Ülkemizde kadim bir söz vardır. " İyi eden iyiliği, kötü eden kötülüğü bulur" . Bu söz doğrudur. Ben burada bunun doğruluğunu felsefi açıdan bir tez ile incelemeye çalışacağım.
İnsan olarak her birimiz çocukluktan itibaren neyin iyi neyin kötü olduğuna dair önce ailemizden başlayan ve yakın çevremizden devam eden süreçte eğitim, öğretimle devam eden ve her türlü yaşantımızda kendimizce değerlendirme sürecine girdiğimiz hayatımız boyunca bu değerlendirme devam etmektedir. Kendi yaşantımızda ve toplum içinde iyi yaşama ya da kötü halde olma olasılıklarını başka örnek birey ve grupların yaşantılarıyla kıyaslayarak, karşılaştırarak sürekli bir değerlendirme yaparız.
Yaşantılarımız sırasında düşündüğümüz ve eylemde bulunduğumuz olay, olguları, anıları hafızamızda tutarız. İşte bu önemli anları hafızamıza kaydederken amacımız aynı olayları ve benzerleri ile gelecek yaşantımızda karşılaştığımızda kendimiz ve çevremiz için en iyi ve en doğru nasıl hareket ve tutum için de olmamız gerektiğini saptamak ve öyle hareket etmek üzerinedir. Bu olguya tecrübe diyoruz. Aynı veya benzer eylemlerin günlük yaşantımızda tekrarlanması ve bizim bu olanlara karşı hazır ön yargılarımızı oluşturmamız tecrübelerimiz sayesinde olmaktadır. Tecrübe bir yerde hafızada kayıtlı bilgi de denilebilir. Bizler bu tecrübelerimizin akan yaşam ve günlük hayatımızda nasıl kullanmayı ve hareket etmeyi tercih etmemizde, bizim kişisel etki ve tepkilerimizi oluşturmamızla gelişmekte ve ilerlemektedir.
Şimdi olaylar ve olgular karşısında bir bireyin iyi veya kötü eylem yapması veya yapıldığını görmesi onun o olguları hafızasına da kaydetmesi anlamına gelmektedir. Normal ve sıradan, gerektiği gibi, herkesçe kabul edilebilecek, her zaman olmakta olan olay ve olgular bütünü ise günlük yaşamımızın temelini oluşturmaktadırlar. Günlük yaşam sırasında iyi veya kötü olguları ise bu normalin üstünde inşa edilmekte ve kurulmaktadır. Hafızamız normal gelişimler için yorulmamakta ve günlük uzun akışa uyum sağlar iken iyi ve kötü denilecek olay ve olgular bu akışı değiştirmektedirler. " Bugün normal bir gündü" " İdare ediyoruz" deyimleri iyi ve kötü herhangi olağan dışı bir olayın olmadığını belirtmektedir. Fakat " Bugün nasıl bir gündü öyle, bir çok şeyi bir arada yaşadım hayret" sözleri o günün içinde yaşanan olay ve olguların normalin üstünde iyi veya kötü denilebilecek bir çok yaşantının gerçekleştiğini göstermektedir. İşte çoğu kişi bu normalin üstünde gelişen iyi ve kötü denilebilecek bir çok olay, olguya karşı tutumlarında onu aşmak, onu atlatmak, onları geride bırakmak, olanları unutmak şeklinde bir yol izlemektedirler. Çünkü kendi içlerinde ve hafızalarında kendi oluşturdukları süreli planlar bulunmakta ve bu planlar dışında gelişen ve oluşan olay ve olguları olamaması gerekenler olarak değerlendirmektedirler. Bir örnekle konuyu açalım. Bir birey on yıllık taksitle bir ev alır. Artık bu birey on yıl bir planı vardır. Amacı on yıl normal yaşayıp evine tam olarak sahip olmak ve ev sahibi olduğunu hissedip mekanda varlığını sabitleme, ekonomik gider olarak kira ve diğer ödemleri azaltma ve sorun etmeme, miras unsurunda bir adım atma, mülkle birlikte değer kazanma gibi bir çok konuda kendini mutlu etme bulunmaktadır. Bu bireyin on yıl günlük hayata bakışının temel bakışı ve değerlendirmesi bellidir artık. Bu birey günlük yaşantıda ne yaşarsa yaşasın bu planının normali üzerine bakacaktır diğer gelişme, oluşma ve olasılıklara. Bu birey için en önemli olgu bu amacı olduğu için diğer olay ve olguları bu bakışla değerlendirecek ve tutum almasını sağlayacaktır.
Aynı tutum ve bakışlar tüm uzun vade planları yapan bireylerde benzerdir. Bu uzun planların bireyde olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu planları iyi veya kötü olarak değerlendirmek şu an için konumuz değildir.
Felsefeci veya düşünür ise varlıktaki gerçek ve gerekli bilgilere ulaşma hedefinde uzun planlar yaptığı için günlük hayatta karşılaştığı tüm olgu, olay ve bilgilere kendi uzun hedefi çerçevesinde değerlendirir. Bilinçli olarak hafızasına iyi, kötü ve normal kategorilerini doldurmak üzerine yaşayacaktır. İyi, kötü ve normal olay ve olgularda sevinecek, üzülecek ve sakin (yaşayacak, hissedecek, duygulanacak) ve kayıt edecektir. Sonrasında ise bu yaşadıklarını kavramsal olarak sınıflayacak hali ile sıradan bir bireyin hatıra dediği yaşantıları, felsefeci veya düşünür kavrama ulaşacak veriler ve bilgiler olarak bakacaktır.
Bireyin normali yaşantısında iyi ve kötü olaylar olarak tecrübe ve anı olarak hafızasında hep yeni ve ilk karşılaştığı olay ve olguları kapsamına almalar devam etmektedir. Önceki yaşantılarından bildiği ve hafızasında olan bilgiler ile uyuşan iyi ve kötü olay ve olgular normali olmuştur artık. Onların yeniden değerlendirmesi yapılmamaktadır. Yaşanırken biriken iyi ve kötülerin normal üzerine sınıflandırılması, sıkıştırılması ve yapıştırılması hep ilk başlangıçta oluşturulan uzun dönem planların önceliğinde belirlenmekte ve gelişmekte olduğunu söyleyebiliriz. Uzun dönem planları olan bireyler yaşantılarındaki iyi ve kötü olayları bu planlarına uyması veya uymaması yönünden değerlendirebilmektedirler. İyi ve kötüye bakış mercekleri insanlık genel değerleri üzerine iken şahsi görüşü sorulduğunda kendi yorumları söze gelmeyen bu uzun planlarının etkisiyledir. Bu durumu birey farkında olmadan bilinçaltındaki tutum ve yargının etkisi ile oraya koyabilmektedir.
Birey günlük yaşantılarındaki iyi ettiklerini ve kötü ettiklerini veya kendisine edilen iyilik ve kötülükleri hafızasına belleğine kaydetmektedir. Sonraki yaşantısında tekrarlanma durumlarında kendi ve çevresinde gördüğü önceden bildiği iyi ve kötüye göre mutlu ve mutsuzluğu pekişmektedir. Kötü bir eylem yapan bir birey sonra bu anısının aynı kötülüğü yapan bir başkasında gördüğünde kendisi yapmış gibi duyguları yaşamakta ve mutlu veya mutsuzluğuna etki etmektedir. İyi davranışlar yaptığında geçmişteki iyiyi hatırlamakta, iyi yapanları gördüğünde de kendi de yapmış gibi mutlu olmaktadır.
Sonuç olarak iyi ve kötü bizimle beraber varlığını belleğimiz aracılığı ile sürdürmeye devam etmektedir. Ondan kurtulamaya, unutmaya çalışmak boşa kürek çekmek gibidir. İyi ettiklerimiz kötü ettiklerimiz geçmişte kalmamaktadır. Her an bizimle ve belleğimizde bulunmakta ve yeni eylem ve amaçlarımızda bize ve kararlarımıza etki etmektedirler. Birey çevresinde oluşan ve kendinde benzeşim oluşturan iyi olay ve olguları bilinçaltında, bilincinde ve normalinde artık otomatik ve hızla sahiplenirken mutlu olur. Aynı şekilde çevresindeki olan ve oluşan her türlü kötü olay ve olgudaki kendi belleğindeki kendisine olan benzeşimleri sahiplenir, benzeşim olmayanları dışlar. "Ben bu kadar kötü değilim, bu kadar da olmaz" diyerek dışlar. " Bu kötü bir olay derken dış sesi, iç sesi aynı ben" diyebilmektedir. " Bu kişi ve olay çok iyi derken dış sesi, iç sesi aynı ben", " Bu kadar da iyi olamaz, bu benden de iyi" diyen bir içses bulunmaktadır.
İç sesimiz dış ilişkilerden sakladığımız ve belleğimizden gelen tecrübelerimizdir.
"İyi eden iyi, kötü eden kötü bulur". İyi veya kötü ettiklerimiz veya bize edilenler sürekli belleğimizde var olmaya devam edilirler ve bu varlıklarının yeni oluşan olay ve olgular ile bizim ilerleyen günlük yaşantıda mutlu veya mutsuz olmamıza etki etmektedirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder