4 Ekim 2021 Pazartesi

İnsan Doğa ve Dünya - 19

Canlılığın Temel İlkeleri

İtki, hücre bölünmesi ve sürdürülmesi etkenidir.

Dürtü ise doku, organ ve bedenleşme süreci gelişimin ve sürdürülmesinin etkenidir.

Güdü, türün sürü olması ve varlığını sürdürme etkenidir.

His, canlının içten ve dıştan gelen etki-tepki oluşumuna girmesidir.

Duygu, canlının (insan ve birlikte yaşadığı, etkileşimde bulunduğu canlılar) hislerin kullanımının uzaması ve yoğunlaşmasıdır. Duygu insanda öyle yoğunlaşmıştır ki, bedeninin bir çok dürtü ve güdüsü çalışma referansını dış etkenlerden (mevsimlerden) ayrılarak duygulardan alır hale gelmiştir.

Akıl, canlının kendi ve çevresi ile bağ ve bağlanan veya bağlam (obje-suje)  etkileşimine girmesidir.

Türümüz olan insanlığın itkiden hise kadar diğer canlılar ile ortak özelliklere sahip olduğumuz, duygu ve akıl ile onlardan kısmen ayrıldığımız görülmektedir.

İnsanlık tarihi duyguların tarihidir. 

Tüm tarihimiz boyunca yavaş gelişen akıl her zaman duygunun hizmetinde olmuştur. Yavaş ve gizlice gelişmiş olan akıl, felsefe ile kendini duygulardan arındırmaya ve öne geçmeye başlamıştır. 

Ortaçağ avrupası ile duygular zirve yapmış, bu hali ile toplumlara kaosu yaşatmış ve akıl ön plana geçerek duyguları dizginlemiş, duygu ile akıl bir denge arayışından sonraki durgunluğundan akıl öne çıkmış ve duygu hizmetinden taşarak küresel bir keşifler, araştırmalar, sömürgeler, sanayi ve bilim olarak yeryüzünde duygusuz olarak dolaşmıştır. 

Canlılığın temel ilkelerinden olan çoğal, yayıl ve rekabet et eylemleri gerçekleştirilmiştir. 

Duygu, doğanın ve canlılığın temel ilklerinden sadece biri ve aşamasıdır. Ana ve en önemli ilkesi değil.

Fakat uzun insanlık tarihimizden gelen kadim bir yaşantı halidir ve onu insan yaşamının en üst ilke konumundan ikinciliğe indirmek hiç de kolay olmayacaktır. 

İşte küresel keşif ve kaynaklara erişme rekabetinde duygu yaşamında kalmış ülkeler, akılı keşfetmiş topluluklar tarafından kontrol altına alındılar.

Artık akıl, hizmet ettiği duyguya karşı onu kontrol etme etkinliğine girmiştir. 

Hala günümüzde de akıl, duygu üzerinde ve onu idare etmektedir.

Tüm insanlık tarihi bir canlılık ilkesi olan duygunun akıla evrilme, taşıdığı canlılık bir üst seviyesinin temsil bayrağını akıla devretme tarihidir. 

Yeryüzünde çoğalmış ve yayılmış olan hareketli sürü güdüsünün devamı için düzeni sağlayacak olanın duygu değil, akıl olacağının, duygunun da gelişim için güdü ile akıl arasında olması gerektiğinin ortaya çıktığını görmekteyiz. 

Yeryüzünde sabit ve zemini doldurarak çoğalmış türlerinin güdü aşamasında kalırken, hareketli ve hızla yayılma özelliği olan canlıların güdüden daha ileri canlılık özelliklerine ulaşması kaçınılmaz bir süreç gibi durmaktadır.

Bu canlı, insan türü olacaktır.  

Hislerden, duygulara duygulardan akıla doğru giden süreç bize canlılığın daha da yeni gelişim basamakları olduğunu düşündürmektedir.

Evrene ait tüm edindiğimiz yeni bilgilerin sadece türümüzün hizmetine sunacak kadar basit olduğu fikrine kapılmak hala duygularda ısrar etme alışkanlığımızın bir etkisi değil midir.

İtkiden akıla giden süreçler bize canlılığın daha büyük bir amacı olduğunu ve bu amaca ulaşmak için akıl kendini daha büyük ve önemli bir özelliğe bırakacağını göstermektedir. 

Bunu anlamak için akılımızın bir üst seviyesini tahmin etmek gerekmektedir. 

Önümüzde büyük bir soru durmaktadır. 

Akıl, hangi bir canlılık ilkesinin öncülüdür. 

Sıçramak olabilir mi. Uzayda yayılma ve ilerleme aşaması için olabilir mi ?

Dünyadan, uzaya sıçramak olabilir mi ?

Bilmiyoruz, ama düşünmeye devam ediyoruz.   


.................


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...