Bu bölümde bir filozof olarak günlük yaşamdaki dikkate aldığım ilginç konulara, yaşantılarıma, tecrübelerime değineceğim.
Filozof olmak filozofça yaşamayı gerektirmektedir. Bir filozofun sıradan hayatındaki yaşayışlarında ele aldığı konuların herkesçe normal gibi görünürken nasılda önemli ve ilginç olacağına şahit olacağız bu yazı dizisinde.
Benim bir filozof olarak yaşantı ve tecrübelerime nasıl baktığım ve nasıl değerlendirdiğim konusu bir çok takipçim tarafından ilgi çekici ve ilginç gelebilir.
Youtube deki yayınlarıma ara verdim. Yaz nedeniyle değil, felsefemin temel özelliklerini yayınlarda iletebilme olanağını tamamladığım için ara verdim.
Bundan sonra yapacağım yayınlara yeni bilgileri keşfettiğimde yapacağım. Şu an yayın yapmam demek felsefemin tekrarı ve özeti üzerine durmak anlamına gelmektedir. Bu da keyifli olabilir hatta konuları tekrar ederken yeni ilhamlar alabilirim.
Ben hem konuşurken hem yazarken bile düşünmeye devam eden bir filozofum.
Filozof olduğumu bu seride çok tekrar etmem övünmek amacıyla değil aksine günümüzde filozofa verilen değer ortada bu kadar post-truth (gerçek sonrası) ve post modern ortamında ben filozofum demek günün yaşantısında çağın delisi ve aptalı düşüncesine ve değerlendirmesine rağmen ısrarcı olmam duruşumu koruma amacında olduğumu göstermek içindir.
Günümüzde insanlığın yüzyıllarca çaba ile ortaya çıkardığı kamusal yaşantı düzeni devam etmektedir. Bunu sağlayan ülkelerin devlet sistemleridir.
Bir ülkede toplumun, kitlelerin ulaşım, toplanma ve etkinlerinde kamu düzenin şekilleri görülüp nasıl olduğu değerlendirebilir.
Kamu yaşantı düzenin tehdit eden unsurlar savaş, devlet düzenindeki yönetim sorunları, uluslararası devlet rekabetlerinin gizli olumsuz etkileri şeklinde üç önemli unsurla özetleyebiliriz.
Günümüzde teknoloji, ekonomi ve devlet yönetimleri yerel, ülkesel ve küresel kamu yaşantılarına etki etmektedirler.
Son üç yüz yıldır teknolojideki ve ekonomideki gelişim hızı devlet yönetim sistemlerini değişime zorlamış ve bu zorlamanın etkileri ile iki dünya savaşı ortaya çıkmıştır. Savaş sonrası gelişen iki yönetim şekli günümüze kadar gelmiştir. Hala teknoloji ve ekonomi devlet yönetim sistemlerini değişime zorlarken iki yönetim şekli varlıklarını korumaya çalışmaktadır.
Günümüzdeki tüm küresel sorunların kaynağında teknoloji ve ekonomi en üst seviyeye çıkmışken ve hızla yol alırken devlet yönetim sistemleri kendilerini bu gelişime adapte etmeleri, uydurmaları ve kontrol edebilir hale getirmeye çalışmaları sırasında olağan üstü hareket, tavır ve davranışlara girmelerindeki gerçekleşen ve görülen tutarsızlık, saçma ve gereksiz denemeleri bulunmaktadır.
Bu durum da post-truth ve post modern halleri oluşturmaktadır.
Günümüzde bir bireyin bilinçaltını bilme, bilinçdışına hazır olma ve bilinçli olma ve öyle yaşamaya karar vermesi çok zordur. Bunu ancak bir filozof başarabilir.
Bendeniz bu çalışmalar üzerinde durmakta, araştırma ve çalışmaktayım.
Benim günlük yaşantılarımda nelerin bilinçaltına ait nelerin bilinçdışı ve nelerin bilinç alanında olduğunu fark etmek olasıdır.
Bir çocuğun çok iyi yetiştiğini hayal edelim. Ailesi tarafından bilinçaltında bir şey kalmasına fırsat verilmediğini kabul edelim. Bu çocuk eğitimi tamamlayıp iş hayatına başladığında çocukluğuna ait hiçbir bilinmeyenin kalmadığı ve haliyle hesaplaşmasının da gerek olmadığı durumda yaşantısına suç işlemeden ve çevresiyle ilişkilerini tümden ahlaki ve kabul edilebilir şekilde devam ettiğini düşünelim. Bu yaşantısı sırasında tüm hareketlerini bilinçli ve bilerek yapma amacında olduğunu ve devam ettiğini düşünelim. Özel yaşadığı mahallede çevresiyle sorunsuz ilişkiler içinde olduğu, iş yerinde ise ilişkilerin işyeri kurallarına göre yürüttüğünü düşünelim.
Kısa yoldan zengin olma olasılıklarını kendisine kapattığını öyle bir fırsat çıksa bile kabul etmeyeceğinin düşünelim. Dürüstlükten, ahlaktan, edepli ve adaplı yaklaşımını bozmak istemeyen bir kişi olarak çocuklara kadınlar ve hayvanlar gibi kendisinden fiziksel olarak zayıf ve masum kişi ve canlılara zarar vermekten kaçınan, kendisinden güçlü ve makam sahibi kişilerle arasına mesafe koyarak çarpışma ve rekabet olasılıklarını engellemeye çalışan bir yaklaşımdadır. Arkadaşlarıyla seviyeli ama neşeli, keyifli bir tarzda ilişkilerini sürdüren bir şekilde çevre ve kendi arasında belli ilke ve kurallar belirleyerek buna uyan bir kişi hayal edelim.
Bu kişi yetişkin olup yasak ve ahlaki olmayan yolları reddetmesi ile aptal ve saf olarak yorumlanabilecektir. Bu tanımlama bir çok kişi için geçerli olmakla birlikte ilke ve kuralları ile yaşayan insanlar için geçerli değildir. Bu kişilerden bir çok kişi yaşamında sorun oluşmasın diyerek günümüzün kısa yollardan ekonomik durumunu iyileştirme veya arttırma yollarını reddetmektedir.
Bir filozof da aynı görüştedir. Ekonomik gelirlerinin belli bir düzende devam etmesi yanında günümüzün ve her çağın modası olan para ve kariyer peşinde koşmak bir insanın hayatını tümden farklı olarak ilerlemesine yol açmaktadır. Kitlelerin ve çoğunluğun bu yolları seçmesi özgürlük ve rekabet olgusu etkisi ile kabul edilebilir fakat bu olguların kaynağını keşfetmiş ve onları bilinçli olarak ele alarak çözümlemiş bir filozof özgürlük ve rekabet olgusunu normal seyrinden farklı olarak yaşamak ve bu süreçte kendine özgü bir özgürlük ve rekabet şekilleri oluşturmaya çalışır. Kendisi için iyi olanın tüm insanlık için iyi olabileceği kontrollerini yapar. İşte burada filozof yeni sistem arayışındadır diyebiliriz.
Filozof şu an ki iyi işleyen sistem özelliklerini aksayanları araştırır, iyi işleyenin üzerine yeni sistemler ekleyebilir. Şu an ki küresel kapitalizm ve sosyalizmin sonlarına gelirken yeni bir sistem arayışları hiç de gereksiz bir uğraş değildir filozof için. Sistem inşa çalışmaları yapan bir filozofun fani kendini düşünen bencil, dolandırıcı, kıskanç, kindar, kavga eden, sürekli gereksiz hesaplaşma için fırsat kollayan kısa yoldan zengin olamaya çalışan, her türlü harcamayı yaparak her şeyi almaya çalışan, önemli ve önemsiz olay ve olguları ayıramayıp önemsiz olayları dağ yapan, önemli olaylara kayıtsız kalan kişiler olmasını bekleyebilir miyiz. Tabi ki hayır. Filozof bunları bireyin kendini daha iyi bir yaşam şeklini planı olamadığı ve oyalanma girdabı, kısır döngüleri olarak kullandığını bilmektedir.
Toplumdaki zengin ve kariyer fırsatları olarak değerlendirilen olguları reddeden kişiler, mutsuz olma riskini göze alamayan ve dürüst, erdemli yaşamayı sürdürmek isteyenlerdir. Bu kişiler bu tarzı ve bilgiyi aile, eğitim kurumları ve toplumun kamu yaşantısından almışlardır.
Filozof ise bu kişilerden farkı öyle yaşamak gerektiğini bildiği içindir. Erdemli ve dürüst yaşamanın zorunluğunu bilmektedir. Bu zorunluluk dışına çıkan kişiler bizlere saf ve aptal diye lakaplarına karşı biz onlara fani, zavallı, kendi kontrolünü kaybetmiş, bilinçli olmayan, bilinçaltının kölesi şeklinde bir çok lakap verebiliriz. Fırsat gelirse değerlendirme peşinde olan ve fırsat peşinde kendini adamış gibi iki kategorideki bu insanlar tarihsel geleneğin etkisinde kalanlardır. Bu olay olgu canlının özgürlük ve rekabet temel içgüdülerine dayanmaktadır. Bu kişiler bu güdülerini ilke tarzı sürdürme akışına bırakırlar kendilerini, kuralların yasaların belirlediği toplumun takdir ettiği tarzı es geçmek, zor bulmak ve kestirmeden direkt olarak ulaşmak isterler.
Günümüzde post-truth örnekleri olarak sahte diplomalar bireyin ve toplumun haliyle kamu yönetim sisteminin temel taşlarından birini yerinden oynatma riskini göstermiştir.
Tüm iş alanlarında işin uzmanını almaktansa tanıdık ve emirleri tamamen dinleyecek, uygulayacak kendi bilgisini ve becerisini kullanmayan bireylere öncelik vermek bir post-truth değil tarihsel aile yönetimli veya grupsal yönetimli örneklerin canlandırılmaya çalışmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder