10 Kasım 2019 Pazar

Felsefik Serbest Düşünce Esinti ve Çağrışımları -8


Bilgi yolculuğunun hangi düşünce durağındayız.

Hala dünya durağındayız.

Dünyayı ve kendimiz olan canlıyı keşfediyoruz.

İnsan suretinde yeryüzüne bakıyoruz canlıları temsilen.

Doğa bir ahenk içinde.

Dünya kendi ve güneş etrafında dönerken biz canlılar da bu doğa ahenginde yaşıyoruz.

Evrenin en küçük parçasına her yerindeki gibi yakınız ama evrenin diğer uçlarına çok uzağız. Bu en ufak parçaya göre büyüğüz ama evrenin büyüklüğüne göre ortada yokuz. Atoma göre büyüğüz, evrene göre yokuz. Aslında hem varlığı hem de yokluğu aynı anda yaşıyoruz. Dünyadan ayrılan bir kimse için burası zihinlerde var olmaya devam edebileceği halde uzaklaştıkça evreni diğer bölgelerine dünya hala yerinde duruyor mudur, duruyorsa hangi zamandadır diye sorular kalır. Çünkü haber alamayınca, iletişim kuramayınca artık dünya onun için bir hayaldir, bir bilgidir.

Yeryüzünde canlıların rekabeti devam etmektedir. Bakteri virüsler büyümenin yollarını aramaktadırlar. Sanki sıralarını beklemektedirler. Ey insan şimdilik hadi iyisin yeryüzünde, ama bizlerde varız ve büyümek istiyoruz der gibiler. Salgın tehlikesini hatırlatıyorlar bizlere her an.

Bitkiler de sesleniyorlar bize ey insan doğayı koru yoksa sen de dinazorlar gibi yeryüzünde felakete uğrarsın.

Biz insanlar hala küresel barışı nasıl mümkün olabileceğini araştırırken savaşıyoruz yeryüzünde birbirimizle. Birbirimizle rekabet halindeyiz. En çok üretmek, satmak ve en fazlasına sahip olup hükmetmek istiyoruz diğer insanlara. İnsanları yönlendirmek, yönetmek çobanı olmak istiyoruz birbirimizin. Toplum mühendisliği planlayanlar ayrı, uygulayanlar ayrı olunca farkedilmiyorlar pek toplumca.

Hızla küreselleşmeye doğru ilerliyoruz. Yapılacaklar, edilecekler listemiz çok. Günlük, haftalık , aylık ve yıllık listelerimiz dolu. Meşgulüz çok. Boş zaman bulsak bile içine yeni yapılacak edilecekler listesi giriveriyor. Hobiler görev oluyor. Hafta tatili ne yapsak, nereye gitsek, neler yesek. liste oluşturuyoruz hemen. Yaşam tempomuz farkında olmadan hızlanıyor veya yavaşlıyor.

Oradan oraya gidip geliyoruz. Duramıyoruz hayatı yaşamak istiyoruz. Kaderimiz hareket etmek, duramayız. Hareketin çarpışması mı, yoksa durmanın çürümesi mi ikisini arasında mekik dokuyoruz.

Çürümemek için hareket ediyor,  Çarpışmamak için duruyoruz. Sürekli hareket eden çarpışır, sürekli duran ise çürür. İkisinin ayarını iyi yapmak gerekiyor. Hareket etmek ama hızlı olmamak, Durmak ama sabit olmamak galiba. Ne ağaçlar gibi sabit kalmamak ne de balıklar gibi durmaksızın hareket etmemek. ikisin ortasını bulmak gerek. Gün boyu hareketten sonra düşünce saati olmalı günü, olayları ve kavramları değerlendirmeli. Sonuçlar çıkarmalı, tecrübeleri kaydetmeli.Düşünceleri konuşmaya yazıya dökmeli. Sohbetler ve notlar olmalı. Hayatın, gündemin, yüzyılın konularına değinilmeli. Nereden geldik nereye gidiyoruz denmeli.Önce insanlar sonra olaylar en sonunda ise kavramlar konuşulmalı, düşünülmeli.

Son durum nedir ?

On milyar insan sayısıyla yeryüzünde yaşıyoruz. Hala birbirimizle sorunsuz yaşamayı sağlayacak bir sistem kuramadık, o kültürü oluşturamadık. Çabalıyoruz hala. Arıyoruz. Hala bedenimiz hücre yaşantısında, toplumlarımız yeryüzünde ateşi kontrolüne alıp da etrafında klan oluşturma seviyesinde.

Hedefimiz bedenimizin milyarca hücresinin bir büyük hücre gibi sağlıklı, toplumlarımızın milyarlarca insanın bir toplum olarak uyumlu, barışık ve iş bölümünde yaşamasıdır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...