10 Mayıs 2021 Pazartesi

Romantik Bilim, Bilimin Romantikliği "Evrendeki Yalnızlık "

Kozmolojideki canlıların evrende bulunma olasılığı ve istatiksel tahminleri romantik bir yaklaşımdır.

Evrende canlı ve dünya olarak yalnız olduğumuz bilgisinin doğru olduğuna nasıl karar verebiliriz. 

Tabi ki beklenti içinde olmayarak. 

Geçen yüzyılda bilim uzayda daha zeki canlılar olabileceği üzerine tahmin ve istatistiklerde bulunuyorlardı.

Günümüzde ise artık zeki canlılardan ümit kesilmiş sadece basit ve ilkel canlıların olma olasılığı üzerine durulmaktadır.

Bence bu yaklaşım tarzı duygusal ve romantik bakış açısından bakmaktır.

Bu yaklaşım tarzına " Bilimin Romantikliği " veya " Romantik Bilim " isimlerini verebiliriz.

Canlı olarak evrende yalnızız.

Bu gün bu gerçeklikle yüzleşmeliyiz. 

Evrende yalnız olduğumuz, dünyadan başka yerde canlı bulunmadığı gerçeği ile.

Gerçeği bilmek bizleri özgür kılmaz aksine o gerçek bizi kendisine bağlar. 

Bizim bir parçamız olur. Ta ki yeni bir gerçeğin eskisini yetersiz kılmasına dek.

Evrende yalnız olduğumuz gerçeği bize ne gibi etkileri olur.

* Uzaylılar, bilinmeyen nesne ve yaratık savların birer mit olduğunu gösterir. 

* Dünyamızda baş başa olduğumuz ve bu konuda neler yapmamız gerektiğine odaklanmamızı sağlar.

* Uzaydan gelecek fayda ve zararın sadece bilimsel araştırmalar ile ortaya konacağı fikri oluşur. Destan ve eski öğretilerin uzaydan gelecek varlıkların insan yaşamını değiştireceğine dair beklentilerin yerine insanlığın evren ve uzay hakkında yeni bilgiler ile yaşamını iyileştirebileceğine olan çalışmalar artar.

* Evrende canlılığın sadece dünyada olması yaşamın burada başlamış olduğunu ve buradan evrene yayılacağı görüşü öne çıkar. Doğanın insan için oluştuğuna dair eski tez ve savların yanına insanın doğa ve yaşamın gelişmesinde bir etkeni ve faktörü olduğu karşı savı da eklenebilir.

* Doğa, insan için midir ? İnsan, doğa (yaşam, canlılık) için midir ?  

Ya da her ikisi de birbiri için midir ?

Soruları ve cevapları felsefe de aramaktadır ve aranmaya devam edecektir. 

Yeni sorular ise canlılık veya doğa, kozmoloji için midir ? 

Kozmoloji, doğa için midir ? Ya da her ikisi de birbiri için midir ? 

Doğa ve insan ilişkisi hakkında bir çok bilgimiz bulunmaktadır. Hala da araştırılmaktadır. 

Doğa ve kozmoloji ise ilişkisi ise geleceğin bilgisidir ve henüz edindiğimiz bilgiler bu konu hakkında sav ve tez ileri sürmemize yeterli gözükmemektedir. Düşüncelerimizde bir çok tahmin, önsezi, olasılıklar bulunmasına karşın bunu söze ve yazıya dökmek mantık süzgecine takılamayıp onu geçmesindendir.

Mantık süzgeci tuttuğuna doğru der. Süzgeçte kalan yani mantığımıza uyanlar süzgeçte kalanlardır. Süzgeçten süzülüp gidenler değil. Genellikle süzgecin kullanım amacı bize kalmasını istediğimiz faydalı, iyi ve doğru şeylerin süzgeç te bulunmasını isteriz. Diğer unsurların süzgeçten çıkmasını, ayrılmasını isteriz, amacımız odur. Bir bilginin mantığa uyup uymadığını tarttığımızda zihindeki bilgi ve ölçülere uyup uymadığını hali ile ağırlığının, öneminin yaşadıklarımızla yani yaşamla uygunluğunu ölçeriz.

Zihinsel etkinlikler, düşünce hallerinde mantık süzgeci, mantığa uyup uymaması tartılması, ölçüp biçmek hep mantık işlemlerini anlatır. Matematiksel bilgi, oran ve ölçüyle düşünce tarzımızı oluşturmaya çalışırız. Bu çaba kozmolojik nesnel olma tarzıdır. Canlılık bu nesnelliğe, karşı kendi öznelliğini oluşturmaya çalışır. İnsanda ise bu bencillik olarak ortaya çıkar. Toplum için bu bencilliğin belli ölçüde ve şekilde olması etik olgusu ile belirlenmeye, sınırlarının oluşturulmasına çalışılmaktadır. 

Doğa ve insanlığa ait tüm bilgilerin dünyamızda olduğu, burada onu aramamız gerektiği, kozmolojinin de onu kuşattığı gerçeği önümüzde durmaktadır. 

................ 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...