25 Nisan 2020 Cumartesi

Zihinde bedenlenme süreci

Kovid-19 virüsü hücre içine girerek kendisini çoğaltması, onun kendi kendine bölünerek çoğaltma yeteneğinin olmadığını göstermektedir. Haliyle kendi kendine bölünme yeterliliğinde olmaması doku ve organlaşma aşamalarına göre ilkel bir aşamada olduğu görülmektedir.

Öncelikle sürekli girdiği hücre içinde çoğalmak ve bu çoğalma sonucunda yeni oluşumlarıyla yana yana gelerek sıkışık ve kalabalık halde bulunurken mutasyona ulaşarak evrimsel sürecinde ilkel halinden bir üst aşamaya geçmek amacını taşımaktadır. Ölümüne yol açtığı canlının bedeninde bu süreçleri olabildiğince uzatmak ve varlık nedenini uygulamaya çalışmak eğilimindedir. Eğer bu virüsle yaşamını sonlandırmış bir beden virüsün varlığını devam ettirebilecek seviyede kalması halinde uzayan zaman ve uygun ortam açısından virüsün mutasyon şansı artacağından yapısındaki değişikliklerin yeteneklerinin artacağı yönünde olacağı tahmin edilebilir. Bunun ne kadar süre ve şekilde olacağını doğa zamanı ve şartları belirler.

Virüsün önce başka hücrede çoğalmak sonra kendi kendine çoğalabilmek, doku ve organ aşamalarına geçmek en son olarak bedenlenme sürecini tamamlamak şeklinde doğadaki yerini ve şartlarını oluşturmak amacında olduğu görülmektedir. Doğa içinde en son aşama bedenlenme ve sistemdeki yerini belirleme olduğunu görüyoruz. Bazı canlı türleri bedenlenme sürecini tamamladıktan sonra doğaya bir takım etkilerde bulunmaktadır. Bitkiler ve su mikroskobik canlıların oksijen ürettiğini biliyoruz. Oksijen hidrojenle tepkimeye girerek suyu oluşturmaktadır. Bu canlıların havaya ve suya etkileri olduğu dolayısıyla doğa ve canlıların ihtiyacı olan hava ve su temeline katkıda bulundukları ortadadır.

Biz insanlar da bedenlenme sürecini tamamlamış ve zihin unsuru bedenlenme üstüne gelen özelliğimiz olmuştur. Bizim doğa içinde beden üstüne zihnimiz bir üst aşamayı göstermektedir.

Şimdi zihin yapımızın bedenlenme amacında olduğu varsayımına ulaşabiliriz. İnsanlığa ait zihinsel kavramların fiziksel sonuçlarını görme, türün kendi arasında bir beden gibi hareket edebilme yeteneğini oluşturması yani insanlığın zihinlerde bedenlenme sürecini tamamlaması teorisi.

İnsanlığın doğa tarihindeki süreci varlığını koruma ve sürdürme üzerine iken zihin özelliğinin gelişip kendini ortaya koyması onun artık sadece varlığını koruma ve sürdürme amacından başka doğaya bir çok etkilerde bulunma aşamasına geldiğini söyleyebiliriz. Doğada insanın büyük bir rol almasıyla hangi canlı türlerin yok olacağı, hangilerinin çoğalacağı gibi yol ayrımlarının oluştuğunu görmekteyiz. Tarih sahnesinde şu ana kadar yaptığımız varlığımızı koruma ve sürdürmek iken günümüz sonuçlarında artık doğaya nasıl etkilerde bulunduğumuzun ve zihinsel aşamaların bedenlenme sürecini nasıl tamamlayacağımız konularında kritik yapma vakti gelmektedir.

Homeros mitoloji eserlerinde hem güçlü olmaya çalışan hem de sıkı rakipler karşısında tanrılara yalvarmaktan geri durmayan insanların mutlaka kazanmaya olan tutkularını anlatmaktadır. Tanrılarla iletişime geçenler sadece kralların ve yardımcı bilge insanların olması hiç de şaşırtıcı değildir. Halklar krallar ile tanrıların kararlarını yaşamaktadırlar. Krallar ile tanrılar arasındaki ilişkiler hep güç üzerine odaklanmaktadır. Gücü eline geçiren kral veya tanrı diğerlerine zulüm ve baskı oluşturmaktadır. Haksızlığa uğradığında ise yalvarmalarına rakiplerinin zarar görmesi ve cezalandırılması üzerinedir. Adalet kavramının yerle bir edildiğine şahit oluruz bu eserlerde. Acıları, gizli oyunları, ihanetleri, güce sahip olma ve hakimiyet isteklerini anlatır.

Mitolojiler insanın ilkel doğasından çıkış sancılarını yansıtırlar. Mitolojilerden sonra antitezi olarak iyonya ve Atina ekollerinin ortaya çıkması düşünebilir. Sonraları gelen Roma imparatorları ulaştıkları olağanüstü güç ile tanrı-kral imajında  Atina öncesi mitolojilere sıkı sıkıya sarılmışlardı. Son büyük ve küçük tarım toplumlarını avcılık ve toplayıcılık geleneğine sahip olarak hakimiyeti altına alarak ilkel çağların toplulukların yaşam şeklini güncellemişlerdir. Avcılıkları işgali, toplayıcılıkları da vergi toplamaları ve yaptırımlar uygulamaları temsil etmektedir. Bu insanlığın ilkel düzeni Roma'dan sonra da bir çok imparatorluk ile geleneneğini devam ettirmiş, kıtalar keşfi ile ilerleyip günümüze kadar gelmiş ve hala sürdürülmeye çalışılmaktadır.

Ülkemizde orta doğu padişahı olarak halifelik temsili olmasına rağmen tanrı-kral mitoloji uygulanmamış yönetici olarak birleştirici, bütünleştirici rol tercih edilmiştir. Devlet olmak önemli olmuştur. Padişah üstünde ilahi varlığın olması Roma tanrı-kral imajıyla farklılığını göstermektedir.

Sanayi devrimiyle birlikte emperyal yönetim tarzları hızlanmış, bilim bu amaca hizmet ederken gelişmiştir. Birinci ve ikinci dünya savaşı endüstrinin son halini bilimindeki yeni buluşlarla savaş teknolojilerine yerini bıraktığını göstermektedir. Savaşlar sonrası tüm bilimler gelişirken teknoloji haline dönüşüp kitle iletişim ve ulaşım araçlarının önderliğinde gelişimini ticaretle sürdürürken hala ilkel tarz olan avcılık ve toplayıcılık olan Roma tarzında ısrar edilmektedir. Gerçeklik sonrası (Post-truth) ise bilimlerin gerçekliğinden mitolojiye tekrar dönme amacını taşımaktadır. Bu amacın çıkış noktasını da kuantum belirsizliği üzerinden yapılmaktadır. Kuantum belirsizliği aslında bitmiştir ve kuantum cihazları üretilmeye başlanmıştır. Bunun üzerinden rekabet ilerlemektedir. Teknolojik ürünler ilk kez batıdan değil doğudan üretilir olmaya başlanmıştır. Doğudan gelen akım ticaret yolu ile yayılmayı hedeflemektedir. Küresel merkez internette, sanalda oluşmaya başlamıştır. Zihinlerin bedenlenmesi süreci devam etmektedir. Gelecek bu yönde görünmektedir.

Zihnin bedenlenme süreci

İnsanlık tarihi boyunca anılan adalet, insan, toplum, üretim, tüketim, insan hakları, hayvan hakları, ekolojik çevre, yaşam gibi bir çok önemli değerli kavramların tekrar gözden geçirilmesi ve tanımlarının tekrar yapılması.

Metafizik alanın ulaşılabilen sınırlarına ilerlemesi, küresel olarak insan yaşamı ve doğa ile bağlarının tanımlanması, uzaya açılmanın hızlanması, enerji ve teknolojilerin sorgulanması, yönetim sistemlerinin, işleyişlerin gözden geçirilmesi gibi bir çok konuların bilimsel, felsefik, sanatsal ve ilahi olarak tekrar değerlendirilmesidir.

Canlı ve insan bedenin çalışma sırları, doğanın işleyişi ve insanın doğadaki yeri, sınırları yerkürenin varlığı, kuantum ile uzay bilinmezlerin araştırılması. Madde ve enerjiye yeni bakışımız.

İnsan zihnin akıl ile ürettiği, vahiy yolu ile aldığı tüm kavramsal değerlerin gerçeğe yansıması ve kullanılır olması zihnin bedenlenme sürecini tamamlamaya yönelik adımlar olarak görülebilir.

İnsanlık, dört yüz megaton ağırlığında, yeryüzünü yüz elli de biri kadar yer kaplayan büyük bir canlı bedeni haline gelmiştir. Önemli bir soru karşımızda durmaktadır. Bu devasa canlı beden bir insan zihni gibi işleyebilecek midir ?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarım...