2 Mayıs 2023 Salı

Varlığa Bakış - 2

Yaşamın içinden, sıkıcı ve olağanüstü anlardan varlığa bakış 

 Birey olarak yaşantılarımızda tutunma ve tutumlarımız vardır. Bir baba  eşi ve çocuklarına dolayısı ile ailesine tutunmuş ve tutumlarını onların ve kendisinin oluşturduğu aile olgusuna göre oluşturmaktadır. Böyle bir durumda bu baba olma hali günlük yaşantılarının temelinde yer alırken diğer olay ve olgular bu temele göre şekillenir. Baba olma olgusu bireyin bilinçaltına yerleşir. Öyle olmak zorundadır. Çünkü bu olguyu bilincinde taşımaktan yorulur. Baba olma halini alt benliğe bırakır. Günlük yaşamın temposunda her hareketinin sonucunda " Ben bir babayım ve bir baba gibi davranmalıyım" ilkesi yetmez. Çünkü modern yaşantılarımız bir baba kimliğine önemli ve değerli hakkını vermekle birlikte onunla sınırlanamaz ve çok geniş bir çerçevededir. 

Günlük modern toplum yaşamı temel kimliklerin genele yayılmasını her olay ve olguya bağlanmasını sabitlenmesini engeller. Varlıktaki olay ve olguların çokluğu ve genişliği " Babalık, annelik vb." gibi bireysel kimliklerin sınırlı ve kısıtlı bırakır. Bunu özellikle yapmaz. Varlığın yapısının büyüklüğü ve sınırlandırılamaz hali buna neden olur. Örneğin bir baba alışverişi nasıl yapacaktır. Kendi öznel isteklerine göre mi yoksa ailesinin öngörebileceği tarzda mı. Tabi ki ailesinin göz alarak yapacaktır. Uygun bir alışveriş ailesi tarafından olumlu ve sevinçle karşılanabilecektir. Yanlış ve gereksiz bir alışveriş eleştirilecektir. Aynı şekilde günü kimlerle geçirdiği ve nasıl davrandığı da ailesi tarafından sorguya çekileceğinden bu bakış açısıyla davranmayı seçecektir. Bireyin yaşama yüklediği bakış açısı varlığın geniş ve büyük halinin bir kısmında kalmasına ve sınırlamasına neden olur. 

Bir babanın veya annenin uzun hedef planları bellidir. Ailesi ile birlikte yaşamını sürdürmek. Çocuklarını büyütmek, sağlıklı ve mutlu beraber ömür sürdürmek. Artık bir baba ve anne olarak hayattaki görevleri belirlenmiş gibi görünmektedir. Hayata geliş amaçları ve varlık içinde yaşantılarını sürdürmeleri hedefleri belirlenmiş gibi görünmektedir. Spor takımı tutmak, belli partiye oy vermek. Hobiler oluşturmak. Çalışma dışında iyi vakit geçirmek, diğer aile üyelerini ziyaret etmek veya ağırlamak, ailesinde ve akrabalarındaki sevinçleri ve hüzünleri paylaşmak, sorunları çözmeye çalışmak, alınganlıklar, küsmeler ve gönül koymalar gibi bir çok ilişki hallerini ve duygularını yaşamak, iş yaşantısı ve aile yaşantısını uzun döneme yayılan hedef ve planlara göre sürdürmek. 

Birey baba kimliğini kabullenmiş ve öyle yaşarken, varlık birden onun düzenini bozacak bir kaza ve bela ile karşı karşıya bırakabilir. Bir trafik kazası, işten ayrılması ve yeniden iş bulmakta zorlanması, aileden birinde oluşan çözümü henüz bulunmamış bir hastalık veya rahatsızlık, iflas etme, aldatma veya aldatılma nedeniyle ayrılmaya varan ilişkiler zinciri, önemli bir karar verme aşamasında anlaşamama ile gizlenmiş plan ve eylem zincirleri ve biriktirilen kızgınlıkların  hızla içten dışa vurulmasıyla ortaya çıkan hayal kırıklıklarıyla gelen soğumaya girilmesi. geleceğe dair hedeflerin farklılaşması, diğer aile üyeleri ve akrabaların etkileri ile gelen aile olma ilkelerinin bozulma riskine girmesi.

Varlık bireyin baba kimliğini kaza ve bela ile zedelemiş görünse de baba veya anne aileden ayrılsa da çocukların varlığında bu kimliği kaybolmaz. Fakat aileden ayrılmış bir baba ve anne bu kimliklerini devam ettirseler de eş olma halini kaybederler. Çocukların kimde kaldığı sorumluluk ve görev açısından anne veya baba vasfını sürdürmesini sağlarken. Çocuk veya çocukları almamış birey baba veya anne kimliğinden çıkmaz. Fakat günlük yaşantısında ise bu kimlikle devam edemez. Çünkü somut kanıtını kaybetmiştir soyut olarak içinde taşımaya  devam eder. Çocukların bakımın üstlenen baba veya anne bu görevi hem somut hem soyut devam ettirebilir.

Ailesinden ayrılmış bir anne veya baba " Neler, neden oldu" şeklinde sorular ile karşılaştığında olayları bir film şeridi gibi zihninden geçirir ve hataların, kazaların, belaların ve bir çok olayın nedenlerini sorgular. Bu sorgulamalarında varlığın neden olduklarını kavrayamaz. Varlığın geniş ve büyük olasılıklarında devam edemez. Kendi dünya görüşüne göre sorgulamalarını zorunlu olarak sınırlar ve karara varır. Çevresine danışır onların fikirlerini alır. Çevresi de belli bir dünya görüşü sınırlarında sonuç çıkarır. Birey son durumu kabul eder. Artık önünde bir çok seçeneğin olduğu bir gelecek açılır. Bu seçeneklerden kendi dünya görüşü ve yaşama isteğinde yaşayacaktır. İlerleyen zaman bu kişiye kontrol edemediklerini kaderi olarak kabullenmesini de sağlayabilecektir.

Aileden ayrılmış bir üye, işinden ayrılmış veya işinde iflas etmiş bir çalışan, kaza, bela ve hastalıkla karşılaşmış bir birey varlığa seslenirler. Zihinlerinde kendileri ve varlık karşı karşıyadır. Birey varlığa seslenir " Neden" diye. Bu birey varlıkta kendini sorgulamaktadır. " Neden" sorusu çevrede başka insana seslenmeyip yaşamı, hayatı ve tüm olanları zihninde birleştirmiş, odaklanmış ve varlıkta kendine sormaktadır " Neden" diyerek. Bu soru bedene hizmet eden zihin tarafından üst bilince sorulmaktadır. Üst bilincini kullanmamıştır yaşarken ve akışta iken. olağan yaşantısında da gerekmemiştir. Dünyaya geldikten ve kültürle tanışırken sorgulamamıştır. Öyle de yapması gerekmektedir. Sorgulaması çocukken öğrenilecek olay ve olguların çokluğu nedeniyle ertelenmiştir. Bir de bedensel hali zihinsel olarak sorgulaması için yaşama deneyimini kazanması gerekmektedir. Çocuk sorgulamayı erteler. Bedensel yaşamının gelişmesi sonrasına bırakır. Fakat bu ertelediğini ömür boyu hatırlamayabilecektir. Çünkü mevcut kendisine sunulan kültür ve yaşam bilgileri onu ömür boyu meşgul edebilecektir. Ancak olağanüstü yaşantı anlarında varlığa " Neden" sorgusunda hatırlatmalarla karşılaşacak ve tekrarlardan kurtulma olanağı olan ertelenmiş sorgularına devam edebilecek veya akışta kalmak için oluruna bırakacak ve yine erteleyecektir. 

Varlık bireye kendisini sadece olağanüstü anlarda hatırlatmaz, boş vakitlerde sıkılma yaşandığı zamanlarda da hatırlatır. Birey bu sıkıcı anlarından kurtulmak için ısrar eder ve oyalanacak bir şey aradığında hemen bulursa varlığın kendini göstermesini, zihinde sorgu zorlamasından kaçmış ve onu ertelemiş olur. 

Bir felsefeci ve düşünür için varlık hep hazır bekler. Varlık, düşünürün tüm sorularını cevaplamaya hazırdır. Yeter ki doğru sorular sorulmalıdır. Bu süreç başlarda çok sıkıcı görünürken zamanla açılmaya ve görünmeye başlar varlığa ait bilgiler. Varlık bilgi saklamaz bireyden. Birey varlığı anlamaya onu öğrenmeye ve onula birlikte düşünmeye hazır olmalıdır. Birey yaşantısındaki önünü kapatana çelişkilerini ya çözmeli ya da onları kabul etmelidir. Bir düşünür kendi hakkındaki sorunları ihtiyaçlar tablosuna göre değil, sıkıcı anlarında çözebilmeli veya onları bilmelidir. Olağanüstü anları beklememelidir. Varlık bireyi sıkar, sıkıştırır. Birey varlığın bu sıkıcılığında bir çok çıkış yolu arar ve bulur genellikle. Bulunan bu yollar saçma, çelişik ve basit olabilmektedir. Birey böyle olsun da sıkıcı olmasın der. Böyle olunca birey varlıkla karşılaşmaktan kaçmış ve sorgulamasını ertelemiş olur. Olağanüstü durumlarda bile az bir sorgulama ile sıkıcılığı es geçip yaşamın meşgul edici akışına kapılmayı seçmesi olasıdır. 

Varlık bireylerin bilinç seviyesini açmaya ve arttırmaya çalışmaktadır. Fakat birey tarihsel alışkanlığı olan yaşamın oyalanmasında kalmayı tercih eder. Birey varlığın bilinçlendirme çabasını kendi yararına çevirmeyi de başarabilir. Bu yol yeteneklerinin keşfine ve uzmanlığına doğru ilerlemesini sağlar. Fakat varlık bireye yeteneklerine ulaştığında yine bana dön çağrısı yapar. Birey yaşamanın hazzında bunu yapmaz, akıştan çıkmak istemez. Varlıkla bağlantısını kurmaz ve mutsuz olduğunu çevresine bağlar nedenlerini çevreden başka insan ve olaylardan arar ve bulamadığı halde sahte gerekçeler yaratır. Bilinçaltında varlığın bilince çağrısına kulak ve zihnini kapatmak vardır. Birey yetenekleri sayesinde yaşamdaki hedeflerine ulaşsa bile boşluk içine girer. Varlığın bilinçlenme çağrısını duymak istemez. Bulunduğu haz sarhoşluğunda mutlu ve mutsuzlukları yaşamayı tercih eder. Çünkü varlığın onda uyandırdığı izlenimleri doğru algılamamış ve hataları, çelişkileri ile yüzleşmek istememektedir. Varlık birey veya insan bilincini açmasını geliştirmeye çalışırken birey vicdan muhasebe kısmından geçemeyeceğini anlayınca bu akışa girmek istemez. Sürekli varlıkla yüzleşmeyi erteler. Çocukluktan bu yana yaptığını yapar ve ertelemeyi sürekli yapar. 

Varlık, insanlık tarihi boyunca bir çok insana bir çok şekilde kendisini hissettirmiştir. Tanrı, tanrı emrini getiren bir melek, cin, şeytan, ilham, kehanet, geleceğe ait vaatler, misyon, vizyon, idealler. Bu bireyler varlığı tam algılayamadıkları ve zihinleri kapsayamadıkları için tarihteki durumları ve önceki tarihlerinden gelen bilgilerin ışığında kendi oluşan dünya görüş, sorgu ve yargıları ile yorumlamışlar ve diğer insanları ikna etmişlerdir. Büyücüler, kahinler, krallar, savaşçılar ve peygamberler.

Günümüzde varlığa bakışımızda artık onun tüm bilgilerini kavrayamayacağımız (en azından bir birey açısından) onun büyüklüğünü ve genişliğini kabul etmekteyiz. Fakat varlığın bilinçli olmaya teşvik ettiğini insan olmanın gerekliliği açısından anlayabiliyoruz. 

Bu günkü varlığa bakış yazımızda, varlıktan aldığımız ilham parçası varlık bizi insan olmanın gereği olarak bilinçli olmaya ve öyle yaşayamaya teşvik ettiğidir. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği artık insan bilincidir diyebiliriz. İnsandan başka canlı yaşamaktadır. İnsan ise yaşamının üzerinde bilincini inşa etmelidir ve etmektedir. 

En azından var olmanın sorgulandığı sıkıcı veya olağanüstü anlarda varlığın onu bilinçli olmaya çağırdığının farkına varması gerekmektedir. Sıkılan bir zihin ile olağanüstü bir olay karşısında veya sonucunda beden aynı şekilde varlıkla karşılaşma anındadır. Felsefeci ve düşünür ise sıkıcılıklarda varlığı fark eder ve bilincini geliştirmeye çalışır, bilincini varlığa yöneltir, olağanüstü anlarda ise bilincini varlıktan, yaşama yöneltir. Fek: İkinci kitabımdan notlar.

   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...