Bitkiler bizlere canlının doğa kanunlarını ve zamanı nasıl algılayıp bu iki önemli olguya karşı bir çok tutum geliştiren ve bu iki olguya nasıl da sıkı sıkıya tutunacağını gösteren çok iyi bir örnektirler.
Onlar ki yeryüzüne sıkı sıkıya tutunmuş adeta onunla özdeşlemiş canlılardır. Diyalektik felsefemiz, zihnimize bitkiler ile yerküremiz arasında, çok sıkı ve yakın bir ilişki olduğunu düşündürmektedir.
Zamana karşı bu kadar onunla bütünleşmiş bir canlı daha olabilir mi ? Çoğunluğunun yıllık döngüde yaşam sürmekte olması ısı ile ilgili olduğunu bilmekteyiz. İklimlere göre şekillenmeleri bitkilerin en belirgin özellikleri arasındadır. Her iklim koşuluna ayak uydurmaya her zor şartlara dayanmaya çalışmaktadırlar.
Bitkiler sabit canlılar olduğu için çevrenin tüm hareketlerini ve değişimlerini algılayabilme bu değişimlere karşı kendini dönüştürme özellikleri bulunmaktadır. Kendi türlerini çokluğu ile çevrelerindeki değişimlere kendi yöntemleriyle etkilerde bulunarak doğadaki en önemli unsur veya doğanın merkezinde yer alma özelliğini hak etmektedirler.
Doğa bir hücre olsaydı bitkiler onun çekirdeği olurdu. Doğa bir atom unsuru olsaydı onun da çekirdeği olurdu.
Bitkiler sabit olmalarına karşı nesilleri hareket halinde bulunmaktadır. Tohumlarını doğa kanunlarını kullanarak ve başka canlılara taşıtarak nesillerini yeryüzünde hareket ettirmektedirler. Tohumlarını rüzgarın zamanlarını ve etkilerini bilmeden nasıl en iyi şekilde üretip uzak yerlere taşıtabilirlerdi. Diğer canlıları algılamadan onlara sundukları reddedilemez hediyelerin içinde tohumlarını onlara nasıl taşıtabilirlerdi. Hatta diğer canlıların sindirim sistemlerinin farkına varmayıp tohum yapılarının dayanıklılığını nasıl oluşturabilirlerdi. Algılarındaki önemli bir canlı dikkatimizi çekmekte o da insan.
İnsanı kendi bilinci ve iradesi dışında kullanan canlılar hangileridir ?
Öncelikle bitkilerdir. Havayı onlar sayesinde soluyoruz. Bir insan sadece beş dakika kadar nefes almaz ise yaşamı sonlanır. Bitkiler bize bu kadar yakındır. Onlara bu kadar göbek bağı ile bağlıyız. Bu göbek bağını koparmamız için kendi havamızı üretmeliyiz. Fakat yine de özgür olamayız. Çünkü bu göbek bağında sadece hava yoktur. Su da bulunmaktadır. Onu da yapalım yine yetmez. Sırada beslenme geliyor. Beslenmemizde sentetik ve kimyasal yapalım. İşte şimdi özgür olduk diyebilir miyiz. Hayır. Çünkü bunları yapar isek sindirim sistemimizdeki ortak yaşam bakterilerin yokluğunu ikame etmemiz gerekir. Hadi onu da yaptık. Eh artık tüm bunları yapabilirsek dünyada niye duracağız. Kaderimiz olan ilerlemek ise uzaya gidebiliriz.
Bu halde gidersek bağımızı koparmış olsak da eski kaynağımızı da götürmeli miyiz ?
Ana unsurları saydık ama daha bir çok bilmediğimiz köklerde olan bağlarımız bulunmakta bitkiler ile olan göbek bağımızda.
Teknoloji bu bağların hepsini keşfedip doğadan tümden ayrılma amacında olabilir mi ?
Bitkiler yeryüzü yani dünya ile özdeşlemiş gibiler. Dünyanın her fiziksel hareketini takip ediyor, yeryüzündeki her fiziksel oluşumları algılıyor gibiler. Dünyanın kendi çevresindeki ve güneş etrafındaki hareketlerini ve zamanlarını algılıyorlar. Bu arada geçen zamanı da tabi ki. Onun için yavaşlar ve sabırlılar. Kendileri merkezde durgunken, bütün oluşlar çevrelerindedir.
Biz insanlarda kendi merkezimizi oluşturup çevremizi algılamaya çalışıyoruz. Merkezimizde hareketimizi en aza indirip çevremizi algılıyor, duyumluyor, tutuyor ve değerlendiriyoruz. Merkezden çıkıp çevrede hareket halinde iken tecrübe, yaşantı ve algılanan oluyoruz.
Felsefe insanın zihinde bir merkez oluşturup, çevresinden bilgi alarak ve kendi tecrübelerinden, bilgisinden sonra eytişimsel derin düşünme sürecinde ilerleyebilir. Zihnin kendi içine kapatmak sınırlamaktır. Sadece çevreye bakmak değerlendirmek ve biriktirmektir. Hem zihne hem de çevreye yönelmek tıpkı sav karşı sav ve bireşim ilişkisinin ilerlemesi gibidir. Geri bildirim de önemlidir. Eleştiri, katılma veya katılmama halleri. Geri bildirim kişiler arası olamayabilir konular ve kavramlar arasında da olabilir. Sunulan savlar çevre incelemesinde karşı savlarla karşılaşabilirler. Tümden ret veya tümde kabul bir karşı sav değildir. Sav olan konuya yapılan her türlü eleştiri karşı savı içinde taşıyabilir.
Bitkiler sanki dünyanın canlı uzantısı gibidirler. Çünkü bitkiler galaksimizdeki her evren yasalarını algılayıp o yasalara kendilerini ve dünyayı korumak adına etkilerde bulunmaktadırlar.
Bizler insan olarak içinde var olduğumuz dünya için neler yapıyoruz ?
Şu an her şeyi kendimiz için yaptığımız bencil bir çocuk ruh halinde değil miyiz ?
Bitkilerden öğreneceğimiz çok şey bulunmakta, Onlar bizlerden önce burada vardılar. Doğanın temellerinde bulunmaktalar.
Uzaya giden bir geminin boş yakıt deposunu bıraktığımız gibi bitki ve bakterileri bırakabilir miyiz?
Bu soruyu cevaplayabilmemiz için biz insanların evrene ait varsa görevlerimizi öğrenmenin yollarını araştırmalıyız. Eğer boş yakıt deposu gibi bırakmak varsa kaderimizde bitki ve bakterileri. O halde bizler yumurtadan çıkan olur, doğa ise boşta kalan yumurta kabuğu olur. Bu da bizim onlardan bağımsız olunabileceği bir ilerleme yolunda geleceğimizin olduğunu gösterir.
Düşünce yönümüz zihnimizi insan ilerlemesinde iki yol ayrımına getirmekte.
Evrene yayılmamız doğamızı taşıyarak mı olacak ki bu bizim doğaya hizmet ettiğimiz amacına götürür. Yoksa doğamızı geride bırakarak değişim, dönüşümle yeni insan olarak kaynağımızdan bağımsız olarak mı ilerleyeceğiz ki bu da doğanın bize insana hizmet için var olduğu fikrine götürür.
Birinci yol hızla plan ve eyleme geçilmesi olanaklıdır ve akla daha yakındır.
İkinci yol ise daha zor ve uzun bir zamanı işaret etmektedir. Fakat teknolojinin yönünü yolunu doğal akışına bırakıldığında önce insan ve doğaya yönelecek onu bir yönü ile bireşimlemeye çalışırken bir yönden de uzaya açılımına yönelecektir. Doğadan bağımsız olarak uzaya yönelme görüldüğü gibi teknolojinin uzun zaman yeryüzünde kalacağı anlamına gelmektedir. Fakat doğa ile uzaya açılma hem daha kolay hemde bu açılım sırasında teknolojinin hızlanarak gelişmesi daha olanaklı görünmektedir.
Düşüncemiz yol ayrımında iken yeni gelişmeler ile ip uçlarını araştıracaktır.
Hangi yolu seçmesi gerektiğini anlamak için.
Bitkilerin gizemi hala çözülmeyi bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder