Bizler yeryüzündeki canlılığın en son temsili olan varlıklarız.
Bedensel yapımız doğuştan aynı özelliklere sahipken zihinsel özelliklerimizi hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren şekillendirmeye başlarız.
Yok aslında birbirimizden farkımız, farkımız gibi görünen ise bilgidir, edindiğimiz veya henüz öğrenmediğimiz.
Birbirimizde görüp de gidemediğimiz yerler, mekanlardır, yaşayamadığımız yaşantılardır farkımız.
Duyup da dinleyemediğimiz güzel şarkılardır, bizlerde farkı oluşturan.
Bilindiği halde söyleyemediğimiz sırlarımızdadır, farklarımız.
Anlatıldığı halde okuyamadığımız kitaplardır farkımız.
Beğenilip de izleyemediğimiz filimlerdir.
İzlediğimiz halde bulunamadığımız mekanlardır.
Farklı gibi görünen zihinsel yapımız aslında bedenimizin yetişemediği yaşantılardır. Her bedenin ulaşabildiği ve yetişebildiği yaşantılar küresel yaşamda birliğe, aynılığa ulaşırlar.
Böylelikle beden birliği, aynılığı zihinsel birlikteliğe, bütünlüğe ulaşır.
Var mıdır bu yeryüzünde bir insan başka bir insanın yaşantısını görerek onu birebir tecrübe etmese bile onun gibi yaşantıyı hissedebilsin.
Hangi beden bunu başarabilir.
Sadece göz duyusu yetebilir mi gördüklerini bedenine yaşantı olarak tattırabilsin.
Duyulmuşların anlatımını dinleyen hangi kulak kalbine birebir dinlemiş gibi duyguları iletebilsin.
Hangi göz uzaktan gördüğü mekan ve güzelliklere yakından ve içinden bakıyormuşçasına zihnine yaşantı olarak kaydedebilsin, kokuları zihninde canlandırabilsin.
Hangi duyma ve görme dokunma hissini tüm bedene iletip hissettirebilsin.
Aynı bedene sahip olmamız benzer yaşantıya hazır olmamızdan, farklı zihne sahip olmamız ise tüm yaşantılara ulaşamamızdan kaynaklanmakta.
Kendimizi yarım, eksik hissetmemiz bu yüzden. Tam hissetmemiz zihnimizde biriktirdiğimiz yaşantı örneklerini bedenimizin duyumlaması, yaşamasıyla olabilir.
Bedenimiz duyumlamak birebir yaşamak istiyor, zihnimiz o yaşantıya ulaştığı halde beden ulaşamıyor ve acı çekiyor.
Beden ve zihnimle bu yeryüzünde her duyu ve her duyguyu yaşadım diyen bir insan var mıdır.
Bedenlerimiz duyu ve duyguları tekrar tekrar yaşamak isterken, zihnin edindiği yenilerini de deneylemek istiyor.
Sisifos efsanesini hem bedenen hem zihnen yaşıyoruz.
Evrene her bakışımızda beden duyumlamayı ve duygulanmayı yeniliyor, zihin ise yeni bilgiler ekliyor.
Her beden ve zihin deneyiminden sonra başa dönüyoruz, tekrar, tekrar, tekrarlıyoruz bir döngü sonsuzluğunda.
Bedensel yapımız doğuştan aynı özelliklere sahipken zihinsel özelliklerimizi hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren şekillendirmeye başlarız.
Yok aslında birbirimizden farkımız, farkımız gibi görünen ise bilgidir, edindiğimiz veya henüz öğrenmediğimiz.
Birbirimizde görüp de gidemediğimiz yerler, mekanlardır, yaşayamadığımız yaşantılardır farkımız.
Duyup da dinleyemediğimiz güzel şarkılardır, bizlerde farkı oluşturan.
Bilindiği halde söyleyemediğimiz sırlarımızdadır, farklarımız.
Anlatıldığı halde okuyamadığımız kitaplardır farkımız.
Beğenilip de izleyemediğimiz filimlerdir.
İzlediğimiz halde bulunamadığımız mekanlardır.
Farklı gibi görünen zihinsel yapımız aslında bedenimizin yetişemediği yaşantılardır. Her bedenin ulaşabildiği ve yetişebildiği yaşantılar küresel yaşamda birliğe, aynılığa ulaşırlar.
Böylelikle beden birliği, aynılığı zihinsel birlikteliğe, bütünlüğe ulaşır.
Var mıdır bu yeryüzünde bir insan başka bir insanın yaşantısını görerek onu birebir tecrübe etmese bile onun gibi yaşantıyı hissedebilsin.
Hangi beden bunu başarabilir.
Sadece göz duyusu yetebilir mi gördüklerini bedenine yaşantı olarak tattırabilsin.
Duyulmuşların anlatımını dinleyen hangi kulak kalbine birebir dinlemiş gibi duyguları iletebilsin.
Hangi göz uzaktan gördüğü mekan ve güzelliklere yakından ve içinden bakıyormuşçasına zihnine yaşantı olarak kaydedebilsin, kokuları zihninde canlandırabilsin.
Hangi duyma ve görme dokunma hissini tüm bedene iletip hissettirebilsin.
Aynı bedene sahip olmamız benzer yaşantıya hazır olmamızdan, farklı zihne sahip olmamız ise tüm yaşantılara ulaşamamızdan kaynaklanmakta.
Kendimizi yarım, eksik hissetmemiz bu yüzden. Tam hissetmemiz zihnimizde biriktirdiğimiz yaşantı örneklerini bedenimizin duyumlaması, yaşamasıyla olabilir.
Bedenimiz duyumlamak birebir yaşamak istiyor, zihnimiz o yaşantıya ulaştığı halde beden ulaşamıyor ve acı çekiyor.
Beden ve zihnimle bu yeryüzünde her duyu ve her duyguyu yaşadım diyen bir insan var mıdır.
Bedenlerimiz duyu ve duyguları tekrar tekrar yaşamak isterken, zihnin edindiği yenilerini de deneylemek istiyor.
Sisifos efsanesini hem bedenen hem zihnen yaşıyoruz.
Evrene her bakışımızda beden duyumlamayı ve duygulanmayı yeniliyor, zihin ise yeni bilgiler ekliyor.
Her beden ve zihin deneyiminden sonra başa dönüyoruz, tekrar, tekrar, tekrarlıyoruz bir döngü sonsuzluğunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder