İnternet
Sanal ağlar, fiber kablolar, metal ve cam, yarı iletken etrafı plastik koruma ile kaplanmış kablolar ile dünyanın tüm yerleşim yerlerine doğru uzanmaktalar.
Alt yapısı metal, cam ve plastik kablolar elektrik ve elektro-manyetik olarak ses ve görüntü iletiyorlar.
Canlının görme ve işitme duyularına hitap eden iki önemli unsur.
Göz ve kulak
Göz, etrafındaki çevrenin anlık göz kırpmaları ile biyo-fotoğrafını çekerken, kulak ise çevrede görünmeyen ses dalgalarının etki sürecinin sonuçlarını kategorilere almak için iç kulaktan işitme merkezine göndermekte.
İnternetteki insan
Gözleri ile izlediklerini hafızasına sabitlenmiş resim olarak gönderirken, duydukları seslerini tonlarını, tınılarını hafızasına kaydetmekte.
Aynı konulardaki görme ve duyma yoğunlaşmalarıyla artık beyin sistemine tanıdık ve yakın hale gelen görüntüler ve sesler adeta bire bir kopyası olmaya ve hafızadan ön bilince aktarımı da gayet anlaşılır ve doğru olarak olmakta.
Bir filmin sahne anları, bir müziğin bir çok ahenkli sesindeki düzeni ve ona eklenen özgün sanatçının sesleri hafızada çok daha yer kaplamakta ve yerini, kapladığı hücrelerdeki alanının arttırmakta.
Müzik ve film kategorileri temsil eden nöron ağlarının altında hücrelerde kayıtlı bu bilgiler belli bir mekana bağlı olmamanın verdiği havada boşlukta esen bir rüzgar, bir bulut gibi zihinde dolaşmakta.
Sanat, bireyin zihninde mekansız ve sabit olmayan, hareketli bir şekilde bir tarzda dolaşmakta. Sanat merkezleri olan sanatçıların her yerde ve her zamanda olmaları gibi, onların yeryüzünde dolaşmaları gibi sanata ait izler internetteki sitelerinde olsa da zihinlerde sürekli bir hareket ve dolaşım halinde bulunmaktalar.
İnternet iletişim teknolojisine sanat ile ilgili olarak giriş yapmış bulunmaktayız.
Edebiyat sıraya girmekte, edebiyat eserleri onları sunan kişisel ve belirgin olan yazarların zihinlerinden akıp gelen duygu, yaşantı ve düşüncelerinin bir sunumu. Onlardan alınan her bilginin merkezleri bulunan bir edebi bilgiler şeklinde zihinlerde yer etmesi gerçekleşmekte.
Edebi bilgilerin merkezi ve kaynağı belli. Bir yazarın yaşama ve hayata karşı duyguları, tecrübeleri, bilgilerin yer aldığı bir edebi eserde onun bilgeliği ile tanışma gerçekleşir.
İnternet ve yaşam konusuna sanat ve edebiyat ile giriş yaptık.
İnternetin insan yaşamındaki önemi ve gelişmesi üzerine araştırıyoruz.
İletişim teknolojilerinin en önemli dalı haline gelmesi, interneti bu alanın ana yolu, merkez yolu haline getirmekte.
İnternet küresel olarak tüm insanların zihinlerinden diğer zihinlere uzandığı bir bir ağ niteliğindedir.
Türümüzün birbiri ile en önemli özelliği zihin ve onun uzantısı düzenli ve planlı ses ile ve görüntü ile bağlantıda olması halinde olmasında önemli bir araçtır internet.
Zihinden zihine bağlantıda bir araçtır internet. Koku, tatma ve dokunma duyularımızın görme ve işitme duyularımızdan aldığımız bilgiler ışında harekete geçtiğini de söyleyebiliriz.
Bir yemek tarifini izlediğimiz veya dinlediğimizde tat alma duyumuz tam olmasa da aktif oluyor. Özellikle aç isek. Kadın veya erkek görüntülerinden ilgi oluşabiliyor dokunma duyularımızda az veya çok. Sunumlardaki kötü kokuları çağrıştıran görüntüler ve anlamlı veya refleks olarak sunulan seslerden koku alma duyumuz aktif oluyor belli, belirsiz olarak.
Tat, koku ve dokunma duyularımız görme ve işitme duyularımızın verilerini zihinsel doğrulama ile kabul ediyor yaşanmışlık algısında, onların gerçek veya gerçeği temsilleri olarak.
İnternetteki görüntüler ve sesler gerçeklerinin bir temsilleridir. Görüntü ve ses önce cihazlara ekleniyor sonra enerji halinde kablolar veya radyo ve elektro-manyetik dalgalar halinde hızla yeryüzünde taşınıyorlar. Ulaştıkları merkezlerdeki sunucu cihazlarda tekrar insan zihninin anlayabileceği tarza, şekillere dönüştürüyorlar. Dolayısı ile görüntü ve sesler parçalara ayırılıp tekrar birleştiriliyorlar.
Kozmolojik evren buna izin veriyor, yapısında var.
Madde ve enerjinin görüntü ve seslerinin aktarılabilmesinin nedeni zaten madde ile enerjinin birbirine dönüşme özelliğinde olmasındandır.
Bir canlının yapısında bu özellik bulunabilir mi ?
Canlı önce madde ve enerjiye dönüştürülüp sonra mekanda taşınıp sonraki yerde tekrar birleştirilsin. Öncelikle bir canlı hücrelerini parçaladığımızda, ayırdığımızda onun var olma, varlık nedeni ortadan kalmaktadır. Bir hücre atomlarına ayrıldıktan sonra artık o bir bütünsel canlı özelliğini yitirmektedir. Hücre parçalanmış atomlarına bölünmüştür. Fakat atom da olsa yine bir canlı atomu denilebilir mi ?
Bunu konunun detaylarını araştırmak bilimin işi.
Biz olayı felsefe olarak inceliyoruz. Eğer hücre atomlarına ayrıldığında hala bir canlı atomu olarak kalıyor ise diğer canlı atomları ile birleşip yeni bir canlı oluşturma potansiyelini taşıyor demektir.
Bunun keşfi yaşam için insan düşüncesi için bir çığır açıcı olur. Böyle olabileceği yolundan gidersek, canlının canlıya geçişinde sürekli bir tekrar olduğu fikrine ulaşırız. Böyle olması aslında yaşamış ve var olmuş tüm canlıların yok olmadığı hala varlıklarını sürdürdükleri anlamını ortaya çıkarır.
Şu an ki bilgimiz ile canlının bir yerden bir yere önce madde veya enerjiye dönüştürüp sonra tekrar aynı haliyle ulaştırılamayacağının fikrindeyiz. Canlılık birleşik bir yapıdır. Parçalanırsa, varlığını kaybeder. Buna canlının ölümü diyoruz. Bilinen yaşamdan kopuş olarak alıyoruz. Tohum ve yumurta olarak ortaya çıkış ilkelerinin dışında bir oluşunu henüz bilmiyoruz. Tohum ve yumurta ısı, ışık, hava, su ve besin şartlarında büyümesini başlatıyor ve devam ediyor. Onların tamamlanma bilgileri basınçlanmış, vakumlanmış olarak dar bir alana sıkıştırılmış haldedir. Canlının tamamlanma şekli mikro ölçekte tohumda ve yumurtada bulunmaktadır. Havanın basıncı, nemi ve sıcaklığı, tohum ve yumurtanın bulunduğu mekan ve çevresinin, ortamının uygunluğu ile tamamlanmaya doğru hareket etmekte.
İnternetteki bilgilerin bir merkeze ulaştığında mikro ölçekten insan duyularının algılayabileceği makro düzeye ulaştırılması yine teknik olarak gerçekleşmekte. Fakat bu mikro bilgiler önce dönüştürücüde toplanıp bütünleştiriliyor ve bütünleşmeden sonra büyütülüyorlar. Büyütme özelliği mercekler ile oluyor. Canlının yumurta ve tohumdan tamamlanma aşamasına gelmesi ise dıştan aldığı hava, su ve sıcaklık etkilerinin içinde aldıklarının biyo-atom haline dönüştürmesi ile olmaktadır.
Canlı bedensel tamamlamasını genetiğindeki negatif kayıtlarının çevreden gelen pozitif madde ve enerji veya biyo-atomlarının birikmesi ve her biriken pozitif parçaların üstüne, yanına yeni bir negatifinin yeni hali oluşması şeklinde diyalektik bir biçimde gerçekleştirdiği düşünebilir.
Canlı bedensel tamamlanmasını bitirmiş olduğu anda neler olmaktadır ? Canlı tümden negatif genetik kayıtlarını pozitif çevreden aldıkları ile tamamlamış ve varlığının zirvesine ulaşmış durumda ne olmaktadır ? Tabi ki durumunu ve konumunu korumaya çalışmakta olacaktır. Canlı organizmadaki bütünsel işleyiş sürerken sorunlar ile karşılaşacaktır. Öncelikle kozmolojinin termodinamik yasalarına karşı kendini korumaya çalışacaktır. Parçalanma- bölünme- ayrılma- çarpma gibi sıcaklık artışı ve düşüşleri olumsuz etkilerine direnmeye ve korunmaya çalışacaktır. Sonra başka bir canlı tarafından aynı termodinamik ve kozmolojik işleyiş ilkelerinin kendisine uygulanmasını önlemeye, önleyemez ise kendini onarmaya çalışacaktır. Başka bir canlının midesine gitmek artık biyo-atomların o canlıya geçmek anlamına geleceği için bir formdan başka bir forma geçiş devam etmekte midir ? Henüz bunu bilemiyoruz. Halk dilinde " Sen bir zamanlar bir meyve biyo-atomuydun " denebilmektedir.
İnternet şu an biz insanların zihinsel iletişimi temelinde günlük yaşantılarımızı düzenleme ve yardımlaşma, haberleşme, birlikte hareket etme gibi bir çok türümüz için gerekli özellikleri kendinde taşımaktadır.
İnsan olarak türümüz varlığını korumak ve geliştirmek için yaşamak konusunda benzer deneyimler içermek zorundayız. Bir kedi türü dediğimizde doğada kedilerin tüm cinslerinin ortak özellikleri bulunmaktadır. Eğer kedigillerden bir cins ayrı bir yaşama tarzına maruz bırakılırsa veya zorunlu yönelirse kedigillere ait özelliklerinden uzaklaşıp farklı bir türe evrilebilir. Evrimde tür farklılaşmasındaki çevre ve şartları aklımıza gelmektedir. İnsan türü farklılaşmamak için zihinsel olarak teknolojiyi kullanmaktadır.
İnsanlık dışı diye nitelendirdiğimiz tüm olaylar aslında canlılığın temelinden gelen ve her türlü olasılıkları denemek, araştırmak ve bu sayede kozmolojik devasa evrende varlığını korumak adına olanaklarını genişletmek amacıyla oluşmaktadır. Fakat biz türümüzün varlığını koruma amacında insanlık dışı olayların her zaman olabileceğini bilmeli ve onları bu kategoride değerlendirmeliyiz.
İnsanın doğasını kötü olarak nitelendirmek yaşamın temel ilkelerine rasyonel değil, türümüze haklı bağlılığımızın duygusal yaklaşımlarıdır.
İletişim Teknolojileri ve internet türümüzün birlikteliğinde en önemli insan özelliği olan zihnimizin gelişmesinde ve tür bilincine ulaşmada önemli bir aşama olarak ilerlemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder