Göztepe izmir sahil yollarında kullandım ve hala kullanıyorum. Kent ormanından Alsancak sahil şeridi yaklaşık 10 km gidip geldim. 

İşyerime gidip gelmek için de kullandım. Hem sahilden ve İzban ile hem de Karabağlar'dan kestirme yollarından iş yerime gidip geldim. 

Bisiklet yollarında normal cadde ve sokak yollarına doğru ilerleyen bir tecrübe grafiğim oluştu.

Şehir içinde bisikletin girmesinin yasak olmadığı her cadde ve sokakta ilerleyebilecek ve sürebilecek tecrübeye ulaştım şu an.

Scooter ile diğer araçlar arasındaki en önemli fark nedir ?

Bu önemli fark ayakta uçar gibi gitme hissidir. Diğer araçlarda oturma esastır. Oturma bir bakıma yolculuğun keyfini yarıya indirmek gibidir. Otomobil evinizin salonunda otururken yolculuk hissini verir, dışarıdaki hava ve mekanla bağlatınız zayıflar, bir odada yolculuk ediyor gibisinizdir. 

Scooter ise havada uçuyor hissini verir, tıpkı suyun yüzeyinde ilerliyor hissi gibidir bu. Sörf yaparken ki suyun üzerinde ilerleyişiniz gibidir. Fakat sörfte çok efor harcasınız adeta siz sörfün motoru gibi olursunuz enerjiniz rüzgardır, siz de bedeniniz ile hem motor hem de amortisman olursunuz yani yorucudur. 

Scooter ile sadece dengenizi korumak ve gazı eliniz veya parmağınızla vermek ve gerektiğinde frenleri kullanmaktır. Tabi ki trafiğin her türlü olasılıklarına karşı dikkat ve öngörü tahminlerinizi sürekli çalışır durumda tutmalısınızdır.



Scooter kullanırken ileri bakarsınız, uzayan yola ve çevresine bakarken altınızdaki scooter görünmez olur. Siz ve yol varsınızdır. Geriye aynadan veya geri kamerasına da arada bakarsınız kontrol amaçlı sesler duyulduğunda. 

Odak nokta sizin gözünüz ve ilerlediğiniz yoldur. Hava, yol ve mekan ile birebir temas halindesinizdir. Bisikletteki durum oturma ve pedal çevirme bu direk temas olayını azaltmaktadır. Ayakta durmak ve ileriye odaklanma hissi scooter kullan kişiye yer yüzeyinden uçarak gidiyormuş hissini vermektedir. Tıpkı "Titanik" filmindeki iki aşığın gemi ucunda birlikte ellerini açıp uçuyor hissini duymaları ve izleyene vermeleri gibidir. 

En önde ve beden ile yol  arasında hiç bir şeyin var sayılmadığı ve hissedilmediği anlar.

 

ZİHİN ve BEDEN İLİŞKİLERİ - 3

 Bedenimiz sağlıklı olduğu sürece, zihnimiz her mekan, zaman ve olay hakkında sürekli çalışır.  Keyifli ve iyi yaşantı anlarına odaklanmaya ...