Felsefede varlığa bakışımızda varlığın tümünü görme olanağının sadece bir ümit olduğunu biliyoruz. Bir felsefeci veya filozof varlığa bakışında onu tümden görmeyi değil ondan kendi ilgi alanı ile ilgili araştırma yaptığı konularda bilgi parçacıkları yani ipuçları aramaktadır.
Bir filozof felsefe yolu ile varlıktan kısım kısım aldığı bilgiler ile bütüne ait kendince bir öğreti oluşturma yolunda ilerlediği için bildiklerinin doğru veya yanlış olduğunu her geçen gün varlığa bakarak ve ondan kısım kısım, parça parça bilgiler alıp öğretisinin sınamasını yapmaktadır. Eğer varlığa her bakışta gelen veya aldığı bilgiler öğretisine göre bir tekrar ise veya öğretisini destekler, ilerletir ise o filozofun öğretisi doğru ve gerçek olarak varlığını varlıkta koruyor demektir.
Filozofun öğretileri varlıkla uyumlu gidiyorsa bu durum filozofun evrensel ve değişmek ilkeler geliştirmeye gitmesinin önü açık demektir. Filozof her bakışında varlıkta yeni bilgi ve deneyim aramasının amacı budur. Tekrarlar tanıdık, yeniler ise ilk şaşkınlığı yaratır filozofun zihninde. İlk şaşkınlıktan sonra fikir veya örnek incelemeye alınır bilinç tarafından. Zeka, akıl ve duygulardan arındırılmış saflaştırılmış olarak bilinçte saklanır. Açılımları, diğer bilgiler ile ilişkileri, mantığa uygunluğu, zamana ve mekana göre durumları gibi bir çok zihinsel testlerden geçer. Zihin fermantasyonu başlamıştır. Evrensel ve kalıcı bilgiyi hurafe, mistik, karanlık, bilinmezlik gibi bulanık hallerinden ayırıp ortaya çıkarıp çıkarılamayacağı çalışması ve çabaları vardır bu süreçte. Varlıktan alına bilgi ve onun fikri önce şaşkınlık yaratırken o şaşkınlıkta duygu, zeka ve akıl hepsi karışık halde bulunmaktadır. Filozof bu durumun heyecanını ve etkilerini yaşar hisseder. Sonra bilgi veya fikri olgunlaşmaya bırakır, varlığın yaşam sürecinde bu bilgiyi yakın hafızasında taşır. Bu taşıma hali filozofun ilişkilerinde, yaşamında ikili düşünmesine yol açar. Örneğin yemek yerken yemek ve yeme hakkında düşünebilirken önceden varlıktan aldığı şaşkınlık yaratmış ve olgunlaşmaya bırakılan bilgiyi de düşünmektedir. Dolayısı ile filozof çift düşünme sürecine girer. Fakat bu düşünme sürecinde zaman ve mekanı önemser, önemsemesi de gereklidir. Çünkü şaşkınlık oluşturan varlıktan aldığı bilgi geçmiş zamanda olmuş ve şimdiki zamana taşınmıştır. Şimdiki zamanda ise zihin yemek, yürümek, bakmak, duymak gibi edimleri ile anlık ve kısa da olsa çalışmaya devam etmektedir. Geçmişteki taşına bilgiyi inceleme ve şimdide yaşama anları güvenli olmalıdır. Örneğin trafikte veya önemli bir duyusal temaslar veya ilişkilerin yaşandığı anlarda bu ikili düşünme yapılmaz, yapılmamalıdır. Tales'in yıldızlara bakarken çukura düşmesi ve onu gören bir kişinin gülmesi ve onunla şakalaşması hikayesinde çift düşünmenin güvenli olarak yapılması gerektiğini hatırlatır. Cep telefonu ile konuşurken trafiği yönetme de aynı durum söz konusudur. Telefonla konuşurken fikir alışverişi zihni meşgul eder ve bedensel uyumu bozulur, beden yüzde yüz otomasyon olamaz çünkü trafikte değişimler sıktır. Bu sıklaşan değişimlere karşı yargı veya karar için zihnin olaya dahil olması zorunludur. Bedene bırakılan trafikte ilerleme en kısa zamanda kazaya yol açar çünkü beden zaten var oluş amacına ters bir otomasyona zorlanmaktadır o hemen durmayı isteyecektir, ister gaz vermeme, frene basma ile ister başka bir araca çarpma ile. Bireyin ehliyet alırken en rahat otomasyon haline dönecektir. Yani zihin yönetimin dışında olarak beden hareket edecektir. Kendisine ve başkasına zarar verip vermeyeceği olasılığını hesaplamadan. Çünkü trafik kurallarını takip eden ve uygulayan beden değil zihindir.
"İlk hücreden bedenlenmiş canlılara geçiş aşaması, bedenlenmiş olup da ve evrim ile gelişmiş canlılar aşamalarından daha uzun ve daha çeşitlidir." Bana ait olan bir önermeyi varlığa bakışta keşfettim. Tabi ki önceki bilgilerimin üstüne gelen eklenen bir bilgidir, önermedir. Bu ilke fikrinin şimdiki zamanda testinin yapılması ve gerçek olup olmadığı henüz yapılamaz. Bu ilke gelecekte doğrulanabilir veya yanlışlanabilir.
İşte bilim ile felsefenin ayrımına örnek bir önerme veya bilgidir bu. Bilim şimdiki zamana hizmet edebilen veya şimdiki zamanda teste tabi tutunabilen bilgi veya fikirleri kapsamına alır. Felsefe ise zaman ve olanakları dikkate almaz, yani onların sınırlayıcı baskısına kapılmaz, yakalanmaz. Felsefe düşüncede sınır olmaması onu özgür kılar.
Zeka kişinin kendisiyle sınırlanır, akıl ise insanlıkla sınırlanır, duyular ve duygular ise canlı ile sınırlanır, bilinç ise bu tüm sınırların üstüne fikir geliştirebilir veya varlıktan bilgileri alabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder