Arap devrimleri gecikmiş bir süreçtir. Geciktirilmiştir. Liderlerin yerlerini koruma isteğinde baskıcı yöntemleri uygulamaları barışın en geçerli yöntemi olarak benimsenmişti halk tarafından. Alt yapı ve üst yapının yeterli olmayışı böyle yönetilmeye itiyordu. Günümüzde ikinci bir Fransız ihtilali yapılsa idi bu burjuvanın yönlendirmesi değil, başka unsurlar yolu ile olurdu..
Arap devrimlerin en önemli nedeni ekonomik sorunlar ve insanca yaşama olanaklarının gelişmemiş olmasıdır. İnsanca yaşama olanakları temel ihtiyaçların giderilmesi ve modern yaşama şartlarının oluşturulmasıdır. Arap ülkeleri bilim insanı, sanatçı, düşünür, başarılı iş insanlarını dünyaya ihraç etmiştir. Beyin ve servet göçü sürekli hale gelmiştir. Bu nedenle kendi ülke kaynakları kültürel ve ticari olarak yatırımına dönüşmemiştir. Alt yapı olan belediyecilik ve resmi, sivil kuruluşlarının özerkliği(Eğitim, sağlık vb.) sağlanamamış haliyle demokrasi için adımlar çok yavaş şekilde yol almıştır.
Mısır'da liderin görevi bırakması bir çok oluşacak sorunların önüne geçmiştir. Askeri yönetiminden sonra seçimle gelen lidere darbe yapılması bu ülkelerin henüz demokrasiye geçmeye hazır olmadığının göstergesi olmuştur. Fransız ihtilali bile tamamlanmak için en az otuz yıl geçmesi gerekmişken Arap ülkelerinin kurumsal(alt yapı) ve düşünsel(üst yapı) yapısının tamamlanmaması en az yirmi yılı bulacağını düşündürüyor. Küreselleşen günümüz açısından bu süre daha da azalma olanağı bulunmaktadır.
Libya'daki ve Irak'taki liderlerin( dublör bile olsa) infazı trajik bir şekilde olmuş, Suriye ise bazı dış güçlerce korunan liderinin iç savaşı hala sürmektedir.
Halkların günlük meşguliyetleri kendileri için çok önemlidir. Yaşamaları onlar için öncelikli bir konudur. Liderlerin toplum düzenini sağlamaları açısından gerekli olduğunu bilirler. Baskılara, sınırlamalara, haksızlıklara uzun süre dayanırlar. Yönetimin değişmesini, ülkenin gerekli gelişmesi hakkında eylemleri sınırlıdır kendi yaşam koşullarında. Halkın ülke konularına iki yolla güçlü bir şekilde katılırlar. Birincisi bir lider belirleyerek veya öne çıkmış bir lideri seçerek. İkincisi Fransız ihtilalinde görülen burjuvazinin bilim, sanat ve felsefik alanın dikkatini, bilgisini halka yönlendirmesiyle halkın devrim yapacak şartlarının, birlikteliğinin oluşturulmasıdır. Arap devrimlerinde ne bir burjuvazi ne de bilim, sanat ve felsefik alt yapı bulunmaktadır.
Arap devrimleri yeni bir yolla çıkmıştır. Sanal alanın gelişmesi ile halkın birbiri ile iletişimi artmış ve yerel ve küresel aktivistlerin öncülüğünde kendini feda eden bir kısım bireyler ortaya çıkmıştır. Kendini yakan, ölümüne direnen kesimler artmaya başlamasıyla büyümüştür. Protestolar uzamış ve halk hareketine dönüşmüştür. Bu ülkelerin yıllarca ihraç ettiği fikirsel ve ticari kesimin aktivisler arasında bulunması olasıdır. Kendilerini ortaya sunmamalarının nedeni ülkelerindeki demokrasi şartlarının henüz oluşamayacağının bilincinde olmalarıdır.
Arap devrimleri ne tamamlanmış ne de yok olmuştur. Alt yapı ve üst yapının gelişme süreçlerinde kendisinin varlığını gösterecektir. Alt yapı belediyecilik, resmi ve sivil kurumların kalıcılığı ve etkisi, bilimsel, sanatsal ve felsefik üst yapının gelişme olanaklarının artmasıyla kendi devrimlerini sırasıyla devam ettirecektir.
Dini merkezin bu devrimlere maalesef olumlu katkısı olamamıştır. Merkezin dini olarak aslına sadık kalması ve izinden gitmesi, örnek olması günümüzde İstenilen bir büyük bir olgudur.
Vatikanın dünya dindaşlarını temsil etmesi yanından islamın merkezi hem fikirsel hemde dünya görüşü ve yaşayışı olarak dindaşlarına ümit vermemektedir.
Birlik oluşturma, sistem geliştirme, ilişkilerin en iyi ve en ideal şeklini arama, gayret etme hedefinden uzak görünmektedir.
Dinin gerektirdiği olan islam birliğinin kurulması ve evrensel inanç değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve temsil edilmesi amaçlarının gerçekleşmesine tüm islam dünyasınca ihtiyaç duyulmaktadır.
Arap devrimlerin en önemli nedeni ekonomik sorunlar ve insanca yaşama olanaklarının gelişmemiş olmasıdır. İnsanca yaşama olanakları temel ihtiyaçların giderilmesi ve modern yaşama şartlarının oluşturulmasıdır. Arap ülkeleri bilim insanı, sanatçı, düşünür, başarılı iş insanlarını dünyaya ihraç etmiştir. Beyin ve servet göçü sürekli hale gelmiştir. Bu nedenle kendi ülke kaynakları kültürel ve ticari olarak yatırımına dönüşmemiştir. Alt yapı olan belediyecilik ve resmi, sivil kuruluşlarının özerkliği(Eğitim, sağlık vb.) sağlanamamış haliyle demokrasi için adımlar çok yavaş şekilde yol almıştır.
Mısır'da liderin görevi bırakması bir çok oluşacak sorunların önüne geçmiştir. Askeri yönetiminden sonra seçimle gelen lidere darbe yapılması bu ülkelerin henüz demokrasiye geçmeye hazır olmadığının göstergesi olmuştur. Fransız ihtilali bile tamamlanmak için en az otuz yıl geçmesi gerekmişken Arap ülkelerinin kurumsal(alt yapı) ve düşünsel(üst yapı) yapısının tamamlanmaması en az yirmi yılı bulacağını düşündürüyor. Küreselleşen günümüz açısından bu süre daha da azalma olanağı bulunmaktadır.
Libya'daki ve Irak'taki liderlerin( dublör bile olsa) infazı trajik bir şekilde olmuş, Suriye ise bazı dış güçlerce korunan liderinin iç savaşı hala sürmektedir.
Halkların günlük meşguliyetleri kendileri için çok önemlidir. Yaşamaları onlar için öncelikli bir konudur. Liderlerin toplum düzenini sağlamaları açısından gerekli olduğunu bilirler. Baskılara, sınırlamalara, haksızlıklara uzun süre dayanırlar. Yönetimin değişmesini, ülkenin gerekli gelişmesi hakkında eylemleri sınırlıdır kendi yaşam koşullarında. Halkın ülke konularına iki yolla güçlü bir şekilde katılırlar. Birincisi bir lider belirleyerek veya öne çıkmış bir lideri seçerek. İkincisi Fransız ihtilalinde görülen burjuvazinin bilim, sanat ve felsefik alanın dikkatini, bilgisini halka yönlendirmesiyle halkın devrim yapacak şartlarının, birlikteliğinin oluşturulmasıdır. Arap devrimlerinde ne bir burjuvazi ne de bilim, sanat ve felsefik alt yapı bulunmaktadır.
Arap devrimleri yeni bir yolla çıkmıştır. Sanal alanın gelişmesi ile halkın birbiri ile iletişimi artmış ve yerel ve küresel aktivistlerin öncülüğünde kendini feda eden bir kısım bireyler ortaya çıkmıştır. Kendini yakan, ölümüne direnen kesimler artmaya başlamasıyla büyümüştür. Protestolar uzamış ve halk hareketine dönüşmüştür. Bu ülkelerin yıllarca ihraç ettiği fikirsel ve ticari kesimin aktivisler arasında bulunması olasıdır. Kendilerini ortaya sunmamalarının nedeni ülkelerindeki demokrasi şartlarının henüz oluşamayacağının bilincinde olmalarıdır.
Arap devrimleri ne tamamlanmış ne de yok olmuştur. Alt yapı ve üst yapının gelişme süreçlerinde kendisinin varlığını gösterecektir. Alt yapı belediyecilik, resmi ve sivil kurumların kalıcılığı ve etkisi, bilimsel, sanatsal ve felsefik üst yapının gelişme olanaklarının artmasıyla kendi devrimlerini sırasıyla devam ettirecektir.
Dini merkezin bu devrimlere maalesef olumlu katkısı olamamıştır. Merkezin dini olarak aslına sadık kalması ve izinden gitmesi, örnek olması günümüzde İstenilen bir büyük bir olgudur.
Vatikanın dünya dindaşlarını temsil etmesi yanından islamın merkezi hem fikirsel hemde dünya görüşü ve yaşayışı olarak dindaşlarına ümit vermemektedir.
Birlik oluşturma, sistem geliştirme, ilişkilerin en iyi ve en ideal şeklini arama, gayret etme hedefinden uzak görünmektedir.
Dinin gerektirdiği olan islam birliğinin kurulması ve evrensel inanç değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve temsil edilmesi amaçlarının gerçekleşmesine tüm islam dünyasınca ihtiyaç duyulmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder