Doğa aynası teorim yeni çıktı. Onun üzerine felsefi çalışmalar yapmaktayım. İnsan kavramını tanımlama sürecinde oluşan doğa aynası teorisi en azından giriş açısından bana yeni bilgi ve fikirler vermesi bakımından kendisini kanıtlamış oldu. Ben de bu teoride ilerlemeyi planlıyorum.
Yeni bilgi ve fikirleri bu Blog sayfamda ve Youtube deki kanalımda yayınlayacağım. Hayırlı uğurlu olsun.
Adım adım, yavaş olarak ilerleyeceğim bu doğa aynası teorisi çalışmamda.
Bu teorimde ilerler iken dikkat etmem gereken önemli unsurları araştırmaktayım. Bu teorinin felsefe tarihi ve insanlık tarihi içindeki bir örneğini araştırmak ve hemen bulmak kolaylığına kaçmamaya, özellikle önceki eserlerdeki tanınmış ve kabul edilmiş sav ve sunumlara başvurma kolaylığına girmeyeceğime karar verdim. Zekamızın çalışma prensibi olarak fikirlerin tamamlanmasını hızlandırma baskısının veya tümden vazgeçme bezginlik etkilerine kapılmamaya karar verdim.
Freud'un bilinçaltını açıklar iken bir mitolojik örneğe başvurma kolaylığı teoride ilerler iken zekanın kişiye konuyu sonuçlandırma baskısının bir örneği olarak önümüzde durmaktadır.
Serbest piyasa ekonomisi ve liberalizmin bir misyonu olan bireyi öne çıkarma planlarındaki insanlık tarihini kral, imparator, manevi elçiler şeklinde belirleyerek onların merkezindeki bir insanlık tarihi merkezinde eğitime yansıtma sınırlığını da bir teori oluşturma ve geliştirme sırasında düşünürün veya felsefecinin yakalanabileceği düşünce tuzaklarına dikkat etmesinin gerekli olduğu fikrine ulaşmaktayız.
Doğa aynasından yansıyan insanın bilinçaltı ise hareketli bedenlenmiş canlı olarak bir insanın bilinçaltını açıklamamız kendisinden önceki ve şu andaki tüm hareketli ve bedenlenmiş canlıların temsilinde onların tüm özelliklerin hem genetik olarak negatiflerini hem de bedenen duyumsama yetisi olarak hem de canlı hafızası olarak taşımasını göstermektedir. Bu savımızı bir insan teknolojisi ile şu anda ve geçmişte yaşamış tüm hareketli ve bedenlenmiş canlıların temsilidir ve onların tüm olağanüstü özelliklerini de teknolojisi ile yapabilme becerisinde olduğu savından gelmektedir. Bu ilke çerçevesinde insanın bilinçaltına dair yeni bir sav ortaya konabilmektedir.
İnsandaki bilinç ise yaşanan çağ ve zamanı ile ilgilidir. Bireyde zeka ve aklın üstündeki yaşayan ve işleyen bilinç, toplunda ise şimdiki ve geniş zamandaki devinen büyük bir bilinç aşamasıdır. Bilinç bireyde kendi ve çevresiyle sınırlı iken toplumlar ve insanlar olarak tüm yeryüzündeki yaşayan ve var olan bilinç haline dönüşmektedir.
Bilinç üstü ise bir insanın ve toplumun genetiğinde taşıdığı önceki tüm hareketli bedenlenmiş canlıların mirasının genetiğinde negatiflerini taşıması ve o sahip olduğu ve temsil ettiği önceki hareketli bedenlenmiş canlıların, türlerin tüm potansiyelini şu an ve gelecekte ortaya çıkarma ve gerçekleştirme potansiyeli olarak görülebilir. Toplumların şimdiki ve geleceğe yansıtma olasılıklarında barındırdığı gerçekleştirme olanağını taşıyan bir gelecek olgusudur bilinç üstü.
Bir düşünür veya felsefecini bir teorisini geliştirme aşamalarında düşünce tuzaklarına yakalanmaması için nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda fikirlerimiz gelişmektedir. Bu yönde düşünce şeklini ilerletmek düşünce tarihinde örneklerin az olduğu göz önüne alınırsa bendeniz düşünme şeklinin önemli bir tarz ve şekilde sürdüğü fikrine varabiliriz. Düşünür olarak ortaya çıkardığım fikirlerin nasıl olduğunu ve o fikirler üzerinde nasıl ilerlememin gerektiğini diyalektik düşünce biçiminden, yani eytişimsel düşünme biçiminden almakta olup bilimsel metotların izinden sürmekteyim ve o ilerleyişten ayrılmama ısrarında olmaktayım. Ancak bu güvenilir ilkeler yolu ile doğru ve gerçek bilgilerin ilerlemesi olanaklı görünmektedir.
Doğa Aynası Teorimin açılımı
Doğada üç tür göze çarpmaktadır varlıkları ile insan, bitki ve mikrobiyolojik canlılar. İnsan bu doğa aynasında kendisine iki türü ve doğa ilkelerini dikkate alarak bakabilir. Bu iki tür ve kendisinin varlık ve varlığını sürdürme temelinde farkları ve benzer yanlarını araştırarak kendisini tanımlama sürecini ilerletebilir. Kendisinden önceki türler ancak insan tanımının doğru tanımlamasına destek olabilmektedirler ve bu durum bir sağlama niteliği taşıyabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder