Şu anda sadece dünyada gördüğümüz oluşmuş yaşam, varlığını korumak, sürdürmek ve yayılmak amacındadır. Canlılık yaşamıyla tüm yeryüzünü sarmak, her yerini kaplamak, katmanlarını oluşturmak, türlerin birbirine bağlı olarak çeşitlenmesini, saçaklanmasını ve yayılmasını sağlama ortak amacındadır.
Ve canlılar arasında bir tür ortaya çıkar.
Bu tür diğer canlıların öncesi ve sonrası canlı türlerine bir köprü gibi bağlı olmaktan kopar. Her canlı türü kendi antitezi bir canlının oluşumuna olanak verir ve bu zincir türlerin miktarının dengesine hizmet eder, temel ilkesine aykırı bir çıkış yapar. Ortaya çıkan bu tür kendini çoğaltması, gelişmesi ve yayılması ile canlılığın sürekli zincirine zarar verme potansiyeline ulaşır. Doğadaki yaşam zincirinin aksine öncesini yok etme ve antitezine olanak tanımama seviyesine ulaşır. Artık yeryüzündeki gelişme ve büyüme potansiyeli barındıran her canlı bu türün engeline, kontrolüne takılmaktadır. Yeryüzündeki yaşam gelişmesi, çeşitlenmesi ve yayılması durmuştur. Artık canlılığın gelişmesi, çeşitlenmesi ve yayılması bu türün içinde devam etmektedir. Bu tür doğaya karşı kendi doğasını oluşturma çabasına doğru ilerlemektedir. İçinden çıktığı birinci doğanın ilkelerinden ayrılmış onun ilkelerini kendi içinde sürdürmektedir. Yine de ona bağımlıdır. Tümden kopma olanağı şu an yoktur.
Bu tür insandır.
Şimdi ne olacaktır. Birinci doğadan çıkıp ikinci doğayı oluşturmak mekanın bölünmesiyle başlar. Aynı mekanda hem birinci hem ikinci doğa olabilir mi ? Bunun olanaklı olması ancak birinci doğadan çıktığını fark eden insanın kendi dışında olarak ilk doğanın gelişimine etki etmemesi ve kendini de bu zincirden gelecek zarardan koruması ile olabilir. Peki bunu bunu başarabilir mi ? Çok zor. Dolayısı ile ikinci doğasının devamı için mekan değişimi gerekmektedir. Ancak bu şekilde mekanların farklı olduğu doğalar varlıklarını koruyabilir. Mekan değişimi dünyadan ayrılmak demektir. Yetişkinliğe ulaşmış bir gencin ailesinden kopma anı gibidir. Bedeni kalmak istemekte, zihni ise gitmek istemektedir. Beden rahatlığı, tekrar etmeyi sever, yeniliklerden korkar. Çünkü üzerinde uzun zamanın kesin ve denenmiş işleyişi vardır. Bu işleyişin döngüsündedir. Bu döngüden çıkmak istemez. Zihin ise yeniyi arar, yeni döngüleri merak eder. Evrendeki bir çok döngüyü keşfetmek ister.
Artık insan birinci doğadan çıkmış, ona geri dönemez durumdadır. Cennetten kovulmuş mudur, yoksa kendi mi tercih etmiştir. Yoksa bu onun kaderi midir. Doğal yaşam zincirinin döngüsünden ayrılmıştır. Kendinden önceki canlıları yok etmeye, kullanmaya (eşya haline getirme) sonraki gelme potansiyelindekilere de engel olma, duvar çekme durumundadır.
Dünya dışında bir doğa oluşturma zorunluluğu göze çarpmaktadır. Birinci doğayı kendi haline bırakarak, onu yok ederek değil. Tıpkı yetişkin olan bir bireyin kendi yeni ailesini kurmak için doğduğu ve büyüdüğü ailesini terk ederken iyi niyetlerle vedalaşması gibi.
İnsan aklını türünü koruma, sürdürme, çoğalma (sekiz milyar) ve yayılma üzerine kullanmaktadır. Nüfus sayımız ile türümüzün yeryüzünde ne kadar yer kapladığı ve bize hizmet eden madde ve enerji miktarının ne kadar çoğaldığı doğa içinde saklanamayacak kadar büyüdüğümüzün işaretleridir. Modern bilim bunun keşfi sayılabilir. Durgun inanç sistemlerinden hareketli inanç sistemlerine doğru bir yolculuk aşaması.
Peki teknoloji. İşte bu yeni bir aşama. Bilinenden eyleme geçme aşaması. Bilginin varlığa dönüşmesi. Elle tutulur, gözle görülür nesne, araç haline dönüşmesi. Madde ve enerjinin yeniden şekillenmesi.
Evrendeki madde ve enerji değişim, dönüşümlerine yeni bir katkı çabaları. Canlılıkla gelen zekanın ve akılın evren işleyişindeki madde ve enerji değişim, gelişim ve dönüşümüne devretme çabası. Zeka ve aklın canlıdan madde ve enerjinin orijinal ilkelerine devretme çabası. Biz türümüz olarak zeka ve akılı kullanamıyoruz, buyurun madde ve enerji olarak siz kullanın. Evrenin zekayı ve aklı doğru ve yolunda kullanmayan insandan madde ve enerjiye devretme hamlesi. Doğanın yer küre dışına çıkma hedefinin insandan madde ve enerjiye devri sinyal ve tehdidi.
İnsandan önceki yaşam dünya üzerindeki hem canlı yaşamını korumak, geliştirmek, sürdürmek hem de yer küre olarak dış meteor, güneşin zararlı etkilerinden korunmak üzerine iken insandan sonra akıl ve bilgi ile gelen sürecin aynı gelişim üzerine olmadığını gözlemleyebiliriz bugün. Şu an bulunduğumuz insan yaşam ve etkileri süreci kalıcı bir gelişmenin işareti midir, yoksa insan ve aklının ilerleme arayışlarındaki denemelerinden sonra ulaşacağı belirlenmiş ve şüphe edilemez bir yolu bulacağı inancına olan güveninin göstergesi midir ? Yani bir grup topluluğun ilerleme adına görünmez bir uçuruma düşerken tüm toplumları da uçuruma çekme anında mıyız yoksa sık ve büyük bir ormandan çıkma çalışmalarından sonra büyük ve geniş evren vadisine doğru yol aldığımızın resmini mi yaşıyoruz ?
Canlılık, evrensel ilkelerin akıl üretme üzerine bir siparişi midir ki şu an akılı madde ve enerjiye yükleyip özerk hale getirmeye çalışıyoruz. Kendi rahatımız, konforumuz, kolay yönetebilmek, kontrol edilebilir bir yaşam arayışı, uzun yaşam veya ölümsüzlük arayışı gibi gözle görünenlerin ardındaki gerçeklik bu mu acaba. Evrenin canlıya verilmiş akıl üretme siparişinin sürecinde miyiz?
Diğer bir olasılık ise canlının yerküre dışında yayılma sıçrayışının, gerilmesinin göstergesidir teknoloji. Madde ve enerjiyi doğaya canlılığın ilkeleri için değil, kendi özerk yapısı için kullanma amacındaki gizli kalmış olan veya ona verilmiş olan yeti. Doğa yaşam ilkelerinden çıkmış olan insanın evrensel ilkeler ile baş başa kalmasının verdiği özgürlük ile evrensel ilkelerin madde ve enerjisi ile oyuncakmış gibi oynaması. Uzay gemisinden çıkmış bir uzay insanın gemi ile bağlantısı olan ipin kopması ve boşlukta savrulduğu halde bunu hala bilmemesi gibi de olabilir, teknoloji ile ilişkimiz.
Dünyanın madde ve enerji dengesi bozulduğunda
* Dünya yörüngesinde değişim olabilir.
Bu iklimlerin değişimi demektir. Dünya güneş etrafındaki yeni döngüsünde canlılığın yaşama olanaklarındaki sıcaklık farklarının değişimi ile bedenlenmesini tamamlamış olan canlıların yaşama zorluğu oluşabilir.
* Dünya kendi içinde değişime uğrayabilir.
Denizler ve karaların yapısında, atmosferden dünya çekirdeğine kadar ki katman dönüşümlerindeki değişimler canlılara olumsuz etkilerde bulunabilir.
* Ayın uydu uzaklığında değişimler olabilir.
Dünyaya yaklaşan ay yerkürede olumsuz etkilerde bulunabilir. Dünyaya çarpma riski bulunabilir.
Bilim ve teknolojinin insan refahından sonraki aşaması uzaya çıkışı işaret etmekte ve dünyadaki madde ve enerji dengesini saptamasına ilerlemektedir.
Doğa " Ey insan sen bir bak bakalım canlılık olarak dünyada ne haldeyiz, madde ve enerji dengemiz ne halde " demiş olabilir. Ya da " Hadi dünya dışına çıkma vaktin geldi, şu bavulunu al (canlı temsilleri), uğurlar olsun " demiş de olabilir.
Evrensel ilkeler " Nerde kalmıştık. Madde ve enerji etkinliğimize. Hadi şu işin bir kenarından tut bakalım canlı olarak görevlerin şunlar..." Ya da " Ya insan, canlılıktan çıkıp geriye dönmek istiyorsun ki madde ve enerjiyi canlılığa değil de sadece kendin için kullanmak istiyorsun. Bu hareketin canlılığını devretmen, madde ve enerjiye zeka yüklemeye çalışmanla aynı anlama gelmez mi. Canlılık, yaşam, madde ve enerjiyi kendi ilkeleri için kullanmaya çalışırken sen sadece kendine kullanmak istiyorsun. " diyebilir.
İnsan doğa ile evren arasına doğru ilerliyor.
Canlılık bir tür olarak devam edebilir mi ?
Madde ve enerjiyi kullanma yetimiz, sadece kendi türümüzün uzayda varlığını koruma, gelişme, sürdürme ve yayılmasını sağlayabilir mi, yetebilir mi ?
Buna evet dersek doğanın amacı bizi oluşturmak üzerinedir. Canlılığın insanda devam eden bir çizgi olacağını gösterir.
Hayır der isek biz doğanın, yaşamın, hayatın amacına hizmet ediyoruz demektir. Doğanın ilkelerindeki türlerin çoğalması, korunması, gelişmesi, sürdürülmesi ve yayılmasının sadece bir üyesiyiz ve görevimiz de bu ilkelere hizmet etmek anlamına gelir. Bu görevin küçümsenmeyecek ve önemli olan bir yönü ise dünyadan evrene sıçrama gibi büyük bir hareketi içermesidir.
Ya sür, ya sur.
Ya ilerleme ya da içe çöküş.
.........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder