Türkiye Küreselleşirken

Türkiye Küreselleşirken
Ülkemizde, kitlelerin aynı sözlerin söyleyene göre farklılaşmasını görüyoruz.

18 Eylül 2022 Pazar

Felsefenin Temelleri

Günümüz yaşantısına, önce bilim sonra onun ürünü teknoloji hakim olmuştur. 

Hayırlı olsun.

Hala teknoloji büyüsünü yaşıyoruz gündelik yaşantımızda. 

Teknoloji bizleri çepeçevre sarmış ve büyüsü ile kuşatmış durumda.

Modern don kişot kitabını yazsa idim şu dizeler dökülürdü kitap satırlarıma;

" Ey savul teknoloji seni yeneceğim. Büyünden kurtulacak ve insanlığı kurtaracağım. Bizleri dinlediğin ve izlediğin telefonunu almayacağım ve yasaklayacağım etkimdeki çevremden. Bize boş hayal ve rüya tuzağı kurduğun tv yi seyretmeyecek ve meşgül etmek istediğin, internetini kullanmayacağım tüm azmimle. Ninni söyleyerek uyutmaya çalıştığın radyonu dinlemeyecek ve tüm metalik atlarına ve içtikleri yağlı ve siyah içeceğe savaş açacağım oto yolarda. Mutfakta kullanmayacağım robot askerlerini, kışın ısınmayacağım ve yazın serinlemeyeceğim klima ejderhalarınla. Tüm metal kuşlarına, sandallarına ve hızla giden  ve insanları karnında taşıyan büyük yılanlarına savaş açıyorum. "

Ve bu kitap satırları tarihte gülünç ve acınası kalırdı tüm hafızalarda. Fakat bir tarih değişimi de sunardı unutulmamacasına. 

Teknoloji çağına hoş geldiniz.

Teknoloji bizi kuşatmış ve her şeyimizi belirlemişken geri kalanlarımız nelerdir bu yüzyılda küçülmekte ve zayıflamakta olan nelerdir sorarım sizlere. 

Elbette Sanat din ve felsefe aklıma gelir hemen onun adları diye.  

Tarihin üç devi adeta iç geçirir ve nefes almakta zorlanmaktadırlar. 

Bilim ise kıs kıs gülmekte öne sürdüğü teknoloji ürünleri sayesinde. 

Bilim kendi dönüşünü yaşamakta şu anlarda teknolojinin sahne alması sırasında. 

Bilim artık kimlik değiştirmekte gizlice.

Bilim kaybolmakta yerini teknolojiye bırakırken. Ve o gölgelerde dolaşmakta sessiz ve sakin köşelerinde kilo almakta iken.

Sisler içinde bir şeyler dolaşmakta kendini göstermeden ve sessizce. 

Belli belirsiz görünmekte ama net seçilememekte. 

O felsefe değil mi yanındaki de bilim olsa gerek. 

Bilim ağlamakta felsefenin kollarında. Üzgün ve çaresizce dert yanmakta.

"Felsefeciğim biz bu hale nasıl geldik, kendimi tanıyamıyorum, aynada kendimi göremiyorum. "

Bilimin saçlarını okşarken felsefe dingin ve huşu içinde hafif gülümsemekte. 

" Kaderin bir tecellisi yavrucuğum, bundan kaçış yok. Laboratuvarda deneydin ve kitaplardaki bilgi idin şimdi ise yeryüzünde varlığa dönüştün. Teoriden pratiğe dönüştün. Ve bu senin kaderin kuzum."

Bilimde hemen atılır heyecanla; " Sen düşünce idin, bende senin eylemin oldum değil mi "

Felsefe sakince " Evet haklısın, ama benim düşünme işim devam ediyor sen kendini teknolojiye bırakırken ve yeni düşüncelerimin eylemini teknolojiye sunmayı düşünüyorum maalesef sana değil."

Bilim yalvarmaya başlar. " Lütfen beni bırakma, ben senin en değerli kısmınım, bak din ve sanat kardeşlerimle ilişkini zayıflattın beni de bitirmeye çalışıyorsun uzmanlık yeni gözdelerinle. Bana da gelecekten bir yer ver olur mu. "

Felsefe gizli planlarını keşfetmiş bilime hayretle baktı ve; " Elbette bilimciğim seni hiç unutur muyum, fakat sen artık bir amaç değil araç haline gelmeye başladın, her zaman seni dikkate alacak ve sana değer vereceğiz merak etme."

Felsefenin temelleri konusuna giriş yapmak için yazımda edebi satırlara başvurdum. 

Her yerde olan görülmez. Sadece her yerin parçaları görünür. Sınırlı duyularımız ve algılarımızda.

Felsefe her yerdedir hayatımızda onu görmek veya sezilmesi için büyük gayret gerekmektedir. Genelimizden, tümümüzden bu gayreti istemek haksızlık olurdu. Siz rahatınıza bakın biz gönüllüler bu alanda hem istekli hem de yaptığından mutlu olan bizler yeteriz felsefeyi devam ettirmeye.

Teknoloji her yerde değildir. O hep elimizin ve ayağımızın altında, bizler onun içinde, yanındayızdır. Teknolojiyi görmekteyiz sürekli haliyle onu kullanıyoruz. Ve o günlük yaşantımızın her saatini bize hizmet etmek üzerine çalışmakta yani teknoloji bizim hali ile tüm insanlığın cansız kölesidir.

Tarihteki efendi- köle diyalektiği değişmektedir. Cansızları biz canlılar köle ediniyoruz. Bu köleler hiç itiraz etmiyorlar. Madde ve enerjiyi kendimize köle ediyoruz. Bir düğmeye basarak onları çalıştırıyor ve bir düğme ile durduruyoruz. Bunlar köle olduklarını bile bilmiyorlar. Bilme özellikleri yok çünkü canlı değiller. Canlı olsalardı eninde sonunda tepki verirlerdi iyi veya kötü. 


.............


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

     Ülkemizin kuruluş ve gelişme planları uluslar arası küresel gelişmiş bir ülke olmak, vatandaşları ile refah ve insanca yaşama idealinde...