Dünya'daki Enerji Birikimi Üzerine Diyalektik Düşünme Denemesi
Dünya'da (Yerküre, gezegen) enerji birikmektedir. Güneş ışınlarının ve irili ufaklı gök taşlarının uzaydan yeryüzüne gelmesi ve geri dönmemesi en çok etken olmak üzere yeryüzünde canlılığın tüm yerküreye yayılması ve mevcut maddeleri, besinleri tüketerek enerji üretmesi ile de artan bir enerji potansiyeli bulunmaktadır gezegenimizde.
Dünya'da (Yerküre, gezegen) enerji birikmektedir. Güneş ışınlarının ve irili ufaklı gök taşlarının uzaydan yeryüzüne gelmesi ve geri dönmemesi en çok etken olmak üzere yeryüzünde canlılığın tüm yerküreye yayılması ve mevcut maddeleri, besinleri tüketerek enerji üretmesi ile de artan bir enerji potansiyeli bulunmaktadır gezegenimizde.
Depremler yer kabuğunun hareketli olduğunu yerküre ve enerji dengesi etkisiyle oluştuğu bilinmektedir. Depremlerin oluşma anılarında büyük enerji miktarının yeryüzünde dolaşması sırasında rastladığı her madde ve canlı üzerinden akımına devam etmektedir. Yerkabuğu dağılan büyük miktardaki bu enerjiyi çevreye bitene kadar yaymaktadır. Bu yayma sırasında sarsıntılar oluşmaktadır. Deprem merkezinden çevreye yayılan bu büyük miktardaki enerji yakınından itibaren güçlü ve hızlı bir titreşim olarak, uzak ve yüksek yerlerde ise salınım ve yaylanma şeklinde ilerlemektedir.
Güneşimiz her an fazla enerjisini sistemine verirken, yerküremiz dışında canlılığın olmadığı sistem gezegenlerinin enerjiyi depolama, biriktirmesi fiziksel şartları bakımından mümkün görünmediği bilinmektedir. Bu gezegenlerin ancak madde biriktirmesi süreci devam etmektedir. Dünyamız ise hem madde hem de gelen enerjiyi içinde tutmaktadır.
Madde ve enerjisi biriken, artan bir dünya fiziksel kanunlara göre madde enerji dengesini nasıl sağlayacaktır ? Madde az, enerji fazlalılığı bulunuyorsa taşan enerjinin etkileri neler olacaktır ? Bu fazla enerjiyi yerküremiz nasıl tutacak ve denge kuracaktır ? Fazla enerji, fizik yasalarına göre gezegen boyutlarında nasıl bir hareket şeklinde olacak, yerküreye ve canlılara nasıl etkilerde bulunacaktır ? Fazla enerjinin etkisi ile dünyanın alışık olduğumuz kendi ve güneş etrafındaki dönüş şeklinin dışında yeni hareket şekline girme olasılığı, su ve kara hareketlerinin bu fazla enerjinin etkisiyle beklenmedik hareketliliğe girme olasılığı bulunmakta mıdır ? Tüm bunlar hakkında bilgiler biliniyorsa bilim çevresine ve kamuoyuna sunuldu mu ?
Canlılığın nedeni üzerine felsefik bir deneme
Canlılar diğer canlılar tarafından kullanılmaktadır. Bu kullanımdan insan da muaf değildir. Bitkiler tohumlarını yeryüzünde yaymak için canlılara ek insanı da kullandıklarını biliyoruz. Bu fikrin ışığında madde ve enerji canlıyı niye kullanmasın sorusu aklımıza gelmektedir. Canlılığın oluştuğu dünyada biriken madde ve enerji, yerkürede madde ve enerji dengesini korumak için canlılığın oluşumuna yol açığı fikri gelmektedir. Dünyanın fiziksel anlamda denge kurma yolu ile canlılığı ortaya çıkmasına neden olması yine de doğa ve evren üstü bir gücün bilmediğimiz, bize göre sonsuzluk olan planının bir parçası olabilir. Bizlerde kesik kesik algıya bildiğimiz sonsuzluğa ait parçalarının bir bölümünde yer almış ve onu algılıyor olabiliriz. Canlılığın görevi yeryüzündeki madde enerji dengesini korumak üzerine ise insanın görevi de ortaya çıkmaktadır.
İnsanın görevi madde ve enerjiyi kullanarak gezegen dışına çıkarmaktır. Bilim yerküredeki fazla enerjiyi gezegenden çıkarmadan yeryüzünde denge kurabilecek sistemleri oluşturabilecek ise bunu da başarmaya çalışabilir.
Şimdiye kadar aklımız ile maddeye şekil vermeyi ve enerjiyi kullanarak yaşantımızı kolaylaştırmayı başardık. Şimdi ise asıl görevimizin yerküremizin madde ve enerji dengesine yönelmemiz olduğu bu teorimize göre ortaya çıkmaktadır.
Yine son söz, bilim insanlarının, dünyanın madde enerji dengesi hakkındaki araştırmalarından ve bilgilerinden çıkacaktır.
Enerji madde basınç ısı su ve bitki üzerine teori
(Resimdeki sevimli kedinin ismi " Pamuk " pür dikkat bakmasının anlamı " Eee sonra ne oldu, çok heyecanlı.." değil tabi ki " Sabah kahvaltımı ne zaman vereceksin " anlamında bakıyor. )
Hızlı dönüyordu dünya. Hem kendi çevresinde hem de güneşin etrafında. Öyle enerji yüklü idi ki, durmasına hatta yavaşlamasına olanak yoktu. İşte bu anda ilk canlı olarak bitkiler ortaya çıktı. Bitkilerin ataları tabi ki oksijen üreten plankton idi. Plankton hem bitkilerin hem diğer canlıların ortak atası idi.
Bitki ve türleri atmosferi oluşturarak dünyanın kendine ait tek parça halinde olan hızını atmosferden çekirdeğe değin farklı ve tersine hareket edebilecek şekilde enerji fazlalığını dünyanın kütlesi ile bir dengeye gelmesini sağladılar. O dönemde ayaklar ve kanatlar kullanılamaz idi. O nedenle yaşam sularda yani ne yere nede göğe baglı olmayan boşlukta gelişti.
Diyalektik Düşünmenin Başlangıcı
Bu düşünme şeklinin temellerine ulaşmış bulunmaktayız. Bu temeller üzerine inşa edeceğimiz her fikir, bilgi, kavram, tez, görüş, varsayım, anlayış, oluş, olgular bu düşünce yapısının büyümesine, gelişmesine, yayılmasına ve kalıcı olmasına dolayısı ile bir dünya, canlı, insan ve evren hakkında bütüncül bir düşünme şekline ulaşmamızı sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder