Dünyanın küresel olduğu ve güneş etrafında döndüğünün kesin bilgisine ulaşalı yaklaşık beş yüz yıl oldu. Uzaydan ilk fotoğrafının çekilişinin sadece ellinci yılına yaklaşıyoruz.
Dünyaya ait bilgilerimiz evrene oranla çok fazladır.
Evrendeki doğum yerimiz, yaşadığımız, yaşamayı sürdürdüğümüz, varlığımızı ona borçlu olduğumuz, kalbimiz ve aklımızla bütün duyu, duygu ve düşüncelerimizin evrendeki ilk oluştuğu yer, evrendeki olacaksa yolculuğumuzun ilk ve başlangıç durağı, merkezi, canlılığın kaynağı, ortaya çıkması, bilimlerin en büyük laboratuvarı, inançlarımızın en geniş şekillendiği, en büyük sınavının devam ettiği, sanatının en üst noktası, tarihimiz, hafızamızın en derin olduğu, felsefemizin en genişlediği, şekillendiği, insanlık olarak duyu, duygu ve düşüncelerde son ve tek olarak birleştiğimiz eşşiz, harika, evrende henüz bir örneğini daha göremediğimiz büyük bir varlık, doğa, yeryüzü, gezegen gibi bir çok adı ile anabileceğimiz, nihayetinde en genel anlamıyla "Dünya " diyoruz.
22 Nisan Dünya günü gelmeden yazma gereği duymamın nedeni çevre sorunları başta olmak üzere barış, işbirliği, uyum, birey, toplum ve ülkelerin her ne konuda gelecek planları, hayalleri var ise bunların yanına "Dünya" gibi büyük bir olguyu, kavramı, son nokta olarak, bir gölge gibi, kalp ve zihinlerinde canlı tutmalarını diliyorum.
Dünyaya baktığımızda orada her şeyi görüyoruz. Refahı, mutluluğu, acı, yoksulluğu, hüsranı, terörü, hastalığı, sağlığı, ümidi, hayal kırıklığını, barışı, savaşı, rekabeti, hızlı, sakin, eğlenceyi, şatafatı, lüksü, mütevazi yaşayanları. Ona baktığımız ve kötü olayları gördüğümüzde yeryüzünde umutsuz bir durum olduğunu düşünürken, kara bulutların dağılmasıyla her yerin aydınlanmasını sağlayan güneşin doğuşu gibi iyi olayların olduğunu da görüp tümden kötü, tümden iyi bir yer olmadığını fark ediyoruz. Tümden iyi, tümden kötü insan olmayacağı gibi bir izlenim. Dünyanın sürekli bir hareket içinde olarak bizlere görünümlerini değiştirmesiyle duyu, duygu ve zihinlerimizde de aynı değişimi oluşturması rastlantısal bir iz düşüm olmadığının göstergesidir.
İnsanlık olarak dünyada hala çok küçük ve az durumdayız. Yapacak çok işlerimiz var. Yeni bilgiler, icatlar, düzenlemeler, sistemler, araçlar, keşifler konusunda yeni yolların başındayız.
Dünyada, doğada olan canlılığa ait tüm devinimler ve gelişimler insanlık yaşantı ve ilişkileri içinde kendini sürdürmektedir. En basit ama en önemli olanı, insanın insanla, insanın doğayla devam eden ilişkileridir. Yıkıcı, bozucu, yok edici ilişkiler, yapıcı, yenilenen, sürdürebilir ilişkiler arasında geçmişin hafızası, yaşanan gün ve gelecek planları içine serpilmiş olarak devam eden devinimler ve gelişimler bulunmaktadır.
Hem iyi hem kötü bir arada, doğru da var yanlış da, her yerde çirkinlik artmakta, güzellikler saklanmakta iken yeryüzünde.
Birlikte yaşamamız doğamızın gereği, nasıl yaşadığımız bilimden, inancımızdan, sanatımızdan, felsefemizden gelen irademizle şekillenmektedir.
Hala anlaşamıyorsak nedeni doğamıza aykırı davranıyoruz veya irademize uygun düşünmüyoruz demektir. Büyük sorunların kaynağını bu iki olguyla teste tabi tutarsak çözümlerini araştırmak için doğru saptamalara gidebiliriz.
Dünyaya ait bilgilerimiz evrene oranla çok fazladır.
Evrendeki doğum yerimiz, yaşadığımız, yaşamayı sürdürdüğümüz, varlığımızı ona borçlu olduğumuz, kalbimiz ve aklımızla bütün duyu, duygu ve düşüncelerimizin evrendeki ilk oluştuğu yer, evrendeki olacaksa yolculuğumuzun ilk ve başlangıç durağı, merkezi, canlılığın kaynağı, ortaya çıkması, bilimlerin en büyük laboratuvarı, inançlarımızın en geniş şekillendiği, en büyük sınavının devam ettiği, sanatının en üst noktası, tarihimiz, hafızamızın en derin olduğu, felsefemizin en genişlediği, şekillendiği, insanlık olarak duyu, duygu ve düşüncelerde son ve tek olarak birleştiğimiz eşşiz, harika, evrende henüz bir örneğini daha göremediğimiz büyük bir varlık, doğa, yeryüzü, gezegen gibi bir çok adı ile anabileceğimiz, nihayetinde en genel anlamıyla "Dünya " diyoruz.
22 Nisan Dünya günü gelmeden yazma gereği duymamın nedeni çevre sorunları başta olmak üzere barış, işbirliği, uyum, birey, toplum ve ülkelerin her ne konuda gelecek planları, hayalleri var ise bunların yanına "Dünya" gibi büyük bir olguyu, kavramı, son nokta olarak, bir gölge gibi, kalp ve zihinlerinde canlı tutmalarını diliyorum.
Dünyaya baktığımızda orada her şeyi görüyoruz. Refahı, mutluluğu, acı, yoksulluğu, hüsranı, terörü, hastalığı, sağlığı, ümidi, hayal kırıklığını, barışı, savaşı, rekabeti, hızlı, sakin, eğlenceyi, şatafatı, lüksü, mütevazi yaşayanları. Ona baktığımız ve kötü olayları gördüğümüzde yeryüzünde umutsuz bir durum olduğunu düşünürken, kara bulutların dağılmasıyla her yerin aydınlanmasını sağlayan güneşin doğuşu gibi iyi olayların olduğunu da görüp tümden kötü, tümden iyi bir yer olmadığını fark ediyoruz. Tümden iyi, tümden kötü insan olmayacağı gibi bir izlenim. Dünyanın sürekli bir hareket içinde olarak bizlere görünümlerini değiştirmesiyle duyu, duygu ve zihinlerimizde de aynı değişimi oluşturması rastlantısal bir iz düşüm olmadığının göstergesidir.
İnsanlık olarak dünyada hala çok küçük ve az durumdayız. Yapacak çok işlerimiz var. Yeni bilgiler, icatlar, düzenlemeler, sistemler, araçlar, keşifler konusunda yeni yolların başındayız.
Dünyada, doğada olan canlılığa ait tüm devinimler ve gelişimler insanlık yaşantı ve ilişkileri içinde kendini sürdürmektedir. En basit ama en önemli olanı, insanın insanla, insanın doğayla devam eden ilişkileridir. Yıkıcı, bozucu, yok edici ilişkiler, yapıcı, yenilenen, sürdürebilir ilişkiler arasında geçmişin hafızası, yaşanan gün ve gelecek planları içine serpilmiş olarak devam eden devinimler ve gelişimler bulunmaktadır.
Hem iyi hem kötü bir arada, doğru da var yanlış da, her yerde çirkinlik artmakta, güzellikler saklanmakta iken yeryüzünde.
Birlikte yaşamamız doğamızın gereği, nasıl yaşadığımız bilimden, inancımızdan, sanatımızdan, felsefemizden gelen irademizle şekillenmektedir.
Hala anlaşamıyorsak nedeni doğamıza aykırı davranıyoruz veya irademize uygun düşünmüyoruz demektir. Büyük sorunların kaynağını bu iki olguyla teste tabi tutarsak çözümlerini araştırmak için doğru saptamalara gidebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder