16 Mart 2023 Perşembe

Varlık ve Bilgi

 Varlık bilgiden her zaman fazla ve büyüktür. Varlık yaşamdır. Bilgi ise onun bilgisidir. Yaşamı, tüm canlılar temsil eder. Bilgi ise bizim tüm canlılar ve onların yaşamı hakkında bilgimizi temsil eder. Yaşam unsurlarına dair aklımız ile her tespit, saptama ve isim verme işlevimiz bilgimizi geliştirdiğimize dair bir göstergedir.

Bir incir ağacını ele aldığımızda incir ağacının kendisi varlıktan bir parçadır. Biz insanlar ona incir ağacı ismini vererek ona ait bir bilgi ortaya koymuş olmaktayız. İncir ağacının kendisi varlıktan bir parçadır. Bizim ona verdiğimiz isim ve onu tanımlayan her tespit, saptama ve gözlem ise birer tüm bilgilerden birer parçadır. 

Dolayısı ile varlık önce gelmektedir. Bizler varlığa bakarak onu anlamaya, tanımlamaya, saptamaya çalışmaktayız. Felsefede varlıktan parçadan varlığın tümeline doğru ilerleriz. Örneğimizdeki incir ağacı, ağaç türlerinin bir örneğidir. İncir ağaçlarının tümü ise ağaç kavramının içinde yer alır. Ağaç kavramını ise bitkiler üst kavramına bağlamaktayız. Bu tamamlamalar bilimde de bulunmaktadır. Hali ile felsefe ilerleme başlangıcı bilimsel verilerle sağlam bir biçimde ilerler. Bilimsel bilgi burada biterken felsefe yoluna devam eder ve bitkilerin canlılık içindeki etkinliklerini araştırır. Diğer canlıları incelemeye ve bitkiler ile ilişkilerini karşılaştırır. Diğer canlıları adı altında böcekler, memeliler, kuşlar, sürüngenler, balıklar, bakteriler, mantarlar, insan olarak bir çok kategoriyi ele alır. Bilimde bu konularla uğraşmaktadır. İşte sonunda felsefe tümel canlılık üzerine düşünmeye başlar bilim o aşamada kalır. Her bilim dalı ilgilendiği alanda sınırlarında kalırken felsefe tüm canlılığın yani yaşamın temel ilkelerine doğru ilerler. 

Varlığın yani yaşamın temel ilkelerinin neler olduğunu araştırır. Bu araştırmalarını ilk canlının ortaya çıkışı, çoğalması ve çeşitlenmesi her konuda her açıdan genişletir. Bilimin canlılığa, doğaya ve yaşama ait tüm bilgilerini veri olarak alır ve bilimin üstünde sezi, teori, olgu olasılıklarını tarar. Önceki bilgilerden eksik kalmış bilgileri, yanlış olduğu halde doğru kabul edilen bilgileri, ele alınmamış bilgi ve olasılıkları, geçmişten gelen ve günümüze yansıyan bilgilerden fark edilmeyen fakat dikkat edildiğinde fark edilecek bilgileri felsefe araştırır. ( Yazı fikirlerine doğrudan etkisi değil de sadece yazma isteği oluşturma esin kaynağı (: Ahmet İnam kitap okumaları, düşün yolcuları, Immanuel Kant - Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi (16))

Varlık hakkında ön fikirler oluşturduğumuz için artık yeni ve önemli soruları sorabiliriz.

Varlığı şu anki bilgimiz ve yetilerimizle tanımlamak ve tüm açılardan algılamak bireysel açıdan olanaklı değildir. Tür olarak insanlık ve yapay zeka yardımı ile kabaca ve bize yetebilecek kadar bilgisine ulaşabiliriz. En önemlisi ise biz insanların var olabilme ve sürdürme şartlarına yardımcı olabilecek varlığın tüm bilgilerine ulaşabilme olanağımızın olmasıdır. Zihnimizin oluşma ve işleme biçimi bu olasılık ve olanaklara göre evrimsel gelişimini sürdürmüştür.

Felsefede birey olarak varlıkla ilgilenmek ve onu düşünmek giriş niteliğinde önemli bir zihinsel eylemdir. Bu eylemi bir bilgisayar açılışı, cep telefonu açılışı gibi görebiliriz.

Felsefenin sihirli giriş sözleri " Varlık", " Yaşam ", "Hayat", "Canlılık" "Doğa", "İnsan", " Tanrı", " Evren"," Toplum", " İlişkiler". Bu sözleri ister sözlerimizde ister zihninizde canlandırdığımızda tüm bedenimizle ve zihnimizle bir an saygı duruşuna, bir huşu haline, tüm basit ve tikel unsurların küçülmesine ve üzerimizden silkelenmesine şahit oluruz bilinçli zihin ve bedenlerce. 

Yukarıdaki önemli felsefe konularını duyan fani kişiler her sözü kendi küçük yaşamlarınca yorumlama hazırcılığına kaçarlar. Varlık deyince kendi zenginlik hayallerine, yaşam deyince, basit olduğu halde kendince önemini arttırdığı, tikel olduğu halde tümel yaptığı yaşantısına, hayat denince kendi ve çevresinin, tecrübe ile öğrenebildiği hayat hakkında bilgilerine, canlılık deyince " Bende bir canlıyım ve isteklerim arzularım var" algısına giden, Doğa deyince " Okulundaki veya çevresindeki doğa isminde bir kızı veya işyerinde Doğa isminde bir arkadaşını hatırlamaya giden, insan deyince " İnsan benim işte" diyebilen, Tanrı deyince, çocuğun anne ve babasından her şeyi istediği gibi tanrıdan istemeye başlayan, evren deyince " Boş ver evreni biz kendimize bakalım" diyen, toplum deyince, onu kötüleyen, yabancılayan, hasım gibi gören, ona küsmüş olan, ilişkiler deyince erkek- kadın, güçlü-zayıf, başarılı- başarısız, katmansal farklar olarak gören ve bunları kabullenmiş bir çok zihin bulunmaktadır doğal olarak. Neden böyleler onları suçlayamayız, onlar yaşamaya çalışmaktadırlar. Yaşamaya çalışırken onun düşüncesini değil eylemini yaparız. Hem yaşarken hem de düşünceyi geliştirmek ise biraz çaba ve eğitim gereklidir. Genetiğimiz henüz bu zihinsel fikirleri kalıtım yolu ile aktarma özelliğini kazanmamıştır. Kazanmayabilir de çünkü genetiğimiz olasılıklar üzerine değil olanlar üzerine gelişimini değişimini sürdürmektedir. Zihinsel çalışmalar ise olasılıkları taramaktadır. Genetiği zihnin enerjisi sayarsak zihnin çalışmasını da aldığı bu enerji ile çevresini karanlığı aydınlatmasını, bilinmeyenleri keşfetmesini, yeni olanakları araştırmasını, bulmasına örnek verebiliriz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...