Sanal çağırıyor bizleri. Gelin, gelin rahata, huzura gelin. Burada çok mutlu olacaksınız. Acılarınız, üzüntüleriniz geride kalacak. Burada salgın tehlikesi yok. Dünyanız tehlikeli şu an. Salgın her yerde karşınıza çıkabilir. Sevdiklerinizle buradan konuşun, görüşün. Ücretsiz merak etmeyin. Gönlünüzden koptuğu kadar verebilirsiniz. Hiç zorunlu değilsiniz. Sizlere çok değer veriyoruz. Sizler için hazırladık bu sanal alemi.
Bu sesi duyan bizler. Ne hoş sözler bunlar. Bir bakalım bari. Zaten salgın var. İyi vakit geçirmiş oluruz belki. Rahat bir koltuğa, sandalyeye oturup dalıyoruz internete. Bedenimiz rahatlıyor. Mekanımız güvenli. Tehlike dışarıda kaldı. Sanal aleme bakıyoruz. Renkli ve güzel görüntüler var. Güzel konuşmalar ve müzikler var. Burada çok insan var. Gerçek hayattakiler gibi mi acaba. Sokakta, otobüs, metroda gördüğümüz insanlar burada var mı acaba. Yok neredeler. Toplu halde ve hareketli göremiyorum. Etrafa bakarken bir temsilci yanımıza geliyor. Hoş geldiniz. O istediklerinizi de görebileceksiniz. Ama kısa bir zaman sonra. Şimdi sizi bizim hazır dünyalara davet edelim. Şu listeden seçiniz nasıl bir dünya istersiniz. Bizler renkli dünyalar arasında gezmeye başlıyoruz. Burada zaman yok. Koku yok. Dokunma yok. Yeme içme yok. Görüntü var. Ses var. Okuma, yazma var. Bunlara yoğunlaşınca düşünce var. Düşünmek istemezsek, eğlenceler var. Güzel müzikler, güldürenler var. Ağlatanlar var. Kızdıranlar, korkutanlar, sevindirenler, üzenler var. Burada isteyene akıl, isteyene hislenmek var. Merakımızı çeken her şey var burada. Burası lunapark. Burası sinema. Konserler, sohbetler, tanıdıklarla konuşma imkanları var. Görüntüler ile görme imkanı var. Yeni insanlarla tanışma imkanı var. Bildiğimiz bir çok insan hakkında daha fazla bilgi var. Her dünyanın sunduğu hizmetler farklı. Her dünyanın dükkan yeri kapılmış görünüyor. Biz gelmeden onlar dükkanlarını kurmuşlar, bizleri bekliyorlarmış demek ki. Bu dünyalardan saniyelik, dakikalık ayrılma izni veriliyor. Su, kahve gibi içme ihtiyacı, dış dünyadan gelen seslere bakma, kısa yapılacak işleri yapma gibi. Bu dünyalar bizi bırakmak istemiyorlar. Daha karpuz keseceğiz, hayatta bırakmam diyorlar. Çok misafir severdir hepsi. Bu huylarını Anadolu'dan almışlar galiba. Bize tanıdık geliyor.
Bir yanda sanal, bir yerde gerçek var. Hangisini tercih edersiniz. İkisini de isteyebilirsiniz. O zaman denge nasıl kuracaksınız. Saatler mi. İhtiyaçlar mı. Tanıdığımız insanlar mı. kim, ne belirleyecek bu dengeyi. Nasıl bir denge kurulacak.
Bir denge kuralım. Ama doğa ile kurduğumuz dengeden daha iyi olsun bari. Ne de olsa doğadan buraya, buradan gerçek uzay dünyaları yerine şimdilik sanal dünyalara gidiyoruz. Belki de gerçek dünyaların bir denemesini yapıyoruzdur öncelikle, kim bilir.
Bir an Alice harikalar dünyasında adlı kitabın başlangıcında bir tavşanın Alice'i bir ağaç boş kavuğundan farklı bir dünyaya çekmesini hatırladım. O kitap kaç yılında yazılmıştı hatırlamadım. Şimdi ona bakacağım, merak ettim. Sizde bakın lütfen. İlginç, iki benzerin bir araya gelmesi zihnimizde.
Bu sesi duyan bizler. Ne hoş sözler bunlar. Bir bakalım bari. Zaten salgın var. İyi vakit geçirmiş oluruz belki. Rahat bir koltuğa, sandalyeye oturup dalıyoruz internete. Bedenimiz rahatlıyor. Mekanımız güvenli. Tehlike dışarıda kaldı. Sanal aleme bakıyoruz. Renkli ve güzel görüntüler var. Güzel konuşmalar ve müzikler var. Burada çok insan var. Gerçek hayattakiler gibi mi acaba. Sokakta, otobüs, metroda gördüğümüz insanlar burada var mı acaba. Yok neredeler. Toplu halde ve hareketli göremiyorum. Etrafa bakarken bir temsilci yanımıza geliyor. Hoş geldiniz. O istediklerinizi de görebileceksiniz. Ama kısa bir zaman sonra. Şimdi sizi bizim hazır dünyalara davet edelim. Şu listeden seçiniz nasıl bir dünya istersiniz. Bizler renkli dünyalar arasında gezmeye başlıyoruz. Burada zaman yok. Koku yok. Dokunma yok. Yeme içme yok. Görüntü var. Ses var. Okuma, yazma var. Bunlara yoğunlaşınca düşünce var. Düşünmek istemezsek, eğlenceler var. Güzel müzikler, güldürenler var. Ağlatanlar var. Kızdıranlar, korkutanlar, sevindirenler, üzenler var. Burada isteyene akıl, isteyene hislenmek var. Merakımızı çeken her şey var burada. Burası lunapark. Burası sinema. Konserler, sohbetler, tanıdıklarla konuşma imkanları var. Görüntüler ile görme imkanı var. Yeni insanlarla tanışma imkanı var. Bildiğimiz bir çok insan hakkında daha fazla bilgi var. Her dünyanın sunduğu hizmetler farklı. Her dünyanın dükkan yeri kapılmış görünüyor. Biz gelmeden onlar dükkanlarını kurmuşlar, bizleri bekliyorlarmış demek ki. Bu dünyalardan saniyelik, dakikalık ayrılma izni veriliyor. Su, kahve gibi içme ihtiyacı, dış dünyadan gelen seslere bakma, kısa yapılacak işleri yapma gibi. Bu dünyalar bizi bırakmak istemiyorlar. Daha karpuz keseceğiz, hayatta bırakmam diyorlar. Çok misafir severdir hepsi. Bu huylarını Anadolu'dan almışlar galiba. Bize tanıdık geliyor.
Bir yanda sanal, bir yerde gerçek var. Hangisini tercih edersiniz. İkisini de isteyebilirsiniz. O zaman denge nasıl kuracaksınız. Saatler mi. İhtiyaçlar mı. Tanıdığımız insanlar mı. kim, ne belirleyecek bu dengeyi. Nasıl bir denge kurulacak.
Bir denge kuralım. Ama doğa ile kurduğumuz dengeden daha iyi olsun bari. Ne de olsa doğadan buraya, buradan gerçek uzay dünyaları yerine şimdilik sanal dünyalara gidiyoruz. Belki de gerçek dünyaların bir denemesini yapıyoruzdur öncelikle, kim bilir.
Bir an Alice harikalar dünyasında adlı kitabın başlangıcında bir tavşanın Alice'i bir ağaç boş kavuğundan farklı bir dünyaya çekmesini hatırladım. O kitap kaç yılında yazılmıştı hatırlamadım. Şimdi ona bakacağım, merak ettim. Sizde bakın lütfen. İlginç, iki benzerin bir araya gelmesi zihnimizde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder