22 Mayıs 2022 Pazar

Bir Film'de Birey ve Toplum Değerlendirmesi Üzerine

 " İlk Kan  1" " First Blood"  " Rambo 1" adlı flim ilk çıktığında küresel izlenme rekorları kırmış ve yıllarca gündemde kalmış serileri çekilmişti. 

Bu filmin bu kadar sevilmesinin ve defalarca izlenmesinin altında ne yatmakta idi. Bunu felsefe açısından inceleyeceğiz. 

Film bir çok açıdan ilgi çekmişti. Başta aksiyon dolu sahneleri ile izleyici başrol oyuncu ile özdeşim kurmuş ve sürükleyici bir tempoda olması da izleyicilere nefes dahi aldırmamıştı. 

Bizi ilgilendiren ise bu filmin konusunun felsefe de karşılığı olmasıdır. Film bir romandan uyarlanmıştır. Bu romanı yazan yazarın felsefe bilgisi olmasa da CIA ve FBI gerilimin anlatırken dolaylı olarak felsefedeki birey toplum gerilimine de değinmiş gibidir bilerek ya da bilmeyerek. Çünkü kurgu biraz duygu kabartıcı olsa da önemli bir felsefe konusuna değinmektedir. 

Toplum ve birey ilişkilerine

Filmde savaştan gelmiş bir gazi polisler tarafından bir haksızlığa uğramıştır. Hak etmediği davranışlara maruz kalmış ve kanuna karşı isyan etmeye kadar ilerlemiştir. 

Burada gazi bireyi, polisler toplumu, polis karakolu ise resmi kurumu temsil etmektedir. 

Ülkesi için veya toplum için  bir görevini yerine getiren birey geri döndüğü toplumun bir kesiminden haksız muameleyle karşılaşmıştır. Toplum tarafından kabul edilip, değerli olmayı beklerken aşağılanmış ve kötü davranışlara maruz bırakılmıştır. Birey, toplum ve kurum temsili bir grup tarafından haksızlığa karşı sessiz kalmamış adeta isyan etmiştir. Toplum içindeki bir çok bireyin haksızlığa maruz kalıp sessizliğinin adeta sesi haline gelmiştir. İzleyiciler açısından sağduyu terazisinin dengesi toplumun bireye haksızlık yaptığı ve bireyin bu haksızlığa karşı radikal bir tavır almasından yana olmuştur. 

Bu film izleyicilerine şu uyarıyı yapmıştır. Toplum birey olan sizlere haksızlık yapabilir. Ya da bir çok kişi toplum tarafından kendilerine yapılan talihsiz kazalar olarak niteleyebileceğimiz bir çok olayı tam olarak değerlendiremeyerek büyük bir haksızlık olarak algılayabilmektedir. 

Toplum düzenine en çok görevi olan polislerin bireylere olan bilerek veya bilmeyerek yaptıkları haksızlıklarının birikimini bir film gazı alırcasına izlenme rekorları kırabilmiştir. 

Biz filmin toplum birey yönüne dönelim. Toplum tarafından değer verilmeyi bekleyen birey gazi bir kısım topluluk tarafından tüm kurum ve topluma karşı cephe alıp doğaya döner veya kaçar. Toplumu reddetmiştir kendisine yapılan haksızlıklar nedeni ile. 

Doğada veya ormanda iken bu bireyi bilen ve değer veren toplumun başka grubu ordu veya komutan bu bireyi çatıştığı diğer grupla (polis veya karakol ) barıştırır. 

Birey ve toplum barışmış olur. 

Bu birey ülke dışında toplum için bir görev yapmış fakat ülke içine gelince hakkettiği değeri alamamıştır. Ülke içinde toplum için görev yapanlar (polisler) ülke dışında toplum için görev yapana (gazi) değer vermemişlerdir. Emniyet hükümeti, gazi ise orduyu temsil etmektedir diğer yönden. 

ABD filmi olması yönünden FBI ile CIA arasındaki gerilimde görülebilir. Yazarın felsefeci yönü olmasa bile bir felsefeye konu olabilecek roman yazabildiği görülmektedir.

Birey toplum ilişkilerinde bir çok birey başka birey ve kurumlardan yaşadığı haksızlıkları toplumun geneline mal etmektedirler. Genelleme yapmakla bir önyargı oluşturmaktadırlar. Bir çok kaza ve istenmeyen davranışla oluşan olumsuz etkileri de kendilerine yapılmış haksızlık hanesine eklemektedirler. Ve toplum algılarında doğru ve gerçek olmayan bir yabancılaşma, dışlanma hissi, değersizlik gibi bir çok olumsuz duygu ve düşünceler ile yaşamaktadırlar. Bu hal ise onarılamaz hale dönüşmekte dolayısı ile umutsuzluk ve karamsarlık etkisi altında bir ömür sürmektedirler.

Yazar bu romanında alt konu olarak FBI ve CIA gerilimini seçmiş, aksiyon olarak ve duyguları kabartan bir tarzda kurgu yapmıştır. Üst konu ve görünen yönü ile ise ülke yönetimi ve onun emrindeki memurun bilerek veya bilmeyerek yaptığı haksızlıkların birikerek hangi noktalara varabileceğini ortaya koymuştur. Yani yapılan haksızlıklar birikmiş ve su yüzeyine çıkmış, diğer bir deyişle baltaları taşa vurulmuş hale gelmişlerdir. Yüzyıllar boyu birikmiş haksızlıkların birey ve yöneticiler veya kurumlar arasındaki geriliminde sunmaya da çalışmış görünmektedir. 

Öte yandan bir felsefeci gözünden ise birey ve toplum ilişkilerini değerlendirme açısından önem kazanmaktadır. Birey kendisine değer verilmesini bekler iken haksızlıklara uğraması karşısında ne yapmalıdır. Doğamıza dönelim bu sistemi bırakalım mı demelidir. Son cümlem ülke gündeminde popüler olan komedi üretim ve sunum sanatçılarının etkisini taşımaktadır. 

Birey kendisine yapılan haksızlıkları geniş açı ile değerlendirmeli ve haklarını aramalıdır. Kaza ve istenmeden gerçekleşen haksızlıkları, diğer birey, grup, topluluk ilişkilerini toplumla aynı, bir tutmamalıdır.  

Dolayısı ile filmimizdeki bireyi veya gaziyi canlandıran kahramanımız ormana değil mahkemeye gitmeli idi. Bu film ABD hükümetinin küresel planlarına destek amacıyla ordusuna bir armağan olarak sunduğu görülmektedir. ABD sineması adeta hükümetin planlarına hizmet eder gibi sanatı sadece kral adına yapmak yerine halklarında etkileneceği yönde yaparak bir taşla iki kuş vurma çabasında olduğu görülmektedir. Felsefesini yapmaya çalıştığımız film çoğunlukla siyasi bir propaganda olduğunu böylelikle keşfetmiş olduk şu an. Sağlık olsun. Filmin felsefe kaygısı gütmediğini anlamış olsak da biz kendi payımıza bazı fikirler çıkarmış olduk bu da iyidir.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...