Bilgi ise yaşamın insana, doğaya, evrene ve tanrıya göre bilgileridir.
Yaşamın temsilleri nelerdir ?
Tümel olarak doğadır.
Doğanın içinde insandır.
İnsan yaşamı denilince akla neler gelir ?
İnsanın ortaya çıkışı, gelişmesi, bu günkü hali ve geleceğidir.
Varlık ve bilginin odak noktaları nelerdir ?
Varlık odak nokta, günümüz insan yaşamının kendisidir.
Bilgi ise bu varlığın yani günümüz insan yaşamının insan zihnine yansıyan, duyularla fark edilen ve düşünülen bilgisidir.
Bu durumda varlık insan zihni için önceliklidir.
Önce varlık sonra bilgisi gelmektedir.
Toplum yaşamında her zaman sorun çözümden önce gelmesi bu yüzdendir.
Zihin fark ettiği sorunun ileride tekrar etmemesi üzerine tedbir alabilir.
Önce tedbir alıp gelecek sorunu bekliyor olamaz.
Yoksa olabilir mi ?
İşte felsefe için bir tartışma konusu.
Şimdilik ben önce sorun, sonra çözüm diyeceğim. Şu ana kadar zihnimizin çalışma şekli böyle çalışmakta.
Geleceği olduğu gibi göremeyiz, çünkü varlık bilgiden önce gelmektedir ve biz bilgi üzerinden tahminler yapabiliriz.
Tahmin ettiğimiz varlık olasılıkları her zaman bizi yanıltma, yanlış tespit yapma ve sonrasında hayal kırıklığına uğratma olasılığı fazla olacaktır.
Nedeni varlık, her zaman bizim algımızdan, duyularımızın verdiği ve akılda şekillenen bilgiden fazladır.
İnsan zihni ve bilgisi varlığı kapsayamaz.
İnsan aklının sınırı buradadır.
İnsan bilgisi varlıktan sonra oluşmuştur.
Doğadan kendisini (bedenini) akıl ile ayırabilmiş, üst akıl veya ortak akıl ile zihin beden beraberliğinden çevre (Toplum ve doğa) ve kozmoloji farkındalığına ulaşmıştır(üst veya ortak akıl her insanda bulunmakta olup, bunu kullanmak çok çaba ve zaman gerektirdiğinden, bunu kullanan zihinlerin insanlığın faydasına veya zararına çalışma tercihi olması nedeniyle, hem iyi hem kötü tercih meselesidir).
Varlık büyük, zihnimizdeki nöron sayısı ve kapasitesine bağlı bilgi sınırlıdır.
Türümüz çoğalsa bile bu bilgiyi aynı kullanabilecek, ortak zihinle hareket etme olanağımız bugün zor gibi görünmekle birlikte imkansız değildir.
Yapay zeka ve bilgi saklama teknolojilerinin ilerlemesi bu konuda bir fikir verebilecektir.
Varılan, bu tespitlere göre varlık ve bilgi konusunda felsefenin bu iki olguya yaklaşımı nasıldır ?
Felsefe varlığa baktığında onun bilgisini de görür fakat bu gördüğü varlık ve bilgi tikeldir. Tek başına fazla bilgi içermez. Bu parça veya tikel bilginin anlamlı olması için tümel bilgiye bağlanması gerekmektedir.
Örnek verelim
Bir alışveriş merkezinde bulunan felsefeci birey olarak alışveriş yapıyor olsun.
Yani, varlık ve bilginin içindedir. Onun bir parçasıdır o anda.
Şimdi bu resmi donduralım şu an bu satırlar ile.
Bizler bu olayın yani felsefecinin o alışveriş merkezindeki alışverişini, mağazayı, diğer alışveriş yapan insanları, ürünleri, orada çalışanları ile tüm ortamı bu satırlar ile bir resim gibi dondurduk şimdi.
Şimdi bu resimde en önemli olay veya olgu nedir ?
Felsefeci mi, mağaza mı, ürünler mi, çalışanlar mı, alışveriş yapan diğer insanlar mı ?
Bu saydıklarımız varlıklardır. Peki burada bilgi nedir ?
Bilgi alışveriştir. Felsefeci için en önemli olay ve olgu bilgidir ve bu resimdeki bilgi alışveriştir.
Neden ?
Şu sorular ile bunu ortaya çıkarıyoruz.
Bu resim örneği ve resimdekiler neden var ve orada ve bu satırlarda ele alınıyor ?
Bunun cevabı biliyoruz ki resimdekiler alışveriş için oradalar. Bina ona hizmet için var. Ürünler orada sunulmak için var. Çalışanlar ürünleri sunmak için çalışıyorlar. Felsefeci ve diğer kişiler ürünleri almak için geliyorlar. Merkez konu alışveriş ve ben de bu satılara bu resim örneğini o nedenle kolay bir örnek olsun diye ilk aklıma geleni seçtim.
Alışveriş bilgisi bu varlık olan resmin bilgisidir.
Resimdeki felsefeci o bulunduğu anda bu yazdıklarımızı düşünmek isteseydi varlığa ve bilgisine içerden bakmış ve görmüş olacaktı. Bizler bu satırlar ile ona dışardan bakıyoruz şu anda.
Alışveriş bilgisi tümel bilginin bir parçasıdır. Resimdeki alışveriş merkezi ve içindekiler ise varlığın bir parçasıdır.
Peki bunlar parça ise bütünü nedir ?
İşte felsefeciler bu konuda düşünerek, mantık yürüterek, gözlem yaparak, konuşarak, dinleyerek, yazarak vb. bir çok yöntemle varlıktaki parça varlığın ve parça bilginin tümeline doğru fikir geliştirmektedirler.
Şimdi biz bu satırlar ile tikelden tümele doğru yol alırsak bilgi bilgi üzerinde uzar gider. Felsefeci bu sürecin takibindeki zihinsel dedektiftir.
Felsefeci varlık ve bilgi dedektifidir. Araştırmacı demek daha doğru olur.
Dedektif suçluyu arar, felsefe araştırmacısı ister tikelden tümele gitsin, isterse de tümelden tikele gitsin varlık ve bilginin izindedir.
Bu çalışmalar ile gerçek saptama, teşhis, tespit, sorgulama yapar ve ortaya çıkarır.
Bundan sonra görünen bulunan sonuçlar üzerine kendine ait olanlar ile devam eder kendi dışındaki konuları diğer bilgilere yani bilim, din, edebiyat, sanat bilgilere bırakır.
Zaten felsefecinin ortaya çıkardığı sonuçlar üzerinden diğer bilgiler kendilerine düşen payları hızla alır ve kullanırlar.
Bilgiler ilerler ve bilim araştırır teknoloji ile halka sunar, sanat eserler yaratır topluma sunar, edebiyat eserlerinin yeni gelişimlerini ortaya koyar.
Din olgusu da yeni ve kabul edilebilir bilgiler ile tarihteki ortaya konmuş katılığından çıkmaya başlar, Günümüzün gelişen bilgisi ile az esnese de kadim bütünsel yapısı ve bilgisi toplumlarla özdeş gibi olduğundan bilgisi varlıkla birleşmiş haldedir ve diğer bilgiler de konumlarına ona göre şekillendirdikleri için merkez bilgi olmaya devam eder.
Merkez bilgi dindir. Varlıkla (konumuza göre toplum) bütünleştiği için.
Toplumlar ile tarih boyunca beraber ilerlemiştir.
Bu bilgi toplumun temel bilgisi haline gelmiştir insan tarihi boyunca.
Varlık toplum ise bugünkü konumuza göre bilgi de toplumun yaşam bilgisidir.
Varlık : Toplum
Bilgi : Toplumun yaşamını anlatan bilgidir.
Felsefe : Varlık ve bilginin içeriğini, öncesini ve sonrasını araştırır.
Felsefe dışında tüm bilgiler varlığa bilgi sunarken felsefe tüm bilgilerin bilgilerini araştırır.
Bilginin bilgisini arar, düşünmenin düşünmesini yapar.
Üst akıl, ortak akıl ile varlık ve bilgi üzerine çalışır.
Bu felsefe düşünme tarzlarını tüm insanlar zihninde kullanır. Fakat buldukları yeni fikirler ile kendi amaçlarına hizmette yeterli gördükleri için bu buldukları fikirlerde dururlar.
Sanatçı sanatına uygular. Bilim insanı kendi alanına ait bilgilerde kalır. Edebiyatçı belli konularda eserlerini üretir ve onda devam eder. Teknoloji bilimden ve diğer bilgilerden aldığı bilgiler ile somut hale gelir ve şekillenir. Din bilgisi geniş ve büyük olduğu için yerinde durur.
Felsefeci fikirde, düşüncede, bilgide ilerlemeye devam eder, çünkü onun duracağı ne bir durak vardır ne de düşüncesini durduracak bir konu yeterlidir. Felsefeci tüm insanlığın temsilinde düşünür ve çalışır. Bu aşamadan sonra felsefeci filozofa dönüşmeye başlar, çünkü kendisi gibi düşünenler azalmış yaşama dalmışlardır. Filozof ise düşüncesi ile yaşamını birleştirmeye başlamış ve öyle ilerlemektedir. Filozof bu aşamada iki türlü düşünür. Varlık ve bilgi karşısında normal bir insan gibi yaşarken, düşüncesini de aynı paralelde ilerletmeye çalışır.
Filozof bu aşamada yaşamanın yani varlığın içinde iken normal bir insan olarak bulunurken yaşadığını bilgi içinde araştırdığı için de zihinsel de yaşar.
Dolayısı ile bedenin yaşantısı ile zihinsel yaşantısı paralel ilerler. Bu ikisinin üstünde de üst akıl olarak bu ikisini inceler. Zihin ve beden bir insanda bulunmaktadır. Duyu ve algılarını çevreye yönelttiği zaman kendini çevrenden ayırmış olur. Ben ve çevre algısına girer. Ben, çevre ve doğa algısına ilerler. Ben algısında birey, çevre algısında toplum doğa algısında tüm canlılar vardır. Doğanın da evrenin içinde algısına ilerler. Evren ve tanrı ikilemine ulaşır.
Üst Akıl'ın (Bilincin) zaman ve mekan algıları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder