Düşünce ve kuantum
Düşünce eylemi fiziksel olarak beynimizde kuantum olarak mı işliyor?
Kuantum fiziği atom altı madde ve enerjilerinin yapısını, hareketini
incelemektedir.
Beynimizdeki düşünce eyleminin fiziksel gerçekleşmesinde kuantum ilkeleri
etkili olabileceğini tahmin ediyorum. Kısa ve değişken yapısı, elektriksel
akımı, resim, kelime ve müzik gibi bilgilerin kullanılarak düşünce haline
gelmesi kuantum ilkelerle bağlantılı olabileceğini düşünüyorum.
Atom altı parçacıkları mercek ve ışıkla görmeye çalışıyoruz.. Işık tayfı
inceldikçe ve mercek odağı keskinliğinde ulaşılan son noktadan sonra bilgiler
artık iz ve sesler haline gelmeye başlıyor.
Madde enerjinin lokalleşmiş halidir. Genel anlamda madde enerjiyi hapsetmiş ve
kısa boyut, süreli olarak kullanmaktadır.
Madde soğumuş enerjidir.
Cern'de enerjiye kütleyi kazandıran higgs bozonu bulunduğu yönünde haberler
yayıldı. Türünün saptanmaya çalışıldığı haberini aldık.
Evrendeki mikro ve makro madde ve enerjilerin oluşumunu bir formülle açıklamak
mümkün olabilir mi?
Olmasına olabilir ama bu formül şu an kullandığımız matematik ilkelerine
sığmıyorsa veya hesaplamalarımız yetersiz kalırsa ne olacak.
Tabi ki yeni matematik teknikleri oluşturmamız gerecek. Bunun için çalışan
birimler, bölümler, akademisyenler var mı acaba?
Yeni mantık sistemi ve teknikleri gerekecektir.
Öncelikle makro ve mikronun boyutlarını yeniden ölçeklendirmekle başlayabiliriz
bence. Hala rakam üstü rakamları sıralamakta neden ısrar ediyoruz.
Ortancayı 0, merkezi metre olarak neden almakta ısrar ediyoruz.
Artık hem bilimin hem de ekonominin teknik dilinde yeni düzenleme ve
sadeleştirme ihtiyacı önümüzde durmaktadır. Bir atomun boyutu ile bir
galaksinin boyutunu karşılaştırmasını düşündüğümüzde öyle teknik bulmalıyız ki
ikisini gözümüzün önünde hayal edebilmeliyiz. İkisini birbirine bağlayanın uzun
bir rakamlar zinciri olduğu tekniğine takılmamalıyız.
Bunları gerçekleştirmek için insan beyin yapısını mı zekaya uyarlayacak, yoksa
kullandığı teknik araçlarını mı geliştirecek şu an buna cevap, teknik gelişimi
üzerine görünüyor. Elektrik, elektronik ve bilgisayar teknikleriyle şu an
cevabı vermeye çalışıyor.
Evrenin bir yumurta örneğinde olduğunu düşürsek bizler onun sıvı haliyle
uğraşıyor olabiliriz şu aşamada, dış kabuğuna ulaşmak zaman alacaktır. Kuantum
ilkeleri de sıvı bölümü için geçerli olabilir. Kabukta başka bilgiler duruyor
olabilir ve bizler o bilgilere klasik yöntemlerle ulaşamayacağız ortadadır.
Karanlık enerjiyi ve maddeyi şu anki tekniklerle bulabilir miyiz. Gözlemlemeye
çalıştığımız uzaktaki karadeliklere ulaşmamız henüz mümkün görünmese de,
karanlık madde ve enerji her yerde olabilir ona ulaşılamaz diyemeyiz. Ancak
tekniğimiz ve mantığımız yetmiyor diyebiliriz şu an.
Bir de bilgimiz dahilindeki evrenin fizik kuralları sadece bulunduğumuz
galaksiye ait olup olmadığından şu an emin miyiz? Doğa kanunlarının galaksiler
arası farlılık göstermediği fikrine kesin ulaşabildik mi şu an. Hatta bazı
kuralların aynı bazılarını ise farklı ve yeni bilgi olabileceği öngörüsünün
gerçek olmadığı sonucuna varabildik mi henüz?
Bir felsefeci ile akademisyen arasındaki farklar nedir?
* Felsefeci beynindeki zeka hücresini arttırırken akademisyen teknik ve
yöntemlerini arttırmaya çalışır.
* Felsefeci bilinmeyene düşüncesi ve mantığıyla hızla ulaşmaya çalışırken,
akademisyen adım adım deneyleyerek ve kanıtlayarak ulaşmaya çalışır.
* Felsefeci tümden gelimi sık sık kullanır akademisyen tüme varımdadır,
çoğunlukla.
* Felsefeci genel bilgiye akademisyen mesleki ve bölümsel bilgiye ulaşmaya
çalışır.
Daha birçok unsurlar sayılabilir.
Hepimizin birbirimizin fikrine, mantığına, bilgisine ihtiyaç vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder