Türkiye Küreselleşirken

Türkiye Küreselleşirken
Ülkemizde, kitlelerin aynı sözlerin söyleyene göre farklılaşmasını görüyoruz.

19 Mayıs 2025 Pazartesi

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

     Ülkemizin kuruluş ve gelişme planları uluslar arası küresel gelişmiş bir ülke olmak, vatandaşları ile refah ve insanca yaşama idealindedir. 

     Son yüzyıllarda bilgide ve iyi yaşamada öne çıkan batı dünyasından bu özellikleri hızla alıp bayrağı insanlık adına taşıma ve sürdürme isteği bulunuyordu. Küresel bilgi ve iyi yaşamı alıp kendi milli değerlerimizin sentezinde tarihsel Türk milliyetçiliği ve devletçiliği ile örnek bir ülke ve yurttaşları haline gelme hayali ve ideali bulunmakta idi. 

     Atatürk yüzyıla eylemleri ve fikirleri ile etki etmiş bir filozof da sayılır felsefe alanı için. 

     Felsefedeki büyük fikirler yavaş ve derinden birey ve toplumlarda kendisini göstermektedir. Yüzyılın bitimindeki bu zamanlar asıl o fikir ve ideallerin yeşermeye, filizlenmeye başladığı dönemler olarak ele alabiliriz. 

     Bir bireyin kadrosu ile birlikte kurucu liderler olarak şu an yaşadığımız yüzyıla ne kadar yakın ve kısa zaman önce algısı içindeyiz. Sanki yüzyıl önce değil bir yıl önce her şey olup bitmiş ve uygulanmakta gibidir.

     Ülkemizin kuruluşu ve gelişmesindeki çalışmalar hala taze ve yeni gibidir. Küresel önemli bir ülke oluşumunda bir çok engellemeler ve yönlendirmelere maruz kalsak da ana rotadan ayrılmamış olmamız çağdaş ve modern zamanların gereği olan ülke kurumları ve işleyişi ile bürokrasinin kararlı ve zorunlu olması ve yerini demokrasiyle doldurmasının tamamlanma sürecinde devam etmesiyle uyumlu olmasındandır. 

     Son yirmi yıla gelene kadar bürokrasi hakimken son yirmi yılda demokrasi ile ülkemiz test aşamasına gelmiştir. 

     Bürokrasinin tek başına çağdaş ve modern gelişmeler karşısında yetmeyeceği ortadadır. Dar, kurallı ve sınırlı kalacağı ortadır. 

     Ülkemizin gelişim çizgisinde yerleşmiş olan bürokrasi temeline demokrasi dini, tarihi, bölgesel ve küresel kültürlerin, hakim ülkelerin etkileri, uluslararası rekabetler gibi bir çok etken demokrasi etkeniyle eklenmiştir. 

     Demokrasinin bürokrasiye eklenme süreci bir çok kesim tarafından endişe yaratsa de bu ülkenin bürokratik uzun geçmişi ve kurumları demokrasinin olumsuz etkilerine karşı dayanıklı olup olumlu etkileriyle de gelişmeye hazırdır. 

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor bayramınız kutlu olsun.

18 Mayıs 2025 Pazar

Türkiye'deki Yöneten ve Yönetilen İlişkilerini Felsefi Olarak Değerlendirmek.

     Ülkemizde yaklaşık iki aydır kitlelerin toplanarak yürümesi ve tepkilerini göstermesiyle başlayan hareketli bir süreç devam etmekte. 

     Bu halk hareketlerini felsefe yönünden ele alırsak, ülkemizin yöneten ve yönetilen ilişkileri olgusunda inceleyebiliriz tarafsız olarak. 

     Ülkemizde yönetici kesim yaklaşık yirmi yıldır görev başında bunu başarması çalışmalarında iyi olduğunu göstermektedir. Hiç bir yönetici halkın seçimi dışında görevde bulunamaz ilkesine göre durum budur. 

     Son zamanlardaki çoğunluğun gençliğin oluşturduğu her kesimden halkın yürüyüş ve tepki göstermesi yönetime bir eleştiri olarak başladığı görülmektedir. 

      Bu yürüyüşler artık yöneticiyi eskisi gibi desteklemedikleri görünüşündedir. 

      Yönetim ise bu tepkili yönetilenlere karşı kabul edilemez, yanlış tutum halinde oldukları tutumda olduğunu göstermektedir. 

      Yönetim ile yönetilen (tepkili halk kesimi) anlaşmazlık içindedir bu durumda.

      İki taraf birbirini yok saymaktadır. Yönetenler bu kesimi halk arasındaki azınlık olarak görmekte ve geçici bir olay olarak değerlendirmektedir. 

      Yönetilenler (tepkili kesim) ise yöneticinin görevinin sona ermesi gerektiğini ve şu anki görevinde devam etmemesi gerektiğini ileri sürerek tepkilerini sürdürmektedirler. 

      Ülkelerdeki yönetici ve yönetilenler arasında seçimle başlayan bir anlaşma dönemi başlar. İlerleyen seçimlerde yönetime verilen destek artar veya azalır. İyi olur başarılı olursa artar, hata yaparsa, kötü yönetirse azalır. 

     Tepkili halk, yönetime eleştirilerini yaparken bu ülkenin temel değerlerini öne çıkarmaktadır. Atatürk, Türk bayrağı, Türk Marşları ve şarkıları, ülkemizin her türlü temel değerleriyle tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Buradaki mesaj şudur. Ben halk olarak yönetime tepki gösterirken bu ülkenin temel değerlerini taşıyorum ve o gerekçe ile hareket ediyorum. Vatanıma önem veriyorum ona zarar getirmiyorum. Yolları doldurarak, yürüyerek rutin kamu düzenine geçici olarak engellememizin nedeni isyan, kamuya zarar vermek değil, toplanarak daha fazla olduğumuzu göstermek ve tepkilerimizin dikkate alınmasını sağlamaktır şeklindedir.

     Tepkili halk kesimi tepkisini gösterirken bu ülkenin temel değerlerini savunma ve gösterme gayretindeki iki önemli nedeni görülmekte, birincisi, ben vatana zararlı değilim, kanuna göre davranmaya çalışıyorum, diğeri ise bu ülkede yönetim tarafından bu ülkenin temel değerlerini daha fazla öne çıkarılması ve gündemde tutulması gerektiği mesajlarıdır. 

      Yönetim ise uzun dönemdeki başarısının devam ettiğini düşünerek ülkemizin yeninin yanında, eski değerlerini de öne çıkarma eğilimde olduğu görülmekte ve tepkili halkın geçici ve zayıf olduğu görüşündedir. 

      Zaman neyi gösterecek ?

      Tepkili halk yönetimi yok saymakta ama devleti, kanunları, kurumları var saymakta ve sayısını arttırmaya çalışmaktadır. 

      Yönetim ise başarılarını arttırmaya çalışarak bu tepkili kesimin sönümlenmesini ve bitmesini amaçlamaktadır. 

      Ülkemiz için yönetim ve yönetilen ikilemindeki gelişmelerin iyi olmasını arzu ederiz. 

       Yönetim yönünden iyi ve başarılı yönetimi ile tepkilerin dağılmasını, tepkili halk yönünden zaten yönetimi yok sayarken devam eden tepkileri, yönetimin kendi plan ve süresinin dolmasıyla takınılan tutumla, gerçekleşen olayın, birleşme anına ulaşabilecekleri beklenebilir.    

24 Nisan 2025 Perşembe

Dünyada olanlar, Mars'ta olacaklara dair.


Yapay zeka ile kelime ve sözlerin görsele dönüşümüne tanık oluyoruz. 

Bu iletişim ve anlatımda yeni bir süreci işaret etmekte. 

Felsefe fikirlerimin görsele dönüşmesi onları anlatılmasını ve takipçilerimin anlaması ve hatırlaması yönünden kolaylık sağlamaktadır. Bu yöntemi kullanmayı sürdüreceğim.

23 Nisan 2025 Çarşamba

Türkiye Küreselleşirken

 Ülkemiz küreselleşirken kendi kimliğini bu gelişmeye uyumlaştırma çabalamaktadır. 

Bu çabalarını milliyetçilik ve dini aidiyetler üzerinden ulusalcılığa yönlendirmeye çalıştığı görülmektedir.

Ülkemizdeki bireyselden grup veya belirli kitleye doğru aidiyet kimliklerinde merkez ve çevre, dini ve tarihsel, milliyet ve tarihsel, Atatürk ve yeni cumhuriyet üzerinde yoğunlaşmaktadır. 

Ülkemizde tarihsel mekan kimliğini kabullenmiş fakat kendi aidiyetlerini de korumakta olan kesimlerde bulunmaktadır. 

Ülkemizin küreselleşmeye doğru ilerlerken sermaye, göçmen ve yerleşme gibi grup ve kitleleri de kendine katması çağın gereğidir. 

Yukarıdaki tüm örnek birey, grup ve kitleler ele alındığında ülkemiz küreselleşmeye ilerlerken nasıl bir Türkiye algısını hem içte oluşturacak ve içselleştirecek hem de küresel olarak nasıl bir yeni kimliği alacaktır. 

İşte şu an yaşadıklarımızın bir resmi olarak bu geçiş aşamasını görmekteyiz. Yönetim dini ve tarihsel aidiyeti öncelikli alırken, ona eşlik eden yönetim ise milliyetçi ve tarihsel bir aidiyeti öne çıkarmaktadır. 

Gelişen günümüz olay ve olguları ülkemizin küreselleşmeye katılımı ulusal ve yeni yüzyılda yeni cumhuriyet ortak aidiyetini öne çıkarmaya çalışmaktadır. 

Tarihsel dini ve milliyetçilik akımları küreselleşmeye doğru ilerlerken eski hallerinde kalmaları zorlaşmaktadır. 

Yabancı ülkelerden gelen iş, göçmen ve yerleşim amaçlı katılımları ve ülkemizin tarihsel vatandaşı olup aidiyeti kendine özgü halde olanları da kapsayacak bir ulusalcılık arayışı kendini zorlamaktadır. 

Dini gruplar arasında kendilerinin temsillerinin doğru ve gerekli olduğu rekabeti ile tarihsel ülkemiz kimliği olan Türklüğü daha iyi temsil edileceği rekabetleri küreselleşme karşısında değişime zorlanmaktadır. 

Ülkemize küresel gelişimle katılmış iş, göçmen ve yerleşik kesime dini ve milliyetçilik özelliklerimizi kabul ettirmeye mi çalışıyoruz yoksa yönetim ve muhalefet rekabetinin normal işleyişi bittiği için veya tıkandığı için aynı sözleri kullanıyor söylenene göre değişen anlamlar mı üretiyoruz. 

Belki de çok partili dönemde başlayan ABD gizli etkilerini ortadan kaldırmak ve bağlantılı olmadığımızın yoklamasını mı yapmaya ve o etkilerine karşı olduğumuzu kendimize hatırlatmalar mı yapıyoruz.


  

22 Nisan 2025 Salı

RUH NEDİR ? TOPLUM MÜHENDİSLERİ KİMLERDİR ?

 Ruh, genetiktir. Ruh = Genetik 

Emin değilim ama sezgilerimden bilincime bu bilgiyi çıkardım. Zaman bunun doğru olup olmadığını ortaya koyacaktır. 

Felsefe toplum mühendisliği yapmaktır. Bireyin yaşam mimarlığı ve toplum mühendisliği yapan alan felsefedir. 

Bu iki konuda söylenecek ve yazılacak çok konu olmasına rağmen kısa ve öz olarak bilgilere değindim. Zaman çok hızlı akıyor, gündem çok yoğun olduğu için benim ve okuyucularımın zamanını az alacak şekilde sunum yapmayı düşündüm. 

Yoksa konu ve fikir yokluğundan değil, konunun detaylarını gerektiği zaman ve meraklı, ilgili takipçilerime sunabilirim. Bu formatta yazı denemeleri yapacağım konulara kısa öz olarak açıklamalar yapacağım. 

Kalın sağlıcakla...

1 Nisan 2025 Salı

Felsefenin Tarafsızlığı İlkeleri

 

  • Felsefenin Tarafsızlığı ilkeleri: 

  •  Olay ve olgunun taraflarına eşit yaklaşmak, iyi yanlarda kötü yanlarda, fayda zararda, eksiklerde, fazlalıklarda, doğrularda yanlışlarda, güçlü ve zayıflıklarda her konuda eşit yaklaşma ve bu konumunu koruma çabasının devamındadır. 

  • Bunun için kriterler:

    • Taraflar tamamiyle

    • İyi veya kötü

    • Haklı veya haksız

    • Faydalı veya zararlı

    • Doğru veya yanlış

    • Güçlü veya zayıf

    • Gerekli veya gereksiz

    • Zorunlu veya keyfe keder

    • Uygun veya uygunsuz

    • Normal veya anormal Olamaz.

  • Felsefenin tarafsızlığında olay ve olguların olması, gelişmesi ve sonuçlarının düşünüre etkileri dışında tutmasındadır. Düşünür olay ve olgular üzerine kendine göre yorumlayamaz ancak edindiği bilgiler ve tecrübeleri 3. kişiler açısından ele alabilir. Düşünür tarafsızlığında hata yapar ve bu ortaya çıkar ise kabul eder ve o hatayı tekrar etmemeye çalışır.

  • Felsefe bilgi ve varlığa tümeller üzerinden baktığı için düşünür tikeller açısından taraf olmaktan kaçınır. Tikeller üzerine taraf olan düşünür veya felsefeci tümelden uzaklaşmış ve felsefenin genel işleyişinden ayrılmış anlamına gelir. 

1 Mart 2025 Cumartesi

Çağdaş Felsefe, " Bir Filozofun El Kitabı" adlı kitabımın imza gününe ait sunum.



" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabımın imza günü heyecanlı, keyifli ve çoşkulu geçti. Etkinliğe katılan arkadaşım ve dostlarıma çok teşekkür ediyorum.
Resim, müzik ve video ile düzenlemesini yaparak imza günümün keyfini slaytla sunumunu yapan Turan Öztürk'e de teşekkür ederim.

21 Şubat 2025 Cuma

" Bir Filozofun El Kitabı " adlı kitabım Bilgi Ağacı Yayınlarından felsefe severlere sunuldu




 
https://bilgiagaciyayinlari.com/product/bir-filozofun-el-kitabi-ozkan-salman/

      Kitabımın kapaklarındaki resimlerin anlamları hakkında;
Ön kapakta bir insan, bir düşünür olarak şehre bakmaktayım. Şehre baktığım resim doğa resminin kapsamına girmektedir. İnsan şehre ait, şehir ise doğaya aittir. İnsanı şehir kapsamaktadır, şehiri ise doğa kapsamaktadır. Bu iç içeliği hatırlamalıyız. Filozof şehre bakarak ana konularının kaynağını ve amacını göstermektedir. Şehir ve insan olgusuna yoğunlaşmakta ve günceli, son durumları tespit etmeye, saptamalar yapmaya çalışmaktadır. 

        Arka kapaktaki tarihi resim felsefe fikirlere ilham vermiş olup resimdeki insanın doğa üstünde duruşu onaylanmış ve desteklenmiştir. Felsefe fikirlerde bu durumun etkisi görülmüştür. İnsanın doğaya karşı zaferini gösteren bu tablo günümüzde değişmiş ön kapaktaki yeni duruş doğanın kapsamında düşünür dikkatini şehre yöneltmektedir. Günümüz insanı artık doğa ile olan kavgasını bitirmiş zafer sarhoşluğundan ayılmıştır. Dikkatini kendine yani türüne odaklamaktadır. Biz kimiz ve doğa için ne anlam ifade ediyoruz, evren içindeki durumumuz nedir gibi soruların önceliğine değinilmektedir. 

          Türümüzün, canlılığın ve doğanın arkesine, başlangıcına yönelme, felsefenin başladığı ülkemiz topraklarında tekrar kaldığı yerden devam etmeye başlayacaktı. Felsefenin ilk bölümü ile başlayan bilgi yolculuğu bilim ve teknoloji, devlet, yasa, kamu düzenleri, birey, toplum yaşayışları ve ilişkileri, etik, ülke yönetim şekilleri, ekonominin değişimi gibi bir çok modern ve çağdaş yaşantılara ulaşacaktı. 

            Felsefenin ikinci bölümü ise yine bu topraklarda başlayacak ve türümüzün kendine, doğaya ve evrene bakışı yeniden gözden geçirilecekti. İşte ikinci felsefe meşalesini ülkemizde evrenin temeli şu ana kadar bilinen bilimin ve diğer bilgi alanların değinemediği ve bilgisine ulaşamadığı bu temelin karanlık ve soğuk olgu olduğu teziyle atıyorum. Karanlık ve soğukluk hakkında tüm bilgileri toplamalı ve düzenlemeliyiz. Çünkü geleceğimiz bu iki olgu ile yüzleşmek ve onu anlamaya, bilmeye çalışmak üzerine olacaktır. Uzay çağının getirdiği ilerleme uzayın karanlık ve soğukluk olgusunu bilmemiz gerektiğini göstermektedir. Ondan korkmamak ve kendimizi yani türümüzü ondan korumak üzerine gezegenimizden çıkmak için bu bilgiler bize gerekli olacaktır. Tabi ki bu en üst bilgi olarak araştırma notlarımızda bulunacaktır. 

             İnsanlık tarihinin akışında bilginin ilerleyişinde insan, doğa ve evren bakışlarımızdaki eksikleri tamamlamaya çalışacak ve türümüzün ortak bir hedefe doğru ilerlemesinin yollarını araştıracağız. 
        
              Çalışmakta olduğum ikinci kitabım burada girişini yaptığım bir çok konuda açık ve net doğrular ve gerçekler üzerine fikirlerimi sunduğum bir kitap olacak. Bu çalışmalarımın kaynağı ve temeli olan bu ilk kitabım ikinci kitabımı nasıl şekillendirdiğini anlamak için gerekli bir eserdir. 

              Siz felsefe severleri ve meraklı zihinleri bu sürece katılmaya davet ediyor, keşfedilen kalıcı bilgilerin insan yaşamını nasıl değişime ve dönüşüme etki ettiğine tanık olmaya çağırıyorum. 

            Yolumuz uzun ve zorlu, fakat bizim de acelemiz de yok. Kendinden emin olarak delilik ile dahilik arasında yolumuza devam edeceğiz. Fikirlerimizi anlayan dahi diyebilecek, anlamayan ise deli diyebilecek her ikisine de hazırlıklıyız ve hoş görülüyüz. Akıl sağlığımızı korumamızdaki sigortamız insan olmak ve insan kalmaktadır.

            Tüm okuyucularımı sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 
            Beni takibe burada ve Youtube kanalımda devam ediniz. 

Düşünür ve Filozof
Özkan Salman

31 Ocak 2025 Cuma

Şiir Kitabım 10 Şubat 2025 te OD Yayıncılıkta Yayında


 Şiir Kitabım 10 şubatta OD yayıncılıktan şiir ve sanatseverlere sunulacak.

Kitabın arka kapağına şu satırları ekledim.

Genç bir kalbin aşk için ilk çırpınışları, çekimser ve masum bir sesleniş dizeleri. 

Ardından cevapsız kalan soruların hüznü ile yüzleşme anları. 

Sevip de sevilmemenin çaresizliğinde gerçeği kabullenişin zorluğuna karşı onu reddetme çabaları.


Yarı karanlık yarı aydınlık şehir akşamlarında yürünen caddedeki kalabalıklar içindeki yalnızlık duygusunun akla belirsizlik kalbe ise hüzün olarak belirmesi.


Zamanın en iyi öğretmenliğinde sevilenin seveninden kaçışının bir naz değil, yakınında olmak değil, bir temas iletişim değil, unutmak ve hiç hatırlamamak öylece uzakta olmak olduğunu seven öğrenmekte idi. 

Bu gerçekle yüzleşecek ve hayat yoluna devam edecekti.

 Sonraki aşklarda da benzer duygular onu bırakmayacak ve sonunda yorulup dinlenirken bir gerçeği daha fark edecekti.

 Hayalinin aşkını hiçbir zaman bulamayacaktı. 

Çünkü öyle birisi yoktu. 

Platonik aşk yolun sonunu görememektir. 

Bir zamanın noktasında kalmak ve o anı yaşamaktı. 

Fakat hayat bir nehir gibi tüm aşklarla birlikte akıyordu. 

Aşk ne donabilir ne de bir anda kalabilirdi. 

O sürekli yaşayan, devam eden ve şekil değiştiren sonra kendini unutturan bir büyük olgu idi.


Şairimiz bu kitabında aşka nasıl kapıldığını, nasıl bir mecnun gibi devam edip, gerçeklerin yüzüne bir tokat gibi çarptığında kendine gelmesini bunu anlamak içinde felsefeye doğru yelken açtığını anlatmaktadır.

14 Ocak 2025 Salı

Canlının Fiziksel Olarak Nasıl Büyüdüğüne, Geliştiğine Dair Bir Tez

 Canlılığın fiziksel olarak nasıl büyüyüp geliştiğine dair ortaya bir tez atabiliyorsak bilimin gelişmesi ve biyolojinin canlı hakkında bir çok bilgiyi ortaya çıkarması sayesindedir.

Canlılığın fiziksel olarak nasıl geliştiğine dair bilim alanında bir çok tez belki de bulunmaktadır. Doğa felsefesi çalışmalarım beni gözlem ve inceleme sürecim canlının her yönü ile ele almaya doğru ilerletmektedir. Dolayısı ile canlının fiziksel olarak tohum, yumurta ve hücre halinden nasıl olup da bölünme ile bilinen yönüne ek olarak nelerin etki ettiği ve canlının bunu nasıl kullandığına doğru ilerledi. 

Canlının fiziksel olarak nasıl büyüdüğünün keşfi insan hayatında ve doğa yaşantısında dönüm noktası olacaktır. 

Bu keşif ve bilgi insanın büyüme sürecini düzenlemesine etki etmesine neden olabilecektir. Nasıl olduğunu bilmek nasıl olabilir sorusunu da getirmektedir. Gelişmeyi yavaşlatma, yatay ilerletme olanağı da bulunabilir demektir. 

Genç kalmak ve bir çok hastalıkların tedavisini yapabilmek gibi bir olanak verebililr.

...................Devam edecek.

12 Ocak 2025 Pazar

Türkiye'de Çağdaş Felsefe Akımları ve Merkezleri

 Ülkemizde felsefenin gelişiminde katkı sunan ve çalışan kesimler bireysel çabaları ile öne çıkmaktadırlar. Bu felsefeci veya düşünürler ağdaşlıkta, sosyal medyada kendi oluşturdukları merkezlerde felsefe akımlarını tanıtmakta, sunmakta ve takipçiler oluşturmaktadırlar. Araştırmalarımda bu kişilerin felsefe akımlarını dinleme, izleme ve anlama olanağı buldum. 

Bu makale, akademide tez çalışması yapacak akademisyenlere ve felsefe ile ilgilenen genç ve yetişkinlere yol gösterecektir. 

Felsefeci ve düşünür çağdaş akımları ele almaya başlayalım. 

Ahmet İnam : Düşün Yolcuları


Metin Bal : Felsefeyi Sanat ile anlamak ve anlatmak

Doğan Göçmen : Öğrencileri ve takipçileri

Dücane Cündioğlu : Takipçi ve felsefe okulu

Pelin Dilara Çolak : Felsefe Takipçileri ve Okulu


Ahmet Arslan : Öğrencileri, takipçileri


İoanna Kuçuradi : Öğrencileri ve takipçileri (Etik Felsefesi)

Betül Çotuksöken : Öğrencileri ve takipçileri ( İnsan Felsefesi)

Hasan Aydın : Öğrencileri ve takipçileri ( Genel Felsefe ile İnanç Felsefesi )

Bu liste daha da artırılabilir. Bir çok felsefeci ve düşünür çalışmalarına sosyal medyada olmadan da devam etmektedir. Bu listeye benim de çalışmalarımın yer aldığı ve kurmayı planladığım felsefe okulunu eklememek eksik kalır. Burada olmak üzere bir çok sosyal medya platformunda felsefemi tanıtımın yapmaktayım. Doğa Felsefesi alanında çalışmalarımı sürdürmekte ve bir çok yeni fikir ve düşünce yolu ile bilgiyi keşfetme ve onları insan yaşamına bilinir ve uygulanabilir hale getirmeye çalışmaktayım. 

Özkan Salman : Doğa Felsefesi (Takipçileri ve Göztepe Çağdaş Felsefe Okulu )




 

















 

2 Ocak 2025 Perşembe

Canlı ve İnsanda Zihinsel ve Bedensel Yaşama Aşamaları

Yüksek Bilinç aşaması ............. Küresel insan yaşamı ve türümüz için en doğru ve emin tespit, saptama ve sonuçlar ortaya çıkarabilecek, hukuk, adalet, eğitim, bilim, din, felsefe, güvenlik, ticaret, ekonomi gibi önemli alanları temsil eden kurullar, heyetler, birlikler, uzmanlık alanları temsilcileri.

Bilinç Üstü aşaması .................. Toplumsal ve küresel önemli görevlilerde olması gereken aşama

Bilinçli yaşam     ..........................  Bireysel Hedeflenen aşama

Sezgilsel yaşam .......................... Kitlesel ve türsel ulaşılması hedeflenen aşama

Duygusal yaşam......................... İnsan tür içi ilişkileri için zorunlu aşama

Güdüsel yaşam .......................... İnsan  ve hareketli bedenli canlılar için zorunlu aşama

Dürtüsel yaşam ........................ Her canlı için zorunlu aşama

İtkilsel yaşam .......................... Mikrobiyolojik canlıda en çok, bedenli canlılarda beden temelinde kalan zorunlu aşama.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

     Ülkemizin kuruluş ve gelişme planları uluslar arası küresel gelişmiş bir ülke olmak, vatandaşları ile refah ve insanca yaşama idealinde...