Türkiye Küreselleşirken

Türkiye Küreselleşirken
Ülkemizde, kitlelerin aynı sözlerin söyleyene göre farklılaşmasını görüyoruz.

28 Eylül 2020 Pazartesi

Zihin beden dengesinde Estetik

 Estetik zihin, duygu ve dürtülerin ritmik uyum ve eyleminde ortaya çıkar. 

Eserlere, çevreye ve davranışlara yansır.

İletişimde kendini gösterir. 

Ritüel, töre ve adetlerin uygulanmasında bu uyum kullanılırsa dürtü, duygu ve akıl estetiğin doruğuna çıkılır.

Dürtünün ikamesi, duygunun taşması ve aklın eminliğinde zihin ve beden  insani varoluşun kutlanması yaşanır.

İşte müziğin bizde uyandırdığı gizemli ve hoş olarak duyumsanan, hissedilen büyülü etkisi estetiğin ortaya çıkardığı bir yaşantıdır. 

Estetik canlılığın dolayısıyla insanın yapısında bulunmaktadır. 

Her bireyde estetik bir yeti olarak bulunur, ancak kişide estetik kendini keşfedilmeyi bekler. 

Güzellik, estetiğin kapsamındadır. Estetiğin sadece bir parçasıdır.

Estetik canlı dna'sının diziliminde başlar. 

Simetri, uyum, karşıtlık, ritmik, ahenkli, renkli, çizgisel, geometrik, esneklik, karmaşıklık içinde sadelik, birleşme, ayrışma, bölünme, büyüme gibi bir çok özelliklerle kendini oluşturma sürecinde devam eder.

Estetik, ruh ve beden sağlığı üstünde gelişir, şekillenir. Sağlıklı olmak estetiğin oluşmasına olanak sağlar. Estetik sağlığın temelleri üstünde oluşan ve görünen bir değerdir. Fakat estetiği kendinde keşfetmiş bir kişi sağlığının önündeki engellere rağmen onu ortaya koyma olanağını oluşturabilir. Kişi kendi içinde bir acı çekerken dışarıya bu hissi yansıtmamaya çalışması onun estetiği tek yönlü yansıttığı anlamına gelir. Kronik rahatsızlığı devam sürecindeki kişi estetiğini ortaya koymaya çalışması çok zordur. Estetik tamamlanmış veya tamamlanmaya yönelik olduğu için bunu engelleyecek unsurlar estetiğin oluşumunu zorlaştırır bölme riskini taşır. 

Sanatta estetik, duyu algılarımıza yansıyan süreklilikte, akışkanlık ta gösterir kendisini. Duygusal salınımlarında, dürtülerin açığa çıkan etkilerinde, güdülerin karşı konulması zor yönelimlerinde görünür. 

Edebiyatta estetik,  sağlığı temsilinde olan boş bir kağıt üzerinde kelimelerin bir düzen ve ahenkle zihne doğru anlamlar yüklemesi, duyuları akışa yönelterek duyguları harekete geçirmesi ve akıcı bir tarzla, kuralına uygun dökülmesiyle, bekleyen sessizliğin üzerine ses, söz ve müziğin ritmik dalgalanmalarıyla duyulara yönelmesiyle bedende oluşan duygular ile zihinde oluşan anlamlar, hatırlamalar, anmalar ve kabullenişlerin zaman ve mekan içinde değerlendirmelerinde oluşur. 

Davranışsal estetik, rutin hareketlerin üzerine serpilmiş kişinin önce kendine sonra diğer kişi, nesne ve olaylara yeni bilinçsel tavırlarını sergilemesidir. Örneğin sabah kalkan bir kişinin zihinde yapması gereken eylem ve hareketler bulunmaktadır. Sabah temizliği, giyinme ve birlikte yaşadığı kişilere karşı iletişim şekli, eşya ve nesneleri kullanma rutininden sıyrılarak. Temizliğin kendi sağlığının bir gereği ve toplum açısından da bir tarz olması bilincini taşıyarak yapması, giyinme tercihini evde kalacağına veya dışarı gideceği çevreye göre saptaması, evde yaşadığı diğer kişilere hitap şeklinin ses tonu, kelime seçmesi ve zamanlamasını planlaması, eşya ve nesnelere diğer dikkate değer bir varlık olarak bakarken bedeninin onları kullanışını rutin kullanımdan farklı olarak hızlandırması veya yavaşlatma olarak ama kendi de bu hareketlerini izleyerek yapması. Eşya ve nesneleri kullanmanın hakkını vermesi, zaman ve mekan içinde kendi ve eşya, nesne arasındaki ilişkiyi göze hoş olacak bir biçimde şekillendirme çabalarında görülür ve ortaya çıkar. Bu davranışları tiyatro davranışından ayırmak gerekmektedir. Çünkü burada kişi kendi kendi iledir. İster kendisini izleyen olsun isterse de olmasın, estetiği ortaya çıkaran ve uygulayan kişinin kendisidir. Rol değil kendi özünden gelmektedir. Tiyatroda rolünü yaşayarak sunan bir aktör zaten girdiği o ruh halinin canlı örneğini oluşturur. O aşamaya gelmiş bir aktris kendisini izleyen olmuş veya olmamış o ruh halini gerçeği ile yaşıyorsa rolün üstüne estetiğini oluşturmuş demektir.

Davranışta estetik, yapılan eylem ve davranışların her birinin dikkate değer halde hakkını verme adına göze hoş bir ritim, kulağa hoş gelen bir ses tonu, zihne ve duyumlara doğru anlam ve yaşantı yüklenen duygu, akıl etkileşiminde bir kelime veya  cümle ile, zamanın hızını, mekanı genişliğini kişinin kendince yeni yorumlar eklemesiyle oluşur.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

     Ülkemizin kuruluş ve gelişme planları uluslar arası küresel gelişmiş bir ülke olmak, vatandaşları ile refah ve insanca yaşama idealinde...