27 Eylül 2013 Cuma

Bilgi Felsefesi (Kalıcılık, Sürdürizm Akımı ve bilgi)

Evrende her şey bilgidir. Biz insanlar için bilgi kullanılmış bilgi, kullanılan bilgi, ihtiyacımız olan bilgi ve henüz bilmediğimiz bilgi vardır. Evren için bilgi onun kurallarıdır. İnsan içinse bilginin değişim, dönüşüm olma ve oldurmaya yönelik anlamıdır.

Canlı bilgisini özüyle yani dna yoluyla aktarmıştır. Evrendeki karmaşık ve etkinliğe girmediği olaylara, nesnelere, maddelere, oluşumlara(kısaca kendi dışındaki her şeye(bilgi))bilinçli bir yorum ve etkide bulunmamıştır.

Ta ki bilginin insanla dna yoluyla değil direkt beyinsel etkileşime, öğrenmeye girmesiyle durum farklı bir boyuta yönelmiştir. Artık o andan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Evrensel bilginin sadece dna yolunda iletilirken ikinci ve kısa bir yol bularak bir nesnenin bir olayın zekaya, akıla, zihine, beyin hücrelerine kısa zamanda geçme gibi büyük bir olay veya mucize sayesinde bugüne gelmiş bulunuyoruz.

Bilgi felsefesini baştan yazmak, tekrar gözden geçirmek, Bilim ve inanç karşısında gerilemiş olan evrensel felsefe artık bu açığı kapatmalıdır.

Doğada en önemli unsur biz insanların klasik ve yanlış öğrendiği gibi güç değil, kalıcılık, sürdürebilirlik veya (Kısaca kendi deyimim ile) "sürdürizm" dir. Bu kavram diğer bu zamana kadar ki en önemli kavramlardan öne çıkarmak adına kısa ve bir akım olarak adlandırılabilir.

 Evrene baktığımda önce olan sonra kaybolan her nesne, olay ve kavram ancak bir bilgi olarak kalması ile varlığını korumaktadır aslında. İnsan bu kayıp gibi görünen parçaları ortaya çıkarma ve anlamını bulma çabası ile bilgiyi taşıma yolundadır.

Doğamızın ana konusu "sürdürizm"dir. İnsanın doğa karşısındaki tutumu ise bu amaca katılırken, toplum yaşayışının düzenini doğanın etkisinden koruması ve sürdürülebilinir bir nüfus ve sistem kurması gerekmektedir.

Hala insanlık acı, ıstırap, büyük sorunlar yaşıyorsa bunun nedeni doğanın bize yaratacağı ölümcül tehlikelere karşı genlerimizin hala bencil ve bireysel olma zorunluluğundandır. Din, ahlak ve kanun bizlere diğer insanların iyi olmasını veya olabileceğini anlatmaktadır. Fakat iç güdülerimiz diğer her nesne, olay ve canlının (insan da) doğa tarafından bize gönderilmiş bir muhbir, kastedici, kışkırtıcı ve azrail kimliğinde sunduğu veya sunacağı şüphesini üzerinden nasıl atacaktır.

Doğa bize iki önemli tehdidini hep hatırlatıyor. Durgunluğun çürümesini mi, hareketin çarpışmasını mı tercih edersiniz. Kırk katır mı yoksa kırk satır mı diye sorarcasına. Bu iki tercihe maruz kalmamanın yolu ancak dünyadan kaçışla mümkün. Tabi ki sonraki adım için zemin, sonraki istasyon veya durağın hazır olması gerekiyor uzayda.

Sonraki öykümüz dünyadan kaçış mı yoksa kovuluş mu onu anlamamız gerekecek.

Özkan Salman



   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...