Türkiye ilk kuruluş yıllarında en önemli olgu sistem idi.
Devlet yönetim, bürokrasi ve halk şeklinde başladı.
Serbest parti seçimleriyle birlikte halk kendi temsilcilerinin yönetime gelmesini istese de bu mevcut yönetim tarafından erken gözü ile bakılıyordu.
Ortada kötü niyet yoktu belki de halkın bireysel lider seçmesi yerine partiyi seçmesi bekleniyordu. Bu düşüncede bireysel başarının mümkün görünmemesi yatıyor olabilirdi. Bireysel hatalardan koruyan partili sistem öncelikli tutuluyordu.
Halk yönetimde kendilerini temsil edecek bir birey istiyordu. Bürokrasiden bıkmışlardı. "Devlet baba" demiş ve devletten gelecek yardımı beklerken bürokrasi duvarını görmüş bir de devlette bireysel olarak özdeşlik kuracağı kişilerinde bu duvarı aşamadığını anlamıştır.
Batı ülkemizi serbest piyasa ekonomisine teşvik ederken güneyimizdeki ülkelerdeki oluşturdukları sisli havalara karışmamamızı rica etmişlerdi galiba.
Türkiye'de gelişen her yıl bürokrasi erimeye ve uzman bireylerin artmasıyla özelleşme süreci de ilerliyordu.
Batıda hakim olan önce birey sonra toplum imajı ekonomi ve kültür ile ön plana gelmeye başladı. 1984 yıllarında başlayan küreselleşmedeki ilk adımlar terör, din anlayışı, uzmanlık, üretim, inşaat, ticaret oldu.
Yirminci yüzyıl kapanırken bu olgular birlikte gelişerek ilerledi. Hala ilerliyor.
Halkımız yirmi birinci yüzyıla girerken uzun yıllar yapamadığı bireysel lider olgusunu seçmeyi başarmıştı.
Liderde kendilerini görmek arzuları gerçekleşmişti. Devlet baba artık kemikleşmiş, kanlı, canlı bir lider olmuştu.
Bürokrasi duvarını yıkılmış devlet ile halkın yakınlığını arttırmıştı artık.
Beklediği ve istediği her türlü yardım gerçekleşiyordu. Lideri yaralarını sarmış, eksikliğini biraz da olsa gidermişti. Seçtiği lider inancını, yardımseverliğini, bürokrasiye olan bıkkınlığını ve hatalarını temsil ediyordu.
Batıya karşı hep alttan alma, iyi geçinme ve idare etme politikalarının bitip denge oluşturma ve çokça taviz vermeyip suistimal edilme riskini de azaldığını görüyordu.
Türkiye sistemle başlayan yönetimi yeni yüzyılla gelişen halkının yarısınında benimsediği lider yönetimiyle devam ediyor yeni anayasa ve başkanıyla.
Halk için :
Devlet baba kavramı canlanmış, "lider aynı ben, bende olsam böyle liderlik ederdim" deyimi yerleşmiş.
Bürokrasi yüksek erişilmez duvardan kolay iletişimin ve dinlenildiğinin farkında olunduğu rahat bir hizmete dönüşmüş,
Batının yüksek teknolojisinin ve biliminin seviyesi olmasa da bilgisine erişilerek uzak ara kapanmış, çağdaşlık algısı artmıştır. Nasıl davranıldığı ölçüde karşılıklı saygı ve güven arayışına girilmiş. (Her türlü durumda alttan alırken arkadan oynanan oyunlara göz yumma devri bitmiş.)
Koalisyonun bitmek tükenmez bilmeyen anlaşmazlıklarıyla dolu yavaş karar alma veya karar alamama dönemi bitmiş.
Önceki bürokrasi yönetimlerin yok etmeye değil de yönetimde öne çıkmasını engellemeye çalıştığı inancının yeni yönetimde lider tarafından kararınca(Anadolu Müslümanlığı, muhafazakarlığı) inancın temsilini bulmuş.
Eski yönetimlerce büyük afetler karşısında çaresiz ve sessiz kalınması aksine yeni yönetimde hızla işbirliği ile çözümler oluşturulup halk yaralarının sarılmasını yaşamış.
Eğitim ve öğretim planlarına iş ve ortam engelleriyle katılamayan halkın bir çoğu eğitim seviyesine bakılmaksızın yeni yönetim tarafından dikkatle alınır ve dinlenir olduğunu görmüş eski bürokrasinin kendini yok saymasının gereksizliğini farketmiş.
Liderde ki ve yönetimdeki oluşan hataları, yanlışları vatandaş insanlık hali, her insan hata yapabilir diyerek yapılan başarılı işler karşısında anlayışla karşılamıştır.
Devlet yönetim, bürokrasi ve halk şeklinde başladı.
Serbest parti seçimleriyle birlikte halk kendi temsilcilerinin yönetime gelmesini istese de bu mevcut yönetim tarafından erken gözü ile bakılıyordu.
Ortada kötü niyet yoktu belki de halkın bireysel lider seçmesi yerine partiyi seçmesi bekleniyordu. Bu düşüncede bireysel başarının mümkün görünmemesi yatıyor olabilirdi. Bireysel hatalardan koruyan partili sistem öncelikli tutuluyordu.
Halk yönetimde kendilerini temsil edecek bir birey istiyordu. Bürokrasiden bıkmışlardı. "Devlet baba" demiş ve devletten gelecek yardımı beklerken bürokrasi duvarını görmüş bir de devlette bireysel olarak özdeşlik kuracağı kişilerinde bu duvarı aşamadığını anlamıştır.
Batı ülkemizi serbest piyasa ekonomisine teşvik ederken güneyimizdeki ülkelerdeki oluşturdukları sisli havalara karışmamamızı rica etmişlerdi galiba.
Türkiye'de gelişen her yıl bürokrasi erimeye ve uzman bireylerin artmasıyla özelleşme süreci de ilerliyordu.
Batıda hakim olan önce birey sonra toplum imajı ekonomi ve kültür ile ön plana gelmeye başladı. 1984 yıllarında başlayan küreselleşmedeki ilk adımlar terör, din anlayışı, uzmanlık, üretim, inşaat, ticaret oldu.
Yirminci yüzyıl kapanırken bu olgular birlikte gelişerek ilerledi. Hala ilerliyor.
Halkımız yirmi birinci yüzyıla girerken uzun yıllar yapamadığı bireysel lider olgusunu seçmeyi başarmıştı.
Liderde kendilerini görmek arzuları gerçekleşmişti. Devlet baba artık kemikleşmiş, kanlı, canlı bir lider olmuştu.
Bürokrasi duvarını yıkılmış devlet ile halkın yakınlığını arttırmıştı artık.
Beklediği ve istediği her türlü yardım gerçekleşiyordu. Lideri yaralarını sarmış, eksikliğini biraz da olsa gidermişti. Seçtiği lider inancını, yardımseverliğini, bürokrasiye olan bıkkınlığını ve hatalarını temsil ediyordu.
Batıya karşı hep alttan alma, iyi geçinme ve idare etme politikalarının bitip denge oluşturma ve çokça taviz vermeyip suistimal edilme riskini de azaldığını görüyordu.
Türkiye sistemle başlayan yönetimi yeni yüzyılla gelişen halkının yarısınında benimsediği lider yönetimiyle devam ediyor yeni anayasa ve başkanıyla.
Halk için :
Devlet baba kavramı canlanmış, "lider aynı ben, bende olsam böyle liderlik ederdim" deyimi yerleşmiş.
Bürokrasi yüksek erişilmez duvardan kolay iletişimin ve dinlenildiğinin farkında olunduğu rahat bir hizmete dönüşmüş,
Batının yüksek teknolojisinin ve biliminin seviyesi olmasa da bilgisine erişilerek uzak ara kapanmış, çağdaşlık algısı artmıştır. Nasıl davranıldığı ölçüde karşılıklı saygı ve güven arayışına girilmiş. (Her türlü durumda alttan alırken arkadan oynanan oyunlara göz yumma devri bitmiş.)
Koalisyonun bitmek tükenmez bilmeyen anlaşmazlıklarıyla dolu yavaş karar alma veya karar alamama dönemi bitmiş.
Önceki bürokrasi yönetimlerin yok etmeye değil de yönetimde öne çıkmasını engellemeye çalıştığı inancının yeni yönetimde lider tarafından kararınca(Anadolu Müslümanlığı, muhafazakarlığı) inancın temsilini bulmuş.
Eski yönetimlerce büyük afetler karşısında çaresiz ve sessiz kalınması aksine yeni yönetimde hızla işbirliği ile çözümler oluşturulup halk yaralarının sarılmasını yaşamış.
Eğitim ve öğretim planlarına iş ve ortam engelleriyle katılamayan halkın bir çoğu eğitim seviyesine bakılmaksızın yeni yönetim tarafından dikkatle alınır ve dinlenir olduğunu görmüş eski bürokrasinin kendini yok saymasının gereksizliğini farketmiş.
Liderde ki ve yönetimdeki oluşan hataları, yanlışları vatandaş insanlık hali, her insan hata yapabilir diyerek yapılan başarılı işler karşısında anlayışla karşılamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder