Bu yazımızda felsefe atölyelerinin temel çalışma şeklinin nasıl olacağına dair ipuçları bulunmaktadır
Şimdi değineceğim konuları ele alırken benim bir düşünür değil de bir komiser veya dedektif ( Sherlock Holmes, Hercule Poirot, Komiser Nevzat), avının izini sürmekte olan bir avcı, yeni yerleri arayan ve elinde bir haritası olan bir keşifçi tarzlarında konulara yaklaştığımı fark edeceksiniz. Bu hiç de yanlış değildir. Bu üç örnekteki yaklaşım tarzları aynı olmasına rağmen ilgilenilen konular farklıdır.
Olgudan kavramlara ilerleme felsefede tümevarım düşünme şekli ile olmaktadır.
Günlük yaşantımızdaki olgular üzerine düşünme ve değerlendirmelerimizde başlangıç noktamız söz konusu örnek üzerinden başlamakta olup dairesel bir biçimde tümevarıma doğru ilerleyerek evrensel olgulara yansımasını hayal ederek düşünme sürecine katarız.
Bir günlük olay ve olgu üzerine örnekle bu önemli düşünme tarzını açıklayalım.
Olayın ve olgunun basit görünümleri ve temellerinden başlayalım.
Yer: Bir market kasiyere ödeme noktası
Zaman : Günümüzde bir akşam üstü.
Kişiler: Kasiyer; Yirmi beş yaşlarında kendini işine adamış bir genç kız.
Birinci kişi : Ben düşünür ve alışveriş bedelini kasiyere ödeme aşamasında bir müşteri. Centilmen bir bay olarak yaşım elli civarı, yani orta yaşlar diyelim (yaşım kırk, kırk beş de görülebilir net söylemeyeyim :) )
İkinci kişi : Benden sonra ödeme sırasını bekleyen yetmiş yaşlarında bir kadın.
Diğer kişiler : Ödeme sırası bekleyen üç dört kişilik bir grup yaşları altmış üzeri.
Konumuz : Modern yaşantı usul ve kurallarına yaş ve kuşak bakışının farklılıkları üzerine düşünceler.
Marketten seçtiğim ürünleri kasiyer cihaza okuturken bir miktarda alınmak üzere kasaya getirilmiş fakat vazgeçilmiş bir ürünü de benim alış listeme eklendiğini fark ettim. Kasiyere bu ürünü benim getirmediğimi ve sıradaki müşterinin olup olamayacağını sordum. Sıradaki müşteri kendisinin olmadığını başka müşterinin alırken vazgeçmiş olduğunu söyleyince bu ürünün alış listeme eklediğini sıra ilerleyişinin yavaşlamaması adına bu ürünü de alabileceğimi kasiyere söyledim.
Benden sonraki sıradaki kadın bu ürünü kasiyerde bırakıp da gitmiş olan müşterinin bu davranışına sert ve kızgın bir tepki verdi. Madem ürünü kasaya kadar getirildiğini ve alınmadığını öyle ise geri götürülüp yerine konulması gerektiğini kendinden sonraki sıradaki kişilere şikayet ve suçlayıcı bir tarzda söylendi. Sıradaki kişilerde ona hak verdiler ve kısa bir süre usul üzerine söylendiler. O sırada kasiyer tepkisiz ve işine yoğunlaşmış halde idi. Ben ise sert ve kuralcı tarzdaki verilmiş olan eleştiriye kısa bir şaşkınlık yaşamış ve konunun uzamaması adına ürünün listeme yanlışlıkla (kasiyer tarafından planlanmış ya da geri götürülmesine gerek duyulmamış da olabilir) eklenmesini kabullenmiştim.
Önce alınmak üzere kasaya getirilmiş ve sonra orada almaktan vazgeçilip bırakılmış ürün her müşterinin alabileceği bir gıda ürünü idi. Yaklaşık bir kilo patates poşete konulmuş ve kasada bırakılmıştı.
Örnek olarak sunduğum bu günlük olayda bir düşünürün nasıl ilham alarak derin düşünce aşamasına geçeceğine dair henüz tahminleriniz oluşmamış olabilir.
Bu olayı felsefe açısından inceleyelim. Konumuzun içeriğinden yani modern yaşantı usul ve kurallarına farklı yaşlarda ve zihindeki bireylerin bakışları açısından bir değerlendirme şeklinde bir ip ucumuz bulunmaktadır.
Bu günlük sıradan gibi görünen olayı, su üzerindeki ve bu olaya bir çok zihince bakanın aynı basit sonuçlara ulaşabileceği olayı bir düşünür açısından nasıl farklı bakılabileceğini göreceğiz.
...............
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder