19 Mart 2024 Salı

Rekabetin özgürlüğe baskınlığı : Savaş Olgusu

 

İnsanlıktaki savaş ne anlamlara gelmektedir.

Rekabetin özgürlüğe baskın gelmesi ve onu baskı altına alması vardır. Özgürlüğe ara verme onu baskılamaya ve akışını durdurmaya yönelik bir eylem halidir.

Savaş yapay seleksiyondur.

İnsanlık gelişim tarihinde sıfırlama, kültür sıfırlaması, durgunlaştırılması, boşluk oluşturulması olarak göze çarpmaktadır.

Toplumların birbiri ile savaşması demek olan bu durum hakimiyet ve sahip olma ile uygulanmakta olan düzenlerin değiştirilmesi amacıyla veya önceden gelen konumların kaybedilmesi endişesini taşıyarak saldırıya geçilme halidir.

İnsanlık tarihinde savaşlar her zaman özgürlüklerin kısıtlanmasına ve onun hızla ilerlememesine ya da hızla ilerleyen özgürlüklerin tehlikeli hale gelme risklerinde ortaya çıkmaktadır.

Tarihin gelişiminde hızla ilerlenirken birden hendeklerin, çukur alanların gelmesine benzer bir yeryüzü şekillerinin varlığı gibi insanlık kültürünün ilerlemesinde tümsekler ve çukurlar ile karşılaşılmaktadır.

İnsanın nüfusunu dengeleyecek kendisinden başka canlı ortaya çıkmaması insanın kendi kendisini dengelemeye zorlama halini ortaya çıkarmaktadır. 

Hastalıklar, kazalar, afetler, belalar ile insanlık kendi içinde doğal akışında seleksiyona uğrar iken bu oranların nüfus artışı karşısında az olması çevre insanların merkeze hücumu ve pay istemeye başlaması halinde merkezden çevreye karşı savaşla cevap verilmesi de söz konusudur savaş olgusunda.

Merkezin çevre kaynaklarını kullanmaya devam etmek amacı ve bu sürecin kesintiye uğramama telaşı da savaşı beraberinde taşımaktadır. 

Küresel mali hesaplarda gezen, göçebe paranın, sermayenin, yerleşik merkezlerden tarafından kontrol edilme ve dağılma tehlikesinden uzak olma çabası vardır. Sermayenin vatanı yoktur, ülke yöneticilerin ise vardır. Sermaye yöneticileri küresel olarak kontrol altına alınmamak ve özgürce davranmak, görünmemek, hesap verebilir olmamak peşindedirler. Ülke yönetimlerin haksız baskısı ve yaptırımlarına takılmak istememektedirler. Kar miktarlarından büyük miktarda vergi oranlarını vermek istememektedirler.  

Küresel mali krizlerin savaşları tetiklediği ve ateşlediği alanlara geldik. Mali krizlerin savaşlar ile aşılacağı fikri bir çok ülke yöneticisinin zihninde artmaya başlamaktadır. 

Ülke yöneticileri sermaye yöneticileri ile gizli bir savaş yürütmektedir. 

Ülke yöneticileri kendi merkezlerinden küresel dolaşıma geçmekte ve bunu yaparken görülmektedirler. 

Sermaye yöneticileri birer hayalet gibi dolaşmakta ülke yöneticilerini takip ederek ve onların hareketini daraltacak, yavaşlatacak engelleyecek planlar yapmaktadırlar. 

Ülke yöneticileri ile sermaye yöneticileri arasındaki savaş öyle bir hale gelir ki artık ikisi arasındaki savaş toplumların savaşı olma riskine dönüşebilir. Görünmeyen savaştan ya da vekalet savaşından görünen toplumların savaşına doğru ilerleme riski vardır. 

Vekalet savaşlarında paralı orduları sermaye yöneticileri yönetmekte ve ülke yöneticilerin silahlarını kendilerine çevrilmesine çalışmaktadırlar. 

Ülke yöneticileri ise gizli kurum ve güçlerini belli ve belirsiz olarak sermaye yöneticilerine yönlendirmekte ve onları kontrol altına almaya çalışmaktadır. 

2001 dünya ticaret merkezinin yıkılması dünya ticaret merkezine itirazı taşıyordu. Bu mesajı alan ülke yöneticileri tüm dünyada sermaye yöneticilerinin araştırılmasına başladılar.

Hala bu süreç devam etmektedir. Günümüzdeki Balkan ve Gazze savaşları ülke yöneticileri ile sermaye yöneticilerin uzun süre önce başlamış olan vekalet ve gizli savaşların halktan saklanamaz hale gelmesi halidir. 

Hepimizin endişesi ise bu ülke ve sermaye savaşlarının halkların yararına olacak şekilde sonlandırılmasıdır. Bu da yeni ekonomi ve ülke yönetim tarzları ile olabilecektir. Bu yeni ekonomi ve ülke yönetim tarz şekilleri önceki tarih örneklerden olmamalıdır. 

Yepyeni ülke ve ekonomi yönetim tarzları oluşturmak zorundayız. 

Ekonominin döngüsel, ülke ve özel ekonomi yönetimlerinin de yetki ve görev sınırlarını belirleyen ve sadece o yönetim işlerine odaklanmalarını sağlayan yeni yönetim modelleri oluşturmalıyız. Çünkü kurumların istikrarını olumsuz yöne çeken ve amacından saptıran unsur kişisel yargı ve kararlardır. Bir çok kurum amacı ve süreci bitmesine rağmen kişiler tarafından hala değişmesi gereken kurumların devam etmesinde zaaf içinde bulundukları saptanmaktadır.   

Bu yeni yöntemler üçüncü dünya savaşından sonra mı yoksa onun çıkmasını engellemeye yönelik olarak mı ortaya çıkacaktır bunu bilmek, tahmin etmek zordur. Savaştan önce olması toplumların tarihteki olduğu gibi büyük acılar çekmemesini sağlayabilir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...