Birinci ölüm fiziksel olmakla birlikte, öldükten sonra unutulmayı ikinci ölüm olarak sayabiliriz.
Vasiyet, bir insanın ölümünden sonra da isteklerinin devamı niteliği şeklindedir. Ben yokum ama isteklerim devam edecek, ben gidiyorum, ama kalanlar içinde etkilerim kalıcı olmasını istiyorum dercesine bir vasiyettir. Hesap kapatmalar, devam edenlere yön vermeler, sürdürülmesini istemeler gibi bir çok etkinlik amacındadır vasiyet.
Ölümlü olduğu bilincine ulaşan insan buna etki ve tepki olarak bir çok düşünce ve eylemlere doğru ilerlemiştir. Ölmeyecekmiş gibi yaşarken, ölecekmiş gibi yaşamaya geçtiğinde unutulmamanın yollarını araştırmaya başlarlar. Giderken kendilerini hatırlatacak bir iz bırakmaya çalışırlar. Mağaralardaki el ve diğer izleri bırakan kadimler, bizler buradaydık derler.
Bilgi, eser ve kurum üzerinden insanlar sürekli hatırlanmayı istemişler, unutulmayı ikinci bir ölüm şekli olarak görmüşlerdir. Bari gideceğiz hatırlanalım bari demişlerdir. Ölümden kurtulmanın çaresini bulamaz iken unutulmanın çaresini aramışlardır.
Kabile reisleri, büyücü ve şifacılar hep kendi soylarından gelenlere yerlerini vermişler ve hatırlanmalarını garanti altına almak istemişlerdir.
Ölümü ve hatırlanmayı akıllarına getirmeyen kişiler ise yaşamlarında bu konuda hiç üzülmemiş ve endişe etmemiş olanlardır.
İnsanın ikinci ölümü keşfetmesi, yaşadığı toplumla ve içinde bulunduğu çağla ilgilidir.
İnsan edindiği eğitim ve kültür ile yaşar, etkilenir ve etkilerde bulunur yaşadığı toplum ve çağa. İster basit isterse de karmaşık halde yaşadığı dönemde türü ile bir bağ içine girer. Eskileri anma ve geleceğe hazırlanma ritüel ve çalışmaları insanın kendisini bu olgulara karşı uygulayan durumunda iken ölümü ile bir yere konma şekline ilerler.
Ben doğdum yaşadım, çalıştım. Eskileri andım. Geleceğin oluşmasına katkıda bulundum. Kendime, topluma ve insanlığa faydalı olmaya çalıştım. Üzerime düşün görevi yapmaya çaba sarf ettim. Ben artık ömrümü tamamlarken gelecekte anılacak mıyım. Unutulmamak için neler yaptım diye düşünmeye ve buna çözümler aramaya başlar.
İşte o zaman bilgi, eser ve kurum olgularına başvuracaktır buna çözüm için.
Bilgi, eser ve kurum kalıcılığa adaydır.
İkinci ölüme karşı insan çözümünü bir çok yolla aramıştır günümüze kadar ve bundan sonra da arayacaktır.
Hatırlanmak, bilgi olarak yaşamaktır.
Nesne, zihne bilgi vermektedir.
Zihin, bilgiye nesnelik verebilir mi ?
Nesne - bilgi - zihin zihin bilgi nesne diye bir dönüşüm olabilir mi ?
Burada bir soru akla gelmektedir. Zihnimiz bir tür dönüştürücü müdür bilgi ve nesne arasında ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder