23 Aralık 2023 Cumartesi

Küresel Felsefeci ve Düşünürler Hakkında Düşünceler

İlkeler: Eleştirilemeyecek insan yoktur. Eleştiremediklerimiz ise kendilerini eleştirilecek kadar değerli olmadığına karar veren veya eleştirildiklerinde sanılan kadar değerli olma halini kaybetme korkusunda olan insanlardır.   

Küresel olarak felsefeciler ne durumdadır. Neler yapıyorlar, amaçları ve çalışmaları ne yöndedir. Gündemi izliyorlar, dinliyorlar, okuyor ve düşünüp, notlar alıyorlar. Geçmişte olanları okuyor ve gelecek tahminlerine bakıyorlar. Bu felsefecilerin varlığa bakışta ve onun bilgisinde ne halde olduklarını, hangi aşamada olduklarını anca kendileri ve onları takip edip eleştirme cesaretinde olan kişiler bilebilir.

Ben bir düşünür olarak tüm küresel felsefecileri inceleyebilir ve eleştirebilirim. Doğru fikirlerini onaylar ve onlardan ilham alabilirim. Yanlış fikirlerini objektif olarak eleştirir, nedenlerini de kendi felsefe sistemime göre ortaya sunabilirim. Bunda ki amacım hangimizin iyi olduğunu tartmak, ölçmek değil, karşılıklı fikirlerin karşılaşmasına ve varlığa ait gerçek ve doğru fikirlerini çoğalmasına katkı yapmak, yanlışların ise yanlışlar tarihine gönderme isteğinden olabilir.



Fakat bunu yapmam, yapamam. Çünkü Felsefe eleştirmenliği ve incelemesi uzun süren bir çaba ve çalışma gerektirir. Toplum bunu isterse, bu alanda bir eksiklik olduğunu ve gerekli olduğunu karar verirse yaparım. Bu çalışmalar bir felsefecinin zamanını ve emeğini harcamasını gerektirmektedir. Bunu yapan bir felsefeci başka felsefecinin önce ortaya koyduğu eserlerini okumalıdır. Sonra konferans, tartışma ve söyleyişlerini dinlemelidir. Bu araştırmalar ışığında araştırılan düşünür veya felsefecinin ana fikri, düşüncesi ve felsefesi hakkında karara varılır. O felsefecinin çekirdek, ana, öz dünya görüşü, ilkeleri ve varlığa bakış tarzı ile onu inceleyen düşünürün kendi felsefesi arasında karşılaştırmalar yapılır. Benzeyen fikirler, ilgisiz fikirler ayrılır. Benzeyen fikirlerin ince farkları saptanır. İlgisiz fikirlerin amaçları saptanmaya çalışılır. Felsefesinde bir bütünlük olup olmadığı incelenir. Bir çok güncel fikre bakışında çelişik olup olmadığına dikkat edilir. Daha bir çok inceleme şekli olabilir. Bu konuda yöntem de geliştirilebilir ama bu yazımızın amacı bu olmadığı için bunu sonraya bırakalım. 

Küresel ve tanınmış felsefeciler felsefenin en iyileri midir ? Tanınmış olmalarını nelere borçlular ?

Küresel olağanüstü anlarda toplum göz ve kulaklarını onlara çeviriyorlar mı yoksa bu felsefeciler normal zaman ve iyi zamanların filozofları mıdır ?

Bu günkü bu yazımın ilham ve esin kaynağı yani fikrimin esin kaynağı kısaca FEK önceki yazımda felsefe için yazdıklarım ve içerikleri yerine, yazımın sonunda yer verdiğim felsefecilere odaklanan bir çok sayıda felsefe severin olağanüstü ilgisi ile karşılaşmamdır. Çok şaşırdım. Önce yazdıklarımdan dolayı ilgi duyduklarını sandım ve sevindim. Fakat yazdıklarıma değil de Zizek başta olmak üzere ülkemizden bazı felsefecileri yazamama odaklanan dünyanın bir çok bölgesinden felsefe sever olduklarının tahmin ettiğim çok sayıda okuyucu fark ettim. İstatistiklere göre Kanada en fazla felsefeye ilgi duyduğu görülmekte. Sonraki sırada Finlandiya gelmekte, sonra ABD, Türkiye, Almanya, Çekya, Güney Kore, İngiltere ve Avustralya. 

Zizek takipçileri her ülkeden yazıma gelmişlerdi. Şimdi anlıyorum ki Zizek hakkında ne yazıldığına ve onun yeni fikirlerinin olup olmadığına baktılar.

Ben bir düşünür olarak toplumun beğenisini kazanmak, ünlü olmak ve gündeme gelmek ve kalmak gibi bir insan için önemli ve ideal özellikleri tabi ki ben de isterim. Fakat bu hale gelmek ve bu özelliklere sahip olmak için en uygun zaman ve şartlar benim fikirlerim ile toplumun isteği ile gereksinimlerinin buluşma noktasında oluşabilir. Dolayısı ile felsefeci sadece ve tümüyle toplumun istediği konular üzerine odaklanamaz ve tümden ayrı ve ilgisiz de olamaz. 

Düşünürler kendi fikirlerini geliştirirken toplumun gündemini, amaçları, yaşayışlarını, gelişen süreçleri de takip eder onlar hakkında da ön fikirler geliştirmeye, tespit, saptamalar yapmaya çalışır. 

Toplum ve olgusu varlıkta bulunan büyük bir olgudur. Onu tamamen anlamaya bir düşürün düşünmeye ne zamanı yeter ne de tüm çabası. Ancak görebildiği kadar düşünebilir, yazabilir ve konuşabilir.

Küresel bir felsefeci topluma sistemini sunarken çekirdek, öz, ana fikrini pek vermez. Topluma toplumun istediği kadar ve biçimde sunmaya çalışır. Bay Zizek'in de yaptığı felsefe budur. Toplumun istediği tozda ve miktarda felsefesini sunmaktadır. Tabi ki bu fikirlerim Zizek'i dinlediğim kısımlarıyla kısıtlı bir değerlendirmedir şu an. Emin  değilim. 

Küresel felsefeciler ve düşünürler tamamlanmış, kapalı, bütünlüğü olan kendi felsefe sistemlerini oluşturmalıdırlar. Felsefe severler de bu felsefecilerin sunumlarıyla yetinmemeli düşünürün çekirdek, ana, öz fikirlerini öğrenmelidirler bu konular hakkında sorular sorabilmelidirler. Sadece dinlemek ve onaylamak felsefi eylem ve metodu değildir. 

Öneriler:

Küresel olağanüstü anlarda kendilerine danışılan felsefecilerin yorumlarından sonra veya önce tespit, saptama ve sundukları fikirlerin kaynağı sorulmalıdır. Örneğin " Siz günümüzde yaşanan olağanüstü şu olaylar için fikirlerinizi sundunuz. Peki bu saptamalarınızın kaynağında bulunan ana fikirlerinizi de sunar mısınız. Merkez, çekirdek fikirlerinizi de duymak, dinlemek ve anlamak isteriz." şeklinde bir diyalog olmalıdır. Böylelikle felsefecilerin kendi geliştirdikleri ana ilkeleri varsa onu da sunmaları toplum ve özellikle felsefe severler açısından daha aydınlatıcı ve geliştirici olacaktır.

Sonuç

Günümüzde ise felsefe o kadar hak ettiği yerden uzaktır ki adeta felsefecilerin fikirleri uzaktan belli belirsiz olarak ulaşıyor gibidir topluma ve felsefe severlere. 

Gerekli olan ise yakın, net ve eleştirebilir, tartışabilir olmalı her kesimce her zaman ve her yerde.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...