En basit olan en önemlidir yeryüzünde.
Hızlananın çarptığı, duranın çürüdüğü bir yerde.
Canlı rekabetinin en üst seviyesinde.
Geride, aynı yollardan tekrar geçtiğimiz görülmekte.
Aynı mekanlarda, bizler farklı halde.
Öyle ise mekan aynı değişim olmakta bizde.
Bizi değiştiren el, koşmamız, konuşmamız, otların üstünden bakmak mıydı, yeryüzünde.
Yoksa hepsi miydi, yeryüzüne giriş yapmamız, bilgilerimize sahipken, af edildiğimizde.
Sıyrıldık, ayrıldık yaralarımızla, o büyük doğa test mücadelesinden.
Her çoğalan türün, peşine takılan tehlikeli antitezlerden.
Şimdi baş başa kaldık kendimizle, başlangıç tezlerimiz ve sentezlerimizle.
Yalnız kaldık doğanın zirvesinde, hücre halinde yaşarken, hücrelere dönüşümüzde.
Şimdi ki mücadelemiz kendi kendimizle.
Kendi kendimizle mücadele ediyoruz şimdi yeryüzüne, doğaya, dünyaya, evrene bakarken.
Bize elli bin yıl, elli saniye belki de.
Organımız kalp, atar bedenlerimizde, her hücreye ulaştırır ilahi ve temel mesajları, sonra omurga gelişir ve değiştirir duruşumuzu, elimizi, ayağımızı, son olarak beynimiz gelişir kendimizle baş başa kalma zorluğunu aşmamızda.
Kalbimiz doğaya, omurgamız doğa ile yalnızlığımız arasında, beynimizle yalnızız yeryüzünde.
Ve birden o büyük sözler gelir, sarsar bizi.
Artık anlayacak düzeye geldin der.
Yeni hedefi işaret eder, yalnızlığınla barışmaktır doğanı izlerken ilk hedefin.
Bir nehir gibi düzenli akmayı unutma, bir rüzgar gibi esmeyi, bahar gibi yeniden doğmayı, yağmur gibi bereket olarak yağmayı.
Gece gibi sessiz ol, gündüz gibi devam et hareketine.
Doğanı araştır, öğren onunla dengeni koru, kendinle barışık kal ve beynini kullan sonraki hedefin büyük yaşam sıçrayışlarıyla taşı doğanı evrene.
Hızlananın çarptığı, duranın çürüdüğü bir yerde.
Canlı rekabetinin en üst seviyesinde.
Geride, aynı yollardan tekrar geçtiğimiz görülmekte.
Aynı mekanlarda, bizler farklı halde.
Öyle ise mekan aynı değişim olmakta bizde.
Bizi değiştiren el, koşmamız, konuşmamız, otların üstünden bakmak mıydı, yeryüzünde.
Yoksa hepsi miydi, yeryüzüne giriş yapmamız, bilgilerimize sahipken, af edildiğimizde.
Sıyrıldık, ayrıldık yaralarımızla, o büyük doğa test mücadelesinden.
Her çoğalan türün, peşine takılan tehlikeli antitezlerden.
Şimdi baş başa kaldık kendimizle, başlangıç tezlerimiz ve sentezlerimizle.
Yalnız kaldık doğanın zirvesinde, hücre halinde yaşarken, hücrelere dönüşümüzde.
Şimdi ki mücadelemiz kendi kendimizle.
Kendi kendimizle mücadele ediyoruz şimdi yeryüzüne, doğaya, dünyaya, evrene bakarken.
Bize elli bin yıl, elli saniye belki de.
Organımız kalp, atar bedenlerimizde, her hücreye ulaştırır ilahi ve temel mesajları, sonra omurga gelişir ve değiştirir duruşumuzu, elimizi, ayağımızı, son olarak beynimiz gelişir kendimizle baş başa kalma zorluğunu aşmamızda.
Kalbimiz doğaya, omurgamız doğa ile yalnızlığımız arasında, beynimizle yalnızız yeryüzünde.
Ve birden o büyük sözler gelir, sarsar bizi.
Artık anlayacak düzeye geldin der.
Yeni hedefi işaret eder, yalnızlığınla barışmaktır doğanı izlerken ilk hedefin.
Bir nehir gibi düzenli akmayı unutma, bir rüzgar gibi esmeyi, bahar gibi yeniden doğmayı, yağmur gibi bereket olarak yağmayı.
Gece gibi sessiz ol, gündüz gibi devam et hareketine.
Doğanı araştır, öğren onunla dengeni koru, kendinle barışık kal ve beynini kullan sonraki hedefin büyük yaşam sıçrayışlarıyla taşı doğanı evrene.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder