İnsanlık tarihinde insan aklın gelişmesine etki eden önemli bir unsur çevre, alan hakkında bilgi biriktirmesi ve bunu zihinde tutması olmuştur.
Hareketli canlılar olan hayvanların beyinlerinde yeryüzü haritası boş şablonu bulunmaktadır. Büyüdükçe bu boş şablonun içeriğini doldurmaya başlarlar. Biz canlılarda beynimiz tümden boş bir şablon şeklinde gelmez. Dolu kısımlarda dna aracılığıyla gelmektedir. Beynimiz dış dünyadaki bilgileri bir sıra halinde bir nokta olan beyindeki başlangıç noktasına eklenerek büyümeye gelişmeye başlar.
Bir kartal yavrusu, kardeşini yuvadan atma girişimi, besinin paylaşmamak istemesinden değil, canlıya dna yolu ile gelen ilk bilgilerden mekansal hakimiyet bilgisinin etkisi iledir. Yani yavru kartal kardeşlerine " düşte öl" değil " Git öte, başka yerde dur " hareketi yapmaktadır. Anne kartalı atmaya hem gücü yetmez hem de yiyeceğin geliş merkezi olarak belirlemiştir. Güçlü olan yavru diğer yavruları yuvadan atmayı mekansal içgüdüsünün etkisiyle ister. Yavru kartal annesinin uçuşlarını gözler, büyüdükçe kanatlarının farkına varır içgüdüsel olarak kanatlarını çırpma etkinliğine girer. Bunda kan basıncı kanatlara etki yaptıkça refleksif olarak kanat çırpma hareketine zorlanır. İlerleyen zaman içinde rüzgarın beden tüylerine etki etmesi ve bedenin büyümesi uçma refleksini tetikler hale gelir. Rüzgarın onun gelişim aşamasında kanatlarının kullanılacağı hareketlere içgüdüsel aşaması geldiği için uçma öncesi kanat çırpmaya zorlar, hücresel yeni bölünmeleriyle ve artmasıyla bu hissi onda oluşturur. Gelişim öncesi uçma bilgisini taşıyan hücreler oluşmadığı için sadece beslenmeye ve mekan genişliğine odaklanmıştır.
Beynimizdeki kalıcı hafıza hücrelerimizin temeli zihnimizdeki yeryüzü haritasıdır.
İnsan zihnindeki yeryüzü haritası güvenlik, istek, arzu, korku, merak, keşfetmek gibi bir çok duygu ve düşüncelerin temsillerden oluşmaktadır.
" O bölge tehlikeli, bu bölge güzel ve verimli, şu bölgeye gidilmeli. " gibi sorular zihnimizdeki çevre haritalarına değer yüklemektedir. Günümüzde "uzayda neler var" sorusu zihnimizin evrene doğru yayılmasının önce haritasını oluşturmak ile başlayacağını göstermektedir.
İnsan zihninin yeryüzü haritası bölgesel olarak kalır da küresel bir haber duyarsa onu zihninde yerleştirecek bir hafıza bulamayacağı için aldığı bu haberi zihnindeki bölgesel hafızaya farklı olarak kaydetmesi gerekecektir haberin sürekli olması halinde.
Eğitimdeki zorluk genç kuşaklara zihinlerindeki yeryüzü haritasını genişletirken o haritalara hangi bilgi ve değerleri nasıl yükleyebileceğimiz sorusudur. Hangi yöntem ve sistemle bunu yapmalıyız. Nereden ve nasıl başlamalıyız. Hangi sıralama en uygunu olur.
Lise ve üniversite bitirmiş zihinler dünya haritasını zihinlerine yeryüzü haritası olarak kaydetmiş kişilerdir çoğunlukla. Küresel haberleri o haritadaki yerlerine yerleştirmekte zorluk çekmezler.
Zihnimizdeki yeryüzü haritalarının üstüne eklenen bir çok bilgi havada uçan bir bulut gibidir adeta.
Bu bilgeler eser dururlar. Düşüncelerimiz zamana, mekana ve gereksinime göre bu bilgileri kullanmaktadır.
Tarihin Sonu mu ?
İnsanlık tarihi iki ana konu içerisinde gelişmiş ve oluşmuştur.
Çevre (yeryüzü haritası) ve ilişkiler.
İnsanlığın tarihte yeryüzüne dağılımının aşamalarını görürüz. Binlerce yıl bir bölgede yaşamışken birden yeryüzüne dağılmalar başlamış yerküreyi keşfetme yolculuğuna girişilmiştir. Bölge hakimeyetleri ve yönetim hakimiyetleri şeklinde savaşlar yapılmıştır.
Günümüzde tüm yeryüzünü keşfettik. Dünyada bilinmedik yeryüzü köşesi adeta kalmadı gibidir. Tarihin sonu söylemi bunun içindir. Yeryüzü haritasının sınırlarını biliyoruz.
Yeryüzü keşif tarihinin sonuna gelinmiştir.
Ay'a ve Mars' a yapılacak keşifler tarihin yeni bir boyuta geçmesine neden olacaktır.
Yeryüzünde ise devam eden bir tarih var.
İlişkilerin tarihi. Bu tarih şekli içe dönük bir yapıdadır. Kıtaların keşfinin tamamlanması bizleri artık dışa doğru ilerleyemeyeceğimizi, birbirimizden kaçamayacağımızı veya kovalayamayacağımızı dışa doğru itemeyeceğimizi göstermektedir. Baş başa kalmışlığın tarihidir. Mekansal sınırların belirlendiği birlikte daha iyi yaşamanın amaçlarına doğru giden yanlış, kötü ilişkilerin tarihinin yazılacağı dönemlere giriyoruz.
Gündem ve güncel olan bilgiler, olaylar zihnimizi sürekli bağımlı kılma etkinliğindedir.
Küresel zihin haritamızda bilgi, olay ve olgu bulutlarının sürekli esen rüzgarları ile zihnimizde dolaşmasına tanık oluyoruz.
Fiziksel hareketlerimiz ev ile kaldığı sınırlı ortamımda iken zihinlerimiz bilgiler ile yeryüzü haritamızda küresel olarak aktif halde dolaşmaktadır.
Bizler sabit iken bilgiler ve duyumlar çevremizde hareket halindedir.
Bedenler sabit iken zihinler küresel turlarına çıkmaktalar internet ile.
Hareketli canlılar olan hayvanların beyinlerinde yeryüzü haritası boş şablonu bulunmaktadır. Büyüdükçe bu boş şablonun içeriğini doldurmaya başlarlar. Biz canlılarda beynimiz tümden boş bir şablon şeklinde gelmez. Dolu kısımlarda dna aracılığıyla gelmektedir. Beynimiz dış dünyadaki bilgileri bir sıra halinde bir nokta olan beyindeki başlangıç noktasına eklenerek büyümeye gelişmeye başlar.
Bir kartal yavrusu, kardeşini yuvadan atma girişimi, besinin paylaşmamak istemesinden değil, canlıya dna yolu ile gelen ilk bilgilerden mekansal hakimiyet bilgisinin etkisi iledir. Yani yavru kartal kardeşlerine " düşte öl" değil " Git öte, başka yerde dur " hareketi yapmaktadır. Anne kartalı atmaya hem gücü yetmez hem de yiyeceğin geliş merkezi olarak belirlemiştir. Güçlü olan yavru diğer yavruları yuvadan atmayı mekansal içgüdüsünün etkisiyle ister. Yavru kartal annesinin uçuşlarını gözler, büyüdükçe kanatlarının farkına varır içgüdüsel olarak kanatlarını çırpma etkinliğine girer. Bunda kan basıncı kanatlara etki yaptıkça refleksif olarak kanat çırpma hareketine zorlanır. İlerleyen zaman içinde rüzgarın beden tüylerine etki etmesi ve bedenin büyümesi uçma refleksini tetikler hale gelir. Rüzgarın onun gelişim aşamasında kanatlarının kullanılacağı hareketlere içgüdüsel aşaması geldiği için uçma öncesi kanat çırpmaya zorlar, hücresel yeni bölünmeleriyle ve artmasıyla bu hissi onda oluşturur. Gelişim öncesi uçma bilgisini taşıyan hücreler oluşmadığı için sadece beslenmeye ve mekan genişliğine odaklanmıştır.
Beynimizdeki kalıcı hafıza hücrelerimizin temeli zihnimizdeki yeryüzü haritasıdır.
İnsan zihnindeki yeryüzü haritası güvenlik, istek, arzu, korku, merak, keşfetmek gibi bir çok duygu ve düşüncelerin temsillerden oluşmaktadır.
" O bölge tehlikeli, bu bölge güzel ve verimli, şu bölgeye gidilmeli. " gibi sorular zihnimizdeki çevre haritalarına değer yüklemektedir. Günümüzde "uzayda neler var" sorusu zihnimizin evrene doğru yayılmasının önce haritasını oluşturmak ile başlayacağını göstermektedir.
İnsan zihninin yeryüzü haritası bölgesel olarak kalır da küresel bir haber duyarsa onu zihninde yerleştirecek bir hafıza bulamayacağı için aldığı bu haberi zihnindeki bölgesel hafızaya farklı olarak kaydetmesi gerekecektir haberin sürekli olması halinde.
Eğitimdeki zorluk genç kuşaklara zihinlerindeki yeryüzü haritasını genişletirken o haritalara hangi bilgi ve değerleri nasıl yükleyebileceğimiz sorusudur. Hangi yöntem ve sistemle bunu yapmalıyız. Nereden ve nasıl başlamalıyız. Hangi sıralama en uygunu olur.
Lise ve üniversite bitirmiş zihinler dünya haritasını zihinlerine yeryüzü haritası olarak kaydetmiş kişilerdir çoğunlukla. Küresel haberleri o haritadaki yerlerine yerleştirmekte zorluk çekmezler.
Zihnimizdeki yeryüzü haritalarının üstüne eklenen bir çok bilgi havada uçan bir bulut gibidir adeta.
Bu bilgeler eser dururlar. Düşüncelerimiz zamana, mekana ve gereksinime göre bu bilgileri kullanmaktadır.
Tarihin Sonu mu ?
İnsanlık tarihi iki ana konu içerisinde gelişmiş ve oluşmuştur.
Çevre (yeryüzü haritası) ve ilişkiler.
İnsanlığın tarihte yeryüzüne dağılımının aşamalarını görürüz. Binlerce yıl bir bölgede yaşamışken birden yeryüzüne dağılmalar başlamış yerküreyi keşfetme yolculuğuna girişilmiştir. Bölge hakimeyetleri ve yönetim hakimiyetleri şeklinde savaşlar yapılmıştır.
Günümüzde tüm yeryüzünü keşfettik. Dünyada bilinmedik yeryüzü köşesi adeta kalmadı gibidir. Tarihin sonu söylemi bunun içindir. Yeryüzü haritasının sınırlarını biliyoruz.
Yeryüzü keşif tarihinin sonuna gelinmiştir.
Ay'a ve Mars' a yapılacak keşifler tarihin yeni bir boyuta geçmesine neden olacaktır.
Yeryüzünde ise devam eden bir tarih var.
İlişkilerin tarihi. Bu tarih şekli içe dönük bir yapıdadır. Kıtaların keşfinin tamamlanması bizleri artık dışa doğru ilerleyemeyeceğimizi, birbirimizden kaçamayacağımızı veya kovalayamayacağımızı dışa doğru itemeyeceğimizi göstermektedir. Baş başa kalmışlığın tarihidir. Mekansal sınırların belirlendiği birlikte daha iyi yaşamanın amaçlarına doğru giden yanlış, kötü ilişkilerin tarihinin yazılacağı dönemlere giriyoruz.
Gündem ve güncel olan bilgiler, olaylar zihnimizi sürekli bağımlı kılma etkinliğindedir.
Küresel zihin haritamızda bilgi, olay ve olgu bulutlarının sürekli esen rüzgarları ile zihnimizde dolaşmasına tanık oluyoruz.
Fiziksel hareketlerimiz ev ile kaldığı sınırlı ortamımda iken zihinlerimiz bilgiler ile yeryüzü haritamızda küresel olarak aktif halde dolaşmaktadır.
Bizler sabit iken bilgiler ve duyumlar çevremizde hareket halindedir.
Bedenler sabit iken zihinler küresel turlarına çıkmaktalar internet ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder