İnsanlık kültürü ve Doğa " Dört Öz " teorimizin ilk iki özü olarak zihinlerimizi en çok meşgul eden ve bir çok soruların cevaplarını içinde barındıran özlerdir.
İnsanlık kültürü içindeki bir çok sorunun cevabını doğa özünde aramamız gerekmektedir.
Bildiğimiz üzere bilim bilgi üretir, fakat onu değerlendirmek ve insan faydasına sunmak, yeni nesillere aktarmak işini farklı uzmanlık alanları yapmaktadır.
Batı da başlayan bilimsel çalışmalar ile insanlık kültürü doğaya karşı tutumunu değiştirmiştir.
İnsanlık tarihi boyunca türümüz önce doğaya karşı varlığını koruma ve geliştirme içinde iken belli bir zamanda doğaya karşı birliğini bırakıp çoğalan nüfusu ile birbiri ile savaşır olmuştur.
Kendi kendi ile savaşmak bölünmek ve tekrar birleşmek, tekrar parçalanmak ve tekrar birleşmek şeklinde kendi içindeki diyalektik gelişiminden sonra bilim ile bu ayrılma ve birleşme sürecini farklı hale dönüştürmüştür.
Bilim ile birlikte insan kültürü birliktelik içinde batıda gözlerini doğa çevirmiş ve insan ile doğa ilişkilerini gözden geçirmeye başlamıştır.
Ve ufak bir yanılgıyı da yaşamıştır. Bu batının yanılgısı düşünürlerinde de kendisini göstermektedir. Bilimin üst aşaması teknoloji gelişmesi ile birlikte doğanın varlık amacının insan olduğu yolunda yanlış duygusal fikirlere yönelinmiştir geçtiğimiz yüzyıllarda.
Zerdüşt eserinde " Güneşe bakıp biz olmasak halin nice olurdu. Bizdeki akıl ile varlık buluyorsun " sözleri manidardır. Bu duygusal içerikli fikirde akıl güneşin varlık nedeni gibi günümüzde gülümseten bir yoruma rastlıyoruz. Bu duygusal fikirde artık doğanın türümüz için tehlikeli içerikler barındırmadığı tespiti göze çarpmaktadır. Fakat virüs ve bakteriler bize her zaman kendilerinin tetikte olduklarını hatırlamaktadırlar.
" Dil dünyanın evidir " Önermesi duygusal bir önermedir. Burada anlatılmak istenen Zerdüşt'ün güneşe seslenmesinden pek farkı yoktur. İnsan aklı ve zekası ile doğanın varlık bulması yerine onu keşfettiğine yeni yeni alışmakta olmamıza rağmen eski duygusal sözleri hala zihinlerimizde taşımayı seviyoruz.
Birde doğanın ajanı diğer insan cinslerimiz, türümüz içinde hep hazır duracağını unutmamak gerekmektedir ve bu ajanlar doğa yasalarını her an uygulamak için fırsat kollamaktadırlar. Savaşlar ve kaostan beslenme eylemleri hep pusuda beklemektedir kültürümüzde.
Doğayı işkence ederek, parçalara bölerek keşfetme planı zaten ticaretin öne sürdüğü ve diğer ülkelere yapılan haksızlıkların, savaşların olumsuz sonuçlarına karşı bir hakim görüş olduğunu tahmin etmek güç değil. Ticari başarılar için doğa talanı ve çevre faktörünü göz ardı etmek için uzun süre oyalayan bir amaç gibi görünmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder