Suç ve Ceza
Bir insan neden suç işler ve kanun dışı davranır ?
Kişi, olay ve şartlar derinlemesine analiz edildiğinde az sayıda temel nedenleri olduğu sonucuna ulaşırız.
Bir suçun en temel tanımı; bir insanın suç işlemesi genlerinden gelen doğa kanunlarını, toplum ve devlet kanunlarından önde ve önceliğinde görmesi ve kullanmasıdır. Halk dilinde "Orman kanunları" şeklinde tanımlanabilen bu kanuna " Vahşetin Çağrısı" da denilebilir.
Doğada insan haricinde hiçbir canlıda vicdan yoktur.Çünkü aralarında sözlü veya yazılı kural, kanun, inanç, ahlak oluşturmamışlardır. Hareketleri avlanmak, av olmaktan kurtulmak(kaçmak) cinsellik ve oyun (yavruların yetişkinliğe hazırlanması) gibi sınırlı hareket amaçları vardır. Bedensel değişimleri dna yapar. Kullanılan organlar gelişir, kullanılmayanlar kaybolur. Saldırganlık yeteneğine ait veya savunmaya ait değişimler. Bir arslan hiç ceylan yediği veya bir sırtlan öldürdüğü için vicdan azabı suçluluk duymaz. Çünkü orman kanunundan haberi yoktur ve kendisi koymamıştır. Dna'sının canlılık kuralları ona hakim olmaktadır.
İnsan toplum yaşamasıyla kanunlar geliştirmiş ve içindeki dna veya doğa yasalarını dönüştürmüştür. Av (çalışma ve başarı kazanma) Av olmaktan kaçma ( Hastalık, bela, kaza, vb kötü durumlardan kendini koruma) Cinsellik (evlilik, aile, birlikte yaşama vb.) oyun ise insana ait tüm değişim ve dönüşümlerin eğitimi, öğretimi, meslek kazandırma vb.)
İnsanın suç işlemesinin temelinde en önemli unsur doğa yasalarına tabi olma yani normal insan için vahşete dönme davranışıdır.
Bu davranış şeklinin kişide ortaya çıkışının bir çok yolla bahaneleri bulunmaktadır. " Şeytana uydum" " Beni tahrik etti" " Buralarda kanun benim" " Toplum ve devlet kanunlarına güvenmiyorum, ben avukat, savcı, hakim ve cellat oldum" " Kral ve kanun benim" " Para için yaptım." " Sevdiğim için, liderim emretti, emir geldi, inancım gereği, intikam davası gereği vb."
Suçun temeli bir bahaneleri bindir.
Başarı ve Ödül
"Ailemizin iftiharı" "Okulumuz en başarılı öğrencisi ve gururu" " Şehrimizin en büyük ve saygın kişilerinden" " Sanatının zirvesinde ödüle doymuyor" " Vergi rekorları kırıyor" " Balkanların bir numarası" " Orta doğunun lider ülkesi" " Kıta, kıtalar hakimi" " Afrika aslanı" " Asya Kaplanı" " Bulunmaz Hint kumaşı" " Pahalı Çin ipeği" " Futbolun kralı, imparatoru" " Atletizmin çitası" " Yüzmenin yunusu" ....
Önemli olan artık bu kalabalık nüfusta, en iyi olmak değil, standardı yaşamaktır. En iyiler hep olacaktır zaten bu yarış, rekabet oldukça. Kitlelerin ödül maratonu düz yol değil artık yokuş yukarı çıkışlardır yönetim ve sistemler sayesinde.Serbest piyasanın etiğe sığmayan havuç gösterme, lüks yaşantıya özendirme, binler, milyonlar darlıkta iken, bolluk, şatafatlı yaşama hayalini bireye bir hakmış gibi sunma politikalarıdır. Ürünü veya hizmeti tanıtmak, sunmak için bu yöntem hala cazip onlar için başka çıkar yol bulamıyorlar çünkü.
Her bireye dünyanın en önemli, en değerli insanı imajı yaratılmaya çalışılıyor. Bu yönetimin yanlış olması insanın ödüle, başarıya, kazanımlara doymaması hala sırada ne var diye sorması karşısında " Hiçlik hesaplaşmasında" başarısızlık yaşayıp uyuşturucu, alkol bağımlılığı ile intihar yoluna doğru meyletmesini ABD sanat tarihinden izledik yıllarca, aradaki fark yaş erkene çekildi. Ünlü ve değer kazanmış bir insanın önündeki taşa çarpıp veya içtiklerinden denge sorunu yaşayıp düşmesini anlayamaması veya onu sevmeyenlerden duyduğu ufak bir eleştiri okunun füze etkisi yaratmasını kavrayamaması içindeki çelişkilerin büyüdüğünü gösterir bizlere.
Çağımız insanının bilgiye bakışı mutlu veya mutsuzluğunu yaşatıyor. Aldığı bilgileri kullanma ve değerlendirme şekli önce zihninde sonra yaşantısında mutlu veya mutsuz olmasını belirliyor. Kıyaslama, rekabet, sahip olma isteğinin tatmin miktarı, beklenti ve isteklerinin karşılanma olasılığı, eksiklik hissi, rahatsızlık, tüketimde hedeflen pahalı ve lüks kitleye girme isteği, kanunların ve devletin ayrıcalıklarına sahip olma isteği, yalnızlık korkusu, geleceğe dair endişeler, ideolojik ve düşünce ayrılıkların özgürlük ve haklarını engelleme endişesi, aldatılma endişesi, güven bunalımları. Zihinlerdeki ülke, inanç, barış, kardeşlik, saygı, sevgi, yardımlaşma, eşitlik, adil ekonomik dağılım var iken yaşananlar ise birer kabus niteliğinde olması. Amaç ve istenilen olan mutlu, huzurlu, refah birey ve toplum hayallerinin gün geçtikçe daha da kötüleşme endişesi dünya insanlarını, halklarını kuşatmış durumdadır sanki.
Sorun nerededir ?
Sorun şudur: Küreselleşme ile tüm insan ve halk yaşantıları bir denge arayışındadır. Küresel politika yöneticileri ve yönlendiricileri ile halkların yaşam standardı arayışı, isteği uyuşmamaktadır.
Bir ovada rahatça çiftçilik(üretim,çalışma) yapmak isteyen milyarlaca insanın bahçe ve tarlalarına at üstünde ellerinde bin bir silahla, havadan kendilerine eşlik eden sayısız şahin, doğan sürüsü ile yağma ve talan için giren binlerce, milyonlarca avcının hem çiftçilerle hemde birbirleriyle pay, ganimet, ürün, eşya, arazi kapma kavgasıyla ortalık toz dumana boğulmuş manzarası görülmektedir.
Çözüm : Eğitim, kanun, sistem, doğru ve iyi yönetim seçimi, bireysel ve toplumca ülke ve üretim yönetimlerinin etki ve sınırlarının belirlenmesi yani hep halklar için yapılan kanunların ve yeni düzenlenmelerinin yönetimler için de oluşturulması dönemi gelmelidir.
Özkan Salman
Bir insan neden suç işler ve kanun dışı davranır ?
Kişi, olay ve şartlar derinlemesine analiz edildiğinde az sayıda temel nedenleri olduğu sonucuna ulaşırız.
Bir suçun en temel tanımı; bir insanın suç işlemesi genlerinden gelen doğa kanunlarını, toplum ve devlet kanunlarından önde ve önceliğinde görmesi ve kullanmasıdır. Halk dilinde "Orman kanunları" şeklinde tanımlanabilen bu kanuna " Vahşetin Çağrısı" da denilebilir.
Doğada insan haricinde hiçbir canlıda vicdan yoktur.Çünkü aralarında sözlü veya yazılı kural, kanun, inanç, ahlak oluşturmamışlardır. Hareketleri avlanmak, av olmaktan kurtulmak(kaçmak) cinsellik ve oyun (yavruların yetişkinliğe hazırlanması) gibi sınırlı hareket amaçları vardır. Bedensel değişimleri dna yapar. Kullanılan organlar gelişir, kullanılmayanlar kaybolur. Saldırganlık yeteneğine ait veya savunmaya ait değişimler. Bir arslan hiç ceylan yediği veya bir sırtlan öldürdüğü için vicdan azabı suçluluk duymaz. Çünkü orman kanunundan haberi yoktur ve kendisi koymamıştır. Dna'sının canlılık kuralları ona hakim olmaktadır.
İnsan toplum yaşamasıyla kanunlar geliştirmiş ve içindeki dna veya doğa yasalarını dönüştürmüştür. Av (çalışma ve başarı kazanma) Av olmaktan kaçma ( Hastalık, bela, kaza, vb kötü durumlardan kendini koruma) Cinsellik (evlilik, aile, birlikte yaşama vb.) oyun ise insana ait tüm değişim ve dönüşümlerin eğitimi, öğretimi, meslek kazandırma vb.)
İnsanın suç işlemesinin temelinde en önemli unsur doğa yasalarına tabi olma yani normal insan için vahşete dönme davranışıdır.
Bu davranış şeklinin kişide ortaya çıkışının bir çok yolla bahaneleri bulunmaktadır. " Şeytana uydum" " Beni tahrik etti" " Buralarda kanun benim" " Toplum ve devlet kanunlarına güvenmiyorum, ben avukat, savcı, hakim ve cellat oldum" " Kral ve kanun benim" " Para için yaptım." " Sevdiğim için, liderim emretti, emir geldi, inancım gereği, intikam davası gereği vb."
Suçun temeli bir bahaneleri bindir.
Başarı ve Ödül
"Ailemizin iftiharı" "Okulumuz en başarılı öğrencisi ve gururu" " Şehrimizin en büyük ve saygın kişilerinden" " Sanatının zirvesinde ödüle doymuyor" " Vergi rekorları kırıyor" " Balkanların bir numarası" " Orta doğunun lider ülkesi" " Kıta, kıtalar hakimi" " Afrika aslanı" " Asya Kaplanı" " Bulunmaz Hint kumaşı" " Pahalı Çin ipeği" " Futbolun kralı, imparatoru" " Atletizmin çitası" " Yüzmenin yunusu" ....
Önemli olan artık bu kalabalık nüfusta, en iyi olmak değil, standardı yaşamaktır. En iyiler hep olacaktır zaten bu yarış, rekabet oldukça. Kitlelerin ödül maratonu düz yol değil artık yokuş yukarı çıkışlardır yönetim ve sistemler sayesinde.Serbest piyasanın etiğe sığmayan havuç gösterme, lüks yaşantıya özendirme, binler, milyonlar darlıkta iken, bolluk, şatafatlı yaşama hayalini bireye bir hakmış gibi sunma politikalarıdır. Ürünü veya hizmeti tanıtmak, sunmak için bu yöntem hala cazip onlar için başka çıkar yol bulamıyorlar çünkü.
Her bireye dünyanın en önemli, en değerli insanı imajı yaratılmaya çalışılıyor. Bu yönetimin yanlış olması insanın ödüle, başarıya, kazanımlara doymaması hala sırada ne var diye sorması karşısında " Hiçlik hesaplaşmasında" başarısızlık yaşayıp uyuşturucu, alkol bağımlılığı ile intihar yoluna doğru meyletmesini ABD sanat tarihinden izledik yıllarca, aradaki fark yaş erkene çekildi. Ünlü ve değer kazanmış bir insanın önündeki taşa çarpıp veya içtiklerinden denge sorunu yaşayıp düşmesini anlayamaması veya onu sevmeyenlerden duyduğu ufak bir eleştiri okunun füze etkisi yaratmasını kavrayamaması içindeki çelişkilerin büyüdüğünü gösterir bizlere.
Çağımız insanının bilgiye bakışı mutlu veya mutsuzluğunu yaşatıyor. Aldığı bilgileri kullanma ve değerlendirme şekli önce zihninde sonra yaşantısında mutlu veya mutsuz olmasını belirliyor. Kıyaslama, rekabet, sahip olma isteğinin tatmin miktarı, beklenti ve isteklerinin karşılanma olasılığı, eksiklik hissi, rahatsızlık, tüketimde hedeflen pahalı ve lüks kitleye girme isteği, kanunların ve devletin ayrıcalıklarına sahip olma isteği, yalnızlık korkusu, geleceğe dair endişeler, ideolojik ve düşünce ayrılıkların özgürlük ve haklarını engelleme endişesi, aldatılma endişesi, güven bunalımları. Zihinlerdeki ülke, inanç, barış, kardeşlik, saygı, sevgi, yardımlaşma, eşitlik, adil ekonomik dağılım var iken yaşananlar ise birer kabus niteliğinde olması. Amaç ve istenilen olan mutlu, huzurlu, refah birey ve toplum hayallerinin gün geçtikçe daha da kötüleşme endişesi dünya insanlarını, halklarını kuşatmış durumdadır sanki.
Sorun nerededir ?
Sorun şudur: Küreselleşme ile tüm insan ve halk yaşantıları bir denge arayışındadır. Küresel politika yöneticileri ve yönlendiricileri ile halkların yaşam standardı arayışı, isteği uyuşmamaktadır.
Bir ovada rahatça çiftçilik(üretim,çalışma) yapmak isteyen milyarlaca insanın bahçe ve tarlalarına at üstünde ellerinde bin bir silahla, havadan kendilerine eşlik eden sayısız şahin, doğan sürüsü ile yağma ve talan için giren binlerce, milyonlarca avcının hem çiftçilerle hemde birbirleriyle pay, ganimet, ürün, eşya, arazi kapma kavgasıyla ortalık toz dumana boğulmuş manzarası görülmektedir.
Çözüm : Eğitim, kanun, sistem, doğru ve iyi yönetim seçimi, bireysel ve toplumca ülke ve üretim yönetimlerinin etki ve sınırlarının belirlenmesi yani hep halklar için yapılan kanunların ve yeni düzenlenmelerinin yönetimler için de oluşturulması dönemi gelmelidir.
Özkan Salman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder